• Turkhane Logo

Ortadoğu'daki değişen dengeler Türkiye'yi nasıl etkiler?

Çin, Ortadoğu'da ABD’ye meydan mı okuyor? Arap ülkelerinin, İran ve Esad ile ilişkilerini normalleştirmesi Türkiye'yi, Kürt sorununu nasıl etkiler? Uzmanlar, Ortadoğu’daki değişimin dinamiklerini DW Türkçe'ye anlattı.

08:56 19 Nisan 2023 Çarşamba
Ortadoğu'daki değişen dengeler Türkiye'yi nasıl etkiler?
Çin, Ortadoğu'da ABD’ye meydan mı okuyor? Arap ülkelerinin, İran ve Esad ile ilişkilerini normalleştirmesi Türkiye'yi, Kürt sorununu nasıl etkiler? Uzmanlar, Ortadoğu’daki değişimin dinamiklerini DW Türkçe'ye anlattı.

Ortadoğu, uzun yıllardır görülmemiş, tarihi gelişmelere sahne oluyor. Ve bu gelişmeler, şu günlerde seçimlere odaklanmış Türkiyeyi hem iç ve dış politikada hem de güvenlik alanında yeni sınamalarla karşı karşıya getiriyor.

Suudi Arabistan ve İran, Çinin arabuluculuğunda diplomatik ilişkilerinin yeniden tesisi konusunda anlaştı. Bu gelişme, Arap ülkelerinin Esad rejimi ile ilişkilerini normalleştirme adımlarına da büyük bir ivme kazandırdı.

Berlin merkezli Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanı Dr. Salim Çevik, DW Türkçeye gelişmeleri Bölgede çözülmeye başlayan kamplaşmaları bir nevi bir barış sürecinin başlaması, ABD sonrası Ortadoğuya hazırlık gibi görüyorum sözleriyle değerlendirdi.

Çin, Rusya ve İran, ABDye meydan mı okuyor?
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır gibi, uzun yıllar boyunca ABDnin Ortadoğudaki önemli müttefikleri olan ülkeler, Washington Yönetimi’nin Afganistanda yaptığı gibi bölgeden çekilmesinden, ihtiyaç duydukları anda destek bulamamaktan endişe ediyorlar.

Salim Çevik, söz konusu ülkelerin bu endişe nedeniyle tehdit olarak algıladıkları sorunları çözmeye yöneldiklerini anlatırken Suudi Arabistan, muhtemelen Çin olmasa da İran ile görüşecekti ama arabuluculuk payesini Çine vererek aynı zamanda ABDye alternatifsiz değiliz, sen de artık ayağını denk al mesajını göndermiş oldu diye konuştu.

Gelişmeleri DW Türkçeye değerlendiren Amerikalı Ortadoğu uzmanı Joshua Landis ise ABDnin dünyadaki süper güç konumunu kaybetmekte olduğuna işaret etti.

Oklahoma Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Direktörü Landis, ABD ile Çin arasındaki rekabetin Ortadoğuya yansımalarını ABD, dünyadaki süper güç konumunu kaybediyor… Artık sahnede başka oyuncular da var. Rusya askeri olarak çok güçlü olmasa da önemli bir oyuncu, Çin ise gerçek bir alternatif olarak sahneye çıkmakta, ama daha bir 5-10 yılı var… Çin henüz ABD ile ipleri koparmadı. Çünkü henüz enerji kaynakları bağlamında bağımlı olduğu Ortadoğuda ABDnin sahip olduğu üstünlüğü devralacak konumda değil. Ama rekabet gittikçe sertleşiyor, özellikle güvenlik alanında sözleriyle değerlendirdi.

Savaş suçlusu Esadın savaşı kazanması büyük utanç
Bölgedeki normalleşme hamleleri, Batının 13 milyon Suriyelinin yerinden edilmesinden sorumlu tuttuğu, savaş suçlusu olarak nitelendirdiği Suriye Devlet Başkanı Beşar Esadın pozisyonunu da güçlendirdi. Esad rejimi, Arap Ligine yeniden kabul edilmeye ve uluslararası siyaset sahnesine geri dönmeye çok yaklaştı.

Bir savaş suçlusu olan Esadın savaşı kazanması, yeniden kırmızı halılarla karşılanacak olması, insanlık için büyük bir utanç. Ama şu an gelinen noktada reel politik bunu dayatıyor diyen Salim Çevik, bunda ABDnin eski başkanı Obamanın kırmızı çizgilerinden geri adım atması, İran ve Rusyaın Esadı korumak için Suriyeye müdahale etmelerine izin verilmesi gibi son 10 yılda yapılmayanlar ile yapılan yanlışların birikiminin bir sonucu olduğunu söyledi.

ABD sessiz kalarak örtülü onay mı veriyor?
Washington da hararetli tartışmalar yaşanıyor. Aralarında eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, eski CENTCOM (ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı) komutanlarından Kent McKenzie gibi isimlerin de bulunduğu 40 eski üst düzey ABD yetkilisi ve Suriye uzmanı kaleme aldıkları bir mektupla Başkan Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinkine, Esad ile hızlı ve koşulsuz normalleşme sürecinin önlenmesi için çağrıda bulundu. Suriye ihtilafına neden olan hiçbir sorun çözümlenmedi ifadelerine yer verilen mektupta, Esad ile normalleşmeye tepki göstermeyerek fiilen izin vermenin, bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması umuduna büyük zarar vereceği uyarısı yapıldı.

Ancak Joshua Landis gibi Biden yönetimine, Türkiye ve Arap ülkelerinin Esad ile normalleşmesini durdurmak yerine bu ülkeleri cesaretlendirme çağrısı yapan Amerikalı uzmanlar da var. Bunun nedenlerini DW Türkçeye anlatan Landis, ABD ve Türkiyenin Suriye ihtilafının kaybedenleri olduklarını, gelinen noktada Washingtonın Esad ile normalleşme sürecine müdahil olup Şam rejiminden olabildiği ölçüde somut kazanımlar elde edilmesine katkı sunması gerektiğini, bu sayede de ABDnin bölge diplomasisindeki liderliğini geri kazanabileceğini söyledi.

ABD, Şam ve Kürtler arasında uzlaşıyı teşvik etmeli
Esad ile normalleşme, ABDnin Suriyenin kuzeyinden çekilmesi anlamına gelecek. Bölgedeki askerlerinin sayısını ciddi boyutta azaltan ABDnin bu yönde, en azından kısa vadede, adım atması beklenmiyor.
Ancak Amerikalı uzman Landis, ABDnin Suriyenin kuzeyinde daha uzun süre kalması için artık makul nedenler bulunmadığını, Afganistan benzeri bir çekilme yaşanmaması için de Washingtonun Şam ile Suriyeli Kürtler arasında bir uzlaşı sağlanmasını teşvik etmesi gerektiğini vurguladı. ABDnin IŞİDin mağlup edilmesine destek olan iki milyon Kürte borçlu olduğunu söyleyen Joshua Landis, şu değerlendirmeyi aktardı:

Bu bölgenin, Afganistanda olduğu gibi, panik ve kaos ile çöküşüne izin vermemek için ABDnin Kürtlere Şam ile müzakere edin diyerek bölgeden ayrılması ve uzlaşmalarını sağlaması daha doğru. Üst düzey isimler hain olarak muamele görecekleri ve tehdit altında olacakları için ABDye gitmek zorunda kalabilir, daha alt düzeydekiler ise Şam ile müzakere edecektir, çünkü Şamın onlara, YPGlilere ihtiyacı var, onlarla geçmişe dayanan ilişkileri var. Uzlaşmaları mümkün, görüş ayrılıkları büyük ölçüde Suriyeli Kürtlerin sahip olacakları özerkliğin düzeyi ile ilgili…

Landis, Kürtlerin Şam ile uzlaşması sonucunda, Türkiyenin ABDnin Suriye Demokratik Güçlerini (SDG) destekleyerek aslında Kürtlerin bölgede ayrı bir devlet kurmasına yardım ettiği yönündeki suçlamasının boşa çıkartılabileceğini, ABD-Türkiye ilişkilerinin gerilemesine yol açan en önemli konunun da gündemden düşebileceğini kaydetti.

Ankara-Şam normalleşmesinde ABD belirleyici
Peki Arap ülkelerinin Şam ile diplomatik temaslarına hız vermesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Esad ile normalleşme hamlelerini nasıl etkiliyor?
CATS uzmanı Salim Çevik, bu soruyu Esad artık Erdoğana muhtaç değil… Arap ülkeleriyle ilişkilerinin normalleşiyor olması, uluslararası izolasyonunu kırmaya yönelik kazanımları, onun açısından Türkiye ile siyasi bir uzlaşmanın önemini azaltıyor sözleriyle yanıtladı.

Ayrıca Türkiyenin Şam ile ilişkilerinin normalleşmesinin ABDye bağlı olduğunun da altını çizen Çevik, Ankaradaki güvenlik aygıtının normalleşme konusunda beklentisi Suriyedeki Kürt devletinin varlığının son bulmasıdır. Bunun ise temel belirleyeni ABD. Ancak ABDnin Suriyenin kuzeyindeki varlığı devam ettiği müddetçe, Kürt grupları hedef alınamaz. Amerikalılar çekildiği takdirde, Şam ve Ankara için bir pazarlık ve her iki tarafın istedikleri kazanımları elde edebilmeleri için bir senaryo doğuyor. Bu da Türkiyenin Esada cihatçıları vermesi karşılığında, Esadın da Suriyeli Kürtler konusunda Ankaranın beklentisini karşılamasıdır diye konuştu.

Kürtler köşeye sıkışmış durumda
Bu arada Türkiye, ABDnin IŞİD ile mücadelede müttefik olarak tanımladığı, ancak Ankaranın PKKnın uzantısı olarak gördüğü ve belkemiğini YPGnin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerine (SDG) yönelik baskısını son dönemde arttırdı. Son olarak 7 Nisanda, SDG komutanı Mazlum Abdi ve kendisine eşlik eden ABD askerlerinin bulunduğu konvoya 100 metre mesafede İHA saldırısı düzenlendiği açıklandı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki Süleymaniye kentindeki bu saldırı, geniş yankı buldu ve dikkatlerin Türkiyeye çevrilmesine yol açtı.
Anladığımız kadarıyla Türkiye bilerek konvoyu doğrudan hedef almamış. İstese alırdı ama aslında bu yolla Amerikalılara bak benim sabrım taşıyor mesajı veriyor… Ancak bu iş artık sürdürülemez bir açmaza girdi diyen Salim Çevik, şu değerlendirmeyi aktardı:

Washingtonun Türkiye daha önemli deyip Kürtleri artık kaçıncı kez satmasının artık bir zaman meselesi olduğu konuşuluyor. Türk-Amerikan ilişkileri biraz toparlandığı andan itibaren bu konu, ABDnin Türkiyeye vereceği en büyük hediye ve tavize dönüşebilir. Bütün bunlar Kürtlerin Şam ile müzakerelerindeki ellerini de zayıflattı. Kürtler ciddi anlamda köşeye sıkışmış durumda.

Kılıçdaroğlu yeni bir çözüm süreci başlatır mı?
Türkiyede dikkatler 14 Mayıs seçimlerine çevrilmiş durumda. Millet İttifakının adayı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulunun Bir de Benden Dinleyin. CHP Kürt Sorununun Çözümünde Ne Dedi? kitabının önsözünü kaleme aldı ve burada Kürt sorunun demokratik yollardan çözmeye kararlıyız ifadelerine yer verdi. Son olarak da Twitterda Kürtler başlığıyla bir video paylaşım yaptı, AKPyi seçim süreçlerinde milyonlarca Kürte terörist muamelesi yapmak, milyonların haysiyetiyle oynamakla eleştirdi, bunu utanç verici olarak nitelendirdi.
Peki muhalefetin seçimleri kazanması halinde, sürdürülebilir bir çözüm sağlayacak, yeni bir barış sürecinin başlatılması mümkün mü?

CATS uzmanı Çevike göre aslında Türkiyenin jeostratejik çıkarları, Kürt sorununu çözmeyi gerektiriyor.

Türkiye bu sorunu çözmeyerek aşırı milliyetçi refleks vererek kendi ayağına da sıkıyor diyen Çevik, Türkiyenin Ortadoğudaki etkinliğini belirli oranda sınırlayan şey barış sürecinin çökmesi. İç politikadaki şövanist kazanım için barış süreciyle eline geçmiş altın fırsatı harcamak, uluslararası ilişkiler ve reel politik açısından baktığınız zaman akıl dışı. Ancak muhalefetin iktidara gelmesi durumunda ne olur onu bilmiyoruz. Çünkü o blok içinde de çok ciddi bir milliyetçi kanat var. Rasyonel olan böyle bir sürecin başlaması ama zor görünüyor öngörüsünü paylaştı.

Erdoğan kazanırsa ikinci bir şans verir mi?
Öte yandan Erdoğanın da perde arkasında Kürt siyasal hareketindeki kimi aktörlere seçimlerden sonra yeniden bir barış süreci başlatabileceği yönünde mesajlar verdiği iddia ediliyor.
Salim Çevik, Erdoğanın iktidarda kalması halinde yaklaşık beş yıl MHPnin desteğine ihtiyaç duymayacağını, yeniden bir barış süreci başlatmasının ihtimal dışı olmadığını ancak bunda muhataplarının vereceği cevabın kilit önem taşıyacağını kaydetti.

Salim Çevik, Kürt siyasal hareketi içerisinde iki damar var. Demirtaşın sözcüsü konumunda göründüğü bir damar biz Türk muhalefetinin bir parçasıyız, önceliğimiz Türkiyenin demokratikleşmesi diyor. İkinci damar ise bizim önceliğimiz Kürt halklarının kazanımları olmalı, Kürtlerin çıkarlarını önceliklendirmeliyiz diyor. Ben Erdoğan seçimleri kazanırsa, Kürt siyasal hareketi içersindeki Demirtaşın çizgisinin zayıflayacağını düşünüyorum. Belki Kürtler, Amerikanın Suriyeden çekilmesi ve Esad-Ankara normalleşmesinin ivme kazanmasının yol açması muhtemel şiddet sarmalından çıkmak için Ankara ile ilişkilerimizi düzeltmeliyiz diyebilirler görüşünü aktardı.

Cihatçılar Türkiyeye tehdit oluşturabilir mi?
Bölgenin sahne olduğu hızlı normalleşme süreci ve Türkiyenin orta ve uzun vadede Esad rejimi ile ilişkilerini normalleştirme olasılığı, aynı zamanda dikkatlerin Türkiyenin desteklediği Suriyeli muhaliflere çevrilmesine de yol açıyor.
Adını daha sonra Milli Suriye Ordusu olarak değiştiren Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ne olacak? Türkiyenin kontrolü altında bulunan bölgelerdeki cihatçılar, Esad ile ilişkileri normalleştirme müzakereleri başladığı takdirde ne yapar?

Bu soruları yanıtlayan CATS uzmanı Çevik, Türkiyenin silahlandırdığı Suriyeli gruplar artık paralı askerlere dönüştü, hatta yeri geldiğinde Azerbaycana gönderiliyorlar, bu nedenle ciddi bir tehdit oluşturdukları kanaatini taşımıyorum dedi.

Buna karşın asıl İdlibdeki cihatçıların tehdit oluşturabileceğine dikkat çeken Çevik sözlerini şöyle tamamladı:Kendine şimdi Tahrir eş- Şam diyen eski El Kaidenin Türkiyede uzantıları varsa, işte o zaman Türkiye İdlibden çekildiğinde bunlar bir güvenlik açığı yaratabilirler, sen bizi sattın diyerek Türkiyeye öfke ve intikam amacıyla saldırabilirler… Bu tabii ki ciddi bir tehdit oluşturabilir.

Son güncelleme: 08:56 19.04.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı