• Turkhane Logo

Türkiye Raportörü: NATO ile AB arasında bağ kurmaya çalışmak hatalı

AP'nin Türkiye Raportörü Sanchez Amor, Türk vatandaşlarına vize serbestisi tanınması, Gümrük Birliği'nin modernizasyonu ve Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

08:40 13 Temmuz 2023 Perşembe
Türkiye Raportörü: NATO ile AB arasında bağ kurmaya çalışmak hatalı
AP'nin Türkiye Raportörü Sanchez Amor, Türk vatandaşlarına vize serbestisi tanınması, Gümrük Birliği'nin modernizasyonu ve Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

Avrupa Parlamentosunun (AP) İspanyol Sosyal Demokrat Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, DW Türkçeye Türkiyenin İsveçin NATO üyeliğine onaylamasına ilişkin sağlanan anlaşmayı değerlendirdi. İsveçin NATO üyeliği ile Türkiyenin Avrupa Birliği (AB) üyeliği arasında bağ kurulmasını yanlış bulduğunu söyleyen Sanchez Amor, Türkiyenin AB üyeliğinin Kopenhag kriterlerini yerine getirmesine bağlı olduğunu ifade etti. İnsan hakları aktivisti ve iş insanı Osman Kavala, HDPnin eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDPli belediye başkanlarının serbest bıkarılması gerektiğini söyleyen Sanchez Amor, vize serbestisi sağlanması konusunun da Türkiyeye bağlı olduğunu ifade etti. Sanchez Amor, APnin Gümrük Birliğinin modernizasyonu görüşmelerinin başlamasına ise karşı olmadığını, ama bunda da ilke ve değerlerin önem taşıdığını kaydetti.

DW Türkçe: Ankara, Vilniustaki NATO Zirvesinde İsveçin Kuzey Atlantik İttifakı üyeliğine onay sinyali verdi. Bu gelişmeyi Avrupa Parlamentosunda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Nacho Sanchez Amor: Türkiye açısından bu konuda kolay bir çıkış söz konusu değildi. Türkiye kendi kendini bu duruma soktu. Herkes biliyor ki İsveçin üyeliğini geciktirmek, Rusyanın askeri gündemine yardım etmekten başka bir şey değil. Bu kadar basit. Belki de bu yüzden Azov tutukluları konusunda kimi jestler yaptılar. Evet, bunu Türkiyeden istemiştik, dolayısıyla memnunuz. Türkiye nihayet bu durumun ülkenin imajına çok zarar veren bir mesele olduğunun farkına vardı.

İsveçin NATO üyeliği ile Türkiyenin Avrupa Birliği (AB) üyelik perspektifi arasındaki paralellik AP kulislerinde nasıl yankılandı?

Sanchez Amor: İsveçin NATO üyeliği ile Türkiyenin AB üyeliği arasında bağ kurulmasını desteklemem mümkün değil. Bunlar doğası gereği, jeopolitik ve politik açıdan, iç siyaset açısından tamamen iki ayrı dünyadır. NATO demokrasilerin askeri kulübüdür. AB ise demokrasiler kulübüdür. Tam anlamıyla demokrasi değilseniz AB üyesi olamazsınız. Bunun kestirme yolu yoktur. Kopenhag kriterlerine uymak zorundasınız. Katılım süreci; ilkeler, değerler ve bunlara uyumla ilgilidir. Dolayısıyla bu bağı kurmak hatalı bir adım oldu düşüncesindeyim. Katılım sürecini yeniden canlandırmak istiyorsanız yapacağınız tek şey kriterlerle uyum sağlamaktır. Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyorlar.

Yani...

Sanchez Amor: Yıllardır söylüyorum, jeopolitik duruşunuz AB katılım süreciyle ilgili bir konu değildir. Türkiye ile birçok alanda iş yapabiliriz. Fakat üyelik ilke ve değerlerle ilgili bir konudur. Katılım sürecine yeniden dönmek istiyorlarsa ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyorlar. Kavalayı, Demirtaşı ve HDPli belediye başkanlarını serbest bırakın, HDP belediye başkanlarına görevlerini iade edin, LGBT aktivistlerine yönelik baskıyı sonlandırın, medya özgürlüğüne karışmayın, medyaya ve sosyal medyaya ceza kesmeyi durdurun. Hepsini biliyorlar, çünkü dünyadaki tüm insan hakları kuruluşları bunları yıllardır söylüyor.

Genişleme sürecinde bugün Batı Balkanlara ek olarak Gürcistan, Moldova hatta Ukrayna konuşuluyor. AB yeniden katılım müzakerelerine dönecek bir Türkiyeye hazır mı sizce?

Sanchez Amor: Raporumda da belirttiğim üzere, Türkiye baskıcı politikalara son verip ABye yakınlaşma yönünde adımlar atar ve bu süreç, mesela 10-12 yıl sonra başarıyla sonuçlanır ise her halükârda gelecekte demografik, dinsel ve kimliksel planda kimi şeyler öne sürülebilir. Bunu bilmek gerekiyor. ABnin genişleme süreçleri daima jeopolitik depremlere bağlı olmuştur. Sovyetler Birliğinin çöküşünde de öyle oldu, şimdi savaşla da öyle. Savaş her geçen gün daha da tehlikeli hale geliyor. Ben demokratik bir Türkiyenin AB üyeliğinin iyi bir şey olacağına inanıyorum. Ancak burada net olmamız gerekiyor: Şayet müzakerelere yeniden başlayalım, fasılları açıp kapatalım diyeceksek, herhangi bir siyasi engel varsa şimdi ortaya çıkmalı, sürecin sonunda değil. Doğuya genişleme inanılmaz gibi geliyor ama jeopolitika böyle bir şey. Hazırlıklı olmalıyız.

Sonbaharda oylanacak raporunuzda Türk hükümetinin Türkiye ile AB arasında değerler ve normlar konusunda mevcut ve derinleşen uçurumu kapatma niyeti yok diyorsunuz. Türkiyeye inancınız kalmadı mı?

Sanchez Amor: Türkiye değil, Türkiyedeki sivil toplum değil. Bu zaten benim ana kaygım. Türkiyenin Avrupa yanlısı, demokrasi yanlısı sivil toplumunun büyük çabalarını yalnız bırakmak istemiyoruz. Bunu tüm siyasi tutumlarımda dile getiririm. İktidar partisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğana olan güvenimizi tamamen yitirdik. Katılım süreci şayet siyasi iradeniz varsa AB ile yakınlaşmak için fonksiyoneldir. Siyasi irade yoksa içi boş bir kabuktur. Bu nedenle ve kanımca giderek işlevsiz hale geldi. Normal olarak katılım sürecinde duruma göre daha yaratıcı, daha yeni, daha uygun bir format arayışında olmazsınız. Türkiyede siyasi irade değişirse, ki bu konuda iç siyasette Cumhurbaşkanı Erdoğanın değişikliğe gideceğine dair işaret görmüyorum, Avrupa Parlamentosu da süreci destekleyecektir. Birçok alanda birçok şeyi konuşabiliriz. Fakat tekrarlıyorum: Katılım süreci ilke ve değerlerle, gerçek bir demokrasi olduğunuzu gösterme yönünde siyasi iradeyle ilgilidir. Bir ülkenin siyasi iradesi değişebilir. Nasıl yönetileceğine, ne tip bir toplum olacağına Türkiyeyi yönetenler karar verir. AB ile yakınlaşma istiyorlarsa işte bizim toplumlarımız. Şayet Rus modeli bir toplum istiyorsanız, bu sizin hakkınız. Fakat açık olalım: AB üyesi olmak ve katılım süreciyle uyumlu hale gelmenin çekirdeği esasen ilke ve değerlerdir.

Raporunuzda Türkiyenin üyeliğine gerçekçi alternatif çerçeve çağrısı yer alıyor. Ne olabilir bu gerçekçi çerçeve?

Sanchez Amor: Türkiye ekonomik, coğrafi, askeri birçok açıdan önemli bir komşu. İlişkilerimizi en güvenilir ve işlevsel planda yürütmeliyiz. Bu çerçevenin ne olabileceği konusunda değişik düşünceler var. Kimileri 1960lardaki ortaklık anlaşmasına dönülmesini savunuyor. Kimileri ise içinde Gümrük Birliğini yeniden ele alacağımız, Türkiyede toplum açısından önemli bir konu olan vize serbestisini de görüşeceğimiz yeni bir gündem yaratalım diyor.

Ama Gümrük Birliği için de demokratikleşme koşulu öne sürüyorsunuz raporunuzda...

Sanchez Amor: Gümrük Birliğinin yeniden müzakere edilmeye başlanması için değil o koşul. Avrupa Parlamentosu, Gümrük Birliği modernizasyonu görüşmelerinin başlanmasına karşı değil. Oturup konuşalım. Fakat işin sonunda Avrupa Parlamentosunun ilke ve değerler meselesine bakacağı ve bu alanlarda ilerleme yoksa Gümrük Birliğinin modernizasyonuna yeşil ışık yakmayacağı da bilinmeli.  

Vize serbestisi ne olacak?

Sanchez Amor: Bu konuda Türk kamuoyu yıllardır yanlış yönlendiriliyor, göç konusunda yükümlülüklerimizi yerine getirmediğimiz söyleniyor. Ancak kriterler var. Bunlardan ikisi çok önemli: Terörle mücadele yasalarınızı değiştirmelisiniz ve verilerin korunmasıyla ilgili düzenleme yapmalısınız. Türk hükümeti bu konuda Meclise hiçbir reform paketi göndermedi. Türkiye kalan altı kriterle ilgili yükümlülüklerini yerine getirirse biz de vize serbestisiyle ilgili yükümlülüğümüzü yerine getireceğiz. Bu konuda kademeli bir yaklaşım da benimsenebilir. Örneğin Erasmus öğrencileriyle başlanabilir, ardından iş dünyası gibi diğer sektörlere genişletebiliriz. Burada sorulması gereken soru; Türkiyenin kriterleri neden yerine getirmediğidir. Kriterler yerine getirilse sorun aşılmış olacak. AB birçok ülkeye vize kolaylığı sağlıyor. Türk kamuoyunun bu konudan bıktığını biliyorum. Kriterlerin neden yerine getirilmediğini Türk hükümetine sormalı.

Türkiye kriterleri yerine getirse dahi kimi AB ülkelerinin siyasi engel çıkarma olasılığı yok mu?

Sanchez Amor: Sanmıyorum. Avrupada her ülke Türkiye ile daha yakın ilişkiler içinde olunması gerektiğinin bilincinde. Buna ekonomik ilişkiler de dahil. Vize serbestisi ekonomik planda iki taraf için de olumlu. Burada gerek Avrupa gerekse Türk vatandaşları açısından kişisel verilerin korunması çok önemli. Bu başka ülkeler için de böyle oldu. Neden Kosova ya da Gürcistan bundan yaralanabiliyor? Çünkü kriterleri yerine getiriyorlar. Bu kadar basit.

Son güncelleme: 08:40 13.07.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı