• Turkhane Logo

2020'de dünya ekonomisini küresel resesyon ve finansal kriz mi bekliyor?

Dünya ekonomisini 2020'de küresel resesyon ve finansal krizin bekleyip beklemediğine yönelik tartışmalar 2018 yılının son aylarından bu yana giderek yoğunlaştı.

21:30 04 Temmuz 2019 Perşembe
2020'de dünya ekonomisini küresel resesyon ve finansal kriz mi bekliyor?
Dünya ekonomisini 2020'de küresel resesyon ve finansal krizin bekleyip beklemediğine yönelik tartışmalar 2018 yılının son aylarından bu yana giderek yoğunlaştı.

Dünya ekonomisini 2020de küresel resesyon ve finansal krizin bekleyip beklemediğine yönelik tartışmalar 2018 yılının son aylarından bu yana giderek yoğunlaştı. Dahası, Dünya Bankasının son Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu küresel resesyonun beklenenden önce, hatta bu yıl başlamış olabileceğini düşündürüyor.

BBC Türkçenin haberine göre; ABD ile Çin arasındaki olası bir ticaret savaşının dünya ekonomisinin büyüme hızı fbbcüzerinde yapacağı olumsuz etkilerden, bu etkilerin dünya ekonomisini resesyona itmesinden özellikle korkuluyor.

Son G-20 Zirvesinde ABD ile Çin arasında diyaloğun canlandırılması, bu korkularda bir gerileme yaratmış görünüyor. Amerikan Wall Street Journal gazetesinin işaret ettiği gibi görüşmeler yeniden başladı ama başarıyla sonuçlanmalarının önündeki engeller hala yerli yerinde duruyor.


Olumsuzluklar birikmeye devam ediyor

Olumsuz veriler birikmeye başladığında, başlangıçta piyasalar, iyimser davranmaya çalışarak, bunların geçici olduğuna inanmak istiyorlar.

Bir resesyon resmen saptandığında sürecin çoktan, 6-8 ay içine girilmiş; bir finansal kriz patlak verdiğinde bozulma çoktan ileri bir safhaya ulaşmış oluyor.

Geçen sefer, dünya ekonomisine ilişkin veriler 2006 yılının ikinci yarısında bozulmaya başlamıştı. Ancak bozulma krize 2007 ortasında dönüştü.

Kriz Lehman Brothersın batmasıyla bilinçlere çıktı, tüm şiddetini sergilemesi 2008i buldu. Lehman Brothers krizin başlangıcı değil, başlamış olan krizin ilk kurbanlarından biriydi.

Bu kez erken başlayan tartışmalarda kötümser beklentiler kısa sürede en güçlü eğilim haline geldi.

2007de mali kriz öncesi yaptığı uyarılarla bilinen Prof. Nouriel Roubini Bloomberg televizyonuyla konuşurken, Dünya ekonomisi için korkutucu zamanlar… gelecek yıl için küresel resesyon ve finansal kriz riski var diyordu. Gerçekten de yine olumsuz veriler birikiyor.

Dünya çapında olumsuz veriler

İlk dikkati çeken ABD hazine bonolarında 3-10 yıl arası getiri eğrisinin (yield curve) tersine dönmesi. Almanyada da benzer bir eğilim gözleniyor.

Bu gelişmeler piyasaların bir resesyon, buna bağlı olarak da faiz oranlarında bir gerileme beklediklerini gösteriyor. ABDde son 7 resesyon öncesinde, bono piyasalarında getiri eğrisi tersine dönmüştü.

Reel ekonomide de gelişmeler olumsuz. Küresel düzeyde imalat sanayi performansını ölçen PMI İmalat Endeksi 2018 yılının ilk aylarından bu yana sürekli geriliyor; Haziran ayında 2012den bu yana en düşük düzeye inmiş.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı verilerine göre uluslararası sermaye hareketleri de 3 yıldır geriliyor.

Geçen yıl da yabancı sermaye yatırımları küresel düzeyde yüzde 13 geriledi.

Çin ekonomisi yavaşlamaya devam ediyor. Dünya ekonomisinde adeta bir öncü gösterge olarak bilinen Güney Kore ihracatı artış hızı da Haziranda son 3,5 yılın en düşük düzeyine inmiş.

Japonyada ihracat altı aydır sürekli düşüyor. Japonya imalat sanayi performansını ölçen Tankan indeksi 2016dan bu yana en geri düzeyinde seyrediyor.

İngiliz Financial Times gazetesinin aktardığına göre Euro Bölgesinde, Fransa hariç tüm ekonomilerde üretim düşüyor. Bölgenin en güçlü ekonomisi Almanyada 2019 için büyüme oranı beklentisi yüzde 1,6dan yüzde 0,6ya çekildi.

Avrupa Merkez Bankasının da ekonomiyi desteklemek amacıyla bono alımlarına yeniden başlaması resesyon beklentisinin kritik bir aşamaya geldiğini gösteriyor.

İngilterede Satın Alma Müdürleri Endeksi, ekonomik büyümenin Nisan-Haziran döneminde negatif alana geçtiğini gösteriyor.

Haziran ayında imalat ve inşaat sanayi üretimleri de negatif alana geçmiş.

Hizmet sektörü çıktıları üç yıldır ilk kez geriliyor. Kısacası İngilterede bir resesyonun başlamış olduğu söylenebilir.

ABDde tarihin en büyük toparlanması mı?

ABD ekonomisinin büyüme hızı 10 yıldır pozitif alanda seyrediyor. Kimi yorumculara göre bu tarihin en büyük ekonomik toparlanması.

Ancak bu toparlanma önceki toparlanma dönemlerine göre çok düşük bir ortalama büyüme hızında yaşanıyor. Büyüme onuncu yılına girerken Amerikan Washington Post gazetesinin aktardığı gibi, iş çevrelerinde bir gerginlik, harcamaları kısma eğilimi var.

ABD Merkez Bankası (Fed) da kaygılı, en son toplantısında faiz oranlarını değiştirmemişti.

Başkan Trump Bu tarihin en büyük toparlanmasıdır diyerek sahiplenmek istiyor ama diğer taraftan da resesyon korkusuyla, Fed üzerinde faizleri indirmesi için baskı yapmaya devam ediyor. Kimi yorumculara göre Trump, resesyon geldiğinde (gelecek yıl seçim dönemine rastlaması bekleniyor) Fedi suçlayabilecek bir konumda olmak için hazırlanıyor. Bu sırada resesyon beklentisi artıyor.

Duke Üniversitesinin finans müdürleri arasında yaptığı bir araştırma, ABD finans müdürlerinin yüzde 69unun gelecek yılın sonuna kadar bir resesyon beklediklerini gösteriyordu.

Washington Post da Philedelphia ve New Yorkta imalat sanayi etkinliğini ölçen indekslerinin geçen ay hiç beklenmedik oranda sert gerilemeler kaydettiğini aktarıyordu.

Dünya Bankasının, 2019 yılı için büyüme beklentisini azaltarak yüzde 2,6 ile resesyon sınırına çektiği görülüyor. Dünya ekonomisi için yüzde 2,5-3 aralığı resesyona giriş sınırı olarak kabul ediliyor.

Mali kriz korkusu

Otomotiv, demir çelik, inşaat gibi sektörde kronik kapasite fazlası sorunu yaşayan dünya ekonomisi bir daralma dönemine girerken ABD ile Çin arasında gelişen ticaret savaşı, ABDnin bu savaşı Avrupa ülkelerini de kapsayacak biçimde genişletme eğilimi, resesyon olasılığını iyice arttırdı.

Bir ekonomik daralma, şirketlerin borçlarını servis etme kapasiteleri üzerinde olumsuz etki yapıyor. Bu etki hızla bankalara, varlık piyasalarına doğru yayılıyor.

Eğer merkez bankalarının ve hazinelerin elinde piyasaları, mali sektörü destekleyecek araçlar varsa daralmanın resesyona, bankalarda ve mali piyasalardaki sorunların da finansal krize dönüşme olasılığı azaltılabiliyor.

Son mali krize yol aşan etkenler hala varlığını sürdürüyor. O krizin temelinde yatan 140 trilyon dolarlık büyük borç dağı daha da büyüdü ve 240 trilyon dolarla dünya hasılasının yüzde 300üne ulaştı.

Toplam küresel borç içinde payı 2007de yüzde 7den, 2017de yüzde 27ye çıkan yükselen piyasalar ekonomileri de tehlikede.

Birçok analist The Economist ve Forbes dergileriyle, Financial Times gazetesi gibi yayımlarda, geçen mali krizden gereken derslerin ve yeterli önlemlerin hala alınamadığını savunuyor. Gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının elindeki araçlarda büyük ölçüde tükenmiş durumda.

Zaten düşük hatta negatif alanda olan faizleri hızla indirmek, parasal genişlemeye gitmek bu kez çok zor.

Sonuç olarak 2020 yılında bir resesyon olasılığı güçlü. Bu olasılık bir ticaret savaşı ortamında hızla artacaktır. Resesyonun gerçekleşmesi durumunda, bunun bir finansal kriz yaratma riski de artmaya devam ediyor.

Son güncelleme: 21:30 04.07.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı