Bu durum, hemen her yeri etkilerken inşaat sektörü başı çekiyor.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, dövize bağlı olan inşaat sektörünün katma değer üretemediğini, bu nedenle inşaat yerine imalat sanayiinin desteklenmesi gerektiğini söylüyor.
Dünya gazetesinden Ferit B. Parlak’ın sorularını cevaplayan Özdebir, “Şu anda yaşanan talep değil, maliyet yönlü bir enflasyon” diyor ve ekliyor:
“Türkiye ekonomisi öyle bir hale geldi ki işletmelerimizden çoğu Türk Ticaret Kanunu’na göre batık durumda. Varlıklarından daha çok borçları var. Hayatta kalabilmeleri için iş yapabilmeleri, bunun için de piyasanın hareketlenmesi lazım. Belki bu tedbirler 3-4 sene önce alınsaydı, faturası bu kadar ağır olmayabilirdi.”
“Sanıldığının tam tersine, inşaat sektöründe binaları inşa ederken yaratılan katma değerden de ithal girdi oranlarının artmasıyla beraber ekonomiye çok fazla bir şey kalmıyor” diyen Özdebir, “Her geçen gün bu marj azalıyor. Burada para kimde varsa insanlar onların ihtiyaçlarına göre bina yaptılar, o lüks binaların satılacağı kişiler de sıkıntıya girmeye başladı. Bunların sayısı arzı karşılayamaz durumda” görüşünü dile getiriyor.
Özdebir, ABD Başkanı Trump’ın züccaciye dükkanına girmiş fil gibi dünyayı karıştırdığı görüşünü savunarak, doların rezerv para özelliğini kaybetmesi halinde ABD ekonomisinin riske gireceğini öne sürüyor.
ABD’nin aldığı pozisyondan Türkiye’nin nasıl etkileneceğine dair ise “Bu gerçekten çok karışık bir durum” diyor Özdebir. “AB’nin aldığı karar gereği biz de ABD’den ithal edeceğimiz alüminyuma fon koymak mecburiyetindeyiz. Ancak biz dünyadaki global hava aracı üreticilerine mal veren bir ülkeyiz. Bunun hammaddesi de ABD’den geliyor. Başka bir ifade ile yeni dönemde Gümrük Birliği’ne dahil olmayan ülkelere karşı rekabet avantajımızı kaybetme riskimiz de var” diye de ekliyor.
IMF’in, Dünya Bankası ve AB genel büyüme tahminlerini 1’er puan aşağı çekmesinin uzun dönemde dünya ticaretinde bir daralmanın işareti olduğunu söyleyen Ankara Ticaret Odası Başkanı, “Şu anda Türkiye’de çarkları çevirebilmek için finansmana ihtiyacımız var. Kredi-mevduat oranı olmaması gereken seviyelerde. Bu şartlar altında bankaların da kredi verecek kaynağı kalmadı. Yıl sonuna kadar ödenmesi gereken 69 milyar dolar gibi devasa büyüklük var. Bunu tedavi etmemiz ve cari açığı düşürmemiz lazım” diyor.
Özdebir’e göre topyekun seferberlik ilan edilecek bir durum söz konusu. Yani bu 81 milyonun, yani her bireyin, tüketim tercihleriyle ilgili bir durum...
