Türkiye’de aylık kazancı asgari ücret seviyesinde olan gençler ileride bugünün emeklilerinden bile daha zor koşullarda yaşayacaklarını düşünüyor. Veriler de bu kaygının yersiz olmadığını gösteriyor.
Bir devlet üniversitesinden 4 yıl önce mezun olan Ali* (28), 3 yıldır İstanbul’da bir tekstil firmasında çalışıyor. Mezun olduktan sonra bir yıl boyunca düzenli bir iş bulamadığını, altı ay boyunca bir şirkette hiçbir sosyal güvencesi olmadan ve ücret almadan staj yaptığını anlatan Ali, daha sonra şimdiki işyerine geçtiğini söylüyor.
Ali, bu dönemde aldığı ücret zamlarının asgari ücrete yapılanlardan da az olduğunu ve şu anki aylık ücretinin asgari ücretin biraz üzerinde olduğunu söylüyor. Sigortasının eksik yatırılmadığını ancak maaşında zaman zaman gecikmeler olduğunu belirten Ali, bu şartlar ve maddi durumla geleceğe dair hiçbir beklentisi olmadığını “Ancak günü kurtarıyorum ve bir ay boyunca sadece hayatta kalmak için çalışıyorum” sözleriyle ifade ediyor.
Kendisi için tatmin edici bir kariyer öngöremediğini ve emeklilik yıllarını “düşünmek bile istemediğini” vurgulayan Ali, “Bugün ailemin aldığı emekli maaşı oldukça düşük. Ben yıllarca bu ücretlerle çalışırsam ne kadar emekli maaşı alacağımı ve nasıl bir emeklilik hayatım olacağını düşünmek bile istemiyorum” diyor.
Artan yaşam maliyetleri, düşük ücretler ve sigorta primleri, gençlerin geleceğe bakışını karartıyor. Türkiye’de aylık kazancı asgari ücret seviyesinde olan gençler ileride, bugünün emeklilerinden bile daha zor koşullarda yaşayacaklarını düşünüyor.
 Her 4 gençten 1’i NEET: Ne eğitim ne istihdam 
DİSK/Genel-İş Araştırma Dairesinin Mayıs ayında hazırladığı Türkiye’de Genç İstihdamı Raporu’na göre her 10 gençten 6’sı istihdama dahil olamıyor. Genel-İş’in araştırmasına göre ne eğitimde ne istihdamda (NEET) olan gençlerin sayısı giderek artıyor ve her 4 gençten 1’i NEET.
Enflasyonun bir türlü düşmemesi de sabit ücretle çalışan kesimi zorluyor. TÜİK’in açıkladığı verilere göre Ekim ayı enflasyon yıllık bazda yüzde 32,87, aylık bazda ise yüzde 2,55 oldu. Bağımsız akademisyenlerden oluşan ENAG’a göre ise Ekim ayında enflasyon yıllık bazda yüzde 60, aylık bazda yüzde 3,74 olarak gerçekleşti.
Günden güne artan yaşam pahalılığıyla mücadele eden gençlerden biri de hizmet sektöründe çalışan Burcu* (30). Daha önce farklı sektörlerde kısa süreli çalışma deneyimi olduğunu ancak düzenli bir iş hayatı olmadığını belirten Burcu, yıllardır eksik veya hiç yatmayan sigorta primleri yüzünden endişeli olduğunu söylüyor.
 “Bana verilen sözler tutulmadı” 
Üniversiteden mezun olduktan sonra özel sektörde staj adı altında beş ay boyunca ücretsiz çalıştırıldığını ve ilk sigortalı işinde asgari ücretin biraz üzerinde maaş aldığını belirten Burcu, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Yeni mezun olarak ilk başta sektörü öğrenmek için düşük ücretlerle hatta sigortasız (kayıt dışı) çalışmayı kabul ettim. Ancak bana verilen sözler tutulmadı o yüzden bugüne kadar çalıştığım gün sayısından çok daha az sigorta primim var. Bir işe görüşmesine gittiğimde asgari ücretin üzerinde maaş istediğimi söylemek neredeyse ayıp gibi karşılandı. Yeni mezun gençlerin işsizliği üzerinden iş bulabilmiş olmama şükretmem istendi.”
Şu an çalıştığı işte de 30 yaşında biri olarak maddi beklentilerinin oldukça altında kazanç elde ettiğini belirten Burcu, emeklilik yıllarını nasıl tasavvur ettiğini sorduğumuzda “Açıkçası gelecekle ilgili hiçbir şey düşünemiyorum, aklımda sadece bugün, hatta 1-2 saat sonra ne olacağı var. 60 yaşıma geldiğimde nasıl bir hayatım olacak, bir maddi veya sosyal güvencem olacak mı hiçbir fikrim yok ve bunları düşünmek bile beni korkutuyor” şeklinde cevap veriyor.
 “Asıl sorun kayıt dışı istihdam” 
Gençlerin gelecek kaygılarını  DW Türkçe’ye değerlendiren  Çalışma Ekonomisi Profesörü Aziz Çelik, işverenin sigorta primini ödememesi veya eksik ödemesinde çalışanın sorumluluğu bulunmadığını, asıl sorunun maaşın düşük gösterilmesi ya da kayıt dışı istihdam olduğunu söylüyor.
Kayıt dışı çalışanların çalıştıkları günlerin emeklilik için geçerli sayılmayacağına dikkat çeken Çelik, “Önemli olan sistemde ne kadar prim gözüktüğü. Genelde işçiye ödenenden daha az gün gösteriyorlar ve bunlar emekli aylığını olumsuz etkiliyor” diyor.
Bu nedenlerle çalışanların özel emeklilik sistemlerine yöneldiğini belirten Aziz Çelik, sosyal güvenliğe olan inancın zayıfladığını “Düşük ücretle çalışan gençler, sosyal güvenlik sistemine girmelerinin kendilerine faydası olmadığını düşünerek başka yollarla geleceklerini arama peşine düşüyorlar” sözleriyle açıklıyor.
Şu an çalışan gençlerin büyük kısmının emeklilik yaşının 58’den 65’e yükseleceğini vurgulayan Aziz Çelik, “20 yaşında işe giren birini istihdam süresi 40 yıl. Bu sürede düzenli iş bulmak ve düzenli prim yatırılması çok zor, işler güvencesizleşiyor. Bir gelecek beklentisizliği ve nasıl olsa emekli olamayız o kadar primi yatırmak mümkün değil diyerek düşük emekli maaşı alacağını düşünenler özel sigorta gibi yollara başvurmaya çalışıyor” diyor.
 “Emekli olmanın hayalini kurmak bile zor” 
İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen Türkiye’de NEET Gençler: Profil ve İyi Olma Hali Araştırması’nın bulgularına göre her 5 gençten biri ne eğitimde ne istihdamda. 29 ilde, 18-29 yaş grubundaki 2 bin 403 kişiyle görüşülerek hazırlanan ve sonuçları 23 Ekim’de kamuoyuyla paylaşılan araştırmaya göre her 10 gençten 6’sı istihdama “tanıdık” aracılığıyla erişebilirken çalışan gençlerin yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin altında ücret alıyor.
Araştırmada yer alan akademisylenlerden İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Uyan-Semerci, gençlerin geleceklerin öngörememelerinin büyük bir sorun olduğunu belirtiyor.
Yakın gelecekle ilgili kaygıları nedeniyle emeklilik hayatının gençlere “uzak bir konu” olarak göründüğünü vurgulayan Uyan-Semerci, “40 yıl daha bu şekilde çalışma hayatı düşünmek onlara çok uzak bir şey olarak geliyor. Sosyal güvence ve emekli olmanın hayalini kurmanın bile zor olduğu bir istihdam sistemi var. Yakın gelecekle ilgili o kadar büyük dertleri var ki emeklilik onlara çok uzak bir şey gibi geliyor” diyor.
 “Ertelenen yaşamlar var” 
Genel olarak istihdam piyasasındaki sorunların gençleri hem maddi hem psikolojik açıdan yıprattığına dikkat çeken Uyan-Semerci, “Bir işe girme, o işte devam edebilme gibi ertelenen yaşamlar var. Kendi kararlarını alabildiklerini ama bunu gerçekleştirmeleri için gereken fırsata kavuşamadıklarını düşünüyorlar” ifadelerini kullanıyor.
Uyan-Semerci’ye göre genel olarak istihdam yapılarındaki değişim ve kısıtlar gençlerin beyaz yakalı işlere erişimini zorlaştırıyor.
Genç kuşak, sosyal güvenlik sistemindeki açıklar ve kayıt dışı çalışmanın yaygınlığı nedeniyle bugünün emeklilerinden bile daha kırılgan ve zorlu bir emeklilik dönemiyle karşı karşıya kalmaktan endişeli.
 KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – OKAN YÜCEL 

 





