95 yaşındaki Hackman, Santa Fedeki evlerinin mutfağının yanındaki bir odada, 65 yaşındaki klasik piyanist eşi de banyoda bulundu. Yetkililer cesetlerde yaralanma izi olmadığını belirtirken olay soruşturulacak kadar şüpheli bulundu, ancak ölüm nedenleri açıklanmadı.
Basın toplantısı düzenleyen polis yetkilisi Adan Mendoza Bir süredir ölmüş gibiler ama ne kadar süre olduğunu şu anda tahmin etmek istemiyorum. Herhangi bir şüpheli durum işareti yok ama bu ihtimal de değerlendiriliyor. Bu bir soruşturma ve tüm ihtimaller masada dedi. Hackman gri bir eşofman altı, mavi bir uzun kollu tişört ve kahverengi terliklerle bulundu. Yanında da güneş gözlükleri ve bastonu vardı. Dedektifler, aktörün birden düşmüş olabileceğinden şüpheleniyor.
Eve herhangi bir zorla giriş izi de bulunamadı. İçeride de tüm eşyalar yerindeydi. Evde ayrıca içeride dolaşan iki canlı köpek de bulundu. Çiftin çiftlik evinin 1 milyon dolar dolayında olduğu kaydedildi. Evde herhangi bir gaz sızıntısı da bulunamadı. Dedektifler ihbarı iki bakım işçisinin yaptığını kaydetti.
Yaklaşık 60 yıllık kariyerinde Hackman, iki Akademi Ödülü, iki Bafta, dört Altın Küre ve bir Screen Actors Guild (Oyuncular Birliği) Ödülü kazandı. Hackman, 1971 yapımı William Friedkinin gerilim türündeki The French Connection (Kanunun Kuvveti) filminde Jimmy Popeye Doyle rolüyle en iyi erkek oyuncu Oscarını kazandı. 1992de ise Clint Eastwoodun Western filmi Unforgivenda (Affedilmeyen) canlandırdığı Little Bill Daggett karakteriyle en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscarını aldı.
Hackman, ayrıca Bonnie ve Clyde (1967) filminde Buck Barrow rolüyle, I Never Sang for My Father (Babaya Ağıt-1970) ve Mississippi Burning (Mississippi Yanıyor-1988) filmlerindeki performanslarıyla da Oscara aday gösterilmişti. Ünlü oyuncu Hackman, 1970ler ve 1980lerde Superman filmlerinde Lex Luthor karakterini canlandırdı. Toplamda 100den fazla rolde yer aldı. Ayrıca Runaway Jury (Jüri), Francis Ford Coppolanın The Conversation (Konuşma) ve Wes Andersonın The Royal Tenenbaums (Tenenbaum Ailesi) gibi dönemine damga vurmuş filmlerde de rol aldı.
Coppola, Perşembe günü Instagramda paylaştığı taziye mesajında Hackmanin ölümünden dolayı yaşadığı üzüntüyü dile getirdi. Büyük bir sanatçı olarak nitelendirdiği Hackman için Harika bir aktördü; işinde ilham verici ve muazzam bir derinliğe sahipti ifadelerini kullandı. Star Trek oyuncusu George Takei de sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, Gerçek anlamda sinema devlerinden birini kaybettik dedi.
Hackmanin beyaz perdedeki son rolü, 2004 yılında Welcome to Mooseport filminde Monroe Cole karakteriydi. Bu filmden sonra Hollywooddan çekilerek New Mexicoda daha sakin bir hayata başladı. 1930 yılında Californiada doğan Hackman, 16 yaşında yaşını büyük göstererek ABD Deniz Piyadelerine katıldı ve dört buçuk yıl görev yaptı. Çin, Hawaii ve Japonyada görev yaptıktan sonra 1951de terhis oldu.
Askerlik hizmetinin ardından New Yorkta yaşayıp çalıştı ve Illinois Üniversitesinde gazetecilik ile televizyon prodüksiyonu eğitimi aldı. Daha sonra oyunculuk hayalini gerçekleştirmek için tekrar Californiaya taşınmaya karar verdi. Hackman, Californiadaki Pasadena Playhouse tiyatro topluluğuna katıldı ve burada genç Dustin Hoffman ile arkadaş oldu.
Oyunculuk hayaliyle ilgili yaptığı bir konuşmada, Sanırım oyuncu olmayı yaklaşık 10 yaşımdan itibaren istiyordum, belki daha da küçükken dedi. Çocukken izlediğim filmler ve hayranlık duyduğum oyuncular, James Cagney, Errol Flynn gibi romantik aksiyon adamları hep aklımda kaldı. O aktörleri izlediğimde, Bunu ben de yapabilirim. diye düşündüm. Ama New Yorkta sekiz yıl boyunca iş bulamadım. Kadın ayakkabısı sattım, deri mobilyaları cilaladım, kamyon şoförlüğü yaptım. Sanırım eğer içten bir arzunuz varsa ve gerçekten çok istiyorsanız, bunu yapabilirsiniz.
Hackman, Oyuncu olmak istiyordum ama her zaman aktörlerin yakışıklı olması gerektiğine inanıyordum demiş ve şöyle devam etmişti: Bu düşünce, Errol Flynnin idolüm olduğu dönemden kalma. Bir sinemadan çıkıp aynaya baktığımda şaşırıyordum çünkü Flynne benzemiyordum. Ama kendimi onun gibi hissediyordum.
1963te yeniden New Yorka taşınan Hackman, Off-Broadway yapımlarında ve küçük televizyon rolleriyle sahne almaya başladı. 1970lerde adını duyurmaya başladı ve The French Connection (Kanunun Kuvveti) filminde New Yorklu dedektif Jimmy Popeye Doyle rolüyle başrol oyuncusu haline geldi. Bundan sonra, 1972 yapımı felaket filmi The Poseidon Adventure (Poseidon Macerası) gibi yapımlarla beyaz perdenin değişmez isimlerinden biri oldu.
Hackman, ilk eşi Faye Maltese ile 30 yıl boyunca evli kaldı. Çiftin bu beraberliklerinden üç çocukları oldu. Çift, 1986da boşandı. İlerleyen yıllarda Hackman ve ikinci eşi Betsy, gözlerden uzak bir yaşam sürdü. İkili, nadiren kamuoyunun karşısına çıktı ve birlikte görüldükleri son etkinliklerden biri 2003 Altın Küre Ödülleri oldu. Bu törende Hackman, Cecil B. deMille Ödülünü kazandı.
2008de Reutersa verdiği bir röportajda, Resmi bir basın toplantısı düzenleyip emekliliğimi açıklamadım ama evet, artık oyunculuk yapmayacağım dedi. Hackman, beyaz perdeden uzaklaşarak roman yazmaya odaklandığını belirtti. Ben bir yıldız olmak için değil, oyuncu olmak için eğitildim. Roller oynamak için eğitildim, şöhretle, menajerlerle, avukatlarla ve basınla uğraşmak için değil diye konuşan Hackman şunları söyledi: Kendimi ekranda izlemek bana duygusal olarak çok pahalıya mal oluyor. İçten içe kendimi hâlâ genç hissediyorum, ama sonra ekrana bakınca torbalanmış çeneyi, yorgun gözleri, dökülen saçlarıyla yaşlı bir adam görüyorum.







