Euronewste yer alan habere göre Polonya Başbakanı Donald Tusk, Cuma günü yaptığı açıklamada, Avrupa Birliğinin (AB) sığınmacıların düzensiz geçişlerini yönetmek için getirdiği kapsamlı reform olan Göç ve İltica Paktını uygulamayacağını söyledi. Tusk bu açıklamayı mevzuatın ana savunucusu Ursula von der Leyenin hemen yanında yaptı.
Biliğe üye 27 ülke için yasal bağlayıcılığı olan paktın 2026da yürürlüğe girmesi bekleniyor, ancak bazı ülkeler paktın bazı unsurlarını o tarihten önce etkinleştirmek istiyor.
Paktın temel ayağı, hükümetlere üç farklı seçenek sunacak olan yeni bir zorunlu dayanışma mekanizması: belirli sayıda sığınmacıyı yeniden yerleştirmek, mali katkı sağlamak ya da personel ve ekipman gibi operasyonel destek sağlamak. Yeniden yerleştirilecek kişi sayısının yılda 30.000e, mali katkıların ise 600 milyon euroya ulaşması gerekiyor.
Müzakerelerin başından beri Polonya, Macaristan ile birlikte, paktın bütününe ve özellikle de dayanışma mekanizmasına şiddetle karşı çıkıyor. İki ülke, kendi istekleri dışında göçmenleri kabul etmeye zorlanacaklarını iddia ediyor. Öte yandan komisyon bu iddialara karşı çıkıyor ve sistem üç farklı seçeneğe dayandığı için hiçbir zaman zorunlu yer değiştirmelerin gerçekleşmeyeceğini vurguluyor.
Cuma günü Donald Tusk, mevzuata yönelik bu yoğun hoşnutsuzluğunu ikiye katlayarak Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyene açıkça mevzuata karşı geleceğini söyledi. Gerekçe olarak da ülkenin halihazırda Rusyanın işgalinden kaçan çok sayıda Ukraynalı mülteciye ev sahipliği yapıyor olmasını gösteren Tusk, Bu da bizi çok özel bir konuma sokuyor, dedi.
Polonya başbakanı ortak basın toplantısında Polonya, Göç Paktını Polonyaya ek göçmen kotaları getirecek şekilde uygulamayacaktır, dedi.
Avrupayı yasadışı göçten korumak için herkesle işbirliği yapmaya hazırız. Ancak Polonya herhangi bir ek yük üstlenmeyecek. Zaten birkaç yıl önce herkesin hayal edebileceğinden çok daha fazlasını üstlenmiş durumdayız.
Tusk, ülkesinin yasadışı göçe karşı yardımcı olan diğer Avrupa yasalarına uyacağını, ancak reformdan vazgeçeceğini belirtti.
Yeniden yerleştirme mekanizması Avrupayı yasadışı göçe karşı koruyan bir mekanizma değil, diyen Tusk, Pakt yasadışı göçü azaltmanın yolu değil, diye de ekledi.
Başbakan, von der Leyen ile dostluğuna rağmen (her ikisi de merkez sağ Avrupa Halk Partisi üyesi), duygulardan etkilenmeyeceğini söyledi.
Tusk, Polonya yeniden yerleştirme mekanizmasıyla ilgili hiçbir yükü kabul etmeyecektir. Bu ideolojik bir tartışma değildir. Polonya çok özel bir durumda. Yasadışı göçün büyük baskısı altındayız, ifadelerini kullandı ve şöyle ekledi:
Eğer birisi Polonyanın ek bir yükü omuzlaması gerektiğini söylüyorsa, bunu kimin söylediğinden bağımsız olarak, benim cevabım Polonyanın ek yükü kabul etmeyeceğidir. Nokta.
Hibrit tehdit
Daha önce paktı blok genelinde yük paylaşımını sağlamaya yönelik tarihi bir başarı olarak selamlayan von der Leyen, Avrupa Komisyonunun Polonyada ağırlanan Ukraynalı mültecilerin sayısını göz önünde bulunduracağını dile getirdi.
Komisyon Başkanı, Polonya, Ukrayna ile olağanüstü bir dayanışma göstermiş ve göstermekte olup neredeyse üç yıldır en fazla sayıda Ukraynalı mülteciye ev sahipliği yapmaktadır ve bu kesinlikle dikkate alınması gereken bir husustur, dedi.
Bu, Avrupa Birliğinin sadece dikkate alacağı değil, aynı zamanda bu olağanüstü yalnızlığa saygı duyacağı bir şeydir.
Pakt kapsamında, göç baskısı altında olduğu düşünülen ülkeler dayanışma tedbirlerinden yararlanacak. Örneğin, bazı sığınmacıların başka bir üye ülkeye yerleştirilmesini sağlayabilecek ya da mali destek ve ekipman alabilecekler. Ayrıca, sistemden kısmen ya da tamamen muaf tutulabilecekler, yani kendi topraklarındaki göçmenleri yeniden yerleştirmeleri ya da ortak fona katkıda bulunmaları istenmeyecek.
Muafiyetler henüz açıklanmadı, ancak mevzuat yürürlüğe girdikten ve Komisyon göç baskısının düzeyini değerlendiren yıllık raporunu yayınladıktan sonra resmiyet kazanacak.
Paktı uygulamayı reddeden bir ülkenin, uygulayan diğer ülkeler tarafından sunulan dayanışma tedbirlerinden yararlanıp yararlanamayacağı net değil.
Komisyon daha önce reformu görmezden gelen üye devletlere karşı yasal işlem başlatma tehdidinde bulunmuş ve mevzuatın, karşı oy kullananlar da dahil olmak üzere 27 ülkenin tamamı için bağlayıcı olduğunda ısrar etmişti. Cuma günü von der Leyen bu tutumunu yinelemekten kaçındı.
Öte yandan, Brükselin düşüncelerini Varşovanınkilere uyarlaması ilk kez olmuyor.
Geçen yıl Tuskın araçsallaştırılmış göç durumlarında sığınma hakkının geçici olarak askıya alınmasını öngören yeni bir plan sunmasının ardından Komisyon, tüm üye devletlerin sığınma prosedürüne erişim sağlama yükümlülüğü olduğunu vurgulamıştı.
Tuskın kararlılığını sürdürmesi ve siyasi destek kazanması üzerine Komisyon yumuşamış ve nihayetinde istisnai durumlarda ve kesinlikle gerekli olan hallerde temel hakların askıya alınmasına izin veren bir kılavuz yayınlamıştı.
Von der Leyen Bu bir göç meselesi değil, bu bir ulusal güvenlik meselesi, dedi.
Biz bunu hibrid bir tehdit olarak görüyoruz.