• Turkhane Logo

AB'de Ortadoğu çatlağı: Borrell'den uyarı

Ortadoğu politikalarında ortak bir tutum sergilemeyen AB,

21:53 23 Ekim 2023 Pazartesi
AB'de Ortadoğu çatlağı: Borrell'den uyarı
Ortadoğu politikalarında ortak bir tutum sergilemeyen AB,

DW Türkçede yer alan habere göre Hamasın 7 Ekimde İsraili hedef alan terör saldırısı sonrasında Ortadoğuda yaşanan gelişmeler, Avrupa Birliğinde (AB) adeta kaosa yol açtı.

Üye ülkelerin bölgede tırmanan gerilime yönelik olarak ortak bir tutum ve söylem belirlemekte zorlanmaları, birliği temsil eden siyasi aktörlerin kritik anlarda farklı, kimi zaman çelişen açıklamalar yapmaları, AByi eleştiri oklarının hedefi haline getirdi.

Ne düşmanları ne de dostları ciddiye alıyor

Avrupa Politika Analiz Merkezinin (CEPA) kıdemli uzmanı Edward Lucas, Ne düşmanları ne de dostları Avrupa dış politikasını ciddiye alıyor sözleriyle AByi eleştirdi.

Lucas, CEPA tarafından yayımlanan analizinde ABnin Ukraynaya güçlü destek gösterdiğini anımsattı, buna karşın Ortadoğudaki gelişmeler konusunda sergilediği tutumunun ise hayal kırıklığı ve kafa karışıklığı yaratan bir tezat oluşturduğunu vurguladı.

Avrupa bölünmüş durumda

Bazı ülkelerin İsrailin kendini savunma hakkının sadık destekçisi olduklarına, diğerlerinin ise zor durumdaki Filistinlilerle içgüdüsel bir dayanışma hissettiklerine işaret eden Lucas, Avrupanın Ukraynadan farklı olarak Ortadoğu konusunda bölünmüş durumda olduğunu kaydetti.

Oysa Lucasa göre Avrupanın Ortadoğuda çok önemli çıkarları bulunuyor. İstikrarsızlık ve ihtilafların bölgede yoksulluğu ve göçü tetiklediğini anımsatan Edward Lucas, Ayrıca AB kaldıraç gücünden de yoksun değil, nüfus itibariyle Hindistan ve Çinden sonra üçüncü sırada yer alıyor, ayrıca ABDden sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumunda. Büyük kültürel, finansal ve ticari nüfuza sahip. Kendisini gururla Filistin halkı için en önemli donör olarak tanımlıyor ve Batı Şeriayı yöneten Filistin Yönetimi ile Gazzede faaliyet gösteren Birleşmiş Milletlerin yardım ajansına para aktarıyor. Bunun karşılığında ise çok az şey alıyor değerlendirmesine yer verdi.
ABDnin ABye güvenlik desteği azalabilir uyarısı

ABDden farklı olarak ABnin Ortadoğudaki tüm ülkelerle diplomatik ilişkileri bulunduğuna dikkat çeken Lucas, buna karşın Avrupanın bölgede çok etkisiz kaldığını, Tahran ile Riyad yakınlaşmasını ABnin değil  Çinin sağladığını hatırlatarak ifade etti, Ortadoğu, Avrupanın ulusal hükümetleri için kazançlı ve dikkat dağıtıcı olacak kadar yakın, ancak zihinlerin ortak, etkili bir stratejide odaklamasını sağlayamayacak kadar da çok uzak görünüyor eleştirisini yöneltti.

Kararlı ve tutarlı bir Avrupa politikasının Avrupalıların küresel sahnede ciddi aktörler olarak algılanmasını sağlayabileceğini belirten Lucas, Bu da düşmanların caydırılmasına yardımcı olur. Ama daha da önemlisi, dostları etkiler. Önümüzdeki yılların en büyük sorusu, ABDnin büyük meydan okuması olan Çinle başa çıkmada Avrupanın yardımına ne kadar güvenebileceği ve karşılığında ne kadar transatlantik güvenlik yardımı sunacağıdır. Son günlerde yaşananlar dikkate alındığında yanıtın çok değil olacağı açık. Sonuç olarak özgür dünyadaki herkes daha kötü durumda olacaktır ifadelerini kaydetti.
İnsani ateşkes ve insani koridor tartışmaları

AB ülkelerinin dışişleri bakanları pazartesi günü Lüksemburgda bir araya gelerek, Gazzedeki Filistinlilere insani yardımların nasıl ulaştırılabileceğini masaya yatırdılar, görüş ayrılıklarını aşmaya çalıştılar. Üye ülkeler, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterresin insani ateşkes önerisinin yanı sıra yardımlar için bir insani koridorun açılıp açılamayacağını tartıştılar.

Almanya ve Avusturya gibi üyeler İsrailin kendini savunma hakkının bulunduğunu, Hamasın İsraile roket fırlatmaya devam ettiği bir süreçte İsrailden kendisini savunmasına son vermesinin istenemeyeceğine dikkat çekerken, İrlanda, İspanya ve Hollanda gibi diğer bazı ülkeler insani ateşkes sağlanması gerektiği, Gazzedeki masum sivillerin ve özellikle çocukların acısının ulaştığı boyutun kabul edilemez olduğunu savunuyor.

AB fırsatı kaçırdı

ABde hararetli tartışmalar sürerken, dikkat çekici bir açıklama da Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jeans Asselborndan geldi.

Asselborn, ABnin Ortadoğudaki ihtilafta tansiyonun düşürülmesinde bir rol oynamasına ihtimal vermediğini, birliğin son yıllarda bu ihtilafın çözümüne somut katkı sağlayacak öneriler geliştiremediğine, fırsatı kaçırdığına, artık bölgede belirleyici bir aktör olmadığına dikkat çekerek, şunları kaydetti:

AB, çözüm önerileri konusunda net bir tutum sergilemekte başarısız oldu. Buna, 1967 sınırlarına tabi bağımsız bir Filistin devleti inşası ve Kudüsün İsrail ve Filistinin başkenti olması dahil. Son yıllarda artık bunu bir kağıda dökebilecek bir durumda bile olamadık. Bizim ABde buna ilişkin bir pozisyonumuz artık yok.

İki haftadır AByi temsil eden siyasi aktörlerin yaptıkları açıklamalardaki farklılıklar da eleştirilere yol açıyor.

Örneğin Hamasın İsraile saldırısının hemen ardından bir AB komiserinin Filistinlilere kalkınma yardımları durdurulacak açıklaması tepkiye yol açmış, Brüksel açıklamayı yardımlar durdurulmayacak diye düzeltmek zorunda kalmıştı.

Aynı şekilde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyenın İsraile destek ziyareti ve burada İsraile güçlü destek açıklarken Gazzedeki duruma değinmemesi de tartışmalara yol açtı, bazı üye ülkeler Von der Leyenın birliğin dış politikasından sorumlu olmadığına dikkat çekerek sözlerinin ABnin ortak görüşünü yansıtmadığını duyurdu. Hatta uluslararası basında Von der Leyenın tek başına hareket ettiği, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ile şahsi bir rekabetinin bulunduğu yönünde haberler yer aldı.

Borrellden güvenilirlik uyarısı

ABnin Ortadoğu konusunda ortak bir tutum belirleyememesinin uluslararası alandaki yankıları sürerken AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrellin bugün yayımlanan blog yazısında verdiği mesajlar dikkat çekti.

İsrail-Filistin: AB neyi temsil ediyor? başlıklı yazısında Borrell, İsrail ve Filistindeki dramatik gelişmeleri ele alma şeklimiz, ABnin önümüzdeki yıllardaki güvenilirliğini ve küresel rolünü belirleyecektir ifadelerine yer verdi.

Hamasın İsraile saldırdığı 7 Ekim sabahı, Rusyanın Ukraynaya saldırdığı 24 Şubat 2022 tarihindekine benzer duygular yaşadığını aktaran Borrell, bu hissiyatını Tarihte, büyük insani acılara yol açacak ve ABnin gelecek yıllardaki küresel rolünü belirleyecek bir başka belirleyici anla karşı karşıya kalacaktık sözleriyle aktardı.

İsrailin kendini savunma hakkının sınırları var

Yazısında, Hamas bir tür cihatçı kıyım ile mümkün olduğunca çok Yahudi öldürmek istedi. Hamasın bir terör örgütü olduğuna dair bir teyide ihtiyaç duyuluyorsa, son eylemleri bunu sağladı tespitini aktaran Borrell, İsrailin de elbette kendisini savunma hakkına sahip olduğunu vurguladı.

Bununla birlikte Borrell, Ancak, tüm haklarda olduğu gibi, bu hakkın da sınırları vardır ve bunlar uluslararası hukuk ve özellikle de uluslararası insancıl hukuk tarafından belirlenen sınırlardır. Su ve elektrik kaynaklarının kesilmesi ve sivillere evlerini terk etmeleri için baskı yapılması uluslararası hukuka  aykırıdır görüşünü kaydetti.

Hamas Filistin halkıyla karıştırılmamalıdır ve Gazzedeki sivil halk Hamasın suç teşkil eden eylemlerinden kolektif olarak sorumlu tutulamaz. Bu konuda Amerikalı müttefiklerimizle aynı görüşteyiz: Başkan Biden da İsrail hükümetine, İsrailin savaş hukukuna riayet etmesinin kritik bir gereklilik olduğunu vurguladı ifadelerine yer veren Borrell, Hamasın terör saldırılarını en sert şekilde kınadıklarını, rehinelerin önkoşulsuz serbest bırakılması çağrısı yaptıklarını anımsatarak, şu ifadelere yer verdi:

Ama Filistinlilerin trajik can kayıpları da yürek parçalayıcı. Unutmayalım ki insanları insan olarak görmemek her zaman en kötü şiddetin başlangıcıdır. Barış içinde yaşamak isteyen Filistinli sivillerin insanlığını da görmezden gelemeyiz. Büyük bir kısmı çocuk olmak üzere binlerce insan hayatını kaybetti. Korkunç koşullarda hayatlarını kaybeden İsraillilerin yasını tutuyoruz. Bu çatışmanın masum kurbanları olan Filistinli çocukların da yasını tutuyoruz.

Siyasi tutarlılığa vurgu

Filistin halkına yardımların Hamas tarafından kullanıldığı iddiası için Bu gerçek değil diyen Borrell, ayrıca AB açısından siyasi tutarlılığın büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, Değerlere ve normlara bağlılığımız çifte standart eleştirisine yer bırakmamalıdır. Ve buna sözlerimiz ve eylemlerimizle karşı koymalıyız uyarısında bulundu.

Özeleştirisini, Çok uzun zamandır Filistin meselesini sanki artık yokmuş ya da kendiliğinden çözülecekmiş gibi geçiştirmeye çalıştık sözleriyle sürdüren Josep Borrell, 100 yıllık İsrail-Filistin ihtilafında yeni bir evreye girildiğini belirtirken, Bu küresel barış için çok büyük tehlike arz edebilir ve uluslararası toplum bunu önlemek için harekete geçmeli ifadelerini yer verdi.
Uçurumun uçundayız

Barışın kendiliğinden gelmeyeceğini, inşa edilmek zorunda kalınacağına işaret eden Borrell, bu yöndeki çabalarını iki devletli çözüme odaklanarak güçlendireceklerine işaret ederek şunları kaydetti:

En zor kararlar her zaman uçurumun kenarında alınır. Ve biz şu anda uçurumun kenarındayız. Her ne kadar uzak ve zor görünse de, iki devletli çözüm bildiğimiz tek uygulanabilir çözüm olmaya devam ediyor. Ve eğer elimizde tek bir çözüm varsa, tüm siyasi enerjimizi bu çözüme ulaşmak için harcamalıyız.

Son güncelleme: 21:53 23.10.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı