• Turkhane Logo

Para piyasaları, Para Politikaları Kurulu'nun bugünkü toplantısına kilitlendi

Ekonomi yönetiminin değişmesiyle geçen hafta olumluya dönen para piyasaları, Para Politikaları Kurulu'nun bugünkü toplantısına kilitlendi. PPK'dan çıkacak karar, bir anlamda TL ve ekonominin kaderini belirleyecek.

10:04 19 Kasım 2020 Perşembe
Para piyasaları, Para Politikaları Kurulu'nun bugünkü toplantısına kilitlendi
Ekonomi yönetiminin değişmesiyle geçen hafta olumluya dönen para piyasaları, Para Politikaları Kurulu'nun bugünkü toplantısına kilitlendi. PPK'dan çıkacak karar, bir anlamda TL ve ekonominin kaderini belirleyecek.


Naci Ağbalın bir gece kararnamesi ile Bütçe Strateji Başkanlığından Merkez Bankası Başkanlığına atanması, Berat Albayrakın istifasının ardından da Lütfi Elvanın Hazine ve Maliye Bakanlığına getirilmesi sonrası dikkatler ekonomide atılacak yeni adımlarda.

Piyasalar ekonomi yönetimindeki değişime ilk aşamada TLnin yüzde 10, Borsa İstanbul’un yüzde 8 değerlemesiyle tepki verdi.


AKPli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın hafta başından itibaren piyasa dostu mesajlar vermesi ve yeni ekonomi yönetimini desteklediğini duyurması da olumlu havayı pekiştirdi.

Erdoğan, çeşitli platformlarda yaptığı konuşmalarda enflasyon hedeflemesi, fiyat istikrarı, yapısal reform, hukuk güvencesi kavramlarıyla uluslararası piyasalara ekonomi politikasında değişikliğe gidileceğine dair açık mesajlar verdi.

MERKEZİN BAŞKA ŞANSI YOK

Ancak yeni ekonomi yönetinin ilk sınavı, Merkez Bankası (TCMB) Para Politikaları Kurulunun (PPK) bugün düzenleyeceği toplantıda.

Piyasaların beklentisi, toplantıdan faiz artışı kararının çıkması yönünde. Piyasalarda TCMBnin en az 400 bp faiz artıracağına kesin gözüyle bakılıyor.

Peki faiz artışının Türkiye ekonomisine güven için yeterli olacak mı?

ABD merkezli global danışmanlık firması Teneonun Başkan Yardımcısı Wolfango Piccoli, DW Türkçeye yaptığı değerlendirmede, 19 Kasımda bir faiz artışı olacağı neredeyse kesin. Geçtiğimiz birkaç günde TL o kadar değer kazandı ki, Merkez Bankasının faiz artırmaktan başka seçeneği kalmadı dedi. Piccoli, ancak sözlerini Ölçülebilir politika faizine ek olarak (en az 400 bp), Banka daha fazla şeffaflık ve öngörülebilirlik için politika çerçevesini sadeleştirmeli diye sürdürdü.

Ekonomist Hayri Kozanoğlu da faiz artışını garanti görüyor. TCMBnin fonlama faizinin ağırlıklı olarak yüzde 14,75 olduğunu hatırlatan Kozanoğu, Politika faizi bu noktaya çekilirse 450 baz puan, şu anki ortalama fonlama faizi yüzde 14,50ye eşitlenirse 425 baz puan artış beklemeliyiz. Faiz düz yüzde 15e de çekilebilir tahmininde bulundu.

Finans analisti Dr. Murat Kubilaya göre de faiz kararı, ekonomide geleneksel olmayan yöntemlerin bırakılacağına dair ilk sınama olacak. Kubilay, Kesin bir taahhüt olmamasına ve Erdoğanın faiz konusundaki genel tutumuna rağmen, belki kapalı kapılar ardındaki toplantılarda verilen sözlerden, belki de başka çare kalmadığını gördüklerinden ötürü yabancı yatırımcılar bu iyimserliğe az temkinli yaklaşıyor yorumunu yaptı.

ERDOĞANA BİR ŞANS DAHA VERİLECEK Mİ?

Para piyasalarındaki olumlu gelişmelerin devam edip etmeyeceği, faiz artışının yanı sıra Erdoğanın politika değişikliğine ilişkin mesajlarının hayata geçirilip geçirilmeyeceğine de bağlı.

Esas karar vericinin Başkan Erdoğan olduğunu hatırlatan Piccoli, Erdoğanın yeni Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanının yapması beklenen politika değişikliğini kucaklayacağı hala belirsiz diyerek şöyle devam etti: Esas konu, faiz artışının daha Ortodoks bir ekonomi politikasına dönüş için gerçek bir işaret mi, yoksa sadece zaman kazanma amacıyla mı yapıldığı. Bunu zaman gösterecek.

Yabancı yatırımcıların küresel risk iştahındaki artış ve parasal genişlemelerden ötürü Erdoğana şansı tanımak istediğini söyleyen Kubilay da 19 Kasım tarihi ile başlayacak olan sınama süreci muhtemelen AKPnin Marttaki büyük kongresi ve bir kabine revizyonu beklentisiyle bir süre daha devam edecek görüşünü dile getirdi.

Türkiyede kurlarda sakinleşme, enflasyonun dizginlenmesi ve finansal istikrarın kısmen korunabileceğini belirten Kubilay, Tabii tüm bunlar Erdoğanın reform adı altında ne yapacağına, partisi, seçmeni ve ortağı MHPnin kararlara ne kadar katılacağına da bağlı diye konuştu.

Türkiyenin kredibilitesi, kurumları ve ekonomik finansal pozisyonuna çok fazla zarar verildiğine dikkat çeken Piccoli, Zararı tamir etmek zaman, istikrar ve -Covidin ülkenin ekonomik beklentilerine ana tehdit olduğu şu günlerde-  zor politik seçenekler gerektiriyor yorumunu yaptı.

Yeni bir kavşakta sıcak paranın yeni tavizler istediğini ifade eden Kozanoğlu, Aksi halde krizin daha da ağırlaşması tehlikesi bulunuyor. Erdoğan 2018deki gibi köşeye sıkışmış durumda. O konjoktürde faizleri yüzde 24e kadar çekmek gerekmişti. Şimdi tek bir faiz artışıyla ortalığın süt liman olacağı yanılsamasına kapılmayalım dedi.

REÇETE YENİ Mİ?

Erdoğanın da onayı alınmış görünen piyasa dostu yol haritası ise aslında Türkiyenin yakın geçmişe kadar uyguladığı yüksek faiz düşük kur politikası ile ihracata dayalı büyüme politikasına dönüşü içeriyor. Cumhurbaşkanlığı ekonomi bürokrasisinden alınan bilgilere göre Erdoğan, şimdilik piyasa dostu adımlara ikna olmuş durumda. Hatta bu ikna neticesinde, atanır atanmaz yabancı yatırım kuruluşları ve banka temsilcileriyle bir araya gelen Ağbal da burada faizlerin artırılacağını taahhüt etti.

Yeni yol haritasında, yüksek faiz artışının ekonomiye 3-4 aylığına nefes aldırması ve bu sürede kısa vadeli rötuşlarla piyasa yönlendirmeye çalışacak. Vergi istisnalarına son verilerek, kamu harcamaları kısılarak, talep enflasyonunun önüne geçilecek. Özellikle maliyet enflasyonunun yüzde 65ini oluşturan enerji ve lojistik maliyetleri azaltılacak, enerji projelerine hayata geçirilecek. Pek çok kalemden oluşan sosyal yardımlar sadeleştirilecek.

İhracata dayalı büyüme politikasına yoğunlaşılacak. Bunun için de Albayrakın dilinden düşürmediği rekabetçi kur söylemi hayata geçirilmeye çalışılacak. Hesaplara göre kur 7-7,50 TLler de rekabetçi oluyor.

YABANCI YATIRIMCIYA SÖZ VERİLDİ

Yeni politika sinyaline, uluslararası finans kuruluşlarının çatı örgütü Uluslararası Finans Enstitüsünden (IIF) de olumlu tepki geldi. IIF Başekonomisti Robin Brooksın Türkiye ekonomisini öven yazısı Financial Timesta yayınladı.

Türkiye’nin şimdi yapması gereken doğru yola dönmesi ve faizleri yükselteceğine dair politika sinyali vermesidir. Bunun tam zamanı diyen Brooks, piyasaların büyük bir iyi niyetle, ekonomi yönetimi değişikliğini yeni bir başlangıç olarak gördüğünü vurguladı. Brooks, Erdoğanın yabancı ve yerli yatırımcılara daha iyi bir yatırım ortamı sözü verdiğini de işaret etti.

Kaynak: DW Türkçe
 

Son güncelleme: 10:04 19.11.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı