• Turkhane Logo

İstanbul seçimlerinde top çevirdiğiniz her gün piyasa size bir tekme daha atacak

"IMF bu sene GSYİH’de %2.5 daralma, seneye de %2.5 büyüme bekliyor. Yani, ekonomi 2020 sonunda takriben bugünkü ebadına geri dönecek, ama yeniden yapılandırılmış kredilerin vadesi gelecek, üstelik faiz yüküyle."

19:49 13 Nisan 2019 Cumartesi
İstanbul seçimlerinde top çevirdiğiniz her gün piyasa size bir tekme daha atacak
"IMF bu sene GSYİH’de %2.5 daralma, seneye de %2.5 büyüme bekliyor. Yani, ekonomi 2020 sonunda takriben bugünkü ebadına geri dönecek, ama yeniden yapılandırılmış kredilerin vadesi gelecek, üstelik faiz yüküyle."



Paraanalizden Ekonomist Atilla Yeşiladanın analizi şöyle; Gözlerime inanamıyorum Sayın Seyirci. Şu anda Türkiye tarih yazıyor. Bu anda, bu statta olmak ne şeref!  Sesim boğuluyor, gözyaşları mikrofona elektrik kaçağı yaptırıyor! Türkiye, dünya tarihinde muhalefetin iktidarın şahin bakışları altında seçim çaldığı ilk ülke oluyor. Ha gayret, bir daha sayalım şu oyları çocuklar, Büyükçekmece, Maltepe, Kartal, Pendik, demokrasi treninden indik, defansı sağlam tutun, ortayı dörtleyin, YSK’da kontrataklarla gol arayın.

Yapın, yapın, İstanbul seçimlerinde top çevirdiğiniz her gün piyasa size  bir tekme daha atacak.  Seçim çaldığınız gün de öyle bir piyasa dayağı yiyeceksiniz ki, geriye kurtaracak ekonomi kalmayacak.


Kalmamış zaten. Dün bir video çektim, başlığı “Albayrak açıklamaları: Reform yok, İtiraf var”dı.  Hangi itiraflar onlar?  Okuyalım kendi ağzından:  

“Geldiğimiz noktada, bankacılık sektörümüzün kredi hacmi, tahsili geçmiş alacaklar hariç 2 trilyon 513 milyar TL’dir. Geri ödemelerinde sorun beklenmeyen 1. gruptaki kredilerin toplam krediler içindeki oranı yüzde 89 seviyesindedir. 2. gruptaki yakın izlemedeki kredilerin payı ise 276 milyar TL, yani toplamda yüzde 11 seviyesindedir. Bu rakamın da 107 milyar TL’lik kısmı bugüne kadar yapılandırıldı. 3. grup, yani tahsili gecikmiş ya da takip hesabında izlenen alacakların miktarı Mart 2019 itibarıyla 106 milyar TL’dir. Tahsili gecikmiş alacakların kredilere oranı yüzde 4,2’dir. 106 milyar TL tutarındaki tahsili gecikmiş alacaklar için 72 milyar TL seviyesinde özel karşılık ayrılmıştır. Gerçekleştirdiğimiz mali bünye analizi sonucunda BDDK da NPL olarak adlandırılan bu kredilerin oranının en yüksek yüzde 6 seviyesine ulaşabileceğini ortaya koymuştu.”

Yakın izlemeye alın şu cümleyi: “2. gruptaki yakın izlemedeki kredilerin payı ise 276 milyar TL, yani toplamda yüzde 11 seviyesindedir. Bu rakamın da 107 milyar TL’lik kısmı bugüne kadar yapılandırıldı”.

Yani, batıklar ve yakın  izlemedekilerin toplamı banka kredilerinin %15’i. O yakın izlemedekiler batarsa, banka sermayeleri bayağı bir ergime gösterecek. Batar mı?  Ehh, şimdiden 107 milyar TL yeniden yapılandırılmış.  Ne demek yeniden yapılandırma?  “Şimdi ödeyecek gücüm yok, seneye inşallah öderim” demek. Peki nasıl ödeyeceksin?

Faizler düşecek de kredini re-finanse mi edeceksin?

Ekonomi daha hızlı büyüyecek de daha fazla nakit akımı mı üreteceksin?


Hangi paralel evrende olacak bunlar? IMF bu sene GSYİH’de %2.5 daralma, seneye de %2.5 büyüme bekliyor. Yani, ekonomi 2020 sonunda takriben bugünkü ebadına geri dönecek, ama yeniden yapılandırılmış kredilerin vadesi gelecek, üstelik faiz yüküyle.

Bir soru daha; yeniden yapılandırılamayanlar ne oldu?  Eğer kredide artık risk yoksa, yakın izlemeden çıkmaları lazım. Çıkmadıklarına göre, o krediler de Araf’ta.  Yani, yeniden yapılandırılamayacak kadar mayınlı arazi.

Nerden geldik bu noktaya?  Kredi Garanti Fonu denen devlet eliyle şirketlere morfin iğnesi dağıtma hevesinden. Bankalar nasıl olsa Hazine  garanti ediyor diye bol keseden şubeden içeri giren herkese verdi krediyi. Alan da “Borcum devlete, onda da  af çıkar” diye har vurup harman savurdu.  Bankaların likiditesi kurudu. Türkiye Ağustos 2018’den başlayarak yeni yıla kadar tarihinin en ağır kredi darboğazını yaşadı.

Akıllandık mı hatadan?  Hayır,  akıllanmak AKP’nin DNA’sında yok. Akıllansa Ömer Çelik’in “Başkan Erdoğan “Seçim sonucundan mesaj alınsın talimatı verdi” beyanatı esnasında 1.500 polis Büyükçekmeceyi basıp, ev ev kaçak seçmen arar mıydı?

Ne yaptık? Kamu bankalarına talimat verdik, özel bankalara da aba altından sopa gösterip yeni bir kredi balonu şişirdik:

/

Böyle bir manzara gördünüz mü ya?  Kamu bankalarının kredi hızı yıllık %40’ı aşmış.  Özel  bankalar daha %5’te. Nasıl oluyor bu?  İkisi de bankacılık uzmanı, ikisi de aynı işdünyasını, aynı siyaseti ve makroekonomiyi okuyor. Biri çok iyimser, öteki fevkalade temkinli.

Bir garabet daha. Bütün krediler şirketlere, tüketici “ben almıyım” demiş:




Acaba Ankara’da bir tek aklı başında kişi “Yahu Mart’ta ihracat artışı sıfırlandı. Tüketici de kredili alışveriş yapmıyor, o zaman firmanın niye bu kadar krediye ihtiyacı var?” diye sormaz mı, Kardeşim?  Ocak-Mart arası hammadde, ara malı ve yatırım malları ithalatı daralmış.  Sanayi üretiminin öncü göstergesi PMI 8 aydır, sanayi ve hizmetlerde aktiviteyi takip eden SAMEKS bileşik PMI da 3 aydır aralıksız daralma bölgesinde. Yani, üretim de kısıtlı.  Peki o zaman nerede bu krediler?  Aslınd zombileşmiş şirketlerin maaş, SG prim ve vergi ödemelerine mi gidiyor?  Birileri şirketlerin içini mi boşaltıyor?  İnanın bilmiyorum, mugalata yapıyorum. Ama dedim ya, evlere şenlik bir kredi masalı bu.

Hadi diyelim ki, ben azılı bir muhalif ve bir Üst Akıl projesi olarak yalan söylüyorum. Bu krediler doğru şirketlere verildi, onlar da üretim yapacak, istihdam, yatırım yapacak, ekonomiye canlılık gelecek, bir süre sonra da tüketim canlanır. OK. Kamu bankalarının %40 kredi büyüme hızı yıl boyunca devam ederse, takriben %15 reel GSYİH büyümesine tekabül eder!!!

O zaman ne olur biliyor musunuz?  Enflasyon %30’lara çıkar, cari açık da hesap makinasına sığmaz.

Hayret birşey ya. Hakkaten gözlerime inanamıyorum. Göz göre göze zar-zor, bin bir acıyla “yeniden dengelendirdiğimiz” ekonominin dingilini kırmakla meşguluz.


Kaynak: Paraanaliz

Son güncelleme: 19:49 13.04.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı