• Turkhane Logo

​"Tahliyelere sevinirken tutuklu gazetecileri unutmayalım"

Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin ‘FETÖ’ suçlamasıyla yargılandığı davanın altıncı duruşmasında mahkemeden iki tahliye kararı geldi.

16:59 10 Mart 2018 Cumartesi
​
Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin ‘FETÖ’ suçlamasıyla yargılandığı davanın altıncı duruşmasında mahkemeden iki tahliye kararı geldi.

Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu 496 gün, muhabir Ahmet Şık da 435 gün sonra tahliye edildi.
 
Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın ise tutukluluğunun devamına karar verildi. Ancak mahkeme başkanının “Kaptanlar gemileri en son terk ederler” sözlerinin ardından Atalay’ın 16 Mart’taki bir sonraki duruşmada tahliye edilmesi bekleniyor.
 
Tahliye edilen Sabuncu ve Şık hakkında henüz bir beraat kararı yok. Her ikisi de teröre destek suçlamasıyla yargılanmaya devam edecek.

 
İki gazetecinin Silivride yargılanması ve tahliyesi sürecinde Silivride bulunan Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubundan Rebecca Harms, tahliye kararlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
Mahkemenin Ahmet Şık ve Murat Sabuncuyu serbest bırakmasını memnuniyetle karşılıyorum” diyen Harms, “Bir yıldan fazla süren hukuksuz tutukluluğun ardından gecikmiş bir karar bu” ifadesini kullanıyor.
 
“Neşem ve rahatlamam, gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalayın hala cezaevinde olması nedeniyle gölgelendi” vurgusu yapan Harms, “Akın Atalayın da bir an önce cezaevinden tahliye edilmesi gerekmektedir, ve terör destekçiliği suçlamasının çürük ve uydurma olduğunu biliyorum” diyor.
 
Harms’ın son duruşmada alınan kararlara ilişkin yorumları şöyle devam ediyor:
 
“Tüm insan hakları ve gazetecilik örgütlerinin uluslararası gözlemcileriyle, Türkiyenin hukuk devletine dönmesi gerektiği talebini paylaşıyorum. Tahliyeler nedeniyle duyulan tüm sevince rağmen, 200den fazla gazeteci, yazar ve medya mensubunun hala tutuklu olduğunu unutmamamız gerekir. Cumhuriyet Gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündara yönelik suçlamaların yoğunlaşmasının da ortaya koyduğu gibi hala normalleşme ve hukuka dönüş yok.
 
Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi dünkü gibi kararlara saygı göstermeli ancak hukukun üstünlüğünün kötüleşmesi karşısında gözlerini kapatmamalı. Bu, Türkiyede hukukun üstünlüğünü cesur bir biçimde savunanlara ihanet olacaktır.”
 

Son güncelleme: 16:59 10.03.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı