• Turkhane Logo

Siyasi liderler neden Elon Musk'la görüşüyor?

Elon Musk, Emmanuel Macron'dan

08:58 21 Eylül 2023 Perşembe
Siyasi liderler neden Elon Musk'la görüşüyor?
Elon Musk, Emmanuel Macron'dan

Son zamanlarda ABDyi ziyaret eden bir dizi dünya lideri, Beyaz Saray tarafından davet edilenler de dahil, programlarına Elon Musk ile görüşmeyi de ekliyorlar.

Tesla, Space X ve Xin sahibi Musk, dünyanın en zengin insanı.

Bu yıl Fransa, İtalya, Hindistan, Güney Kore liderleriyle görüştü, son bir hafta içerisinde bu listeye Türkiye ve İsrail liderleri de eklendi.

Ama bütün dünya liderleri nezdinde bu kadar rağbette olan multi-milyarderin arası bir tek ABDdeki Biden yönetimiyle iyi değil.

Her konuda aykırı görüşlerini sakınmadan açıklayan Musk, hassas jeopolitik konularda bile fikir yürütürken, ABD yönetiminin, Muskın gücü ve etkisinin boyutlarına dair sıkıntısı da büyüyor.

Erdoğandan Muska 7. Tesla fabrikasını Türkiyede kur çağrısı: Şirketin fabrikaları nerede?

Muskla neler konuştular?
Bazı dünya liderleri, elektrikli otomobil Teslanın yeni bir fabrikasının ülkelerinde kurulmasını kimi de SpaceX Starlink uydusunun internet hizmetleri için altyapı yatırımlarını gündeme getirdi.

Örneğin Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin uzay programı kapsamında atılan ve atılacak adımlarda SpaceX ile işbirliği imkanlarının doğabileceğini belirtti, ayrıca Muska, elektrikli araç şirketinin yedinci fabrikasını Türkiye’de kurması çağrısı yaptı.

Muskla görüşen dünya liderlerinin gündeminde eski adı Twitter olan X sosyal medya platformunun durumu ve yapay zeka konuları da vardı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron da ülkesinde dev bir yeni Tesla fabrikası kurulması arzusuyla geçen Aralık ayından bu yana Muskın gönlünü fethetmeye çalışıyor. Benzer teklifler Haziran ayında Musk ile görüşen İtalya Başbakanı Giorgia Meloni tarafından da dile getirildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahunun Musk ile Pazartesi günü özel olarak Californiaya giderek yaptığı görüşmenin, bir Yahudi hak örgütü (Anti-Defamation League) ile Musk arasında yaşanan gerginliğin sürdüğü bir ortamda yapıldığını hatırlamak faydalı olur.

ABDdeki Hakaret ile Mücadele Birliği adlı bu Yahudi örgütü ve diğer bazı gruplar, Muskın sosyal medya platformu Twitterı (yeni adıyla X) satın alıp kontrol kurallarını değiştirmesinden bu yana platformdaki nefret içeriğinde büyük artış görüldüğüne işaret eden veriler yayınlamışlardı.

Sosyal medyadaki eski paylaşımlarında Muskın dehası ve insanlık üzerindeki etkisine hayran olduğunu yazan Netanyahu, son görüşmede milyarderi, ifade özgürlüğünü korumak ile nefret söylemini cezalandırmak arasında bir denge bulmaya çağırdı.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Haziran ayındaki görüşmesinde de benzer bir şey gündeme gelmişti. Hindistan hükümeti, eski Twitter yöneticisi Jack Dorseyin iddiasına göre, eğer bazı içerikleri kaldırmazsa platforma erişimi kapatmakla tehdit etmişti.

Musk öncesi dönemde şirket bu tür taleplere direnmeyi büyük ölçüde başarmıştı ama Musk böyle yapamayacağını söyledi.

Modi ile görüştükten sonra Eğer yerel hükümetlerin yasalarına uymazsak kapatılırız. Onun için yapabileceğimiz şey her ülkenin yasalarına sıkı sıkıya uymak. Bunun dışına çıkamayız, çıkarsak kapatılırız ya da çalışanlarımız tutuklanır diye konuştu.

Muskın artan siyasi ağırlığı ve yol açtığı rahatsızlık
Dünya liderleriyle görüşmelerin çoğu görünüşte Musk ile kurulacak ticari ilişkiler ile bağlantılı görünse de, X patronunun küresel jeo-politik bağlamında giderek daha büyük etki sahibi olduğu ve bunu giderek daha çok kullandığı da bir gerçek.

Güney Afrika doğumlu ABD vatandaşı Muskın son zamanlarda bu tür konularda yaptığı açıklamalar bazı çevrelerce Amerikanın ve genel olarak Batının çıkarlarına aykırı bulundu.

Geçen hafta Çinden ayrı bir yönetim yapısına sahip Tayvanı Hawaii ya da ona benzer bir yer gibi. Çinin ayrılmaz bir parçası olup keyfi bir şekilde ayrı duran bir yer olarak tarif ettiği sözleri Tayvan yönetiminin öfkeli tepkisine yol açtı.

Tayvan Dışişleri Bakanı Joseph Wu Xde paylaştığı mesajında Umarım Elon Musk Çin Halk Cumhuriyetinden, halkına X platformunu açmasını da isteyebilmiştir. Belki de Xin Çinde yasaklanmasının iyi bir politika olduğunu düşünüyordur, tıpkı Ukraynanın Rusyaya karşı saldırısını engellemek için Starlinki kestiği gibi dedi.

Bahsedilen Starlink iddiası, yani Muskın, Ukraynanın Kırımda Rus donanmasına karşı gizli bir saldırı yürütmesini engellemek için mühendislerine Starlink uydu bağlantısını kesmeleri için gizlice talimat verdiği suçlaması ABD müttefiklerini endişelendirdi ama iddianın kaynağı olan yazar Walter Isaacson sonradan geri adım atarak aslında Kırımın hiçbir zaman Starlink kapsam alanında bulunmadığını söyledi.

Musk ve Isaacson BBCnin bu konuda sorularını yanıtlamadılar.

Muskın geçen yıl Ukrayna konusunda tweetlediği barış önerileri de bir başka tartışma konusu. Öneriler Ukraynalı bir diplomat tarafından Acaba Ruslar tarafından hacklendi mi? sorusuyla karşılanmıştı.

Bunun hemen ardından İngiliz siyaset bilimci Ian Bremmerin Xde paylaştığı iddiası yankı yarattı:

Elon Musk bana Ukrayna ile ilgili olarak doğrudan doğruya Putin ve Kremlin ile görüştüğünü söyledi. Ayrıca Kremlinin kırmızı çizgilerinin ne olduğunu da anlattı.

Musk bu iddiayı yalanladı ama Bremmer ısrarlıydı:

Muska uzun zamandır şahsına münhasır ve dünyayı değiştiren bir girişimci olarak hayranlık besledim ve bunu açıkça ifade de ettim. Ama jeopolitik uzmanı değil.

Bunu izleyen hafta Muskın ABD ulusal güvenliği için bir tehdit olup olmadığı sorulduğunda Başkan Biden, Başka ülkelerle işbirliği ve/veya teknik ilişkilerine bakmak faydalı olabilir cevabını verdi.

Bu gerilimlerden sonra şu sıralar Beyaz Saray elektrikli otomobil sanayi konuşulurken Tesladan bahsetmemeye çalışıyor. Musk ise internette Demokratlarla uğraşıp, artık bu partiyi destekleyemeyeceğini söyleyerek Cumhuriyetçi başkanlık adaylarıyla flört ediyor.

Tesla ve SpaceXin inanılmaz başarısı kamuoyu nezdinde Muskın dahi bir girişimci olduğu imajı yaratmıştı.

Fakat Muskın son yıllarda büyüyen serveti ve siyasi evrimi, kısmen de X platformundaki paylaşımlarının yarattığı trol kişiliği görüntüsü ile kamuoyundaki imajında da bir bölünmeye yol açtı.

Muskın biyografisini yazan Ashlee Vance Aslında her zaman kendi görüşlerinden emin olan ve bunları cesurca savunan biriydi. Politika hakkında iklim değişikliği gibi konular dışında pek konuşmazdı diyor ama Muskın 2017-18den bu yana kendisinin karikatürü haline gelmeye başladığını düşünüyor:

Aklına ne gelirse söylüyor. İnsanları sebepsiz yere uzaklaştırıyor. Şirketleri gerçekten başarılıyken adeta kendi kendini sabote ediyor.

New York Times gazetesinin eski teknoloji yazarı ve Silikon Vadisinin bir siyasi güç olarak ortaya çıkışıyla ilgili bir kitabın (Know-It-Alls: The Rise of Silicon Valley as a Political Powerhouse and Social Wrecking Ball) yazarı Noam Cohen daha farklı düşünüyor.

Muskın hırsı ve vizyonuyla iş dünyasında kazandığı aşırı başarının yanı sıra hükümet benzeri bir güce dönüştüğünü söylüyor.

Ona göre Musk büyük fabrikalar, onbinlerce çalışan ve değerli ürünlerden oluşan fiziksel gücüyle bilginin nasıl yayıldığını denetleyen dijital gücü birleştirdi. Bu, Mark Zuckerberg ya da Jeff Bezos gibi diğer teknoloji devlerinin yapamadığı bir şeydi.

Cohen Eğer Twitterı satın almasaydı bugün Muskı konuşur muyduk? diye soruyor. Sadece çokuluslu bir şirket olsaydı ve Çinde fabrika açmak isteseydi, Çinle görüşmesi hiç yadırganmazdı diye ekliyor.

Ama o da Muskın Silikon Vadisindeki benzerlerinin hatalarının çoğuna düştüğünü düşünüyor.

Bu hırs ile, zekanın en önemli şey olduğu ve dünyayı en zeki insanların yönetmesi gerektiğini düşünen basit bir kafa yapısının birleşimi. Dünyayı böyle görüyorlar.

Cohene göre Musk ve onun gibi seçilmemiş devlerin jeopolitik sonuçlar yaratacak kararlar alabilmesi, servetin tekelleşmesi ve zayıflayan demokrasi konusunda bize birer uyarı olmalı.

Son güncelleme: 08:58 21.09.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı