• Turkhane Logo

Prof. Demiralp: Kasırga geliyor, dış borcun büyük bir kısmı çevrilemeyebilir

Türkiye ekonomisi, derin bir krizin içinde döviz şokları ile darbe üzerine darbe almaya devam ediyor.

18:19 07 Mayıs 2020 Perşembe
Prof. Demiralp: Kasırga geliyor, dış borcun büyük bir kısmı çevrilemeyebilir
Türkiye ekonomisi, derin bir krizin içinde döviz şokları ile darbe üzerine darbe almaya devam ediyor.





Yabancı yatırımcının çekildiği Türkiyenin bir diğer sorunu da, dış borç. 2020 yılında ödenmesi gereken yaklaşık 169 milyar dolar bir borç bulunuyor.


İktisat profesörü Prof. Selva Demiralp, BBC Türkçe için kaleme aldığı yazısında koronavirüs salgının yarattığı krize yüksek dış borçla yakalanan Türk ekonomisinin buradan çıkış yollarını ele aldı.

Türkiye ekonomisinin, büyük ölçüde sermaye girişlerine bağımlı bir ekonomi olduğuna vurgu yapan Demiralp, Aralık 2019 itibariyle 473 milyar dolar olan dış borcun 124 milyar dolarlık kısmı (GSYHnın yaklaşık yüzde 17si) kısa vadeli olup bunun 93 milyar dolarlık kısmı da özel sektöre aitti. 2020 yılında ödenmesi gereken dış borç ise yaklaşık 169 milyar dolar ile GSYHnın yüzde 23üne tekabül ediyor diyor.

Piyasalarda panik, güvensizlik ve belirsizliğin hâkim olduğu zamanlarda yatırımcıların borç verme konusunda tedirgin olduklarına dikkat çeken ekonomist, Türkiye ne kadar sıkıntı yaşayabilir? sorusuna cevap arıyor ve ekliyor:

En kötü senaryo olan ani duruş senaryosunda sermaye girişinin tamamen durması söz konusu olur. Ancak bu uç ihtimali bir kenara koyarsak, geçmişteki finansal krizlerde borç çevirme oranlarının yüzde 70-80 aralığında seyrettiğini görüyoruz. Eğer benzer bir başarı elde edebilirsek 169 milyar dolarlık borcun 35 milyar dolar ila 50 milyar dolarlık kısmı çevrilemez ve bir yerden denkleştirmek zorunda kalınabilir demektir.



Dış borç ödemesi ile ilgili endişelere ilişkin olarak yıl başından beri yaşanan sermaye çıkışı rakamlarını hatırlatan Prof. Demiralp, sene başından 24 Nisan haftasına kadar yurt dışında yerleşik kişilerin 2,7 milyar dolar tutarında hisse senedi ve 5,5 milyar dolar tutarında devlet tahvili sattıklarını belirtiyor.

Bankaların borç çevirme rasyolarının da yine karamsar bir tablo sunduğundan bahseden Demiralp, salgın ile birlikte döviz bulma imkânlarının kapandığını kaydediyor ve şöyle devam ediyor:

Bir taraftan dış piyasalarda düşen risk iştahı nedeni ile kredi muslukları kısılırken bir taraftan da bizim için en önemli döviz girdilerinden birini sağlayan turizm sektöründe kaçınılmaz bir tıkanma ile karşı karşıyayız. Bu kadar olumsuzluk içinde bir dengeleyici unsur yavaşlayan üretim nedeni ile ara malı ithalatının azalması ve bu nedenle yabancı sermaye ihtiyacımızın kısmen düşmesi olacak.

Bir kasırganın yaklaştığını ve buna karşı hazırlıklı olmak gerektiğinin altını çizen ekonomist, iktidarın yanlış politikalarının üzerine Covid-19 krizinin gelmesi ilebir anda savunmasız kalındığını ifade ediyor.

Piyasaların tıkanma noktasına geldiği kriz zamanlarda döviz kaynağı sağlayacak birkaç alternatif var diyen Demiralp, IMFye işaret ediyor. Ancak mevcut konjonktürde IMF ile bir stand-by anlaşmasına hükümet kanadının sıcak bakmadığı için bu tür bir anlaşmanın kısıtlayıcı şartları olduğunu hatırlatıyor.

Prof. Selva Demiralpe göre geriye iki alternatif kalıyor:

Bunlardan en sevimsiz olanı sıkı sermaye kontrolleri ile mevcut dövizi ülke içinde tutmak. Ancak bu tür radikal bir adım serbest piyasa koşullarına önemli bir darbe. Türkiye gibi sermaye girişine dayalı bir büyüme modeline sahipseniz sermaye kontrolü intihar kabul ediliyor. Keza iktidar da böyle bir yola gidilmeyeceğinin altını çiziyor. Öte yandan sermaye kontrolünün de dereceleri var ve Londra swap piyasasına gelen sınırlamalar bile Covid-19 sonrası toparlanmayı geciktirecek bir engel olarak karşımıza çıkıyor.

Stand-by anlaşması ve sıkı sermaye kontrolü alternatiflerini elersek geriye kalan alternatif uluslararası kuruluşlarla yapılacak swap anlaşmaları olabilir. Yerli para ile yabancı paranın takas edildiği bu tür anlaşmalar daha kısa vadeli olup miktarı da daha düşük oluyor. Mesela IMFnin Covid-19 döneminde geliştirdiği swap hattı her bir üye ülkeye ortalama 10 milyar dolarlık bir bütçe ayırıyor. Gelelim Fedin sağladığı swap hatlarına. Öncelike unutmayalım ki Fedin açtığı swap hatlarında nihai hedef ABD finansal piyasalarında istikrar sağlamak. Fedin swap hattı açılan ülkeler de bu önceliklere göre belirliyor. Fedin hangi ülkelere swap hattı açtığına baktığımızda 2007-2009 döneminde swap hattı açılan ülkelerle Covid-19 döneminde de yola devam edildiğini, o zaman belirlenmiş olan gruba yeni bir ülke eklenmemiş olduğunu görüyoruz.

Son güncelleme: 18:19 07.05.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı