• Turkhane Logo

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkiledi?

Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgale başlaması, son yıllarda inişli çıkışlı bir süreç izleyen Türk-Amerikan ilişkilerinde dengeleri değiştirmişe benziyor. Ankara'nın net şekilde Rusya'nın işgal girişimini reddetmesi, Montrö Sözleşmesi uyarınca İstanbul ve Çanakkale Boğazları'nı kapatması, diplomatik çözüm için çaba göstermesi Washington'dan

17:04 19 Mart 2022 Cumartesi
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkiledi?
Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgale başlaması, son yıllarda inişli çıkışlı bir süreç izleyen Türk-Amerikan ilişkilerinde dengeleri değiştirmişe benziyor. Ankara'nın net şekilde Rusya'nın işgal girişimini reddetmesi, Montrö Sözleşmesi uyarınca İstanbul ve Çanakkale Boğazları'nı kapatması, diplomatik çözüm için çaba göstermesi Washington'dan

Diplomatik kaynaklara göre, gelecek hafta düzenlenecek NATO Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında bir görüşme olması sürpriz sayılmamalı. İki ülke arasında artan diyaloğun F-16 satışı ve S-400ler sorununu nasıl etkileyeceği, tartışılan konular arasında.

Ukrayna krizinin Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrine ve diyaloğuna olan olumlu etkisi hem Ankara hem de Washingtondaki yetkililer tarafından dile getiriliyor.

Rusyanın NATO sınırlarına kadar genişleyen saldırıları, Avrupanın güvenliği açısından NATOnun kurumsal olarak önemini ortaya koyduğu gibi, jeopolitik konumu ve Moskova ile ilişkisi de Ankaranın ittifak içindeki kritik rolünün teyit edilmesini sağladı.

Hem Washington hem de diğer önemli NATO başkentlerinde yapılan değerlendirmelerde, Türkiyenin rolü açısından dört ana unsur öne çıktı.

Birincisi, Ankaranın Moskova ile derin ekonomik ve ticari ilişkilerine karşın Ukraynaya dönük askeri operasyonu kesin bir dille reddetmesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki kınama oylamasında uluslararası toplumla birlikte hareket etmesi.

İkincisi, Ukraynanın Kırım dahil toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunmasına verdiği siyasi desteğin yanı sıra, başta silahlı insansız hava araçları (SİHA) olmak üzere, Kieve verdiği askeri destek. Türkiyenin bu yöndeki desteğinin 24 Şubat sonrasında da sürdüğü uluslararası basında çıkan ve Ankara tarafından yalanlanmayan haberler arasında yer alıyor.

Üçüncü önemli gelişme, Türkiyenin Montrö Sözleşmesi uyarınca İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını askeri gemilere kapatması. Başta Ukrayna olmak üzere ABD ve diğer NATO üyeleri, Rus savaş gemilerinin Karadenize geçişini engelleyen bu adımı takdir ettiklerini kayda geçirdiler.

Diğer bir önemli unsur da Türkiyenin, ikisiyle de özel ilişkilere sahip olduğu Rusya ve Ukrayna arasında sorunun diplomatik yolla çözümüne yaptığı katkı oldu.

Tarafların arasındaki görüş ayrılıklarının azaltılması ve sonunda bir anlaşmaya varılması açısından oynadığı rolü sürdüren Türk liderlerinin özellikle Rusya karşıtlarıyla temasta kalmaları önemli bir araç olarak değerlendiriliyor.

Bunlarla beraber Türk dış politikasında geçen seneden bu yana gözlemlenen normalleşme kapsamında İsrail, Ermenistan, Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle yeniden temasların kurulması ve gerilimden işbirliği sürecine geçiliyor olması da Washingtonda olumlu yansıyan gelişmeler arasında.

Ankara-Washington temasları artıyor
Bu süreçte Türk-Amerikan ilişkilerine olumlu yansıyan en somut gelişme, diyaloğun sıklığı ve düzeyindeki artış oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Bidenın 9 Martta yaptıkları telefon görüşmesinin yanı sıra, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ABDli mevkidaşı Anthony Blinken ile Savunma Bakanı Hulusi Akar da ABD Savunma Bakanı Austin Lloyd ile kriz sürecinde birden fazla kez temas kurdular.

Diplomatik kaynaklar, 24 Martta Brükselde düzenlenecek olağanüstü NATO Liderler Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında yeni bir görüşme gerçekleşmesi olasılığının yüksek olduğunu kaydettiler.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlunun 1-2 ay içerisinde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve diğer yetkililerle görüşmek üzere Washingtona bir ziyaretinin planlandığı da öğrenildi.

Düzenli Stratejik Diyalog Mekanizması
Türk-Amerikan diyaloğunun önemli sonuçlarından biri de Stratejik Diyalog Mekanizmasının aktive edilmesi kararı oldu. Ankaranın uzun zamandan bu yana talep ettiği mekanizma için yeşil ışık, Erdoğan-Biden arasında geçen sene Romada yapılan görüşmede yakılmıştı.

Söz konusu mekanizmayı, ikili ilişkilerin tamamını, yaşanan sorunları ve işbirliği alanlarını yapısal bir bütünlük içinde ve düzenli aralıklarla ele alınması için isteyen Ankara, dışişleri bakanı ya da bakan yardımcısı düzeyinde işletilecek bu sürecin yararlı olacağına inanıyor.

Bu konuda ilk adım 4 Martta Türkiyede temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Shermanın ziyareti sırasında atılmıştı. Bu sürecin önümüzdeki haftalarda ABD Dışişleri Bakanlığından Türkiyeye yapılacak farklı düzeylerdeki ziyaretlerle daha da ileri taşınması bekleniyor.

Bu mekanizma kapsamında iki ülke arasında siyasi, ticari ve ekonomik ilişkilerin doğru ve stratejik bir düzlemde ele alınması, ABDnin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Kuzey Suriyede YPGye sağladığı destek ve Türkiyenin Rusyadan aldığı S-400 hava savunma sistemlerinden kaynaklanan sorunların çözüme kavuşturulmaya çalışılması öngörülüyor.

Ankaraya yaptırım baskısı yok
Ukrayna odaklı gündemde en çok merak edilen konular arasında Türkiyenin Rusyaya karşı başlatılan yaptırımlara katılması konusunda ABDden bir telkin ya da baskının gelip gelmediği de yer alıyor.

Ankaranın bu yönde bir baskıyla karşılaşmadığını, hava sahasını açık tutmasının da anlaşılır karşılandığı kaydediliyor.

Ancak bu durumun Rusyanın Suriyeden Ukrayna savaş alanına askeri ekipman ya da paralı savaşçı taşıdığı bilinen askeri uçakları kapsamamasına dönük bir beklentinin masaya gelme olasılığı Ankarada dile getirilen konular arasında.

F-16 satışını ve S-400leri nasıl etkileyecek?
Türkiye ile ABD arasında geçen senenin sonundan itibaren geliştirilen pozitif gündemin en önemli etkenlerinden bir tanesi Türk Hava Kuvvetlerinin gereksinimi kapsamında 40 adet yeni nesil F-16 alım ve mevcut filoda yer alan 80 uçak için de modernizasyon kiti talebi oldu.

S-400leri konuşlandırdığı için beşinci nesil savaş uçağı F-35 programından çıkarılan Türkiye, bu adımla hava kuvvetlerinde zaafın önüne geçmeyi planlıyor.

Kaynaklara göre, geçen aylarda başlayan teknik görüşmeler yaz aylarında tamamlanabilir ve onay için ABD Kongresine sunulabilir. Biden yönetimi, F-16ların satışı konusunda Ankaraya hükümet tarafından bir sorun çıkartılmayacağını ancak Kongrede onayın güç olacağını kaydediyordu.

Ankara ise Ukrayna krizinin yarattığı büyük güvenlik riskinin sadece Türkiye değil tüm ittifakı etkileyebileceği, dolayısıyla Amerikan yönetiminin NATOnun güneydoğu kanadının hava üstünlüğünü gözeterek F-16ların satış onayı için Kongre nezdinde daha fazla baskı yapması gerektiğini kaydediyor.

Kaynaklar, son gelişmelerin Kongre nezdinde belli bir parça etkisi olduğuna dikkat çekiyor ve F-16lar için onay sürecinin bundan olumlu etkilenebileceğini belirtiyor.

Türkiye, NATO içerisinde ABDden sonra en büyük F-16 filosuna sahip.

Ancak sayıları azalsa da Kongre üyeleri arasında Türkiye aleyhine konuşmaya devam eden üyeler de var. Yunan lobisine yakınlığıyla bilinen Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Bob Menendez, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, F-16ların satışa onay verilmesi için Türkiyenin S-400leri topraklarından çıkarması gerektiğini yinelemişti.

Ankaradaki diplomatik kaynaklar ise Türk-Amerikan ilişkilerinde en ciddi tıkanma noktalarından olan S-400 hava savunma sistemleri ile ilgili sorunun ikili diyaloğun normalleşmesine paralel olarak çözülme fırsatı olduğunu düşünüyorlar.

Türkiye, S-400leri Rusyadan 2019 yazında konuşlandırmaya başlamış ve bir kez test etmişti. Hava savunma sisteminin Ankara yakınlarındaki bir askeri üste bulundurulduğu ancak bir daha aktive edilmediği kaydediliyor. Amerikan yasaları, Türkiyenin Rus silah sistemini elinde tutmaması hükmünü içeriyor.

Son güncelleme: 17:04 19.03.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı