Fransada Kongre üyeleri, bir kadının kürtaj hakkını ülkenin anayasasına dahil eden yasa tasarısını ezici çoğunlukla onayladı.
Versailles Sarayında toplanan parlamentonun ortak oturumunda tasarı 72ye karşı 780 oyla kabul edildi.
Oylama sonucunda Fransa, eski Yugoslavyanın 1974 anayasasında yer almasından bu yana kürtaj hakkının anayasal olarak güvence altına alındığı ilk ülke oldu.
Fransada 1975ten bu yana yasal olan kürtaj, ülkenin siyasi temsilcilerinin büyük bir bölümünde geniş desteğe sahip.
Tarihi oylama öncesinde Başbakan Gabriel Attal, Versaillesdaki ortak oturumda 925 milletvekiline seslenerek Fransayı kadın hakları konusunda bir lider haline getirmeleri ve kadın haklarının savunulması konusunda dünya ülkelerine örnek olmaları çağrısında bulundu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Xteki paylaşımında, tasarıyı Fransanın gururu ve evrensel bir mesaj olarak nitelendirdi.
Eleştiriler
Ulusal Birlik Partisi (RN) lideri aşırı sağcı Marine Le Pen, ülkede kürtaj hakkına verilen büyük destek nedeniyle Macronun bunu siyasi puan toplamak için kullandığını söyledi.
Bunu tarihi bir adım olarak nitelendirmenin abartılı olduğunu belirten Le Pen, çünkü Fransada hiç kimsenin kürtaj hakkını riske atmadığını kaydetti.
Katolik Aileler Birliği Başkanı Pascale Moriniere ise kararı kürtaj karşıtı kampanyacılar için bir yenilgi olarak nitelendirdi.
Kürtaj hakkının anayasaya eklenmesine gerek olmadığını belirten Moriniere, Bu aynı zamanda kadınlar için de bir yenilgi; ve tabii ki o günü göremeyecek olan tüm çocuklar için de dedi.
Fransada kürtaj hakkı
Kürtaj hakkının, Fransız Anayasasının 34. Maddesinde değişiklik yapılmasını öngören tek maddelik yasa tasarısı, 30 Ocakta Ulusal Mecliste ve 28 Şubatta da Senatoda kabul edilmişti.
Senato, tasarının kabulüyle Macron yönetimi tarafından vaat edilen ve bir kadının kürtaj yaptırma hakkını geri alınamaz hale getirmeyi amaçlayan mevzuat için önemli bir engeli ortadan kaldırdı.
Yasa tasarısı, kadınların kürtaj yaptırma özgürlüğünün hangi koşullarda kullanılacağının yasayla belirleneceğini ve bu özgürlüğün güvence altına alındığını ifade ediyordu.
