• Turkhane Logo

Taliban, IŞİD ve El Kaide nasıl ayrışıyor, aralarında ne farklar var?

Cihatçı bir ideolojiye sahip olmaları bakımından benzeseler de, Taliban, IŞİD ve El Kaide'nin yöntemleri ve amaçları oldukça farklı.

10:37 03 Eylül 2021 Cuma
Taliban, IŞİD ve El Kaide nasıl ayrışıyor, aralarında ne farklar var?
Cihatçı bir ideolojiye sahip olmaları bakımından benzeseler de, Taliban, IŞİD ve El Kaide'nin yöntemleri ve amaçları oldukça farklı.

BBCnin hazırladığı dosya habere göre, Afganistanda Talibanın yönetimi ele geçirmesi, dünyadaki cihatçıları genel olarak memnun etti.

Yemen ve birçok ülkede havai fişekler atıldı. Somalide cihatçılar Talibanın zaferini kutlamak için tatlı dağıttı. Asyanın güney bölgelerinde İslami gruplar Afganistandan Batı ülkelerinin çekilmesini kutladı.

Şimdi Orta Doğu ve Orta Asyada yeni bir cihatçılık çağı başlamasından endişe eden uzmanlar var.

En büyük tehdit El Kaide ve IŞİD ile bağlantılı gruplardan geliyordu. Bunlar son yıllarda zayıflasalar da hala faaliyet gösteriyorlar.

Taliban ABD ile yaptığı anlaşma sonucu, Batıdaki hedeflere saldırı niyetindeki aşırılıkçı gruplara yataklık etmeme taahhüdünde bulundu. Ancak El Kaide ile bağlantıları hala mevcut.

Uzmanlar, El Kaidenin rakibi IŞİDin kendisini gösterme basıncı altında olacağına inanıyor.

IŞİDin Horasan kolu olarak bilinen ve IŞİD-K olarak anılan grup, hiç zaman kaybetmedi ve 26 Ağustosta Kabil Havalimanı dışında kanlı bir saldırıya imza attı. Saldırıda 13ü ABD askeri 170 kişi öldü.

Köktenci bir ideolojiye sahip olmaları ortak noktaları. Peki bu üç grubu birbirinden ayıran ne?

New Yorktaki Soufan Centerdan araştırmacı ve güvenlik uzmanı Colin Clarke, şöyle özetliyor:

Taliban Afganistandaki en etkili güç. El Kaide, çok uluslu bir cihatçı grup ve eski ağlarını yeniden kurmayı hedefliyor. IŞİD de öyle, ancak IŞİDin ezeli düşmanları El Kaide ve Talibana karşı zorlu bir savaş vermesi gerekecek.

Kökler
El Kaide ve Taliban, 1980lerin sonundaki Sovyet işgaline karşı direnişte ve Afganistanın 1990lardaki iç mücadelelerinde ortaya çıkarak yükseldi.

IŞİD ise yıllar sonra, Iraktaki El Kaidenin kalıntılarından ortaya çıktı ve 2003teki Irak işgaline cevaben yerel bir El Kaide unsuru olarak varoldu.

Örgüt, 2007de Irakta ABD birliklerinin sayıca artırılmasının ardından birkaç yıllığına gizliliğe gömülse de 2011de yeniden ortaya çıkmaya başladı.

El Kaide 1980lerin sonunda Suudi Arabistanlı milyoner Usame Bin Ladin tarafından kuruldu. Türkçede dayanak ya da kuruluş gibi anlamlara gelen El Kaide, Sovyetler Birliğine karşı silahlandırılan İslami çevreye lojistik ve askeri destek sağladı.

Bin Ladin, tüm dünyadan cihatçıları El Kaide saflarında topladı.

Peştu dilinde talebeler anlamına gelen Taliban, Sovyetlerin Afganistandan çekilmesinin ardından 1990larda Pakistanın kuzeyinde ortaya çıktı.

Sünni İslamın katı bir yorumunu benimseyen Taliban, ilk etapta Suudi Arabistandan gelen parayla finanse edildi ve bir Peştun hareketi olarak kendisini gösterdi.

Talibanın vaadi, Pakistan ve Afganistan arasında kalan Peştun bölgesinde İslami yasalara ve şeriata dayanan bir yönetimle barışı ve güvenliği sağlamaktı.

Afganistanın güneybatısından başlayarak Taliban hızlıca etkisini artırdı. 1996da Devlet Başkanı Burhaneddin Rabbaniyi devirerek Kabili ele geçirdi.

1998de örgüt Afganistanın yüzde 90ını kontrol ediyordu.

Ardından El Kaide lojistik destek ağı olmaktan çıkarak küresel emelleri olan bir cihatçı örgütlenmeye dönüştü. Taliban rejimi ise El Kaideyi Afganistana buyur etti.

Iraktaki El Kaide ise orijinal El Kaide çizgisinden farklılaşarak yine küresel bir bakış açısı kazandı. 2006 yılında diğer aşırılıkçı gruplardan ayrılarak, Irak İslam Devleti adını aldı.

2011den sonra İslam Devleti Suriyedeki savaşa tamamen müdahil oldu ve ismini Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) olarak değiştirdi. El Kaide ile yolları ayrıldı.

İslam tefsiri
Üç örgütün ortak noktası, Sünni İslamın katı bir yorumunu benimsiyor olmaları.

BBCye konuşan İngilteredeki Kings College London öğretim üyesi Michele Groppi, Üç örgüt de sosyal ve siyasi yaşamın dini konulardan ayrı tutulamayacağına inanıyor. İnanç uğruna şiddet uygulamanın meşru olduğunu düşünüyorlar. Bu aynı zamanda bir görev: Savaşmayan kişilerin kötü Müslüman olduğu inancı var diyor.

Groppi bu görüşün, farklı bağlamdaki tehditler için yazılmış ayetlerin bire bir tefsirinden kaynaklandığını söylüyor:

İncilde olduğu gibi Kuranda da çok sert ayetler var. Ancak Müslümanların ezici çoğunluğu, genellikle bu sert prensipleri kabul etmiyor. Dinin başlangıcında bunların geçerli olduğunu söylüyorlar. Cihadın o zamanlar anlamı vardı diyorlar.

Taliban, El Kaide ve IŞİD hedeflerine yönelik olarak benimsedikleri aşırıcılığın dozlarında da ayrışıyorlar.

Hedefler
Talibanın çıkarları Afganistana odaklı, ancak El Kaide ve IŞİDin küresel hedefleri var.

Taliban en son 1990larda şeriat yasalarını uygulamıştı. Bu, kadınlar için sert kurallar ve cezalar, halka açık infazlar, kırbaç cezaları ve uzuv kesme cezaları anlamına geldi.

Tarihin tekerrür edeceğinden duyulan korkuyla Afganlar ülkeden kaçmak için sınırlara ve havaalanına akın etti.

Washingtondaki Georgetown Üniversitesinden terörizm ve Ortadoğu uzmanı Daniel Bymana göre, El Kaide ve IŞİDin öğretileri daha da radikal.

BBCye konuşan Byman, Talibanın Afganistanda geçmişi canlandırma arayışında olsa bile diğer ülkeleri değiştirmeyi hedeflemediğini dile getiriyor.

Byman, El Kaide ve IŞİDin küresel hedeflere sahip olduğunu hatırlatıyor ve hilafet kurma niyetlerini karşılaştırıyor:

IŞİD hilafeti bugün kurmak istiyor, El Kaide ise henüz erken olduğu görüşünde. Cihatçıların ve Müslüman toplumların henüz hazır olmadığını söylüyorlar. Öncelikleri hilafet değil.

Düşmanlar
Taliban, El Kaide ve IŞİD uzak ve yakın düşmanları paylaşıyor.

ABD ve Batılı ülkeler listenin başında geliyor. Son sırada ise müttefikler ile din ve devlet ayrımını benimsemiş ülkeler var.

Byman, IŞİD, başından beri El Kaideye göre daha şiddet yanlısıydı ve Batıya karşı savaşın yanı sıra, onun ideolojisini paylaşmayan diğer Müslümanlara karşı da mezhepçi bir mücadele yürüttü diyor.

Bir diğer önemli farklılık da ABD, El Kaidenin baş düşmanı olmaya devam ederken, IŞİDin Orta Doğuda Şii toplumuna ve diğer dini azınlıklara karşı saldırmaya devam etmesi.

El Kaidenin de Şiileri mürtet yani dinden dönmüş kişi olarak gördüğünü ifade eden Byman şöyle devam ediyor:

Buna rağmen onları öldürmenin oldukça uç bir eylem ve kaynakları boşa kullanmak olduğunu, cihatçı projeye de zarar verdiğini düşünüyorlar.

Groppi, IŞİDin Talibanı ABD ile planlanan geri çekilme müzakereleri yürütmesi nedeniyle hain olarak gördüğünü söylüyor ve bu yüzden de Talibanın iktidara gelişinin bu bölünmeleri daha da artırdığı görüşünü savunuyor.

Ancak, IŞİD üçüncü bir grup vasıtasıyla Talibana dolaylı olarak bağını sürdürüyor.

Uzmanlar, Afganistandaki IŞİD gruplarıyla, Talibanla yakın ilişki içerisinde olan ve Hakkani olarak bilinen militan ağı arasında güçlü bağlantılar olduğunu söylüyor.

Yöntemler
El Kaide en çok, 11 Eylül 2001de New Yorktaki İkiz Kulelere yönelik gerçekleştirdiği ve 11 Eylül saldırıları olarak bilinen saldırı ile tanınıyor.

Örgüt, etki tesiri yüksek yöntemleriyle dünyanın her yerindeki Müslüman savaşçıları harekete geçirmeyi ve ABDyi Orta Doğudan, özellikle de Suudi Arabistan ve kutsal mekanlardan def etmeyi amaçlıyor.

Propagandaları cihadın her Müslüman bireyin yükümlülüğü olduğu fikri etrafında dönse de yereldeki Müslümanlar öncelikleri.

Byman, IŞİDin de konuya yaklaşımının aynı olduğunu ancak çok daha şiddet eğilimli bir yaklaşıma sahip olduklarını ifade ediyor:

IŞİD için terörizm devrimci savaşın bir parçası. Tahakkümü altındaki bölgelerde, büyük infazlar, herkesin önünde kelle uçurmalar ve tecavüzler gerçekleştirdiler. Yerel halkı dize getirmek için terörize etmeye çalıştılar. El Kaide ise tabiri caizse, daha nazik bir yaklaşıma sahip.

Her ne kadar Batılı güçlere, Rus destekli Suriyeli güçlere ve Kürt güçlerine toprak kaybetseler de, 2014-2017 yılları arasında IŞİD, Suriye ve Irakta topraklarını genişlettiler.

Mart 2019da Suriyedeki son topraklarını kaybettiklerinde hilafet ilan edildi fakat örgüt gizli bir ağa dönüştü ve hala tehdit olmaya devam ediyor.

IŞİDin Afganistan kolu IŞİD-H, 170 insanın öldürüldüğü 26 Ağustostaki Kabil Havalimanı saldırısını üstlendi. Örgüt ayrıca ülkedeki azınlık halindeki etnik gruplara da saldırıyor.

Talibana gelince, örgüt son haftalarda büyük şehirleri ve nihayetinde de başkent Kabili ele geçirmek adına savaş taktikleri kullandı; Afgan hükümeti ve güvenlik güçlerine karşı saldırılar düzenledi.

Bölgede Taliban mensuplarına yönelik, Afgan askerleri infaz etmek, özellikle de kadınlara sert cezalar ve kısıtlamalar getirmek gibi pek çok suçlayıcı söylenti mevcut.

Ancak Groppi, Talibanın yerel halkı, kendilerinin özellikle kırsal alanlarda; başta yolsuzluk olmak üzere birçok sorununun çözümü olduğuna ikna ederek ilerlediğini söylüyor.

Savaşçı bulmak
Taliban, El Kaide ve IŞİD, savaşmaları için yerel halktan insan örgütlemeyi başardı.

Her üç örgüt de bunun insanları cihadın dinlerini kurtaracağını ve temizleyeceği vaadiyle yapıyor.

El Kaide ve IŞİD, küresel hırslarıyla Orta Doğu sınırlarının çok ötesinden insanları da bünyesine katmayı başardı.

Bu konuda en başarılısının IŞİD olduğunu belirten Groppi, İnsanları Irak ve Suriyedeki topraklarına çekmek için internetin gücünden yararlanıyor diyor.

Byman da bu görüşe katılıyor:

IŞİDin sosyal medyadaki çabaları etkileyiciydi. Batıda örgütle herhangi bir bağı olan ya da olmayan ve Suriyeye, Iraka gidemeyen kişileri, kendi ülkelerinde saldırılar planlamak için daha iyi harekete geçirebiliyorlardı.

Bu saldırılar arasında 2015 yılında bazıları savaş bölgelerinde bulunan IŞİD militanlarınca gerçekleştirilen ve 130 insanın ölümüne neden olan Paris saldırıları da var.

Son güncelleme: 10:37 03.09.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı