Tıpkı 1990’lardaki görev zararlarını hatırlatırcasına kamu bankalarına piyasa şartlarının çok altında faizlerle açtırılan ev kredileri, istenenin çok uzağında bir etki yaratmış gözüküyor.
Yaklaşık 2 milyon konut stoku, düşen talep ve artan maliyetler nedeniyle bir dizi problemin ortasında yer alan sektördeki kara bulutları daha da yoğunlaştırmış durumda.
TÜİK rakamlarına göre Türkiye’de son 5 yıl içinde inşaat izni alınan konutlar ile satışı yapılarak iskana açılan konutlar arasındaki fark 2 milyonu buluyor.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, inşaat sektörüne yönelik Emlak müşaviri Salim Taşçı ile yaptığı konuşmasını köşesine taşıdı.
Sektörde 335 bin müteahhidin bulunduğunu söyleyen Taşçı, 2017 yılında 1 milyon 409 bin adet konut satıldı. 2018 Nisan ayına kadar satılan mülk sayısı 103 bin. Esas hadise bundan sonra patlayacak. Bu hesapsız, kitapsız seyirle kamyon duvara toslar. Çünkü fren patlamıştır. İnşaat sektöründe iflaslar olur. Zaten başladı bile yorumunu yapıyor.
Taşçı, “Konut fazlası gerçekten var mı, yoksa balon mu oluştu?” sorusuna, “Şu anda Türkiye genelinde üç milyon beş yüz bin civarında arz fazlası var. Denge bozulmuş, arz talebin çok üzerine çıkmış durumda. Bu konutların yarıya yakını markalı tabir edilen lüks konutlar” cevabını veriyor ve ekliyor:
“Satan çok, alan yok. Fren patladı, nereye vuracağı da belli değil. Eski tabirle ‘Harç bitti yapı paydos!’.”
“Ülkemizde önüne gelenin, canı isteyenin müteahhit olduğu bir durum söz konusudur” diyen Taşçı, kiralık evlerde ve işyerlerinde yüzde 28e varan düşüşler olduğundan bahsediyor.
Dolayısıyla yatırım amacıyla mülk alacak kişinin de hesap yaptığını dile getiren uzman, “Kira getirisi, ödediği bedeli 15 yıl içerisinde karşılamıyorsa yatırımdan kaçıyor. 10-12 yıl içerisinde kira geliri ödediği bedeli karşılıyorsa mülk alıyor. Açıkçası şu sıralar gayrimenkul yüzde 70 oranında, yatırım aracı olmaktan çıktı” diyor.
