• Turkhane Logo

5 yılda 46 milyar dolar: Devletten karapara kokusu geliyor

Belki Türkiye’de döviz fiyatları yükselmeyip Ağustos’tan sonra cari açık daralmasaydı bu kadar sırıtmayacaktı.

11:49 12 Aralık 2018 Çarşamba
5 yılda 46 milyar dolar: Devletten karapara kokusu geliyor
Belki Türkiye’de döviz fiyatları yükselmeyip Ağustos’tan sonra cari açık daralmasaydı bu kadar sırıtmayacaktı.


Ancak yılın ilk 10 ayında toplam döviz açığı, yani cari açık 27.2 milyar dolara gerileyince rakamlar beyaz bir tuvalin ortasındaki kara bir leke kadar belirgin hale geldi.

Ahvalden Can Teomanın analizine göre Türkiye’ye Ocak-Ekim arasında gelen kaynağı belirsiz döviz tutarı 18.5 milyar dolarla rekor kırarken, söz konusu rakam toplam cari açığın yüzde 68’ine ulaştı. Bu da başlı başına ayrı bir rekor. 


Söz konusu rakam teknik dilde, yani Merkez Bankası ödemeler dengesi istatistiklerinde ‘Net Hata Noksan’ olarak adlandırılıyor. Uzmanlar bunu ‘kaynağı belirlenemeyen para’ olarak niteliyor. Halk arasında ise biraz doğru biraz yanlış şekilde ‘karapara’ olarak tanınıyor.

Öncelikle uluslararası literatürde karapara suç gelirinden sağlanan kazanç olduğu için Merkez Bankası rakamlarında ‘Net Hata Noksan’ olarak tanımlanan paranın tam karşılığı değil.

Merkez Bankası bu paranın nereden geldiğini belirleyemediği dövizlerden oluştuğunu belirtiyor. Yani bu karapara olabilir, ama olmayabilir de. Bu yüzden tamamen masum ya da suçlu diyebilmek çok zor.

Öte yandan kesin olan şu ki, bu para daha önce mali sistemde yer almayan bir dövizin sisteme girmesi sonucu oluşuyor. Bu paranın ne olmadığını anlatmak daha kolay. Örneğin, yurtdışından gelen her tür para, varlık barışı da dahil, bankacılık sistemi üzerinden geçtiği için ‘Net Hata Noksan’ rakamının içinde yer almıyor.

Keza turizm geliri gibi yabancıların yurtiçinde harcayıp esnaf tarafından bankaya yatırılan para da bu rakama dâhil edilmiyor. Benzer şekilde yabancıları gayrimenkul alımlarından gelen paralar da kayıtlı ve ‘Net Hata Noksan’ kaleminin içinde bulunmuyor. Gurbetçilerin yurtiçinde harcadığı paralar, bavul ticareti vb. gibi kalemler de ayrı ayrı tanımlandığı için söz konusu rakam içinde yok. 

‘Hemen her şey Net Hata Noksan kalemi dışında tutulurken, bu rakam nelerden oluşuyor?’ diye sorulursa, basit olarak şu cevap verilebilir: Daha önce hiç sisteme girmemiş bir dövizin bir anda mali sisteme sokulması sonucunda oluşan rakam. Doğal olarak böyle bir döviz, ya vatandaşların yastık altı paralarının ya da yurtdışından kaçak olarak ülkeye sokulan paraların bankaya yatırılması sonucunda oluşmuş bir rakam olarak açıklanabilir.

Küresel mali sistem her ne kadar son yıllarda sıkı denetim mekanizmaları geliştirmiş olsa da kaynağı belirsiz para giriş-çıkışları bugün ABD ve Almanya da dâhil pek çok ülkenin ödemeler dengesinde görülebilen bir olgu. Ancak rakamlar Türkiye’dekine kıyasla son derece masum. Genelde cari dengenin yüzde 5-10’u kadar bir rakam söz konusu. Türkiye’de olduğu gibi cari açığın üçte ikisini geçmiş bir seviye söz konusu değil.

Şimdi gelelim Türkiye’deki rakamların ortaya çıkardığı diğer soru işaretlerine!

İlk olarak son beş yıllık bilançoya bakıldığında Türkiye’ye 2014 başından Ekim 2018 sonuna kadar gelen kaynağı belirsiz döviz tutarı 41 milyar doları buluyor. Buna ek olarak Merkez Bankası’nın bu yılbaşında yaptığı bir değişiklikle ‘Net Hata Noksan’ rakamını 5.3 milyar dolar küçülttüğünü de söylemek gerekli.

Yani aslında son beş yılda ülkeye giren ve kaynağı tespit edilememiş rakam 46.3 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu ülkenin bir yıllık milli gelirinin yüzde 5’ine ulaşan muazzam bir rakamı temsil ediyor. Aynı dönemde Türkiye’nin hukuk ve insan hakları alanındaki gerilemeler nedeniyle yabancı sermayeyi çekmede adeta küme düştüğü düşünüldüğünde söz konuş rakamın önemi daha da artıyor.

Rakamları biraz daha geriye götürdüğünüzde, düşüş yönünde yapılan revizyonlar hariç AKP döneminde Türkiye’ye getirilen kaynağı belirsiz döviz miktarı 57.9 milyar dolara ulaşıyor. AKP öncesi 1975-2002 döneminde ise ‘Net Hata Noksan’ kalemi 2 milyar 157 milyon dolar eksi bakiye vermiş, yani para gelmek yerine çıkmıştı.

Verileri hazırlayan Merkez Bankası ise çeşitli dönemlerde yaptığı değişiklikler ve açıklamalara karşın Net Hata Noksan kaleminin bu denli artması piyasaları ikna edebilmiş değil ve inandırıcı bulunmuyor. 

Bu da normal. Çünkü bu yılın ilk 10 ayında sisteme giren 18.4 milyar dolara rağmen, bankalardaki döviz mevduatında 8.4 milyar dolar düşüş var. Para döviz olarak girip bozulup TL’ye döndüyse bile bu miktarda dövizin oluşturduğu TL miktarı ne TL mevduatlarda ne de menkul değerlerde görülmüyor.

Ayrıca mevcut yasalara göre 10 bin doların üzerindeki döviz girişlerinde bankaların paranın kaynağını sorup Merkez Bankası’na bildirmesi, bankanın da bunu ödemeler dengesi bilançosunda ‘Net Hata Noksan’ dışında bir kalemle muhasebeleştirmesi gerekiyor. Dolayısıyla bu etkenler de, kaynağı belirsiz para girişinin vatandaşların yastık altındaki birikimlerini sisteme soktuğu tezini çürüten somut bir durum.

Ancak 10 bin doların altındaki rakamların bankaya yatırılması durumunda bu rakam ‘Net Hata Noksan’ kalemine dâhil edilebilir. Bu da 9 bin 999 dolar tutarında 1 milyon 844 bin yeni hesabın açılması anlamına geliyor ki, bankacılık sisteminde bu kadar sayıda döviz hesabının açılması söz konusu değil.

Diğer yandan böyle bir gelişmede dahi Merkez Bankası anlık olarak hesap hareketlerini takip edebildiği, bankalarda düzenli olarak kamera kayıtları tutulduğu düşünüldüğünde pek akla uygun bir açıklama olarak görünmüyor. Yani her ne olursa olsun Merkez Bankası yaşanan girişin nereden kaynaklandığının farkında, ama açıklamak istemiyor tespitini yapmak akla daha uygun duruyor.

Gelelim bu paranın nereden gelmiş olabileceğine? Kuşkusuz birçok teori üretilebilir. Örneğin İranlı zenginlerin kamyonlar dolusu parayı kaçak olarak Türkiye’ye sokup bankalara yatırdıkları geçmiş dönemde kamuoyunda çok tartışılan bir söylentiydi.

Bazı İranlıların Türkiye’de bankalara küçük miktarlarda para yatırıp bunu daha sonra ABD’ye gönderdikleri geçtiğimiz günlerde tespit edildi. Ancak bu durumda bile yatırılan para tekrar yurtdışına yollandığı için ‘Net Hata Noksan’ kaleminde nette bir etki yapmıyor. 

Diğer taraftan belki bir ayrıntı bu tuhaf durumun açıklanmasında bir ipucu verebilir. AKP’nin tek başına iktidar şansını kaybettiği 7 Haziran 2015’in hemen ertesi, 8 Haziran 2015’te çıkarttığı bir yönetmelikle sayıları 19’u bulan serbest bölgeleri Türkiye içinde denetim dışı para kasası haline getiren birer vergi cenneti haline getirmesi de yabana atılacak bir değişiklik değil.

Söz konusu yönetmelikle, Türkiye’de serbest bölgelere sorgusuz sualsiz girip çıkan para mali sistemde  gri bir bölge oluşturdu ve kaynağı belirsiz para giriş çıkışlarını oynatabilecek bir sistem yaratıldı.

Şimdi asıl soru Türkiye devleti üzerine düşen bu kaynağı belirsiz para girişlerinde payı olduğu anlaşılan Merkez Bankası’nın uluslararası alanda ne gibi riskler aldığı ve tıpkı Reza Zarrab davası gibi bunun bir belaya yol açıp açmayacağı. Çünkü kaynağı belirsiz her dolar için ABD yargısı ve Hazinesi hesap soruyor.



Kaynak: Ahval
 
 

Son güncelleme: 11:49 12.12.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı