• Turkhane Logo

Türkiye ile geçmişi, danışmanlık verdiği ülkeler: 5 soruda McKinsey

Ekonomi yönetiminin Berat Albayrak’a teslim edildiği AKP iktidarı, ABD'li danışmanlık şirketi McKinsey ile anlaşarak Türkiye ekonomisi ile ilgili alınacak kararların belirlenmesinde danışmanlık hizmeti alma yoluna girdi.

11:35 02 Ekim 2018 Salı
Türkiye ile geçmişi, danışmanlık verdiği ülkeler: 5 soruda McKinsey
Ekonomi yönetiminin Berat Albayrak’a teslim edildiği AKP iktidarı, ABD'li danışmanlık şirketi McKinsey ile anlaşarak Türkiye ekonomisi ile ilgili alınacak kararların belirlenmesinde danışmanlık hizmeti alma yoluna girdi.

ABD’li şirketin Türkiye temsilcisi, Beşir Atalayın damadı Ali Üstün.

Son günlerde ekonomi dünyası McKinsey üzerine konuşuyor, tartışıyor. IMF kapısına gidilmeden üstü kapalı IMF programına geçildiği yorumlarını yapanlardan, ABD’ye boyun eğildiğine kadar farklı yorumlar mevcut.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, gelen eleştirilere “şirketin icracı olmayacağını” söyleyerek set oluşturuyor.


Söz konusu anlaşmanın maliyeti ve verilecek hizmetin ayrıntılarına dair net bir açıklama henüz ortada yok.

McKinsey, müşterileri için yaptıkları çalışmalar ve siyasi anlaşmalarla ilgili yorum yapmıyor.

BBC Türkçe’nin haberine göre, 1980li yılların ortasında Türkiyenin Avrupa Birliği (AB) başvuru sürecine yardımcı olduğunu söyleyen McKinsey, 1990ların ortasında özelleştirme ve 2000lerin başında da el konulan bankaların yeniden yapılandırılması konularında dönemin yönetimlerine danışmanlık hizmeti verdi.

McKinsey ayrıca, ABden çıkış sürecinde İngiltereden Lübnana; Azerbaycandan Suudi Arabistana kadar birçok hükümete ekonomi politikaları konusunda danışmanlık hizmeti vermiş bir firma.

McKinsey’in sicilinde bir de Enron skandalı yer alıyor. Euronewsin haberine göre Enronun, ABDnin Teksas eyaletinde bir enerji dağıtıcısı iken vadeli opsiyon enerji kontratı satışı fikrini bularak ülkenin en büyük enerji ticareti şirketi haline gelmesinde McKinsey’in etkisi çok tartışılmıyor.

O dönem, Enron’un başarısının mimarı olarak görülen Jeff Skilling, McKinseyden Enrona transfer olduktan sonra da danışmanlık firması ile çalışmaya devam etti. Hisse senetleri 1999 yılında yüzde 56, 2000 yılında da yüzde 87 yükselerek Wall Streetin en değerli şirketi haline geldi. Fakat şirketin muhasebe kayıtlarını değiştirerek borçları gizlemek ve altı boş varlıkları tabloda sağlam varlıklar gibi gösterdiğinin ortaya çıkmasının ardından Aralık 2001’de sansasyonel bir şekilde iflas etti.

Şirketin finansal denetimini yapan Arthur Andersonun da suçlu bulunarak kapatılmasına karar verildiği belirtilen haberde, McKinseyin bu süreçte rolü olduğunu hiçbir zaman kabul etmediği kaydediliyor. 

BBC’nin McKinsey hakkındaki beş soruluk derlemesi şöyle devam ediyor:

McKinsey ile hükümetin yaptığı anlaşma neleri içeriyor?

Hükümet ile McKinsey arasındaki anlaşma, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından Perşembe günü New Yorkta açıklandı.

Albayrak, Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen 9. Türkiye Yatırım Konferansında yaptığı kouşmada, Yeni program bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek dedi.

McKinsey, BBC Türkçenin gönderdiği beş soruya verdiği kısa yanıtta, Konuyla ilgili bizimle temasa geçtiğiniz için teşekkür ederiz. Gerek müşterilerimize için yaptığımız çalışmalar gerekse de ticari anlaşmalarla ilgili yorum yapmıyoruz. Sizi Türk hükümetinin hafta sonunda konuyla ilgili yaptığı açıklamaya yönlendirmek istiyoruz dedi.

Söz konusu açıklama, cumartesi günü Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapıldı.

Açıklamada, 20 Eylül tarihinde açıklanan Yeni Ekonomik Program kapsamında kamu harcamalarında tasarruf sağlanması ve ek gelir yaratacak tedbirlerin alınması amacıyla Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisinin kurulacağı belirtildi.

Diğer bakanlıklardan temsilcilerin de görev yapacağının ifade edildiği bu ofis için danışmanlık hizmeti alınmasına karar verildiği vurgulandı.

Açıklamada, Söz konusu danışmanlığın, hiçbir icra fonksiyonu ya da yetkisi olmayacaktır. Çalışma alanı tek taraflı ve dünyadaki en başarılı modellerin Türkiyeye kazandırılması ile sınırlı olacaktır. Türkiyede ilk defa hayata geçirilecek böyle bir ofisin en doğru modelle kurgulanması sonrasında, güçlü ve yerli insan kaynağımız ile kamuda büyük bir değişim ve dönüşüm süreci başlayacaktır denildi.

McKinsey daha önce Türkiyede hükümet ve kamuyla iş yaptı mı?

Firmanın Türkçe web sitesinde, Türkiye ile ilk olarak 1980li yılların ortasında ülkenin AB başvurusunu şekillendirmeye yardımcı olduğu belirtiliyor.

McKinseynin 1990lı yıllardan itibaren de özellikle bankacılık ve özelleştirme alanında devletin farklı birimlerine danışmanlık yaptığı görülüyor.

İstanbul ofisini 1995 yılında kuran McKinsey, bu dönemde Özelleştirme İdaresi Başkanlığına danışmanlık hizmeti sundu.

Ancak, 1996 yılında Başbakanlığa bağlı Yüksek Denetleme Kurulu, McKinseynin özelleştirme konusundaki hizmetlerinin yeterli olmadığı ve beklentileri karşılamadığı yönünde bir rapor hazırladı. McKinsey Türkiye yönetimi ise hatanın kendilerinde olmadığını belirterek, özelleştirmeyle ilgili düzenlemeleri eleştirdi ve o dönem Türkiyede uluslararası standartların bulunmadığını belirtti.

McKinseynin Türkiyede kamu sektörü için danışmanlık faaliyeti verdiği bir diğer dönem de 2000 ve 2001deki ekonomik kriz sonrası.

Şirket, 2000 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bünyesindeki 8 bankanın satış stratejileri konusunda danışmanlık hizmeti verdi.

Aynı yıl içerisinde TRTnin yeniden yapılandırılması için bir plan geliştiren McKinseynin bu hizmeti için 1 milyon dolar aldığına dair bazı haberler basında yer almıştı.

McKinsey, daha sonra 2004te de dönemin ekonomi yönetiminin talebi üzerine Ziraat Bankası ve Halk Bankasının özelleştirmesine yönelik yol haritası ve 2001 krizi sonrası TMSFye devredilen Pamukbankın Halkbanka entegrasyonu için çalışma yaptı.

McKinsey ne zaman kuruldu?

McKinsey, özel ve kamu sektörüne hizmet sunan, dünyanın en büyük yönetim danışmanlığı firmaları arasında yer alıyor.

ABD merkezli firma, 1926 yılında James Oscar McKinsey tarafından kuruldu. Şu anki yapısına ise 1939 yılındaki yeniden yapılandırmanın ardından kavuştu.

Dünya genelinde 60tan fazla ülkede ofisi ve toplamda 10 binden fazla çalışanı var.

McKinseynin Türkiyede ise Ankara ve İstanbulda olmak üzere 2 ofisi bulunuyor.

Şirketin Türkçe internet sitesinde yer alan bilgiye göre, 2000li yılların başında İstanbul ofisindeki danışman kadrosu 30a ulaşan firma, verdiği hizmetleri şöyle sıralıyor:

Türkiyenin otomotiv sektörünün standartlarını iyileştirmekten, Türkiyenin en kârlı bankası için bir genişleme programı yürütülmesine; Türkiyenin en büyük televizyon üreticisinin yeniden yapılandırılmasından, grup şirketlerin insan kaynaklarının yönetimine ve kurumsal yönetişime uzanan bir proje çeşitliliği sağlanmıştır.

Yaptığı işler ve iş ortakları konusunda ketumluğuyla bilinen McKinseynin internet sitesinde büyümenin teşvik edilmesini ve ekonomik fırsatların kullanımını amaçlayan stratejiler geliştirmek ve uygulamak için hükümetlerle birlikte çalıştıkları belirtiliyor.

McKinseynin web sitesinde bugüne kadar hangi ülkelerle çalıştıklarına dair bir bilgi verilmiyor. Ancak yaptıkları işlere örnek olarak şunlar sıralanıyor:

Batı Avrupada atıl durumda bulunan bir çelik merkezini, modern bir BT ve lojistik merkezine dönüştürerek, işsizliğin yüzde 60ının azaltılması.
Orta Doğuda gelişmekte olan bir ekonominin düşük maliyetli iş gücü modelinden yüksek. değere sahip işlere odaklanarak, daha üretici ekonomik bir yapıya dönüşmesine yardım.
Doğu Afrikadaki büyük bir ülke için daha kapsayıcı bir büyüme ve tarımsal dönüşüm stratejisi hazırlama ve bu stratejinin uygulanması için bir yapı oluşturma.

McKinsey daha önce hangi ülkelerde faaliyet gösterdi?

McKinseynin daha önce danışmanlık yaptığı ülkeler arasında Lübnan, Suudi Arabistan, Azerbaycan, Pakistan, Myanmar, Porto Riko ve İngiltere de var.

Lübnan:  Dünyanın en yüksek borca sahip üçüncü ülkesi olan Lübnan, ekonomisini düzlüğe çıkarmak ve uluslararası kamuoyunun mülteciler için vermeyi taahhüt ettiği 11 milyar dolarlık finansman için gereken koşulları yerine getirebilmek için Ocak ayında McKinsey ile anlaştı. McKinsey, Temmuz ayında 1000 sayfalık bir rapor sundu. Raporda:; bir varlık yönetim şirketi kurulması, ülkenin yatırım bankacılığı üssüne dönüştürülmesi ve avokado ile tıbbi amaçlı marihuana yetiştiriciliğine başlanması gibi bir dizi öneri yer alıyor. McKinseynin sunduğu danışmanlık hizmeti karşılığında 1.5 milyon dolar aldığı öne sürülüyor.

Suudi Arabistan:  Financial Timesta Ocak 2016da yayımlanan bir haberde, Suudi iş adamlarının kendi aralarında Planlama Bakanlığının adının McKinsey Bakanlığı olarak değiştirildiği yönünde espriler yapmaya başladığı belirtiliyor. Aynı haberde, McKinseynin veliaht Prensi Muhammed bin Selmanın ekonomi politikalarının gelişmesinde etkili bir güce dönüştüğü ifade ediliyor. Prens Selman da birçok alanda McKinsey ile birlikte çalışma yürüttüklerini açıkladı. McKinseynin Aralık 2015te hazırladığı Suudi Arabistan Ekonomisini Petrolün Ötesine Geçirmek başlıklı rapor, Suudi ekonomisinin petrol dışı alanlara yatırım yaparak gelir kaynaklarının çeşitlendirilmesi amacıyla geliştirilen strateji belgesi Vizyon 2030un da temel dayanağını oluşturuyor.

Azerbaycan:  Petrol fiyatlarındaki düşüşün büyümeyi yavaşlatması ve mali yapıyı olumsuz etkilemesinin ardından, Azerbaycan yönetimi de Eylül 2016da McKinseynin kapısını çaldı. Azeri yönetimi, McKinseyden petrol fiyatlarındaki düşüşün ışığında 2025 yılına kadar bir ekonomik yol haritası hazırlamasını istedi.

Pakistan: Hükümet, 2011 yılında ekonomi ve kamu politikaları alanında danışmanlık yapan Planlama Komisyonundan ekonomik öncelikleri içeren Vizyon 2025 adlı bir strateji belgesi hazırlamasını istedi. Ancak Komisyonun söz konusu belgeyi aylarca hazırlayamamasının ardından Planlama, Kalkınma ve Reform Bakanlığı, McKinseyden danışmanlık hizmeti almaya karar verdi. 2013 yılında McKinsey ile sosyal ekonomik vizyon geliştirilmesi için anlaşma yapıldı.

Myanmar:  McKinsey, Myanmar Hükümeti için bir ekonomik reform raporu hazırladı. 135 sayfalık raporun, 4 ay süren saha çalışması, veri analizi ve hem hükümet hem de özel sektör ile yapılan görüşmeler sonucunda hazırlandığı belirtildi. Raporda atılacak adımlarla Myanmar Hükümetinin 2023 yılına kadar 300 milyar dolarlık bir ekonomiye dönüşebileceği öne sürüldü.

Porto Riko:  McKinseynin en fazla tartışma yaratan işlerinden biri olarak gösteriliyor. McKinsey, borç yeniden yapılandırmasına odaklanan mali yapının ve finans sisteminin yeniden yapılandırmasıyla ilgili çalışmalar yürütüyor. Dünyanın en borçlu ülkelerinden biri olan Porto Rikonun bu çalışmanın ardından borçlarının bir kısmını ödeyemeyeceğini ilan etme riski bulunuyor. Amerikan New York Times Gazetesine göre, 2016 yılından bu yana danışmanlık yürüten McKinseynin verdiği danışmanlık hizmeti karşılığında şu ana kadar 50 milyon dolarlık ödeme aldığı belirtiliyor. Ancak esas tartışma yaratan McKinseynin elinde Porto Rico tahvillerinin bulunması. McKinseynin yapacağı çalışma tamamlandığında yaklaşık 20 milyon dolar değerindeki bu tahvillerin değerini de doğrudan belirleyecek. Bu nedenle ortada bir çıkar çatışması olduğu tartışmaları yapılıyor.

İngiltere:  Avrupa Birliğinden çıkış sürecinde (Brexit), McKinseynin kapısını çaldı. İngiliz Hükümeti, Ocak 2018de 3 aylığına 888 bin dolarlık bir anlaşma kapsamında McKinseyden danışmanlık hizmeti aldı. McKinseynin yeni gümrük ortaklıkları modelinin ticari fizibilitesi konusunda danışmanlık yaptığı açıklandı.

McKinsey-Türkiye anlaşmasına kim, ne dedi?

AKP Hükümetinin McKinsey ile anlaşmasına muhalefet sert tepki gösterirken, ekonomistler arasında ise farklı görüşler ortaya çıktı.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, McKinsey ile yapılan anlaşmayı Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde bazı sektörlerin gelirlerine el konularak dış borçların ödenmesi için kurulan Düyun-ı Umumiyeye benzetti.

Kemal Kılıçdaroğlu, Ekonomi yönetimimiz bir yabancı şirketin kucağına bırakıldı. Bu yeni bir Düyun-ı Umumiyedir. Bundan daha büyük bir felaket yoktur. IMFden bile daha ağır ve kötüdür dedi.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Türkiyenin anahtarlarının Amerikalı kayyuma verildiğini öne sürdü.

Akşener, Twitter mesajında, Beyler, devletimizi yabancı ülkelere teslim ediyorsunuz. Türk milleti sizi asla affetmeyecek! yazdı.

Merkezi Londrada bulunan BlueBay portföy yönetimi şirketinin gelişmekte olan piyasalar masasından stratejist Timothy Ash ise, McKinsey ile büyük bir kontrata imza atıldığını ancak Uluslararası Para Fonunun (IMF) kapısının çalınması halinde bunun maliyetinin çok daha düşük olacağını söyledi.

 

Son güncelleme: 11:35 02.10.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı