• Turkhane Logo

'Burası Türkiye, yalnız uçanla yüzen kurtulur!'

Dün açıklanan sektörel güven endeksleri ve Reel Sektör Güven Endeksi ile yıl son sonunda ekonomiyi saran ruh halini etraflıca ölçme fırsatı yakalamış olduk.

09:34 27 Aralık 2018 Perşembe
'Burası Türkiye, yalnız uçanla yüzen kurtulur!'
Dün açıklanan sektörel güven endeksleri ve Reel Sektör Güven Endeksi ile yıl son sonunda ekonomiyi saran ruh halini etraflıca ölçme fırsatı yakalamış olduk.

Aylık  ve mevsimsellikten arındırılmış verilere göre teşhis yaparsak, perakende ve hizmetlerde güven arttı. Finansal hizmetlerde yere çakıldı. Tüketicinin güveni düştü, RSGE ise %0.9 yükseldi, yatay seyretti diyelim.

Kapsama alanını biraz daha genişletirsek, yine aylık bazda imalat sanayi PMI, BloombergHT tüketicii güven endeksi ve MUSIAD-SAMEKS bileşik PMI’da artışlar kaydedildi.

Şimdi size şok haberi veriyorum.  Tüm bu andığım endeksler halen 100 seviyesinin altındadır, yani güveni ölçülen kesim moralsizdir. Ayrıca, tüketici güveni, finansal hizmetler, RSGE ve inşaat yılın ya da tarihi dibinin civarında sürünmektedir.


Acaip bir durum değil mi?  Türkiye’de güveni hep döviz kuruyla atbaşı gider bilirdik. Ağustos’tan bu yana TL dolara karşı dünyanın en iyi performans gösteren para birimlerinden biri, ama güven iyileşmedi. Enflasyon da düşüyor.

Hükümetimiz her gün “en kötüsü geride kaldı” diye güven aşılıyor, işdünyası “bitti, acılar geride kaldı, atağa kalkıyoruz!” diye savaş çığlıkları atıyor. Medyada hergün yeni ve mucizevi bir milli ve yerli başarı hikayesi oluyoruz. Kredi faizleri düşüyor, eee, niye bu vefasız millet depresyonda?  Yoksa 3 büyüklerin lig performansına mı endeksli ekonomik güven?

Değil.  Güvensizlik kötü yönetimden ve AKP’nin kendisine kayıtsız-şartsız biat etmeyen her vatandaşa potansiyel suçlu muamelesi yapmasından  kaynaklanıyor.

“2018 Gallup Küresel Duygu Raporuna göre,  Türkiye mutsuz 145 ülke içerisinden 53 puanla sondan dördüncü sırada yer aldı. Türkiye’nin de gerisinde yer alarak son 3’e yerleşen ülkeler ise Tunus, Yemen ve Afganistan”.

Mutsuz insanlar üretken de olamazlar, o zaman niye böyle mutsuz olduğumuzu araştıralım. En önemli mesele sağlık değil mi?   O olmazsa, para, iş şöhret palavra? İyi de biz sıyırtmışız abi!

Ruh sağlığı konusunda elimdeki en yeni istatistikler şöyle :  “Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 2016’da 8 milyon 656 bin 513 kişi ruh ve sinir hastalıkları nedeniyle muayene oldu”, yani nüfusun %10’u veya yetişkin nüfusun %15’i. “Yine aynı yılın ilk dokuz ayında 33 milyon 638 bin 916 kutu antidepresan tüketildi”.

Devam edip soralım, insanlar niye kafayı yiyor?  Benim öncelik sıralamamda, özgürlük en önemli meseledir. Hapse gireceğimi bilirsem moralim bozulur, anti-depressan alırım. “2017 yıl sonu verilerine göre  Cumhuriyet Başsavcılıklarında soruşturma evresinde şüpheli olarak hakkında işlem yapılan kişi sayısı 11 milyon 985 bin 118’e ulaştı”. Yani her beş yetişkinden biri potansiyel suçlu. Eh, her hafta zart-zurt savcılık ifade alırsa, insanda iş yapacak, üretecek moral mi kalır?

Eğer işsizsem, yine moralim bozulur.  CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba koordinatörlüğündeki CHP Emek Büroları, 2018 yılında emek ve çalışma hayatında yaşanan gelişmelere ilişkin  rapor hazırladı. Buna göre

“Resmi işsiz sayısı bir önceki yıla göre 330 bin kişi artarak, 3 milyon 750 bine yükseldi.

Geniş tanımlı işsiz sayısı 6.4 milyona ulaştı.

Genç işsizlik oranı yüzde 21.6 olarak hesaplandı.

2018 yılı içerisinde 1.2 milyon kişi işsizlik sigortasına başvurdu. Sadece Kasım ayında 207 bin kişi işsizlik sigortasına başvuru gerçekleştirdi.

Ha bu da bir şey değil, hem işsizim, hem Cumhuriyet Savcısı’nın soluğu ensemde, hem her an icra memuru kapıma dayanabilir. Sizce kaç kişi icra takibinde?

“Türkiye finansal sisteminde tek bir ekran üzerinden bireylerin tüm borçlarının görülmediğini belirten Hayat Varlık’ın Genel Müdürü Güvenal , “Kirasını, elektrik, su, doğal gaz ve dijital yayın şirketlerine olan borçlarını ödemeyen insanları da düşünürseniz rahat 5 – 7 milyon kişinin icrada olduğu söylenebilir” dedi.

Güven ve mutluluğu erozyona uğratan nedenler bitmiyor ki?  Ticaret Bakanlığı kayıtlarına göre “fahiş zam yapma” kuşkuyla:  “81 ilde ticaret il müdürlükleri aracılığıyla 6 bin 611 firmanın toplam 86 bin 282 ürünü denetlendi, 132 üretici firmadan bu yönde yazılı savunma talep edildi”.

Bu orana dikkat şimdi:  6 bin dükkan basılmış, 132 üretici belki suçlu. Yani, fahiş zam yapan oranı  EN FAZLA %2, ama esnaf taciz edilip denetim korkusuyla anti-depressan almış.

Fahiş zamla mücadele savaşı burada kalsa, öpüp başıma koyacağım, “deliye dolu bazuka verelim, eğlenelim” anlayışıyla bir de ihbar hattı açılmış:  “Uygulama üzerinden bugüne kadar toplam 4 bin 500 başvuru aldıklarını aktaran Pekcan, haksız fiyat artışlarına ilişkin Alo 175 Tüketici Danışma Hattı çağrı merkezine 57 bin 701 başvuru yapıldığını ve başvuru sahiplerine gerekli dönüşlerde bulunulduğunu ifade etti”.

Bu ihbar hatlarının ne denli başarılı olduğu hususunda size başka bir done sunayım:  Tarih 11 Ekim 2016 :  “Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü birimlerine 15 Temmuz’dan bu yana yapılan ihbar sayısı 40 bini buldu. İhbarların büyük bölümünün kişisel problemlerden kaynaklanan kin ve nefrete dayalı, asılsız ihbarlar olduğunu belirten yetkililer,  vatandaşların akrabalarını, komşularını hatta eşlerini FETÖ/PDY örgütüne üye oldukları iddiasıyla ihbar ettiğini kaydetti”.  Şimdi, fahiş zam ihbarlarının da ne amaçla kullanıldığını muhtemelen çaktınız. Patlat bir de Xanax.

Kardeşim dertler burada bitmiyor ki, küçük esnafız, senet yok, çekle tahsilat yaparsın, bu sene 505 bin tanesi karşılıksız çıkmış, zarar TL25 milyar. Artık canına yetti, sosyal medyada “yeter artık, hükümet uyuyor mu?” filan türü bir şeyler post ettin.  Sonra ne oldu?  “Emniyet Genel Müdürlüğü , 2018 yılı içerisinde 110 bin civarında sosyal medya hesabı üzerinde çalışma yapıldığını, 7 bin 109 kişinin gözaltına alındığını ve bu kişilerden suç içerikli paylaşım yapan 2 bin 754’ünün tutuklandığını açıkladı”.

Peki neler araştırılıyormuş sosyal medyada?  Buna göre de, “sosyal medya paylaşımlarıyla toplumda kırılmalara sebebiyet veren, hedef gösteren ve tahkir eden (Tanımların genelliğine dikkatinizi çekerim) sosyal medya hesaplarının tespitine yönelik internet üzerinde açık kaynaklarda, sistematik ve 24 esasına göre, suç işlenmeden ve suç işlendikten sonra, suç içerikleri araştırmaya yönelik, suçla mücadele amaçlı sanal devriye faaliyetleri yürütüldüğü belirtildi”.

T24 yazarı Yalçın Doğan  TUIK kayıtlarına dayanarak “Üniversite öğrencilerinin yüzde 73’ü yurt dışına göçmek istiyor” yazıyor. Bu arkadaşların zaten %21’i  isşiz olduğu için yarına güven 0.  Göç edemeyince daha mutsuz ve güvensiz oluyor.

Peki güveni tesin etmenin  çaresi yok mu? Var, herşeyi devletten beklemeyin. İnsiyatif alıp kendinizin yaşam koçu olacaksınız. Çareyi de yine Yalçın Doğan Abim yazmış:

“İyi bir eğitim alan her yüz kişiden elli dokuzu yurt dışına göçüyor.

– En fazla beyin göçü veren 34 ülke arasında Türkiye 24. sırada.

– 2017’de Türkiye’den göç edenlerin sayısı yüzde 42 artmış durumda.

– Göç edenlerin sayısı 253 bin 640’a ulaşıyor”.

Burası Türkiye, yalnız uçanla yüzen kurtulur!

Bu yazı Para Analizden alınmıştır.
 

Son güncelleme: 09:34 27.12.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı