Dünkü yazımın son paragrafında bugün Merkez Bankası kararı hakkındaki beklentilerimden bahsedeceğimi söylemiştim. Önce Pakistan izlenimlerimi ardından da faiz karar için beklentimi paylaşıyorum.
Dün İslamabadda Dünya Ekonomisi ve Gelişen Ülkeler adlı sunuma başladım. Toplamda iki gün sürecek olan bu sunumdan sonra risk yönetimi ve dijitalleşme konularında iki sunumum daha olacak.
Her gece geç saatlere kadar İran, Pakistan, Hindistan, Afganistan ve Çin Medyasını yakından takip ediyorum. Anlaşılan şu ki, ABDnin bu ülkeler üzerinde uyguladığı dayatmacı bir politika var. Bu net şekilde gözüküyor. Amerikalılar, Pakistan ile Afganistanın arasını düzeltip Çin ile aynı safta olmamaları için çaba gösterirken, bölgedeki İran ağırlığının yerine Suudi Arabistanın etkinliğine kapı açan bir diplomasi sergiliyorlar. Hindistan-Pakistan gerginliğini de yatıştıran bir müdahale de bulundukları anlaşılıyor.
Bu arada Başbakan İmran Han, her gün televizyonlara çıkıp Pakistan vatandaşlarına varlıklarınızı beyan etmeniz için 30 Hazirana kadar vaktiniz var, yoksa karışmam diyor. Salı günü canlı yayında bir kez daha hükümetin bu konuda oldukça ciddi olduğunu beyan etti. Hatta şu cümleyi de söyledi: Bugüne kadar ki hiçbir hükümette bizdeki kadar bilgi yok, nerde neyiniz var biliyoruz.
Açıkçası bizim ülkemizdeki Varlık Barışından farklı bir politika izliyor diyebilirim. Af yok, barış yok, herkes gelirini ve varlığını gösterecek. Böylece her şey vergilendirilmiş olacak. Dün Pakistan Parlamentosunda görüşülmeye başlayan olan bütçe için kurtuluş planı diye bahsediyor. Vergiler ödenmeden ülkenin kalkınmasının mümkün olmadığının altını çiziyor.
Tam bu esnada, ülkenin en güçlü muhalefet liderinin sahte banka hesaplarıyla servetini gizlemesi sebebiyle yargılandığı davada kefalet talebinin Yüksek mahkeme tarafından kabul edilmeyip, doğrudan cezaevine gönderilmesi de kuvvetli bir mesaj oldu diyebilirim. Yine de Varlıkların kayıt altına alınmasının korkutmayla değil, imrendirmekle başarılacağına inanıyorum.
Pakistan bana bir zamanların bol sıfırlı Türkiyesini hatırlatıyor diyebilirim. Dünkü raporumda Türkiyedeki dört rakamlı hizmet fiyatlarından bahsetmiştim. Burada da dört rakamlı fiyat çok. Hatta 5 rakamlı da var. Fakat, 1 Dolar tam olarak 155 Pakistan Rupisi. Yani Türkiyeye göre fiyatlar oldukça düşük.
Ordu her yerde etkin diyebilirim. İslamaddaki en güçlü üniversiteler Hava, Deniz ve Kara Kuvvetlerine ait. Ordudan emekli olanlara güvenlik noktalarında görev verilmiş. Çin ile ilişkiler oldukça güçlü hale gelmiş. Altyapıda Türkler de var. İslamabaddaki hafif raylı sistemin müteahhitleri Türk. Birinci etap hizmete açılmış, ikincisinin inşaatına başlanmış. Cuma gününe kadar burası hakkında bilgi vermeye devam edeceğim.
Gelelim Merkez Bankası kararına...
Türkiyeye geri dönersek. Sürekli beni telefonla arayanlar şu iki soruyu soruyor:
1. IMF ile masaya oturacağımız doğru mu ?
2. Merkez Bankası faiz düşürecek mi ?
Açıkçası her iki soru da bana anlamsız geliyor. Her şeyden önce IMF ile pazarlık yapacak şartlar ortada yok. Merkez Bankasının da özellikle seçimler öncesinde faizlerle ilgili radikal bir karar almasını imkan dahilinde görmüyorum.
Bazıları ise döviz kurlarındaki düşüşü Merkez Bankasının faizleri yükseltme ihtimaline bağlamış. Ben bu da pek mümkün değil diye cevap verdim sürekli. Özellikle herkesin kilitlendiği İstanbul seçimleri öncesinde böylesine kritik bir kararın alınamayacağını dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.
Özetle bugün Merkez Bankası faizi büyük ihtimalle değiştirmeyecek..







