• Turkhane Logo

Almanya'da sandıktan çıkan beş sonuç

Almanya, Brandenburg ve Saxonya eyaletlerinde sandıktan çıkan sonuçları tartışıyor.

13:25 03 Eylül 2019 Salı
Almanya'da sandıktan çıkan beş sonuç
Almanya, Brandenburg ve Saxonya eyaletlerinde sandıktan çıkan sonuçları tartışıyor.

Almanyada aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) geçen hafta sonu Brandenburg ve Saxonya eyaletlerinde seçim sandığından ilk sırada çıkamasa da oylarını artırdı. 
Kuruluş yılı 2013ten beri alınan bu parlak sonuçlar 2017 eyalet ve 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki oy artışının devamı diye nitelendi. 
MERKEL VE ORTAĞI SPD GERİLİYOR
Federal Almanya Başbakanı Angela Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) seçimde kan kaybetti.
İktidar partileri iki eyalette de sandıktan lider çıkmış olsa da Avrupanın en büyük ülkesindeki merkez partilerin popülizmin yükselişini engellemede ne kadar zorlandıkları AfDnin başarısı ile gözler önüne serildi.
AŞIRI SOL DA OY KAYBETTİ
Euronews Türkçenin haberine göre ülkenin özellikle doğusunda partilerin yabancı ve sistem karşıtlığı mesajları seçmenlerde karşılık bulurken doğu Alman siyasetinin önemli aktörlerinden aşırı solcu Linke Partisinin oy kaybederek yüzde 10 seviyesine inmesi, solcu popülist seçmenin bir kısmının aşırı sağa kaymış olabileceğine işaret etti.
Peki Almanyanın iki doğu eyaletindeki seçimler ülke için hangi sonuçları doğurdu? Sonuçlar ülkenin siyasi geleceği için ne gibi bir öneme sahip?
CDU lideri Annegret Kramp-Karrenbauer (sol başta) ile Başbakan Angela Merkel, Saksonyada CDU adayı Michael Kretschmerin (ortada) seçim zaferine sevinemedi. Kretschmer partisine karşı bir kampanya yürütmeyi tercih ettiği sandıktan 1inci çıkabildi. 
1. CDU/SPD KOALİSYONU DÜŞTÜ, FAKAT YIKILMADI
Almanyanın iki önemli doğu eyaletinde CDU ve koalisyon ortağı SPD seçimden ilk sırada çıktı. Fakat sandık sonuçları iki tarafın da ciddi oy kaybına uğradığını, aşırı sağcı popülist AfD ise küçük bir farkla ikinci parti geldiğini gözler önüne serdi. 
Bu durum koalisyonu paylaşan hem CDU hem de SPDnin büyük bir darbe almasına sebep oldu.
Sarsıntının temelinde iki eyalette de iktidarda oluşan koalisyonların yıkılması bulunuyor. Saksonyada SPD eyalet seçimlerinin son 130 yılının en kötü sonuçlarını alarak oyların sadece yüzde 7,7sini elde edebildi. Bu da CDU ile girilen koalisyonun son bulmasına sebep oldu.
Brandenburgda SPDnin aldığı zafer ise diğer koalisyon ortağı Linkenin seçmen tarafından cezalandırılmasından dolayı sönük kaldı ve Saksonyada olduğu gibi koalisyon bozuldu.
2. AfD İKTİDARA HİÇ BU KADAR YAKIN OLMAMIŞTI
Şu ana kadar Almanya Federal Parlamentsunda (Bundestag) sandalyesi bulunan tüm siyasi partiler AfD ile bir ittifakı reddetti. Fakat buradaki asıl soru aşırı sağcı partinin seçimlerde aldığı başarıları devam ettirmesi durumunda bu reddin ne kadar daha sürdürülebileceği. Avrupa örneklerine bakıldığında bunun çok uzun sürmeyeceği yönünde.
Brandenburg ve Saksonyada oyların dörtte birini elde eden AfD özellikle koalisyon kurma girişimlerinde durumun kritik bir hâl alacağının habercisi.
Örneğin Saksonyada Hıristiyan Demokratların hükümet kurmak için SPD ve Yeşillerin kapısını çalacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Brandenburgda ise Yeşillerin SPD ile Linke arasında gidilecek solcu bir koalisyonda rol almaları yüksek bir ihtimal. 
Bununla birlikte bölge ekonomisinin temel taşı olan kömür üretimi konusunda Yeşiller ideolojik alamda zıt bir noktada. Koalisyonun kurulması için bu pozisyonlardan geri adım atmanın şart olması AfDnin selini kuvvetlendiriyor.

Buna paralel olarak bazı muhafazakar politikacılar AfDnin savunduğu kimi fikirleri aşırı sağcıların yükselişini engellemek için sahiplenmeye başladı. 
Saksonyada CDU adayı Michael Kretschmer partisine karşı bir kampanya yürütmeyi tercih etti. Rusyaya yaptırımları eleştiren politikacı, Saint-Petersburga giderek Vladimir Putin ile görüşmeyi teklif etti.
Bu da AfD ile kurulabilecek bir koalisyonun o kadar da düşük bir ihtimal olmadığını işaret ediyor.
3. BERLİN DUVARI YIKILSA DA ALMANYA BÖLÜNMÜŞ KALDI
Son iki eyalet seçiminden çıkan kesin bir sonuç varsa o da Doğu ve Batı Almanyanın birleşmesinden tam 30 yıl sonra iki tarafın birbirinden gittikçe uzaklaşması. İşsizliğin çok düşük seviyelerde olması ve bölgelerde yıllardır sağlanan ekonomik büyümeye rağmen Almanyanın doğusunda yaşayanların önemli bir kısmında terkedilmişlik hissi hâkim. 
Daha iyi iş imkânları sebebiyle 3,5 milyondan fazla gencin bölgeyi terk etmesi halkta geleceklerinin ellerinden alınması olarak yorumlanıyor.
Bu demografik sorunun en fazla olduğu bölgeler ise AfDnin en güçlü olduğu kırsal alanlar. Bunun üzerine göç konusundaki endişeler de eklenince AfDnin popülist söylemlerinin oy kazanması çok zor olmuyor. 
Sandığa yansıyan bu durum normalde yüzde 10u aşamayan AfDnin bu oranı Saksonyada yüzde 28e taşımasının bir kanıtı.
Seçime katılım oranının yüksek olması da AfDyi avantajlı kıldı. Zira daha önceleri seçimlere gitmeyen büyük bir bölüm sandıkta oyunu popülist söylemlere attı.
4. YEŞİL DALGA TSUNAMİYE DÖNÜŞMEKTEN UZAK
Son yıllarda Yeşillerin arka arkaya elde ettiği seçim başarıları sadece Almanyada değil ülke sınırları dışında da makes buldu. 
2017 federal seçimlerinde yüzde 10 oy oranını aşamayan siyasi parti son kamuoyu yoklamalarında yüzde 20lere yükseleceğinin sinyallerini verdi.
Son eyalet seçimlerinde de Yeşiller oylarını artırdı ama beklenilen seviyeye ulaşılamadı. Sandık öncesi yapılan anketler Yeşillerin Brandenburgda yüzde 14,4, Saksonyada ise yüzde 10,9 oy alacağını işaret ediyordu. 
Kesin olmayan sonuçlara göre bu oran sırasıyla yüzde 10,8 ve 8,6da kaldı.
Sonuçlar Yeşil dalganın en azından yakın gelecekte bir tsunamiye dönüşmeyeceğini işaret etti.
5. YENİ KURAL SİYASİ BÖLÜNMÜŞLÜK MÜ?

Almanyanın doğusu ve batısındaki tek ortak nokta siyasi tablonun parçalara ayrılmış olması. 2nci Dünya Savaşı sonrası Almanyada parlamentoya girebilmek için partilerin yüzde 5 oy barajını aşmaları şart kılındı. 
Bu kararın gerekçesi Weimar döneminde savaş öncesi yaşanan siyasi parçalanmaydı. Meclisteki 10u aşkın siyasi parti sistemin felç olmasına ve Nazilerin yükselmesine sebep olmuştu.
Savaş sonrası dönemin büyük bir bölümü de bu sebeple CDU ve SPD monopolünde yaşandı. AfDnin yükselişi Almanyada otoritarizmin geri dönüşü olarak görülmese de siyasi sisteminin daha bölünmüş ve netlik kaybettiği gözlemlenebiliyor. 
Kimilerine göre ise bu bölünmüşlük farklı fikirlerin de dile getirilmesini sağlayan demokratik bir ortam sunuyor.
Pazar günü alınan eyalet sonuçları ise iki partinin monopolünün artık sona erdiğini ve siyasi tablodaki parçalanmanın süreceğini işaret ediyor.

Son güncelleme: 13:25 03.09.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı