• Turkhane Logo

Almanya'da korkutan araştırma: Aşırı sağcılık ve demokrasi karşıtlığında artış

Friedrich Ebert Vakfı’nın son araştırmasına göre, Almanya’da aşırı sağcılık keskin bir şekilde artıyor ve toplumun merkezinde hızla yayılıyor.

11:14 24 Eylül 2023 Pazar
Almanya'da korkutan araştırma: Aşırı sağcılık ve demokrasi karşıtlığında artış
Friedrich Ebert Vakfı’nın son araştırmasına göre, Almanya’da aşırı sağcılık keskin bir şekilde artıyor ve toplumun merkezinde hızla yayılıyor.

Almanyada her on iki kişiden biri, aşırı sağcı dünya görüşüne sahip. Bu sonuç, Sosyal Demokrat Partiye (SPD) yakın olan Friedrich Ebert Vakfı (FES) tarafından görevlendirilen Bielefeld Üniversitesinden bir sosyal araştırma ekibi tarafından elde edildi.

DW Türkçenin haberine göre 2002den bu yana her iki yılda bir yapılan Mesafeli Merkez başlıklı toplumsal araştırma kapsamında, Ocak/Şubat 2023te yaşları 18 ila 90 arasında değişen yaklaşık 2 bin kişiyle anket yapıldı. Araştırmaya göre, bu kişilerin yüzde sekizi açık bir şekilde aşırı sağcı bir eğilime sahip. Daha önceki anketlerde bu oran yüzde iki ila üç arasındaydı.
Diktatörlük isteyenler artıyorTüm yaş gruplarında yüzde beş ila yedi arasında bir kesim, Almanya için tek bir güçlü parti ve liderin olduğu bir diktatörlükten yana. Friedrich Ebert Vakfında aşırı sağcılıkla mücadele projesini yürüten Franziska Schröter, araştırmanın ortaya koyduğu otoriter tutumlara yönelik artan sempatiyi, yakın geçmişte ve günümüzde yaşanan sayısız krizle açıklıyor:
Korona pandemisinin sonuçları henüz aşılamadı. İklim krizi de tüm hızıyla devam ediyor ve Şubat 2022den bu yana Rusyanın Ukraynayı işgali, enerji güvenliği veya fiyat artışlarıyla ilgili daha fazla belirsizlik ve korku getirdi. Bu çoklu krizler, dayanışma ve birlik içinde ya da ayrıştırıcı ve dışlayıcı bir şekilde tezahür ediyor.
Aşırı sağcılık ve maddi kazanç ilişkisiMesafeli Merkez başlıklı araştırma, Bielefeldli sosyal psikolog Prof. Andreas Zickin başkanlığındaki üç kişilik uzman ekip tarafından hazırlandı. Zick, aşırı sağcı tutumların gelirle bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor.
Krizler, giderek daha fazla insan tarafından ulusal boyutta algılanıyor. Yani krizler, daha az maddi varlığı olan insanları daha çok etkiliyor. Düşük gelirli katılımcılar arasında her iki kişiden biri (yüzde 48) krizlerden kişisel olarak etkilendiğini düşünürken, bu oran orta gelir grubunda yüzde 27,5, yüksek gelir grubunda ise sadece yüzde 14,5tir.
Aşırı sağcı gruplar ve komplo teorilerine inananlar hükümetin korona pandemisiyle mücadele tedbirlerine karşı kışkırtıcı eylemlerde vve sürekli gösterilerde bulundu. Aşırı sağcı gruplar ve komplo teorilerine inananlar hükümetin korona pandemisiyle mücadele tedbirlerine karşı kışkırtıcı eylemlerde ve sürekli gösterilerde bulundu. 
Devlete duyulan güven azalıyor
Büyük çoğunluk hâlâ mevcut demokratik hükümet biçimini desteklese de, aynı zamanda devlet kurumlarına ve demokrasinin işleyişine duyulan güvende de bir azalma söz konusu. Bununla birlikte toplumun yüzde 38i komplo teorilerine inanırken, yüzde 33ü popülist ve yüzde 29u etnik-otoriter-isyankâr tutumlara sahip.
Korona pandemisi sırasında 2020/21de yapılan anketle karşılaştırıldığında bu, yaklaşık üçte bir oranında bir artış anlamına geliyor. Klasik medyaya yönelik şüphecilik veya tümüyle reddetme oranında da artış söz konusu. Medya organlarının siyasetin etkisi altında ve hatta hükümetle iş birliği içinde oldukları iddiasına iki yıl önce yüzde 24 oranında inanılırken, şimdi bu oran yüzde 32ye yükselmiş durumda.
Demokrasi tehlikede mi?Bu gelişmenin nasıl durdurulacağı ve tersine çevrileceği, aralarında bilim insanı Andreas Zickin de bulunduğu pek çok kişinin kafasını kurcalıyor: Temennilerin ya da daha iyi refah politikalarının, toplumsal çatışmaları, hoşnutsuzlukları ve protestoları yatıştırmak için sadece kısmen uygun olduğu zamanlarda yaşıyoruz. Kriz dönemleri, insanların siyasi olarak hareket ettiği ve kendilerini yeniden konumlandırdığı zamanlardır. Bu konumlanma, merkezden sağa doğru olabilir. Merkezde yer alan ve kendilerini aşırı sağcı olarak algılamayan ya da örgütlemeyen insanlar, toplumun aşırı sağcı kesiminin tutumlarını benimserse, demokrasi tehlikeye girer.
Korona salgını sonrası her şey değişti
Andreas Zick, 2022 yılında Leipzig Üniversitesi tarafından yürütülen otoriterlik araştırmasına atıfta bulunarak, bu fenomeni değerlendirmenin ne kadar zor olduğunu anlatıyor: Bu araştırmaya göre, aşırı sağcı tutumlar Korona pandemisinin ikinci yılında azaldı, ancak demokrasiden memnuniyetsizlik hala yüksekti ve birçok insanlık karşıtı önyargı yaygın olarak paylaşılıyordu. Bugün aşırı sağcıların diğer radikal sağcı, komplo odaklı ve anti-demokratik gruplarla örgütsel birleşme arayışına yoğun bir şekilde girdiği biliniyor. Birçok kişinin, aşırı sağcı Reichsbürger (İmparatorluk Vatandaşları) yapılanmasına yakınlaştığı ve hatta terör hücreleri oluşturduğu bir dönemdeyiz.
Nazi diktatörlüğüne atıfBielefeld Disiplinlerarası Çatışma ve Şiddet Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Zick, Mesafeli Merkez çalışmalarını Almanyadaki hatırlama ve anma kültürünün bir parçası olarak da görüyor. Bu çerçevede 1933ten 1945e kadar süren Nasyonal Sosyalist diktatörlüğe de atıfta bulunuyor:
Nasyonal Sosyalizm, propaganda, ajitasyon ve devlet terörü de dahil olmak üzere faşist toplumun ideolojisi ve uygulaması bir Nazi örgütü tarafından geliştirilmiş ve uygulanmış olsa bile, toplumun merkezinde ortaya çıkmış ve toplum tarafından desteklenmiştir.
Reichsburger (İmparatorluk Vatandaşları) diye bilinen aşırı sağcı gruplara yönelik Neu-Ulmde düzenlenen operasyonlarda çok sayıda silah ele geçirilmişti. Reichsburger (İmparatorluk Vatandaşları) diye bilinen aşırı sağcı gruplara yönelik Neu-Ulmde düzenlenen operasyonlarda çok sayıda silah ele geçirilmişti. 
Leipzig Üniversitesi bünyesinde bulunan Aşırı Sağcılık ve Demokrasi Araştırmaları Merkezi uzmanı Gert Pickel de Mesafeli Merkez araştırmasının sonuçlarının kendilerinin daha önce yaptığına benzediğini belirtiyor. Komplo teorilerine inanma mantalitesinin demokrasi için zehir olduğunu vurgulayan Pickel, bunun saldırganlığı da beraberinde getirdiğini belirtiyor.
Pickele göre en alarm verici gelişme, buna inanan aşırı sağcıların sayısındaki artış. Bu nedenle siyasi sorumluluk taşıyan temsilcilerin asla aşırı sağcı içerikleri kullanmaması yönünde uyarıyor, aksine antisemitizm, ırkçılık, Müslüman ve LGBTİ+ düşmanlığına karşı politikacıların kararlılıkla mücadele etmesi gerektiğini kaydediyor.
Yarıdan fazlası Alman değerlerini savunuyorMevcut araştırma, toplumun birçok krizle nasıl yüzleşmesi gerektiğini de sorguluyor: Yüzde 53lük kesim, ulusal değerlere dönüşten yana. Bu kişiler, dış dünyadan soyutlanma çağrısında bulunuyorlar ve geleneksel Alman değerlerinin, erdemlerinin ve görevlerinin mevcut krizlerle başa çıkmak için en etkili yöntem olduğunu düşünüyorlar.

Son güncelleme: 11:14 24.09.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı