• Turkhane Logo

Kayıtlı haliyle bile genç işsizlik oranı yüzde 22,3’e yükseldi

Genç işsizlik oranı kayıtlı haliyle bile yüzde 22,3'e yükselmiş. Bu oran geçen yıl ekim ayında 19,3'tü. İşsizliğin en sıkıntılı yanı, bir ülkenin genç nüfusuna iş bulamamasıdır.

10:39 21 Ocak 2019 Pazartesi
Kayıtlı haliyle bile genç işsizlik oranı yüzde 22,3’e yükseldi
Genç işsizlik oranı kayıtlı haliyle bile yüzde 22,3'e yükselmiş. Bu oran geçen yıl ekim ayında 19,3'tü. İşsizliğin en sıkıntılı yanı, bir ülkenin genç nüfusuna iş bulamamasıdır.


Ekonomide krizin ayak seslerini ilk işitenler, işini kaybedenler olur. Aş ve iş derdi, reel ekonomideki en somut göstergedir. Ekonomik kriz var mı yok mu, kriz diyenler abartıyor mu, yoksa algı operasyonu mu yapılıyor, bu sorulara en net cevabı işsizler verir. Ekmek derdi başladı mı, hele bir de ev kira ve çoluk çocuk da varsa, insanın ve toplumun ana gündemi oluverir ekonomi.

Nitekim Türkiye’de son birkaç yıldır, ağırlıklı olarak da son bir yıldır ekonomideki en somut gerçek, artan işsizlik.


Geçen hafta Türkiye İstatistik Kurumu, işsizlikte ekim 2018 verilerini açıkladı. Sonuç, yüzde 11,6 işsizlik ve 3 milyon 788 bin işsiz. Bunlar resmi kurumların verileri. Ve elbette resmin tamamını yansıtmıyor. Yüzde 11,6 bile aslında çok yüksek ama TÜİK verilerinin perde arkasında çok daha çarpıcı ayrıntılar var.

Şimdi o ayrıntılara biraz daha yakından bakalım:

Türkiye’de gerçek işsizlik oranı yüzde 19,3, gerçek işsiz saysı ise 6 milyon 337 bin kişi. Bunlar hükümete muhalefet olsun diye ortaya atılmış rakamlar değil elbette, bizzat TÜİK verileri.

TÜİK işgücü istatistikleri bülteninde, iş gücüne dahil olmayan nüfus 28 milyon 183 bin kişi görülüyor. Bunların içinde de TÜİK, “iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar” başlığı ile bir veri paylaşıyor. O veriye göre, “iş aramayan ama iş bulursa çalışmaya hazır olanların” sayısı tam 2 milyon 64 bin kişi.

Kısacası TÜİK, çalışmak isteyen ama çeşitli sebeplerden dolayı iş aramaktan vazgeçmiş işsizleri, İşkur’a kayıt yaptırmadığı sürece işsiz kabul etmiyor. Bu sayı da eklendiğinde gerçek işsizlik oranı yüzde 19,3’e ulaşıyor. İşsiz sayısı da 6 milyon 337 bin kişiye yükseliyor. İşsizlik gibi hayati bir veriyi, kayıtlı olanlarla sınırlayıp düşük göstermenin işsizlere, aş ve iş derdindekilere ne faydası var, anlayan beri gelsin!

Siyasi faydaları derseniz onlar saymakla bitmez, hem de yerel seçim öncesi!

TÜİK verilerindeki tek ayrıntı, “kayıtsız işsizler” de değil tabi…

Genç işsizlik oranı kayıtlı haliyle bile yüzde 22,3’e yükselmiş. Bu oran geçen yıl ekim ayında 19,3’tü. İşsizliğin en sıkıntılı yanı, bir ülkenin genç nüfusuna iş bulamamasıdır. Türkiye’de şu an çok ciddi bir genç işsiz sorunu var ve bu gittikçe büyüyor.

TÜİK verilerine göre işsizlik kadar memlekette mesleksizlik de artıyor.

Mesela her dört üniversite mezunundan biri işsiz.

Her üç genç kadından bir hem okumuyor, hem çalışmıyor.

Her dört gençten bir (15-24 yaş) hem okumuyor, hem çalışmıyor.

Uzun lafın kısası, Türkiye’nin işsizlik sorunu, yanına ek sorunları da katarak, kartopu gibi büyümeye devam ediyor. Marifet ülkenin her ilinde üniversite açmak değil, marifet bu okulların mezunlarına iş bulabilmek.

Meslek liselerinin dibe vurduğu, meslek eğitiminin bu kadar tukaka edildiği bir ülkede, gelecekte çok fazla üniversite mezunumuz olacak belki ama ondan çok daha fazla da diplomalı işsize sahip olacağız.

GÖZDEN KAÇMASIN

/

Keramet petrolde değil üretimdeymiş

Venezuela’da son yıllarda yaşananlar herkesin malumu. Ülke, belki de dünya tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Parası pula dönmüş, açlık ve sefaletin kol gezdiği, enflasyonun yıllık 1,7 milyon (oran yanlış değil) seviyesine geldiği bir Güney Amerika ülkesi burası. Ülke, “seçilmiş diktatör” Maduro tarafından yönetiliyor. Hani şu, TRT’de yayınlanan Diriliş Ertuğrul dizisinin hayranı olan lider.

İşte o lider geçen hafta Meclis’te yaptığı açıklama ile asgari ücrete yüzde 300 zam yaptığını duyurdu. Ne kadar halkçı bir tavır dimi! Asgari ücret bu artışla 18 bin Bolivar Soberan’a yükseldi, diğer bir ifadeyle 20 dolar! İnsanlar 20 dolarla bir ayı bitirecek, ailelerini geçindirecek, hem de yüzde 1,7 milyon enflasyonla!

Birleşmiş Milletler verilerine göre ülkedeki ekonomik sorunların başladığı 2014’ten beri 2,3 milyon Venezuelalı başka ülkelere göç etti. Bu da toplam nüfusun yüzde 7’si anlamına geliyor.

Bütün bu anlattıklarımızın çelişkisi de şu.

Venezuela halen kanıtlanmış 300 milyar varillik rezerviyle, dünyanın bir numaralı petrol ülkesi. Tam bir, “varlık içinde yokluk” durumu. İnsanlara hiçbir faydası olmayan devasa bir zenginlik!

Petrol ülkesi olmak ilk anda kulağa hoş geliyor ama Venezuela’nın yaşadığı bu korkunç krizin de asıl sebebi. Venezuela, bu kadar fazla petrole sahip olduğu için, bugüne kadar başka hiçbir şey üretme ihtiyacı hissetmedi.

Ülke petrolünü ihraç ediyor, kazandığı dolarlarla da halkın istediği ürünleri dışardan ithal ediyordu. Petrol ihracatı ülkenin toplam ihracatının yüzde 95’ini oluşturuyor. Fakat 2014’te petrol fiyatları düştüğünde Venezuela’nın döviz gelirleri de azaldı.

Bu nedenle eskisi gibi ürün ithal edemez oldu ve piyasadaki ithal ürünler azaldı. Sonuçta üreticiler fiyatları artırdı ve enflasyon fırladı. Venezuela hükümeti, hiper enflasyonla başa çıkabilmek için 20 ağustos 2018’de paradan 5 sıfır attı.

Yaşanan sıkıntılardan halk, Maduro ve hükümeti sorumlu tuttu. Bunun üzerine hükümet para basmaya devam etti ve yoksul halkın desteğini almak için asgari ücreti düzenli olarak artırdı. Durum böyle olunca paranın değer kaybı daha da hızlandı.

Hükümet bazı borç geri ödemelerini yapamayınca yeni kredi almakta da giderek zorlandı.

Borç verenler Venezuela’ya yatırım yapma riskini almak istemedikçe hükümet daha fazla para bastı ve enflasyon yükselmeye devam etti. Sonuç ortada…

Venezuela örneği aslında sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve refah seviyesi ile üretim becerisi arasındaki ilişkiyi çok net özetliyor. Gerek sanayi, gerekse tarımda eğer üretmezsen, petrol zengini de olsan, bir gün sefaletin kapını çalmasına hazır olmalısın…

NOT DEFTERİ

/

Lüküs hayat bitti, devir ekonomi devri

Ekonomik kriz denilince akla önce, toplumun en fakir ve en düşük gelirli kesimleri gelir. Çünkü sıkıntı, daralma en alttan başlayarak yukarı doğru çıkar. Son günlerde ortaya çıkan gelişmeler, ekonomideki sıkıntıların en tepeye kadar ulaştığını haber veriyor bize.

Bunun en bariz göstergesi, Türkiye’nin en büyük holding sahiplerinin, iş jetlerini satışa çıkarması. Şu anda yaklaşık 30 iş adamı, iş jetlerini satmış veya satışa çıkarmış durumda. Bunlar arasında Cüneyd Zapsu, Yıldırım Demirören, Adnan Polat ve Zorlu Holding, Doğuş Grubu, Ülker Grubu, Borusan, Arkas ve Nurol Holding gibi en büyükler var.

Bunların yanında geçen yıl bankalara olan devasa borçlarını yapılandıran şirketlerin, ödeme yapabilmek için sattıkları hisse ve işletmelerden de bahsetmekte fayda var. Mesela Yıldız Holding Başkan’ı Murat Ülker, Aktül Kağıt’taki yüzde 33 payını BİM’in sahibi Topbaş ailesine sattı. Doğuş Grubu Başkan’ı Ferit Şahenk ise otel ve konaklama yatırımlarından bir kısmını satışa çıkardı. Bu iki gruptan Ülker, 5,5 milyar dolar, Doğuş ise 25,2 milyar TL’lik borçlarını geçen yıl yeniden yapılandırmıştı.

Anlaşılan o ki, iş adamları lüküs hayat dönemini şimdilik kapatmış görünüyor. Ne de olsa devir ekonomi devri…

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ

/

Bilanço

Bir şirketin, bir ticarethanenin veya bir işletmenin belli bir dönem sonunda alacak verecek durumunu, bütün mal ve para varlığını dengeli bir biçimde gösteren çizelgedir.

Diğer deyişle, bir şirketin, varlıklarını ve o varlıkların kaynağını teşkil eden unsurların, belirli bir tarih itibarıyla gösterildiği hesap özetidir. Bilanço, muhasebe sisteminin en önemli tablolarından biridir.

Bilançoda, aktif ve pasif olmak üzere iki tablo vardır. Aktif tablosunda mevcutlar ile alacaklar (ve varsa zarar), pasif tablosunda borçlar gösterilir. Aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark, müteşebbisin (girişimcinin) işletmeye ait varlığını (Öz sermayeyi) oluşturur.

RAKAMLARIN DİLİ



Nüfusu birbirine yakın iki ülke; Almanya ve Türkiye’ye dair küçük bir kıyaslama

İş gücüne katılım (istihdam)      

Almanya: 45,1 Milyon

Türkiye: 28,9 Milyon

İşgücüne dahil olmayan nüfus

Almanya: 23,2 Milyon

Türkiye: 28,2 Milyon

İşsizlik Oranı

Almanya: % 3,3

Türkiye: %11,6

Kayıtlı İşsiz Sayısı

Almanya: 1,45 milyon kişi

Türkiye: 3,79 milyon kişi



 

Son güncelleme: 10:39 21.01.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı