• Turkhane Logo

Borrel istemişti: AB, İsrail ile diyaloğu askıya almadı

Brüksel'de bir araya gelen AB dışişleri bakanları İsrail ile siyasi diyaloğu sonlandırma konusunda görüş birliğine varamadı.

12:25 19 November 2024 Tuesday
Borrel istemişti: AB, İsrail ile diyaloğu askıya almadı
Brüksel'de bir araya gelen AB dışişleri bakanları İsrail ile siyasi diyaloğu sonlandırma konusunda görüş birliğine varamadı.

Avrupa Birliği (AB), İsrailin Gazzede yürüttüğü savaş nedeniyle artan eleştirilere rağmen, siyasi diyaloğu şimdilik askıya almama kararı aldı.
Brükselde düzenlenen dışişleri bakanları toplantısında, İsrail ile düzenli siyasi diyaloğun durdurulması önerisi tartışıldı. Öneri Avusturya, Çekya, Macaristan, Hollanda ve Almanyanın aralarında olduğu ülkelerin desteğini alamadı.
DW Türkçenin haberine göre İsrail ile siyasi diyaloğun askıya alınması önerisi AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrellden geldi. Geçtiğimiz hafta Borrell, İsrail ile düzenli siyasi diyaloğun askıya alınması önerisini üye devletlere sunmuştu.
Borrell, gerekçe olarak da İsrailin Hamas ve diğer terör örgütlerine yönelik eylemleri sırasında insan hakları ve uluslararası insani hukuku ihlal ettiği yönündeki analizleri göstermişti.
 ABnin Gazze savaşına ilişkin olarak bir yılı aşkın bir süredir İsrail makamlarına uluslararası hukuka riayet edilmesi yönünde yapılan çağrıların karşılık bulmadığını, artık ABnin İsraile yönelik sonuç vermeyen stratejisini değiştirmesi gerektiğini savunan Borrell, İsraile iki başlıkta yaptırım uygulanması önerisinde bulunmuştu. 
Üye ülke dışişleri bakanlarının Ortadoğudaki gelişmeler başlıklı oturumda masaya yatırdığı bu öneriler, İsrail ile siyasi diyaloğun askıya alınmasını ve İsrailin yasadışı yerleşimlerinden AB ülkelerine ithalatın yasaklanmasını öngörüyordu.
Borrell yaptırımları hangi gerekçelerle savunuyor?AB temsilcisi Borrell, 15 Kasımda kaleme aldığı blog yazısında İsraile yönelik politika değişikliği önerisinin nedenlerini sıralamıştı.
Gazzede giderek kötüleşen durumu anlatmakta kelimelerin kifayetsiz kaldığına vurgu yapan Borrell, Gazze Şeridinin pek çok yerinde insanca yaşama imkanı kalmadığına işaret etti.
Gazzenin kuzeyinin bir zamanlar bir milyondan fazla insana ev sahipliği yaptığını, ancak haftalarca süren bombardımanın ardından bu bölgelerin tamamen boşaltıldığını, kıyameti andıran görüntülere tanık olunduğunu belirten Borrell, Kuzey Gazzede etnik temizlik alt başlığı altında şu ifadelere yer verdi:
Kuzey Gazzede olup bitenleri tarif etmek için ‘etnik temizlik sözcüklerinin giderek daha fazla kullanılması tesadüf değil.
Buzdağının sadece görünen kısmıKaleme aldığı yazıda Gazzedeki trajediye dair gördüklerimiz, buzdağının sadece görünen kısmı ifadelerine yer veren Borrell, bir yılı aşkın bir süredir Gazzeye gazeteciler ile uluslararası gözlemcilerin neredeyse giremediğine, bugüne kadar 130u aşkın gazetecinin öldürüldüğüne dikkat çekerek, Bu, demokratik bir devlet tarafından şimdiye kadar uygulanan en uzun bilgi karartmasıdır sözlerini kaydetti.
AB temsilcisi ayrıca Gazzede yaşananlara benzer olaylara şimdi de Güney Lübnanda tanık olunduğunu, Batı Şeriada da aşırılık yanlısı yerleşimcilerin Filistinlileri şiddet yoluyla topraklarını terk etmeye zorladıklarını aktardı.
AB ve ABD tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılan Hamasın 7 Ekimde İsraili hedef alan terör saldırıları sonrasında ABnin bu saldırıları şiddetle kınadığını, İsrailin uluslararası hukuk sınırları içinde kendisini savunma hakkına da güçlü destek açıkladığını hatırlatan Borrell, İsraile bir dehşet diğerini haklı çıkarmaz diyerek öfkesine yenik düşmeme, uluslararası hukuka riayet etme çağrıları yaptıklarını, ancak İsrailin bu çağrılara kulaklarını tıkadığını belirtti.
Borrell AB hükümetlerini de uyardı: Karşımıza çıkacakYazısında, İsrail de dahil olmak üzere Ortadoğudaki tüm savaşan tarafların uluslararası insancıl hukuku yaygın bir şekilde göz ardı eden tutumlarıyla ABnin üzerine inşa edildiği temelin altını oyduklarını ifade eden Borrell, AB başkentlerini de şu ifadelerle uyardı:
AB, güçsüzü güçlüye karşı korumak için hukukun üstünlüğü üzerine inşa edildi. AB için bu sadece temel bir ilke değil, aynı zamanda varoluşsaldır. Tıpkı bilgi edinme özgürlüğü ve hesap verebilirlik gibi. Kendimizi aldatmamalıyız. Komşu bölgemizdeki bu insani felaket, dönüp dolaşıp evimizde karşımıza çıkacak. Başka bölgelerdeki krizler, dalga etkisiyle gecikmeyle ama aynı zamanda intikam ile gelir. Geçen hafta Amsterdam sokaklarında gördüğümüz gibi, bu krizlerin göç, iç güvenlik, sosyal gerilim, Yahudilere, Müslümanlara, Araplara karşı ırkçılık vb. açılardan Avrupaya yansımaları şimdiden kendini hissettirmeye başladı.
İsrail muaf tutulmamalıAB Yüksek Temsilcisi, bu uyarı sinyallerine kayıtsız kalınmamasının önemine vurgu yaparken, uluslararası kurallara dayalı dünya düzeninin ayakta tutulabilmesi için bu kuralların ayrım gözetmeksizin uygulanması gerektiğini savundu, bu kuralların sistematik olarak ihlal edildiğinde yaptırımlar uyguladıklarını anımsatarak da Ancak şu ana kadar İsrail olası sonuçlardan muaf tutuldu dedi.
Artık bu değişmek zorunda sözlerini kaydeden Borrell, bu nedenle yaptırımları ABnin gündemine taşıdığını kaydetti.
ABde görüş birliği yokAB ile İsrail arasında 2000 yılında yürürlüğe giren Ortaklık Anlaşması ilişkileri güçlendirmek ve ortaklığı daha da geliştirmek için düzenli siyasi diyalog öngörüyor.
İspanya ve İrlanda birkaç ay önce ABye İsrail ile bu anlaşmayı gözden geçirmeyi önermişti.
Bu konuda ABde görüş birliği sağlanamasa da yaptırım önerisinin Brükseldeki toplantının gündemine taşınmış olması, İsraile ilk önemli uyarı olarak değerlendiriliyor.
Çünkü İsrail ile AB arasındaki Ortaklık Anlaşmasında ilişkilerin insan hakları ve demokratik ilkeler temeline dayandığı belirtiliyor.
Anlaşma sadece siyasi diyalog öngörmüyor aynı zamanda sanayi, enerji, ulaşım ve turizm gibi alanlarda da ekonomik iş birliğini düzenliyor.

Son güncelleme: 12:25 19.11.2024
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı