DWden Aram Ekin Duranın haberine göre, AKPli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın yüksek kur-düşük faiz söylemi ile hayata geçirdiği model, ihracatta rekor büyüme yaşanmasını ve cari fazla verilmesini vaat ediyordu. Ancak yeni ekonomi modeli, yalnızca enflasyonda değil; dış ticarette de bekleneni veremedi. Enflasyon rekor kırarken, cari açık son yılların en yüksek seviyesini gördü. İhracat ise pandemi ile geçen son iki yıla nazaran 2022ye iyi bir başlangıç yapmış olsa da, ithalattaki sert yükseliş, endişeleri artırdı. DW Türkçeye konuşan iş dünyası temsilcileri ve ekonomistler, hükümetin uyguladığı modelin yalnızca iç piyasayı değil, dış ticareti de olumsuz etkilediği görüşünde.
Dış ticaret açığı büyüyor
Cumhurbaşkanı Erdoğanın hayata geçirdiği yeni ekonomi modeli yalnızca yüksek enflasyonun yarattığı hayat pahalılığı ile değil; Türkiyenin dış ticaretinde de sıkıntılara neden oluyor. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, hükümetin düşük faiz-yüksek kur söylemi ihracatta umulan artışı sağlamazken, ithalatta ise hızlı yükselişin önünü açtı. Merkez Bankasının faiz indirimlerine başladığı Eylül 2021den bu yana geçen son 6 ayda, 125 milyar dolarlık ihracata karşılık 165 milyar dolarlık ithalat faturası ortaya çıktı. İthalat mart ayında 30 milyar dolar sınırını da aşmış oldu.
Yeni ekonomi modelinin ilk etkilerinin görüldüğü Ekim 2021 döneminde 1,5 milyar dolar seviyesinde olan dış ticaret açığı, Mart 2022 itibariyle 8,2 milyar dolara çıktı. Yeni ekonomi modelinin uygulandığı son 6 ayda ise 40 milyar dolarlık dış ticaret açığı meydana geldi. Artan döviz kurunun etkisiyle, yalnızca Ocak-Mart döneminde enerji ithalatına harcanan para, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 188 artarak 25 milyar dolara çıktı.
Bu ekonomik yapıyla ithalatı geçemeyiz
Uzun yıllar Türkiye İhracatçılar Meclisinde (TİM) birlik başkanlığı ve yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunan Gelişen Markalar Derneği Başkan Yardımcısı Murat Akyüz, Mevcut koşullarda, maalesef şu anda ihracatın ön plana çıktığını görüyoruz ama ülkemizde hala ciddi bir ithalat ihtiyacı var diyor.
Gelişen Markalar Derneği Başkan Yardımcısı Murat AkyüzGelişen Markalar Derneği Başkan Yardımcısı Murat Akyüz
Gelişen Markalar Derneği Başkan Yardımcısı Murat AkyüzFotoğraf: Bilent Aydogdu
Türkiyede ihracat amaçlı kullanılan ham maddeler ve yarı mamullerin ithalatına devam edildiğini, ithalat odaklı iç tüketimin de devam ettiğini ifade eden Akyüz, DW Türkçeye yaptığı açıklamada, Bu ekonomik yapıyla, bu üretim yapısıyla ihracatın ithalatı geçebileceğini söylemek biraz iyimserlik olur diyebilirim diye konuşuyor.
Merkeze döviz satışına tepki
Ocak ayında alınan bir kararla, ihracatla elde edilen dövizin yüzde 25inin Merkez Bankasına satılması zorunlu hale getirilmişti. Geçen günlerde bu oran yüzde 40a yükseltildi. 19 Nisanda ise dövize endeksli taşıt satış sözleşmeleri dışındaki menkul satış sözleşmelerinde ödeme yükümlülüklerinin TL ile yapılması zorunluluğu getirildi. Söz konusu düzenlemeler özellikle döviz yükümlülüğü yüksek olan sektörlerde tepki çekti. İhracatçılar döviz bozdurma oranının her sektöre özel olarak belirlenmesi gerektiği görüşünde.
Hiçbir rakibimizde böyle bir kural yok
Merkez Bankasına döviz satışı zorunluluğu getirilmesinin Türkiyedeki ihracatçı şirketlerin rekabet gücünü olumsuz etkilediğini vurgulayan Murat Akyüz, Hiçbir rakibimizin bulunduğu ülkede böyle bir kural yok. İstediği şekilde istediği parayı, istediği seviyelerde kullanabiliyor, tutabiliyor. Ama bizim Merkez Bankası için yapıldığı söylenen bu destek mekanizması, maalesef ihracatçının maliyetlerini artırmaktan öteye gitmedi değerlendirmesinde bulunuyor.
Öz kaynaklarımız eriyor
Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkan Yardımcısı Bülent Aymene göre, yeni ekonomi modeli ile başlatılan faiz indirimleri ihracatçıların kredi imkanları üzerinde de olumlu etki yaratmadı.
Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkan Yardımcısı Bülent AymenAkdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkan Yardımcısı Bülent Aymen
Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkan Yardımcısı Bülent AymenFotoğraf: privat
Merkez Bankasının son 6 ayda faizi yüzde 19dan yüzde 14e indirdiğini hatırlatan Aymen, şöyle konuşuyor: Ancak bizler özel bankalardan kredi kullanmaya kalktığımızda yüzde 14ün iki misli faiz oranlarıyla karşılaşıyoruz. Artan maliyetler karşısında ihraç ürünlerimize ihtiyacımız oranında zam yapamıyoruz, bu da bizim öz kaynaklarımızın erimesine yol açıyor.
Dış ticarette 300 yıldır yerimizde sayıyoruz
Son bir yılda Türk Lirasında yaşanan değer kaybı da ihracatta sıçrama yaratmaya yetmiyor. Türkiyenin son 300 yıldır dünya ticaretinden yüzde 0,7 – yüzde 1,3 arası bir pay aldığına işaret eden Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran, Türkiyenin ihracatı son 20 yılda ciddi bir büyüme kat etmiş olsa da, aslında üç asırdır yerimizde sayıyoruz, ne uzuyoruz ne de kısalıyoruz diyor.
Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan DalgakıranMakine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran
Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan DalgakıranFotoğraf: Privat
Değersiz TL olumlu katkı yapmıyor
Türkiyenin ortalama 8 bin dolarlık milli gelir seviyesi ile Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde son sırada yer aldığını ifade eden Dalgakıran, Yüksek katma değerli ürün ihracatı artmadan, dış ticarette ve milli gelirde kayda değer bir artış olması çok zor. Değersiz TLnin ihracata çok olumlu katkı yapacağına inanlardan değilim. Geçmişe bakarsanız, ihracatın en iyi olduğu zamanlar, TLnin en değerli olduğu zamanlarda gerçekleşti şeklinde konuşuyor.
Cari fazla hayal oldu
Dış ticaret açığı ile birlikte, yeni ekonomi modelinin en büyük vaadi olan cari fazla hedefi de 2022 için hayal oldu. Cari fazla vermek bir yana, Ocak ayında cari açık son 4 yılın en yüksek seviyesini görürken, 12 aylık cari açık ise 22 milyar dolara çıktı. Açıktaki büyümede kurlardaki yükseliş ile birlikte artan ithalat ve enerji maliyeleri belirleyici oldu.
Türkiyenin makro göstergelerindeki bozulmalar, uluslararası kurumların analizlerinde de kendine yer buldu. Uluslararası Para Fonunun (IMF) son açıklanan Küresel Ekonomik Görünüm ve Küresel Finansal İstikrar Raporunda, Türkiyenin 2022 büyümesi yüzde 3,3ten yüzde 2,7ye revize edilirken, 2022 yılının tamamında cari açığın 45 milyar dolar seviyesine ulaşacağı tahmin edildi. IMFe göre, yılsonu enflasyonu ise yüzde 52,4 olarak öngörüldü.
Tarihin en yüksek cari açıklarından biri
Ekonomist Cüneyt Akmana göre, yüksek kurun ihracatta yarattığı avantajlar, çok kısa sürede yerini olumsuzluklara bırakmış durumda.
Ekonomist Cüneyt AkmanEkonomist Cüneyt Akman
Ekonomist Cüneyt AkmanFotoğraf: Tunca Öğreten/DW
DW Türkçeye konuşan Akman, Ocak-Şubatta iki ay içinde 12 milyar doların üzerinde cari açık verdik ve bu tarihin en yüksek cari açıklarından birisi diyor. Döviz kurlarındaki yükselişin ilk zamanlarda ihracatçıya sağladığı avantajın dezavantaja dönmeye başladığına işaret eden Akman, İhracatçıların bile çoğu bu modelden memnun değil diye konuşuyor.
Türkiyede pandemi etkisi ile geçen son iki yıla göre ihracat artışının devam edeceği öngörülse de, 2022de cari açığın ihracat hızını gölgede bırakması bekleniyor.
Şu anki enflasyonu arar hale gelebiliriz
Peki Türkiyenin dış ticaret dengesinde yaşanan bozulma, vatandaşı nasıl etkileyecek?
Türkiyede geçmişte döviz sıkıntısı nedeniyle 70 cente muhtaç kalınan dönemler yaşandığına işaret eden Cüneyt Akman, şu görüşlerini dile getiriyor: Umarım bu felaketli deneyin sonucu yine 70 centlere muhtaç kalmakla bitmez. Ama gidişat o tarafa doğru. Bunun sonucu şu: Birincisi piyasalarda muazzam bir kıtlık, kuyruklar ve arkasından şiddetli ama şu anda olan enflasyonun mislini, bunu arayacak şekilde enflasyon, hayat pahalılığı anlamına gelir.







