Türk tekstil ve hazır giyim sektörü, son üç yılda ekonomi politikalarındaki ani değişimler, yüksek faiz ve düşük kur nedeniyle tarihinin en ağır krizlerinden birini yaşıyor.
2022’de 21 milyar doları aşan hazır giyim ihracatı, 2025 sonunda 16.9 milyar dolara gerileyerek yaklaşık 5 milyar dolarlık kayıp verdi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat, sektörün “duvara çarptığını” söyleyerek bu kaybın 2030’a kadar telafi edilemeyeceğini ifade etti.
DW Türkçe verilerine göre, tekstil ihracatı 2024’te 9.5 milyar dolara indi ve 2025’te yüzde 5 küçülme bekleniyor.
100 BİN KİŞİ İŞSİZ KALABİLİR
TGSD’ye göre, Türkiye’nin küresel tekstil pazar payı 35 yıl sonra ilk kez yüzde 3’ün altına düştü. Bu gerileme, üretim ve istihdamda sert kayıpları beraberinde getirdi.
Son üç yılda sektörde 320 bin kişi işini kaybetti; binlerce firma konkordato ilan etti veya kapandı. Fayat, gelecek 2.5 yılda yüzde 10’luk ek daralmayla 100 bin kişinin daha işsiz kalabileceğini öngörüyor.
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2022-2024 döneminde 145 bin kişinin işsiz kaldığını, 3.3 milyar dolar ihracat kaybı yaşandığını ve 2025’te 30 bin kişinin daha işsiz kalabileceğini belirtti.
Üretimin Mısır gibi ülkelere kaydığına dikkat çekiliyor. Örneğin, Colin’s Aksaray’daki fabrikasını kapatarak Mısır’a taşıdı ve 1500 kişi işsiz kaldı.
CHP’li Gülcan Kış ise LC Waikiki ve Yeşim Tekstil gibi markaların da üretimi yurt dışına kaydırmasıyla toplam 210 bin kişinin işsiz kaldığını aktardı.
KRİZİN NEDENİ MALİYET ARTIŞI
Krizdeki en önemli etkenlerden biri maliyet artışı. Fayat, Türkiye’nin 15 yıla yayması gereken fiyat artışını iki yılda zorla yaptığını, bunun da rekabet gücünü yok ettiğini söyledi.
Ülke, yakın pazarlarda yüzde 40, uzak pazarlarda ise yüzde 60 daha pahalı hale geldi. Yüksek enflasyon, enerji ve hammadde fiyatlarındaki artış ile asgari ücretin dolar bazında düşmesi sektörü daha da zora soktu. İthalat ikiye katlanarak 5 milyar dolara ulaştı.
Sektör temsilcileri, 2026’nın ikinci yarısında toparlanma sinyalleri görülebileceğini ancak bunun için faiz indirimi ve devlet desteğinin şart olduğunu vurguluyor. Gürer ve Kış, konkordato sayısının 2025’te 289’a ulaştığını ve daha fazla firma kapanma riski bulunduğunu belirtti.
Firmalar, “az üretim, çok marka” stratejisiyle ayakta kalmaya çalışırken; inovasyon, markalaşma ve maliyet dengesine yönelik politikalar olmadan sektörün yeniden büyümesinin zor olacağı ifade ediliyor.