TURKHANE.com - Moskova
Yeni yaptırımlarda hedefte Rusyanın kullandığı gölge filosuna yönelik olduğu da gelen bilgiler arasında.
Financial Timesın (FT) güvenilir kaynaklara dayandırdığı habere göre, söz konusu yaptırımların, Moskovanın 8 Ağustos öncesinde Ukraynadaki askeri operasyonları durdurmaması halinde devreye sokulabileceği belirtiliyor.
FTnin iki kaynağı, Washington yönetiminin Rus gölge filosuna yönelik yaptırımları Moskova üzerindeki baskının kolay ilk adımı olarak gördüğünü ifade ediyor. Bir diğer kaynak ise ABD yetkililerinin Kremline yönelik çoklu baskı seçeneklerini masaya yatırdığını ve gölge filo kısıtlamalarının bu paketin önemli bir parçasını oluşturduğunu vurguluyor. Rusyanın yaptırımlardan kaçmak için oluşturduğu bu gölge filo, eski tankerlerden oluşan ve sigorta belgeleri olmadan faaliyet gösteren bir deniz taşımacılığı ağı olarak biliniyor.
Beyaz Saraya yakın yetkililer, Başkan Trumpın Rus lider Vladimir Putine yönelik hayal kırıklığının giderek arttığını ve Moskovanın müzakere masasına oturmaması halinde ağır bedeller ödeyeceğini belirtiyor. Bu açıklamalar, Trump yönetiminin Rusya politikasında sertleşme sinyali olarak yorumlanıyor.
Ultimatom ve Olası Sonuçları
ABD Başkanı Trump, 8 Ağustosa kadar Ukraynadaki çatışmaların durmaması halinde Rusyanın ticaret ortaklarına %100e varan ek gümrük vergileri getireceği uyarısında bulunmuştu. Bloombergin haberine göre ise Rus yetkililer, bu yaptırım tehdidini bertaraf etmek için ABDnin hava ateşkesi önerisini değerlendiriyor. Diplomatik çevreler, özellikle Hindistan ve Çin gibi Rusyanın önemli ticaret ortaklarının bu durumdan nasıl etkileneceğini ve karşı hamle geliştirip geliştirmeyeceklerini merakla takip ediyor.
Uzmanlar, gölge filosuna yönelik olası yaptırımların küresel enerji tedarik zincirlerini etkileyebileceği ve petrol fiyatlarında dalgalanmaya yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Rusyanın bu filoyu özellikle Asya pazarlarına yönelik petrol ihracatını sürdürmek için kullandığı biliniyor. Yaptırımların uygulanması halinde, Rus enerji sevkiyatlarının önemli ölçüde sekteye uğrayabileceği ve bunun da küresel enerji arz güvenliği açısından yeni riskler doğurabileceği değerlendiriliyor.