Türkiye ile Almanya arasında 1961 yılında imzalanan İşgücü Anlaşması ile Almanyaya misafir işçi olarak giden Türkler geçen 60 yıl içinde eğitim düzeyi ve mesleki donanım açısından büyük ilerleme sağladı.
DWden Jüli,de Danışmanın s göre, Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi Vakfından (ZfTI) Yunus Ulusoy, ikinci, üçüncü, dördüncü kuşağın ilerleme kaydetmesine rağmen Alman toplumu ile Türkiye kökenliler arasında eğitim düzeyi açısından farklılığın büyük olduğunu belirtiyor. Ulusoy, Almanyada anne- babanın yüksek tahsilli olduğu ailelerde çocukların iyi eğitim alma şansının daha büyük olduğunu, işçi kökenli aileden gelenlerin ise yükselmek için daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini anlatıyor. Ulusoy, bütün sorunlara rağmen İşçi ağırlıklı bir toplum olan Almanyadaki Türklerin, artık toplumsal hayatın her alanında görünür bir noktaya geldiğine dikkat çekiyor.
Almanyadaki üçüncü kuşak Türkiye kökenlilerden, Almanya Türk Toplumu derneğinin gençlik kuruluşu Young Voice TGDnin Eş Başkanı Oğuz Han Hazneci de geçen 60 yılda Türklerin artık Alman toplumuna yön veren aktörler arasında yer aldığını ama başarılı olmak için Almanlardan iki kat fazla çalışmak zorunda olduklarını söylüyor.
Almanyada ikinci, üçüncü kuşak olan, Almanlardan çoğu zaman daha çok çalışarak başarı kazanan, Türkiye kökenli oldukları için değil, mesleklerinde iyi oldukları için alanlarında zirveye ulaşan çok sayıda isim var...
İşte o isimlerden bazıları:
İlk Türkiye kökenli Meclis Başkanvekili Aydan Özoğuz
Almanyaya siyasette yön vermek, bu ülkede söz sahibi olmak isteyen Türkiye kökenlilerin sayısı her yıl artıyor. 1994te Alman Federal Meclisine girmeyi başaran ilk Türkiye kökenli siyasetçiler Sosyal Demokrat Partiden (SPD) Leyla Onur ve Yeşiller partisinden Cem Özdemirdi. 26 Eylülde yapılan genel seçimlerde Federal Meclisteki Türkiye kökenli milletvekili sayısı ise 18e yükseldi. Bu yasama döneminin başlamasıyla birlikte mecliste bir ilke imza atıldı. SPDli vekil Aydan Özoğuz, Federal Meclis Başkanvekili seçilen ilk Türkiye kökenli oldu.
2013-2018 yılları arasında da Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan Özoğuz, federal düzeyde bakan olarak atanan ilk Türkiye kökenli siyasetçi olarak da tarihe geçti.
20 yıl önce aktif siyasete atılan 54 yaşındaki Özoğuz, 2001 yılında Hamburg Eyalet Meclisine, 2009 yılında da Federal Meclise milletvekili olarak seçildi. Partisinin yönetim kadrolarında da görev alan bir siyasetçi olan Özoğuz, bu yasama döneminde Meclis Başkanvekili olarak başkanlık divanında görev yapacak. Özoğuz, Alman meclisinin sayfasında Türk kökenleri olan Hamburglu olarak tanıtılıyor.
Korona aşısı ile umut olan Özlem Türeci ve Uğur Şahin
Küresel koronavirüs salgını olmasaydı, Covid-19a karşı bilim insanları aşı geliştirmeye çalışmasaydı, biyoteknoloji şirketi BioNTechin kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türecinin isimleri bilinmiyor olacaktı.
Almanya doğumlu olan 54 yaşındaki Özlem Türeci Homburg kentindeki Saarland Üniversitesinde tıp eğitimi aldı. 1965te İskenderunda doğan ve işçi bir ailenin oğlu olarak 4 yaşında Almanyaya giden Uğur Şahin ise tıp öğrenimini Köln Üniversitesinde tamamladı. Türeci ve Şahin çifti, yıllardır kanser alanında yürüttükleri çalışmalar ve mRNA teknolojisi ile tedavi konusunda edindikleri deneyim sayesinde geliştirdikleri Covid-19 aşısı ile pandeminin atlatılmasında umut kaynağı oldu. 2020 sonunda acil kullanım onayı alan ilk koronavirüs aşısı dünyanın birçok ülkesine gönderilirken, bilim insanları Özlem Türeci ve Uğur Şahinin ünü Almanyanın sınırlarını aştı.
Alman ve Avrupa medyasına birçok mülakat veren, haklarında övgü dolu haberler yayımlanan Türeci ve Şahin, bu yıl için önemli ödüllerin de sahibi oldu. Şahin ve Türeci, Mart 2021de Almanyanın en üst düzey devlet madalyası olan Yıldızlı Liyakat Nişanına layık görüldü. Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ödül törenindeki konuşmasında, aşının milliyeti olmadığını vurgularken, Başarınız, geliştirdiğiniz aşı insanlığa hizmettir şeklinde konuştu.
Kanser ve sıtma konusunda da çalışmalarını sürdüren Şahin ve Türecinin kurduğu BioNTech şirketi de borsadaki değerini artırdı. Alman Makroekonomi ve Konjunktür Araştırmaları Enstitüsünün (IMK) tahminlerine göre BioNTech bu yıl Covid-19 aşısından 15 milyar 900 milyon euro satış geliri elde edecek. Alman yurt içi hasılasının yüzde 0,5ini oluşturacağı tahmin edilen bu rakam, Alman ekonomisine de önemli bir katkı sağlayacak.
Yapay kalp nakli yapan ilk kadın cerrah Dilek Gürsoy
Almanyadaki Türkiye kökenli hekimler arasında son yıllarda dikkat çeken bir diğer isim Dr. Dilek Gürsoy oldu. Kalp cerrahı Gürsoy, 2019 yılında Almanya, Avusturya ve İsviçrede tıp alanında başarılı çalışmalar yapan hekimlere ve tıbbi kuruluşlara verilen Alman Tıp Ödülüne (German Medical Award) layık görüldü. Avrupada 2012de yapay kalp nakli gerçekleştiren ilk kadın cerrah olan Dilek Gürsoy, 2020de Focus dergisi tarafından seçilen Yılın 100 Kadını arasında yer aldı.
1960lı yıllarda Almanyaya çalışmaya giden bir işçi ailesinin kızı olarak 1976da Neussta dünyaya gelen Gürsoy, internet sayfasında çocukluğundan beri doktor olmak istediğini belirtiyor. Tıp öğrenimini Düsseldorfta 2003 yılında tamamlayan, 2011 yılında kalp cerrahı olan Gürsoy, Düsseldorfta bir hastanenin kalp cerrahisi bölümünde başhekim olarak çalışıyor. Çoğunlukla erkeklerin çalıştığı bir alanda başarı kazanan Dilek Gürsoy, çeşitli etkinliklerde yaptığı konuşmalarda, verdiği röportajlarda bir kadın olarak kendine güvenin ne kadar önemli olduğuna vurgu yapıyor. Dilek Gürsoyun Almanca olarak hayatını anlattığı kitabı da Buradayım, çünkü iyiyim. Erkekler arasında tek başına: Bir kalp cerrahının mücadelesi (Ich stehe hier, weil ich gut bin. Allein unter Männnern: Eine Herzchirurgin kämpft sich durch) adını taşıyor.
Almanyada etkili 100 kadın arasındaki Tijen Onaran
Alman Ekonomi Bakanlığının 2017 verilerine göre Almanyada sahibi Türkiye kökenli olan 100 binden fazla küçük ve orta ölçekli işletme ya da firma bulunuyor. 50 farklı alanda faaliyet gösteren bu işletmeler 500 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor. Almanyanın birçok bölgesindeki kasabalarda bile hizmet sunan döner büfelerinin, Türk marketlerinin yanı sıra Türkiye kökenli genç girişimcilerin kurduğu firmalar da bu işletmeler arasında yer alıyor.
Kadın girişimcilere danışmanlık yapan Global Digital Women şirketini 2017 yılında kuran Tijen Onaran da Almanyadaki genç girişimcilerden. 20li yaşlarında liberal çizgideki Hür Demokrat Partide (FDP) aktif olan Onaran, siyaset yerine iş dünyasını tercih ediyor. Çalışma hayatında çeşitlilik, kapsayıcılık ve dijitalleşmeye odaklanan Onaran, kadın girişimcilere liderlik, markalaşma, sosyal ağ oluşturma gibi konularda danışmanlık yapıyor. Girişimciliğinin yanı sıra kitaplar yazan, panel ve toplantılara konuşmacı olarak katılan, sunuculuk yapan 36 yaşındaki Tijen Onaran, çeşitli ödüllere layık görüldü, son olarak 2021de ekonomi gazetesi Handelsblatt tarafından Almanyada en etkili 100 kadın arasında seçildi. Alman medyasında sıklıkla haberleri, söyleşileri yer alan Tijen Onaran, sadece Türkiye kökenlilere değil bütün kadınlara yapabilirsiniz mesajı veriyor.
Alman sinemasının gururu yönetmen Fatih Akın
Fatih Akın, Almanyada en çok tanınan yönetmenlerden biri. Fatih Akın, dördüncü uzun metrajlı filmi Duvara Karşı (Gegen die Wand) ile 2004 Berlin Film Festivalinde Altın Ayı kazanmasıyla adını duyurdu. Spiegel, Almanyada doğan, Hamburgun Altona semtinde yaşayan Türk, Altın Ayıyı kazandı diye yazmıştı. Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Hamburglu yönetmen olarak nitelendirdiği Akının Kendimi kesinlikle Alman bir sinemacı olarak görüyorum. Filmlerimi Alman parası ile çekiyor, Almanyayı temsil ediyorum ifadesine vurgu yapmıştı. O yıl En İyi Yönetmen ve En İyi Film dahil beş dalda Alman Film Ödülünü kazanan Duvara Karşı, bir Alman filmi olarak Avrupa Film Ödülünün de sahibi oldu.
Bunu izleyen yıllarda röportajlarında sıklıkla Kendinizi Türk olarak mı, Alman olarak mı hissediyorsunuz? benzeri sorulara yanıt vermek zorunda kalan Fatih Akın ses getiren filmler çekmeyi, Yaşamın Kıyısında (Auf der anderen Seite), Aşka Ruhunu Kat (Soul Kitchen) ve Paramparça (Aus dem Nichts) ile ödüller kazanmayı sürdürdü, Paramparça 2018 yılında En İyi Yabancı Film dalında Altın Küre kazandı. Adını geniş çevrelere duyurduğu Duvara Karşıdan bu yana Alman sinemasında önemli bir yer edinen 48 yaşındaki Fatih Akın, artık filmleri merakla beklenen yönetmenler arasında bulunuyor. Akın, son dönemde rap müzisyeni Xatarın hayatını anlatacağı yeni filmi üzerinde çalışıyor.
Tagesthemenın ilk Türkiye kökenli sunucusu Pınar Atalay
Alman televizyon kanallarında son yıllarda yıldızı parlayan isimlerden biri Pınar Atalay. 26 Eylül seçimleri öncesinde RTL televizyonunda başbakan adaylarının katıldığı münazaranın sunucularından biri olan Atalayı, sadece o akşam yaklaşık 5 milyon kişi izledi. Ertesi gün basında yer alan yorumlarda ise üç başbakan adayına kendinden emin bir şekilde sorularını yönelten Pınar Atalaydan övgüyle söz ediliyordu.
Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Lemgo kasabasında dünyaya gelen Atalay, 19 yaşından beri canlı yayınlarda yer alan bir gazeteci ve sunucu. Türkiye kökenli bir işçi ailesinden gelen Atalay, 1998de yerel bir radyoda mikrofonla, 2006da Kuzey Alman kamu yayın kuruluşu NDRde kamera ile tanıştı, muhabirlik, sunuculuk yaptı. 2014 yılında ise kamu yayıncılık kuruluşu ARDnin milyonlarca kişi tarafından izlenen günlük haber programı Tagesthemenda sunuculuk yapmaya başlayan ilk Türkiye kökenli oldu. 43 yaşındaki Atalay, işçi çocuğu olarak Alman televizyonunda nasıl yükseldiğini birkaç hafta önce piyasaya çıkan Herkes kendisi yüzmeli (Schwimmen muss man selbst) kitabında anlatıyor. Göç geçmişime indirgenmek istemiyorum diyen Atalay, eğer bir zorlukla karşılaştıysa bunun göçmen kökenli olmakla değil anne ve babasının iyi eğitim alamamasından kaynaklandığını söylüyor.
Michelin yıldızlı tek Türkiye kökenli aşçı Ali Güngörmüş
Alman televizyonlarındaki yemek programlarını izleyenlerin, yemek kitaplarına ilgi duyanların Ali Güngörmüşü tanımıyor olması neredeyse imkânsız. Ali Güngörmüş, Hamburgda sahibi olduğu restoran Le Canard Nouveau ile 2006da dünyada Michelin yıldızı kazanan ilk Türkiye kökenli oldu.
1976da Tuncelide doğan Güngörmüş, 1986da annesi ve kardeşleri ile birlikte Almanyada işçi olarak çalışan babasının yanına geldi. 20 yaşına gelmeden yıldızlı aşçıların yanında çalışmaya başlayan Ali Güngörmüş, Le Canard Nouveaunun yanı sıra kendi köyünün ismini verdiği Münihteki Pageou ile Almanyanın en iyi aşçıları arasına girdi. Dünyanın en iyi aşçı ve restoranlarını belirleyen Gault Milleu rehberinde 20 üzerinden 16 puan alan Ali Güngörmüş, yazdığı yemek kitapları ile de ilgi gördü. Alman ve Avrupa mutfağından edindiği birikimini, Anadoluda çocukluğunun tatları ile harmanlayan, Türk mutfağının klasik yemeklerini yeniden yorumlayan Ali Güngörmüş, yemekleriyle Türk mutfağını sadece dönerden ve kebaptan ibaret sanan çoğu Almanın ufkunu genişletiyor.