• Turkhane Logo

Almanya'da derin devlet kuşkusu

10 yıl önce Almanya’da NSU terör örgütü ortaya çıktı. 2000-2007'de 8'i Türkiye kökenli 10 kişiyi öldüren örgüt ile ilgili hala çok sayıda soru karanlıkta.

11:11 03 Kasım 2021 Çarşamba
Almanya'da derin devlet kuşkusu
10 yıl önce Almanya’da NSU terör örgütü ortaya çıktı. 2000-2007'de 8'i Türkiye kökenli 10 kişiyi öldüren örgüt ile ilgili hala çok sayıda soru karanlıkta.

Almanyada aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı terör örgütünün varlığı, 4 Kasım 2011de Eisenach kentinde düzenlenen bir banka soygunuyla ortaya çıkmıştı. Soygunda polisle yaşanan kovalamaca sonrası NSU örgütü üyeleri Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardtın bir karavanda ölü bulunmalarıyla ortaya çıkmış, ardından da 185 kilometre doğudaki Zwickau kentindeki evlerinde yangın çıkmıştı. Kundaklama olduğu tespit edilen yangında zarar görmeden kurtarılan çok sayıda belge, fotoğraf ve video ele geçirildi. Çizgi film kahramanı Pembe Panterin yer aldığı bir videoda ise NSU adlı bir örgütten ve 2000-2007de işlenen cinayetlerden bahsediliyor, ayrıca öldürülen kişilerin kurşunlanmış fotoğrafları görülüyordu.

Böylece NSUnun yedi yıl zarfında Almanya’nın farklı kentlerinde 8i Türkiye kökenli biri Yunan, biri Alman polis 10 kişiyi öldürdüğü anlaşıldı. Bilinen üç üyesi olan örgütün, 10 cinayetin yanı sıra en az 15 banka soygunu ve en az iki ağır bombalı saldırı düzenlediği tespit edildi. NSU davası sırasında Kölnde düzenledikleri iki saldırı dışında, seri cinayetlere başladıkları yer olan Nürnbergte 23 Haziran 1999 tarihinde Türkiye kökenli bir vatandaşın işlettiği birahaneye el fenerine yerleştirilmiş bomba koyanların da onlar olduğu ortaya çıktı.

Kölnde iki bombalı saldırı
Kölndeki saldırılardan ilki, market işleten İranlı ailenin dükkanına 19 Ocak 2001de bir Noel hediye kutusunda bırakılan patlayıcıyla düzenlenen idi. Olayda ailenin kızı ağır yaralandı, dükkan tamamen zarar gördü. Aile her şeyini bir anda kaybetti. Babanın seneler sonra, NSU örgütünün bilinen hayattaki tek üyesi Beate Zschäpenin yargılanması sırasında Geriye baktığında patlayıcının sabah erken saatte müşteri yokken ve yakındaki okuldan çocukların tenefüste gelmesinden önce meydana gelmiş olmasına, hiç suçu günahı olmayan insanlar yerine sadece kendilerinin zarar görmesine, acı duysalar da şükür ettiklerini şeklindeki sözleri hafızalara kazındı.

NSU, Köln kentinde 9 Haziran 2004te ise Türkiye kökenlilerin dükkan ve restoranlarının bulunduğu Keup Caddesinde çivili bomba saldırısı düzenledi. Sevilen bir berber dükkanının hemen önünde duran bir bisiklete yerleştirilen patlayıcı gücü yüksek bombanın infilak etmesi sonucu çoğu ağır, 22 kişi yaralandı. Can kaybı yaşanmaması büyük bir şanstı.

Polis, bu saldırının bağlantısını araştırırken önce sigortayı dolandırmak üzere Türkiye kökenli esnafın sahtekârlık yapmış olabileceği ihtimali üzerinde durdu. Akabinde Kürtler ile Türkler arasında bir anlaşmazlıkla ya da PKK ile bağlantılı olabileceği düşünüldü. Patlamanın mağdurları defalarca sabaha karşı evlerinden özel komandolar eşliğinde alınıp çapraz sorguya tabi tutuldular. Kimi esnafın gizli fiziki ve teknik takibe alındığı da seneler sonra örgütün ortaya çıkması ve yargılama sürecinin başlamasıyla ortaya çıktı.

Polisin hiç aşırı sağ üzerinde durmaması, yıllarca fail veya şüpheli de bulamaması, ısrarla da olaylarda mafya,uyuşturucu, PKK ve Türk-Kürt çatışması, sigorta yolsuzluğu gibi iddialara yoğunlaşması mahallede kimi esnaf ve mahalle sakinini birbirine güvensiz hale getirdi.

Birçok mahalle sakini ise başından beri olayın arkasında aşırı sağcıların, Neonazilerin olduğunu savunuyordu. 9 Haziran 2004deki kamera kayıtlarını izleyen esnafa göre bu, bir Neonazi saldırıydı. Onları buna ikna eden iki ipucu vardı: Biri bombanın bisiklete yerleştirilmiş olması, ikincisi de bisikleti patlamanın meydana geldiği Özcan Kuaförün önüne bırakan kişilerin de Türk veya Kürt gibi görünmemesi. Ancak cadde sakinlerinin bu iddiasının araştırılması talebine yaklaşık dört sene sonra Köln Başsavcılığı olumsuz yanıt verdi ve soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.
Derin devlet kuşkusu
NSU cinayetlerinin geç ortaya çıkması, daha sonra cinayetlerle ilgili yürütülen soruşturmalarda tespit edilen ihmaller ve hatalar, saldırıların arkasında derin devlet olup olmadığı, yani gizli bir gücün soruşturmaları engelleyip engellemediği kuşkusuna neden oldu.

Kassel kentinde işlettiği internet kafede 2006 yılında 21 yaşındayken öldürülen Halit Yozgatla ilgili dosyaya yansıyan detaylar da bu kuşkuyu güçlendirmişti. Cinayetten hemen önce Anayasayı Koruma Teşkilatı çalışanı olduğu belirlenen Andreas Temme adlı kişinin olay mahallinde bulunduğu ortaya çıkmıştı. Olay sonrası Temme polis tarafından gözaltına alınmış, ancak cinayeti görmediğini iddia eden Temme, delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakılmıştı. Temmenin cinayette bir rolü olup olmadığı ise hâlâ belirsizliğini koruyor.

Haziran 2012de ise NSUnun ortaya çıkmasından sadece birkaç gün sonra Almanyada iç istihbarattan sorumlu olan Anayasayı Koruma Teşkilatında NSU örgütü üyeleriyle bağlantılı dosyaların yok edildiğinin fark edilmesi de derin devlet kuşkusuna yol açtı.

Bu olayın ardından dönemin teşkilat başkanı Heinz Fromm görevinden istifa etti.

Sanıklar ve aldıkları cezalar
İhmal tartışmalarıyla devam eden soruşturma sonrası NSUya yönelik hazırlanan iddianame 2012 yılında kabul edildi. Dava Mayıs 2013te sıkı kontroller altında Münihte başladı. Temmuz 2018de sonuçlanan davada, NSUnun yaşayan tek üyesi olarak bilinen sanık Beate Zschäpe, 10 kişinin öldürülmesine yardım ve yasa dışı terör üyeliğinden müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ayrca örgüte silah temin eden Ralf Wohlleben de cinayete yardımdan suçlu bulundu ve 10 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Carsten S. ile Holger G. adlı sanıklar da örgüte silah veya belge, araç ve malzeme temin etmekten 3 ve 2 yıl hapis cezalarına çarptırıldı.

NSU davasının ana sanığı Zschäpe, aldığı müebbet hapis cezasına itiraz etti ve konu Federal Yüksek Mahkemeye taşındı. Ancak Yüksek Mahkeme, Zschäpe hakkında verilen 10 cinayete yardım ve yasa dışı örgüt üyeliğinden aldığı cezayı onayarak Zschäpenin temyiz başvurusunu geri çevirdi. Zschäpenin mahkumiyet kararını Eylül ayında bu kez de Federal Anayasa Mahkemesine taşıdığı geçen hafta ortaya çıktı.
NSU kaç kişiydi, destekçileri var mıydı?
Almanyada 2012 yılında kurbanları anmak için bir devlet töreni düzenlenmiş, Başbakan Angela Merkel, törende NSU cinayetlerinin aydınlatılacağı sözünü vermişti. Ancak Merkel, Size Almanyanın başbakanı olarak cinayetlerin aydınlatılacağı sözünü veriyorum. Yardım edenleri, onların yardımcılarını, arka plandaki adamları açığa çıkarma ve suçlulardan yargı önünde hesap sorma sözü veriyorum dediyse de NSU tüm boyutlarıyla bugüne kadar hâlâ tam olarak aydınlatılmadı.

İç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatının bugünkü başkanı Thomas Haldenwang de geçen ay Berlinde katıldığı bir toplantıda NSU cinayetlerinin tüm yönleriyle aydınlatılamadığını teslim etti. NSUnun ortaya çıkışının teşkilat tarihinin en derin krizi olduğunu ve komple başarızlık olarak hissedildiğini söyleyen Haldenwang, hâlâ kendisi için de pek çok sorunun cevapsız kaldığını, örgütün hayattan kopardığı insanları kimin, neye göre seçtiğini, katilleri suç işledikleri kentlerde kimlerin desteklediğini, neden NSU ortaya çıktığında istihbaratta dosyaların yok edildiğinin ortaya çıkarılamadığına dikkat çekti.

NSU hakkında bir kitap yazan ve aşırı sağcılıkla ilgili araştırmalarıyla bilinen siyaset bilimci Prof. Dr. Hajo Funkeye göre ise cinayetlerin aşırı sağcılar tarafından işlenmiş olabileceği yönünde soruşturma yapılmasını başta engelleyen kişi, ilk cinayetlerin işlendiği Bavyerada dönemin içişleri bakanı olan, Hristiyan Sosyal Birlik üyesi (CSU) Günter Becksteindi. Funke, emniyette olayın arkasında aşırı sağcıların olabileceği yönünde soruşturma yapmak isteyen polisler olduğunu ve soruşturmanın engellendiğini iddia ediyor.

İki ay önce ölen Federal Emniyet Teşkilatı eski başkan yardımcısı Jürgen Maurer de hayatteyken bu tezi doğrulayan açıklamalarda bulunmuştu.
NSU avukatına göre arkasında derin devlet yok
Nürnbergte 2005te işlettiği döner büfesinde öldürülen İsmail Yaşarın ailesinin avukatı Aziz Sarıyara göre ise NSUnun arkasında bir derin devlet veya devlet birimlerinde organize bir yapılanma yok. Ona göre, hem istihbarat hem emniyet hem de diğer birimlerdeki bazı polisler, küçük gruplar veya sorumlular NSUya göz yumdu ve ipuçlarını ilgili makamlara aktarmadı, hatta bazı dosyaları muhtemelen de yok etti.

Bu yolla katillerin pasif biçimde korunduklarını söyleyen Sarıyar, Almanyada hâlâ zaman zaman emniyet ve istihbaratta aşırı sağcı veya sağcıları destekleyenlerin varlığına işaret ediyor ve NSU terör örgütünün faal olduğu dönemde de benzer polislerin varlığının kuvvetle muhtemel olduğunun altını çiziyor.

Almanyada Türkiye kökenlilerin çoğunda olduğu gibi avukat Aziz Sarıyarda da NSUnun ortaya çıkmasıyla büyük bir güven kaybı yaşamış. Yargı sisteminin bir parçası olarak da Aziz Sarıyar, Kendi kendime sordum, polisin iddia ettiği gibi, biz vatandaşların dostu ve koruyucusu olup olmadığını düşündüm diye yaşadığı süreci anlatıyor. Ancak hiçbir zaman Almanyayı terk etmeyi düşünmediğini vurgulayan Sarıyar, Bunu yapamazdım, çünkü aslında katillerin, suçluların da zaten hedefi oydu, direnmeden, korkutup Almanyayı terk etmemizi istiyorlardı. Alanı onlara teslim edemezdim, bu onların işini kolaylaştırmak olurdu sadece diye konuşuyor.

DW Türkçeye konuşan avukat Sarıyara göre müvekkili Yaşar Ailesi ve diğer kurban yakınları açısından NSU bir travma ve kapanması zor bir yara. Ancak bir nebze de olsa onları rahatlatan, ömür boyu hapse mahkum edilen Beate Zschäpenin cezasının onanmış olması.

Sarıyarın aktardığına göre müvekkili Yaşar Ailesi ve muhtemelen de diğer aileler için NSU davasiyla başka önemli bir nokta daha resmen kayıtlara geçti. O da İsmail Yaşarın ve diğer kurban ve mağdurların masumiyeti. Özellikle İsmail Yaşarın annesi için bu çok önemliydi diyen Sarıyar, Evladının yasa dışı bir iş yapmadığı, suç işlemediği, masum olduğu kayıtlara geçmeli ve bütün iddialar kayıtlardan silinmeliydi ve bu oldu şeklinde sözlerini tamamlıyor.

Son güncelleme: 11:11 03.11.2021
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı