Cuma günü BMGKnin oylamasına sunulması beklenen karar tasarısında Gazze Şeridi ve Filistin halkının korkunç durumuna dikkati çekilirken, tüm taraflara özellikle sivillerin korunması bağlamında uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmeleri çağrılarına yer veriliyor.
Karar tasarısında, BM Genel Sekreterinin acil ve sürekli olarak Konseyi bilgilendirmesi talep ediliyor.
İİT VE ARAP GRUBU DESTEĞİ
Kısa bir şekilde acil insani ateşkes vurgusuna odaklanmasıyla dikkati çeken karar tasarısına İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Grubu üyeleri destek veriyor.
Diğer taraftan İİT ve Arap Birliği Temas Grubunun yarın Washingtonda bazı görüşmeler gerçekleştirmesi planlanıyor.
Bu görüşmelerin ABDnin BMGKde BAEnin karar tasarısını veto etmesini de engellemeyi hedeflediği düşünülüyor.
BAEnin BM Daimi Temsilciliği, Artık bekleyecek vakit yok. diyerek, Konseyi sunacağı karar tasarısını desteklemeye çağırdı.
Öte yandan, ABDnin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Robert Wood, ABDnin yeni bir Konsey kararının faydalı olduğunu düşünmediğini belirterek, Gazzede insani durumu düzeltmek ve rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak için ABDnin sessiz diplomasiyi tercih ettiğini duyurdu.
GUTERRESTEN ÖNEMLİ ADIM
BMGKde 7 Ekimin ardından çok sayıda oturum düzenlenmiş ve birçok karar tasarısının veto edilmesinin ardından Gazzede çatışmalara acil ve uzatılmış ara verilmesi talep edilen 2712 sayılı karar 15 Kasımda kabul edilmişti.
BM Genel Sekreteri Guterresin 2017de göreve başlamasının ardından ilk kez BM Şartının 99. maddesini işleterek BMGKye mektup göndermesi, önemli bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Söz konusu madde, Genel Sekretere uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden konuları BMGKnin gündemine getirme yetkisi verse de, BMGKyi karar almaya zorlama yetkisi sağlamıyor.
BMnin kuruluşundan bu yana söz konusu maddenin şimdiye kadar farklı genel sekreterler tarafından sadece 4 kere kullanıldığı görülüyor. En son Lübnan için 1989da dönemin BM Genel Sekreteri Javier Perz de Cuellar tarafından işletilen 99. maddenin, sık başvurulmadığı ve bir nevi son çare olarak kullanıldığı için önemli bir siyasi mesaj verdiği düşünülüyor.