• Turkhane Logo

Sarı Yelekliler: 'Fransız Baharı' mı 'faşizmin ayak sesleri' mi?

Fransa'da akaryakıt protestosu gerçekleştiren ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un istifasını isteyen 'Sarı Yelekliler' ile polis arasında çatışma yaşanıyor. Polis protestoculara biber gazıyla müdahale etti.

22:17 01 Aralık 2018 Cumartesi
Sarı Yelekliler: 'Fransız Baharı' mı 'faşizmin ayak sesleri' mi?
Fransa'da akaryakıt protestosu gerçekleştiren ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un istifasını isteyen 'Sarı Yelekliler' ile polis arasında çatışma yaşanıyor. Polis protestoculara biber gazıyla müdahale etti.




Şanzelize caddesine toplanan protestocuları durdurabilmek binlerce polis görevlendirdi. Paris ulaşım departmanı, şiddetli protesto gösteri beklentisiyle 7 metro istasyonunu ulaşıma kapattı. Çok sayıda gösterici Paristeki ünlü Zafer Takı önünde toplandı ve marşlar söyledi.


BBC Türkçede Fehim Taştekin Sarı Yelekliler isyanını kaleme aldı. Taştekin, gösterilerin Talepler ve söylemler tamamen farklı olsa da, partiler üstü ve örgütsüz olmaları nedeniyle isyan kimilerine Gezi Parkı eylemlerini hatırlattığını kimilerine göre ise Arap Baharını hatırlattığını söylüyor. pic.twitter.com/wlksC3FXaf — Fehim Taştekin (@fehimtastekin) 1 Aralık 2018

Göstericilerin profili için ise, Sarı Yelekliler kurulu düzene güvenini yitirmiş kesimlerden oluşuyor. Sadece hükümet, Ulusal Meclis ve Senato değil, partiler ve sendikalardan ümidini kesmiş endişeli kalabalıklar. Geleceklerinden, ceplerine girip çıkan arasındaki artan dengesizlikten, dev şirketlere müşfik, alttakilere gaddar kesilen gidişattan mustaripler. diyor ve ekliyor:

Hükümet müzakere edecek bir baş, bir örgüt, bir heyet bulamadığı için şaşkın ve çaresiz. Meydanlarda partilere ve sendikalara davet yok, aksine sarı kart var. Onlar da katılıp katılmamakta tereddüt ediyor. 

Radikal sağ tabanın yüzde 82-85, sol tabanın yüzde 75-77 arasında destek verdiği bir eylemsellik sözkonusu. Parti ve sendika flamaları yok ama farklı kesimlerden insanlar var. Her haliyle kurucu düzenin ezberlerini bozuyor. 

Macron bir yandan öfkenin nedenlerini anlamaktan bahsederken, diğer yandan gösterileri aşırı sağla ilişkilendirdi. 

Bu yüzden Cumhurbaşkanlığı seçimindeki rakibi aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisinin lideri Marine Le Pen ile söz dalaşına girdi. 

Basitçe gösterilerin aşırı sağa mal edilmesi, isyanla nasıl başedeceğini bilemeyen iktidarın itibarsızlaştırma çabası olarak görülüyor -ki özellikle 24 Kasımda Parisin en işlek bulvarı Champs-Elyséede polisin güç kullanması ve bir grubun araçları yakıp şiddete başvurması provokasyon şüphesine yol açtı. 

Le Pen de Neden (İçişleri Bakanı Christophe) Castaner bu insanların Champs Elyseese çıkmasına izin verdi. Sorumluluk onda diye çıkıştı. Herkes Kim bu Sarı Yelekliler? diye profil çıkarmaya çalışıyor. Cevabı kolay değil. Çünkü homojen değiller. Altında farklı bir dinamizm yatıyor. Tetikleyici ana sebep akaryakıt zammı olsa da katılımcı profili ve öne çıkan hassasiyetler bölgelere ve semtlere göre değişebiliyor. 

Kimileri 1789da vergilere isyan eden köylülerle kıyaslıyor. Bugün Sarı Yeleklilere kırsal ve taşradan şaşırtıcı oranda katılım olması nedeniyle adil bir hatırlatma.

Kimilerinin aklına, faşist hareket Action Françaisein kurucusu Charles Maurrasın takipçileri geliyor. Onlar monarşist, anti-semitik ve aşırı milliyetçiydi; 6 Şubat 1934te parlamentoya yürürken şiddetle dağıtıldılar. Bu, pek insaflı bir kıyas sayılmaz. Sarı Yelekliler de önleri kesilmese belki Elysée Sarayına yürüyecekler ama cumhuriyetin düşmanı değiller. 

İktidar kanadı ise Poujadistlere gönderme yapıyor. 1953te esnaf Pierre Poujade vergi denetçilerinin işyerine girmelerini engelleyerek vergi protestolarını tetiklemiş ve adı bir siyasi harekete dönüşmüştü. O da cumhuriyet karşıtı ve Yahudi düşmanıydı. 

Bazıları ise siyah ve Arapların Sarı Yeleklilere katılmamasından hareketle ABDde Başkan Donald Trumpın fakir beyaz sınıftan gelen destekçilerine atfen aşağılayıcı bir ifade olarak kullanılan White Trasha (Beyaz Avam Takımı) göndermesi yapıyor. 

Göçmen ve yabancı karşıtı unsurlar nedeniyle entelektüel sol Sarı Yeleklilere hayli mesafeli yaklaşıyor. Bazı yerlerde İslamofobik ve homofobik tepkiler ya da göçmen ve yabancı düşmanlığı uç verirken bazı yerlerde özgürlükçü, eşitlikçi, kadın haklarından yana tutumlar öne çıktı.
pic.twitter.com/ZxrpNC1B29 — Fehim Taştekin (@fehimtastekin) 1 Aralık 2018

  Paristeki gösterilerin sembolü haline gelen sarı yelekin seçilme nedeni ise, Sarı yelek taşımak suç değil, aksine her araçta bulunması zorunlu. Kaza ya da arıza durumlarında reflektör görevi görüyor. Bu bağlamda ise bir nevi Dikkat İsyan demek. Acil durumla bağlantılı olması nedeniyle hem simgesel, hem bulunması kolay. İsyanı başlatanlar da akaryakıt zammına öfkelenen araba sahipleri. İnsanlar katlayıp cep ya da çantalarına koyarak eylem alanına geliyor.

Fransızların Avrupada en pahalı petrolü tükettiğine değinen Taştekin, yüksek fiyatların yanısıra yeni vergi planının bardağı taşırdığını paylaşıyor. İsyanı tetikleyen vergi planını şu şekilde aktarıyor:

1 Ocak 2019da yürürlüğe girecek planla dizele 6,5 sent, benzine 2,9 sent ek vergi binecek. Şu anda akaryakıtta iki türde alınan verginin payı yüzde 60. 

Petrol fiyatlarındaki düşüşe rağmen Ocaktan bu yana dizel 7.60 sent, benzin 3.90 sent zam gördü. (Şu anda dizelin litresi 1.54 euro, benzininki 1.66 euro.) 

Aslında İklim-Enerji Katkısı (CCE) adıyla gelen karbon vergisi 2014te yani François Hollande döneminde yürürlüğe girmişti. 

2014te ton başına 7 euro ile başlayan karbon vergisi, 2015te 14, 2016da 22, 2017de 30, 2018de 44 euroya çıktı. 

Bu rakam 2019da 55, sonraki üç yılda 65, 75 ve 86 euro olarak artacak. Bu kalemde 2019da hedeflenen vergi miktarı 7.8 milyar euro. İşte isyanı tetikleyen bu artış.

pic.twitter.com/47Q9iiCAJF — Fehim Taştekin (@fehimtastekin) 1 Aralık 2018
Artan karbon vergisi pahalılık ve yoksullaşma olarak insanların hayatına yansıyor. Yıllarca dizel motor almaya yönlendirilmiş insanlar dizel yakıtın benzinle neredeyse eşitlenmesine de öfkeli. 

Patlamanın altındaki öfke yığılmasında birkaç neden daha var: 

Maaşlardan vergi kesintisi yüzde 37,3ü bulurken Macron büyük şirketlere vergi indirimi yaptı. 
En şok edici olanı 1 milyon 300 bin euronun üzerinde varlığı olanlar için konulmuş Servet Vergisini kaldırmasıydı. 
Buna ilaveten işten çıkartmaları kolaylaştıracak ve çalışanların tazminat haklarını budayacak şekilde çalışma yasasında reforma gitti. 
Dar gelirli ve öğrencilerin bel bağladığı kira yardımlarında kesinti yaptı.  Macron tüm bunları özel yetkiyle, parlamentoyu bypass eden kararnamelerle, yani otoriter bir tavırla yaptı. 

Kitleler Macrona halkın yüzde 77,7sinin katıldığı seçimde orijinal halk desteğinin sadece yüzde 24 olduğunu hatırlatıyor. İkinci turda Le Peni engellemek isteyenlerin ödünç oylarıyla Macron yüzde 66 ile kazanmıştı.

Peki eylemler nasıl başladı?

Taştekine göre Farklı rivayetler var ama dikkat çeken iki örnek verilebilir

Bretonya bölgesinden Jacline Mouraud adlı kadın 18 Ekimde Macrona Söyle nereye gidiyoruz? Bizden aldığınız paralarla ne yapıyorsunuz diye seslenip zamları eleştirdikten sonra Yeter artık diye bitiren bir video mesajı yayımladı. Kısa sürede 6.1 milyon kişinin izlediği video bir ateşleme etkisi yarattı:



17 Kasımda Fransayı bloke edelim diye ilk eylem çağrısını yapan ise Melundan 33 yaşında kamyon sürücüsü Eric Drouet oldu. Bu kişiler birden televizyon yıldızına dönüşürken, Fransızlar hızla sosyal medyada örgütlenmeye başladı.

Nasıl organize oluyorlar?

Eylemciler, sosyal medya üzerinden organize oldu ve parti, dernek ve sendika binalarında ya da AVM ve parklarda buluşup komiteler oluşturdu. Eylemlerin tartışıldığı bu toplantılara kimi zaman yüzlerce kişi katılıyor. İlk eylem 2 bin 400 noktada gerçekleşti. İçişleri Bakanlığına göre bu eyleme 280 bin insan katıldı. 

Eylem halk nezdinde meşrulaştığı halde ikinci hafta katılım 106 bine düştü. Tabii bunlar resmi rakamlar ve eylemcilerin tahminleri kat be kat fazla.

Kimler katılıyor?

Araç sahibi olan ama günlük 50-70 kilometre yol için aylık ortalama 80-100 euro ilave yakıt giderini de hesaba katmak zorunda olan orta gelir grubundan insanlar; 
Toplu ulaşımın zayıf olduğu taşra ve varoşlara kendi araçları ile gidip gelmek zorunda kalanlar; 
Maliyet kaleminde yakıtın önemli yer tuttuğu tarım ya da lojistik sektöründe çalışanlar, küçük ölçekli esnaf ve zanaatkârlar; 
Yeni vergilerle alım gücü düşen emekliler; ağır sosyal prim ve vergi kesintilerinden mustarip olan iş yeri sahipleri. 

Taşra ilk kez bu kadar öne çıkıyor. Daha da enterasanı eylemcilerin ezici çoğunluğu beyazlardan oluşuyor.  Profilde bir başka çarpıcı husus, eylemcilerin orta ve üzeri yaş grubundan olmaları. Normal koşullarda işsizlikten ya da aradığı işi bulanmaktan yakınan gençler tam olarak saflara karışmış değil. 

  Polis durduk yere gaz atıp araçlarla kalabalığa dalmasa bunların hiçbiri olmayabilir. #GiletsJaunes #SarıYelekliler #ParisRiots #paris pic.twitter.com/sh7UltjZBG — Fehim Taştekin (@fehimtastekin) 1 Aralık 2018 Sendika ve partiler neden mesafeli?

Taştekin, bu sorunun yanıtını ise yazısında Her şeyden önce Sarı Yelekliler bağımsız kalmayı tercih etti. Parti ve sendikaların flamalarıyla katılıp süreci çalmalarına karşı bir duyarlılık sergilendi diye paylaşıyor:

Sendikalar 17 Kasımdaki ilk eylemde tereddütte kaldı. Fakat ilk eylem tutunca dışarıda kalmanın getireceği itibar ve zemin kaybı kaygısıyla katılım tartışmaları yoğunlaştı.

CFDT (Fransız Demokratik İşçi Konfederasyonu) katılmamasına gerekçe olarak aşırı sağcıların varlığı ve şiddeti gösterdi. CGT (Genel İşçi Konfederasyonu) ise mesafeli tavrını değiştirerek 1 Aralıktaki eyleme katılım çağrısı yaptı. Neticede sendikaların uzak kalamayacağı bir tablo ortaya çıktı. Sonunda CFDT de tutum değiştirip destek ifade etti. 

Göstericiler ise, parti ya da sendikaların sahiplenme çabalarına set çeken tutumunu değiştirmedi. Partiler arasında Fransada Komünist Yeniden Doğuş Cephesi (PRCF) ve Le Penin partisi açık destek sundu. 

Aşırı sağ tabandaki hareketlilik sol kesimde tereddüte yol açtı. Sol kanattan Boyun Eğmeyen Fransa hareketinin lideri Jean Luc Melanchon Faşiştler katılıyor diye haklı bir eylemden uzak kalamayacaklarını belirtip 1 Aralıkta Champs-Elyséede yürüyeceğini açıkladı.

Ne istiyorlar?

Elbette sloganlar en tepeyi hedef alıyor: Macron istifa, Hükümet istifa. Öfkenin dozunu kaçırıp Macron için 16. Louisin kaderini müstahak görenler bile çıkıyor. İnsanların temelde istediği, düşük ve orta gelirliler üzerindeki vergi yükünün zengin tabakalara kaydırılması. 

Macronun zam gerekçesi ise ekolojik taahhütler. İnsanların ekolojik dönüşüme itirazı yok, ekosistemi daha çok etkileyen şirketlerin kapısının çalınması istiyorlar. Total gibi dev şirketlerin yanı sıra kara, hava ve deniz ulaşımı alanındaki şirketler de vergide iltimaslı. İnsanlar ekolojik dönüşümün bedelini neden CO2 üreten sektörlerin ödemediğini sorguluyor.

Hükümetin yanıtı ne?

Hükümet çevreci taahhütlerine sadık kalacağını söylüyor. Çevre dostu ve elektrikli araçların satın alınmasında teşvik politikası var. Macron dar gelirlileri cezalandırmadan düşük-karbon ekonomisine geçişle ilgili bir yol haritası için üç aylık bir müzakere süreci önerdi. 

Hükümet göstericilerle görüşme kanalları açmaya çalışıyor. Fakat eylemlerin merkezsiz ve örgütsüz karakteri nedeniyle ortada muhatap sorunu var. Kimi kimin hangi taleplerle temsil edeceği tartışılıyor. 

Yine de Ekolojik Dönüşüm Bakanı François de Rugy 28 Kasımda farklı bölgelerden seçilmiş birkaç temsilciyle görüştü. Meşru taleplere kulak vermeleri gerektiğini belirten Başbakan Edouard Philippe de 30 Kasımda bazı temsilcilerle biraya geldi. 

Hükümet gösterilere 2005de varoşları yakan kesimlerin de katılımıyla tamamen kontrolden çıkmasından ve taleplerin eğitim ve istihdamda fırsat eşitliği, sağlık ve sosyal hakları kapsayacak şekilde çeşitlenmesinden korkuyor. 

O zamanki isyanın ateşini mahrumiyetlerle boğuşan Afrika ve Ortadoğu kökenliler ve göçmen ailelerin çocukları yakmıştı. 

Hükümet korkuyor ama öfkeyi yatıştıracak somut bir paketle gelmiyor. O yüzden Sarı Yelekliler, Eylemlere devam dedi. #GiletsJaunes #SarıYelekliler pic.twitter.com/7uYq6nxKY7 — Fehim Taştekin (@fehimtastekin) 1 Aralık 2018
Kamuoyu desteği ne kadar?

Fransada sendika ve partilerin disiplinli gösteri ve yürüyüş deneyimi güçlü. Sarı Yeleklilerin eyleminde ise yol kapatma ve barikat kurma var. Hayatın akışını olumsuz etkiledikleri halde toplumsal desteği tahminlerin ötesine çıktı. Şiddet olayları katılımcılarda tereddüt ve korkuya yol açsa da anketler eylemcilere desteğin yüzde 69-77 aralığında seyrettiğini gösteriyor. 

Elabenin 28 Kasımdaki anketinde eylemcilere destek yüzde 75ti. Aynı gün OpinionWay anketinde bu oran yüzde 66 çıktı. Macronun politikalarını onaylayanların oranı yüzde 21 ile 29 arasında. 

Bu yüzden Macron bir yandan polisi öven, şiddete dikkat çeken ve eski kötülerin dirildiğine dikkat çeken tutumuyla isyanı itibarsızlaştırmaya çalışsa da diğer yandan öfkenin altında yatanı anlamak gerektiğini söylüyor. 

Ama geçen yıl çalışma yasasına isyan eden sendikaları pasifize etmeyi başaran Macronun bu kez bu hareketin üstesinden gelip gelemeyeceği belirsiz.

Son güncelleme: 22:17 01.12.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı