• Turkhane Logo

Erdoğan’ın rekoru: Ecevit’ten aldığı enflasyonu geçti

Döviz fiyatlarındaki artışın yarattığı zam fırtınası Türkiye’de aylık enflasyon oranlarını 2001 krizinden sonra en yüksek seviyeye ulaştırırken, geleceğe yönelik planları da bozdu.

14:40 03 Ekim 2018 Çarşamba
Erdoğan’ın rekoru: Ecevit’ten aldığı enflasyonu geçti
Döviz fiyatlarındaki artışın yarattığı zam fırtınası Türkiye’de aylık enflasyon oranlarını 2001 krizinden sonra en yüksek seviyeye ulaştırırken, geleceğe yönelik planları da bozdu.

Piyasanın yüzde 3.6 beklediği Eylül enflasyonu yaklaşık iki katı gibi bir oranda artarak yüzde 6.3’e tırmandı. Üretici fiyatlarında ise enerji grubundaki artış nedeniyle aylık enflasyon yüzde 10.88’e ulaştı. Son rakamların ardından yıllık enflasyon tüketcide yüzde 24.52, üreticide ise yüzde 46.15’e ulaştı. 

Uzun vadede yıllık ortalama yüzde 5 enflasyon hedefleyen bir ülke için, aylık enflasyonun yüzde 6.3 çıkması ekonomik olarak elbette bir felaket. 

Ancak olayın bir de siyasi bir yönü var. Açıklanan rakamlar günlük ticarette uzun vadeli sözleşmelerde kullanılan TÜFE-TEFE ortalamasının yüzde 35.4’e ulaşmasına neden oldu. Bu rakam, Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin yönetimini Bülent Ecevit’ten devraldığı Aralık 2002’deki seviyenin 5 puan üzerinde. Yıllık TÜFE-TEFE ortalaması Aralık 2002’de yüzde 30.25 düzeyindeydi /TÜFE: 29.7- TEFE: 30.25.


Kuşkusuz açıklanan verilerin olağanüstülüğü sadece geçmişle kıyaslamayı değil, geleceğe dönük beklentileri de altüst edecek düzeyde. Erdoğan’ın damadı ve Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın aylar süren çalışmaların ardından hazırlayıp, büyük bir hevesle açıkladığı Yeni Ekonomik Program’daki (YEP) uzun vadeli hedefler iki haftadan az bir sürede çöpe döndü. Kulislerde söz konusu ekonomik hedeflerin son günlerde Türkiye’nin tüm devlet yapılanmasını değiştirecek tartışmalı bir anlaşmaya imza atan ABD’li danışmanlık firması McKinsey’le birlikte hazırlandığı iddiaları da vardı.

Albayrak Eylül sonunda enflasyonun yüzde 21’den biraz fazla olacağını ve yılsonunda yüzde 20.8’le kapatacağı üzerine bir program hazırlamıştı. Ve 2019’da enflasyon oranının yüzde 15.9’a ineceğini öngörüyordu. Buna karşın, açıklanan veriler sadece Eylül ayındaki fiyat artışlarının öngörülerin üzerinde çıkması gerçeğini somutlaştırmakla kalmadı. Aynı zamanda üretici fiyatlarında yüzde 50’ye yaklaşan artışların da etkisiyle, tüketici fiyatlarındaki yükselin devamını da garantiye almış oldu. Enflasyon şoku nedeniyle artık Türkiye’nin YEP’te ortaya koyduğu makro ekonomik hedefleri imkansız. Öngörü dışı enflasyon özellikle bütçede artan personel giderleri ve faiz ödemeleri sonucunu doğuracağı için, genel maliye politikasını devletin tahminlerden fazla tasarruf etmesi ve vergi toplaması yönünde zorlayacak. Bu da halen Türk ekonomisi için önemli bir lokomotif görevi üstlenen devletin ve genel ekonomik büyümenin de yavaşlaması sonucunu doğuracak. Türkiye’nin 20 Eylül’de açıklanan YEP’ında bu yıl için yüzde 3.8, 2019’da da yüzde 2.3’lük ekonomik büyüme hesabı yapılıyordu.

Rakamların açıklanmasından iktidardan gelen ilk tepki ise ‘suçlama’ oldu. Bu, Türkiye piyasalarındaki hemen her türlü bozulmayı dış güçlerin açtığı görünmez savaşa bağlayan AKP için tahmin edilemez bir davranış şekli değil. Ancak bu kez suçlu ilan edilen dış güçler ya da ülkede AKP’nin başarılı olmasını istemeyen muhalefet değil. Bizzat AKP iktidarının temelini oluşturan esnaf ve tüccar kesimi.

Şok enflasyon rakamlarının açıklamasından sadece 1 saat sonra NTV televizyonunun sorularını yanıtlayan Berat Albayrak, rakamlardaki öngörülen artışın üzerine çıkmasında baş sorumlunun piyasada ‘Fırsatçılık ve stokçuluk’ yapanlardan kaynaklandığını söyledi. Albayrak ‘Bu alandaki fiyatlamalarla çok daha yoğun mücadele edeceğiz’ derken, olağandışı fiyatlama yapan firmalarda mali inceleme yapılacağına yönelik olarak ‘Faturalarını inceleyeceğiz’ dedi.

Salı günü de Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Alışılmadık, görülmedik şekilde ürünlerde fiyat farkları varsa bunları hemen belediye zabıtalarına iletin’ açıklamasını yapmıştı.

Diğer taraftan, açıklanan enflasyon rakamları Türkiye’de uzun süredir tartışılan ve Merkez Bankası’nı Eylül ayında 6.25 puanlık faiz artışına zorlayan para politikalarını da tekrar gündeme oturtmuş durumda. Tüketici fiyatlarındaki yüzde 24.52’ye çıkarken, Merkez Bankası’nın son 5 ayda yaptığı 11.25 puanlık artışa rağmen kısa vadeli faizler halen yüzde 24 düzeyinde. Piyasalar şimdi yeni bir faiz  artışını konuşmaya başldı. Dolar da ilk tepkisini yeniden 6.1 TL’ye tırmanarak vermiş durumda. 

Ancak faiz artışının ne kadar çözüm olduğu da tartışmalı. Çünkü mevcut durumda bile Türkiye’de tüketici ile sanayicinin kullandığı kredilerde faiz oranları yüzde 40’a dayanmış durumda. Bu yüksek faiz ülkenin iç pazarında hızlı bir daralmaya neden olurken, büyümeyi de tersine çeviriyor. Son açıklanan verilere göre Türkiye’de büyümenin önemli göstergelerinden otomotiv satışları Eylül’de yüzde 65 küçüldü. 82 milyonluk ülkede geçen ay sadece 23 bin araç satılabildi. Ayrıca yüksek kredi faizleri nedeniyle konut, mobilya ve beyazeşya gibi alanlarda da önemli küçülmeler yaşanıyor. 

Ağustos ve Eylül ayında talep düşüşü nedeniyle Türkiye ekonomisinde olağanüstü ithalat daralması yaşanırken, ülke 2 ay üst üste cari fazla verecek konuma geldi. Bu geleneksel olarak Türk ekonomisinin kriz ve küçülme yaşadığı dönemlerde görülen bir durum.

Diğer taraftan yüksek enflasyonla birlikte görülen küçülme olgusu, ekonomik bir terim olan stagflasyonu da (daralmayla birlikte aynı anda yüksek fiyat artışları) ülke gündemine yerleştirmiş durumda. Zaten ülkede üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farkın giderek açılması ekonomik olarak stagflasyon olgusu yaşandığını gösteriyordu. Yılbaşında yıllık TÜFE ve üretici fiyatları arasındaki fark 1.5 puanken Eylül sonunda bu rakam 22 puana çıktı. Bu üreticilerin piyasadaki talep küçülmesinin etkisiyle maliyet artışlarını tüketiciye yansıtamadığının bir göstergesi. 

İktidar başta ekmek, et ve akaryakıt olmak üzere birçok alanda fiyat artışlarını devlet gücüyle sınırlarken, bu hem serbest piyasaya müdahale hem de zam yapamayan firmaların toplu olarak batışını gündeme getiriyor. Şüphesiz bu da batık kredilerin etkisiyle bir krizin eşiğine gelen Türk bankacılık sistemi için en önemli tehlike. 
  /
/ TÜİK AÇIKLADI: ENFLASYON YÜZDE 17.90 İLE SON 14 YILIN ZİRVESİNDE! / ENFLASYON AÇIKLAMASI SONRASI MERKEZ BANKASINDAN DEĞERLENDİRME / ENFLASYON HESABINDA SKANDAL: BENZİN POMPADA 6.90, TÜİKTE 6.59 LİRA GÖRÜNÜYOR / MERKEZ BANKASI ENFLASYONA KARŞI NE YAPACAK? / HOLLANDA BANKASI’NIN TÜRKİYE RAPORU: ENFLASYON YÜZDE 21’İ BULACAK; DOLAR 8.2, EURO 9.4 OLACAK / EKONOMİSTLER: FAİZDEKİ ARTIŞ ÇOK ENFLASYON, ÇOK İŞSİZLİK DEMEK / ENFLASYON YÜKSELİNCE: AÇLIK SINIRI 1893, YOKSULLUK SINIRI 6166 LİRAYA ÇIKTI / DOLAR ENFLASYON SONRASINDA SERT YÜKSELDİ / YILLIK ENFLASYON 15 YILIN ZİRVESİNDE ALBAYRAKTAN ENFLASYON AÇIKLAMASI: ALGI DEĞİL, GERÇEKMİŞ

Son güncelleme: 14:40 03.10.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı