Kamuoyu, belediyelerin tanzim satış düzenlemesi ile piyasa fiyatının altında sebze arzına odaklanmışken, uzmanlar mevcut ekonomik tabloyu iç karartıcı olarak yorumluyor.
Karar Gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, Gel de iyimser bir şeyler söyle. Dolar düşüyor, faiz düşüyor diye ekonomi de toparlıyor görüşünün ne kadar vahim bir hata olduğunu hep beraber görüyoruz diyor.
Evet, işsizlik rekorda. İşsizlik zaten AK Parti döneminde hiç düşmedi. Çok büyük kısmı Avrupa ve ABD’nin yolladığı paralar ile bir sanal refah yaşadık. Yani başkasının parası (‘Şer Güçlerin’ parası) ile yan gelip yattık eleştirisini getiren Kahveci, ANAP dönemi ile günümüz işsizlik oranlarını kıyaslıyor.
Kahveci, tespitlerini şu satırlarla sürdürüyor:
AK Parti döneminde istihdama katılım oranı daha da düşüyor ve yüzde 49’a geriliyor. Yani toplumun çalışma isteği ANAP dönemine göre 7 puan daha azalıyor. Ya da şöyle izah edelim: ANAP dönemi gibi çalışma isteği olsaydı son 15 yılın ortalama işgücü sayısı 25 milyon 943 bin değil, 29 milyon 693 bin kişi olacaktı.
Kısaca, ANAP dönemine göre 3 milyon 750 bin kişi çalışmak yerine, yan gelip yatmayı tercih ediyor. Ya da iş bulma ümidi olmadığı için köşesine çekiliyor.
Kur krizinin bir parça atlatılmasına rağmen işsizliğin düşmediğini, Dolar ve faiz düşüyor, işler düzeliyor derken Ocak 2019’da İŞ-KUR kayıtlarına bir 266 bin işsiz daha kayıt yaptırıyor. Böylece sadece son bir yıl içinde sadece kayıtlı işsiz sayısının 1 milyon 318 bin kişi arttığı anlaşılıyor. Her şey düzeliyor havası verirken aslında hiçbir şeyin düzelmediğini görüyoruz satırlarıyla aktaran Kahveci, sanayideki daralmaya da dikkat çekiyor:
Yılın son çeyreğinde imalat sanayinde daralma tam yüzde 8.3 ile çok büyük bir kriz işareti vermiş durumda. Ya da şu şekilde izah edelim mi? 1994 krizinde imalat sanayi üretimi yüzde 8.6 daralmıştı. 2001 krizinde ise yüzde 9.5 daralma yaşanmıştı.
Şimdi son çeyrekte imalat sanayinde yaşanan yüzde 8.3 daralmaya hala kriz değil mi diyeceğiz. Ya da kriz demek için illa literatürü mü bekleyeceğiz.
Resmen 94 ve 2001 krizini yeniden yaşıyoruz. Hatta işsizlik oranı o yılların bile üzerine çıkmış durumda. Ne iyimserliği diyorsunuz.
