Gülen Hareketi gönüllülerine yönelik hukuksuz operasyonlara Birleşmiş Milletler’den çok sert bir uyarı geldi. 8 Birleşmiş Milletler Özel Raportörü, çocukları ve kadınları hedef alan hukuksuz operasyonlar için çok sert bir uyarı mektubu kaleme aldı.
Birleşmiş Milletler çalışma grupları, Türkiye’de onbinlerce kişinin somut delil olmadan, yalnızca “aidiyet” iddiasıyla gözaltına alındığını ve bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu açıkladı.
BM: Tutuklamalar Keyfi ve Hukuksuz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a hitaben 21 sayfalık bir mektup gönderildi. Mektup 8 Ekim 2025’te “AL TUR 9/2025” referans numarası ile Cenevre’deki Türkiye Daimi Temsilciliği’ne iletildi. Mektup, terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlarda yaşanan ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin kaygıları ortaya koymuş ve 2017’den bu yana gönderilen çok sayıda önceki iletişime (mektup) atıfla, Gülen Hareketi gönüllüsü olduğu iddia edilen kişilere yönelik ihlallerde süreklilik arz eden bir durum olduğu belirtildi.
8 Birleşmiş Milletler Özel Raportöründen, Çocuklar ve Kadınları Hedef Alan Operasyonlar Hakkında Çok Sert Mektup!
1⃣Birleşmiş Milletler Terörle Mücadelede ve İnsan Hakları Özel Raportörü Ben Saul,
Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu İletişim Başkan Yardımcısı Matthew Gillett,… pic.twitter.com/Wy3g4x6mCK— Dr. Ufuk YEŞİL (@ufukyesil911) December 8, 2025
Dr. Ufuk Yeşil’in sosyal medya hesabından duyurduğu bu mektubun aldında imzası bulunan yetkililerin isimleri şu şekilde:
Birleşmiş Milletler Terörle Mücadelede ve İnsan Hakları Özel Raportörü Ben Saul,
Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu İletişim Başkan Yardımcısı Matthew Gillett,
Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü Irene Khan,
Barışçıl Toplanma ve Örgütlenme Özgürlüğü Özel Raportörü Gina Romero,
Mahremiyet (Özel Hayatın Gizliliği) Hakkı Özel Raportörü Ana Brian Nougrères,
Din veya İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü Nazila Ghanea,
Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Ayrımcılık Çalışma Grubu Başkanı Claudia Flores ve
Eğitim Hakkı Özel Raportörü Farida Shaheed
21 sayfalık uyarı mektubunda özetle şu bilgiler yer alıyor:
23 KARAR YAYIMLANDI
Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu (WGAD), Haziran 2017–Mart 2024 arasında Türkiye’de Gülen Hareketi’yle bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerle ilgili 24 ayrı karar yayımladı. Bu kararların tamamında, söz konusu kişilerin keyfi, hukuki temelden yoksun ve siyasi saiklerle tutuklandığı belirtildi.
ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI STANDARTLARINA BAĞDAŞMIYOR
Çalışma Grubu, Türkiye’de uzun süredir uygulanan “iltisak” ve “algılanan aidiyet” gibi soyut kavramlarla yapılan suçlamaların uluslararası insan hakları standartlarıyla bağdaşmadığını vurguladı.
Yüzbinler Soruşturuldu, Onbinler Gözaltına Alındı
Resmî verilere göre:
Haziran 2023 – Haziran 2024 arasında 8.800’den fazla kişi gözaltına alındı.
Aynı dönemde 1.500 kişiye dava açıldı.
2016–2022 yılları arasında toplam 332.884 kişi gözaltına alındı.
Temmuz 2024 itibarıyla 702.000’in üzerinde kişi, Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesi kapsamında soruşturuldu.
Bu rakamlar, uygulamanın bireysel bir durum değil, yaygın ve sistematik bir politika haline geldiğini gösteriyor.
AİHM: ByLock Tek Başına Suç Değildir
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bugüne kadar en az 35 toplu davada, 2.200’den fazla kişinin “özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine” karar verdi.
2023’teki Yalçınkaya Büyük Daire kararı, yalnızca ByLock kullanmanın veya bir uygulamanın telefonla ilişkilendirilmesinin suçlama için yeterli olamayacağını açıkça ifade etti. Mahkeme, bir kişinin cezalandırılabilmesi için kasten, örgütsel bir amaçla ve suç niteliği taşıyan bir fiile katkı sağlayarak hareket ettiğinin kanıtlanması gerektiğini vurguladı.
Bu karara rağmen Türkiye’de mevzuatta bir değişiklik yapılmadı.
BM: Mevzuat Aşırı Geniş ve Kötüye Kullanılıyor
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin Türkiye ile ilgili son kararlarında da benzer tespitler yer aldı. Komite, yalnızca “Gülen Hareketi’ne sempati duyduğu izlenimi” veren kişilerin bile somut delil olmadan tutuklanmasının ICCPR’ın 9. maddesine aykırı olduğunu belirtti.
BM uzmanları, Türkiye’de terörle mücadele yasalarının:
Aşırı geniş,
Belirsiz,
Keyfi yorumlara açık olduğunu,
bu nedenle gazetecilerden öğretmenlere, memurlardan iş insanlarına kadar geniş bir kesimin şiddet içermeyen eylemlerle terör suçlamasına maruz kaldığını ifade etti.
“İnsanlığa Karşı Suç Kapsamına Girebilir” Uyarısı
WGAD, kararlarında Türkiye’deki uygulamaların belli koşullarda:
Siyasi görüşe dayalı ayrımcılık,
Kitlesel ve sistematik gözaltı,
Temel hakların ihlali
nedenleriyle “insanlığa karşı suç” niteliği taşıyabileceğini de belirtti.
BM: Türkiye’den Açıklama Bekliyoruz
Birleşmiş Milletler mekanizmaları, kararlarında Türkiye’ye şu başlıklarda açıklama talebi yöneltti:
Neden bu kadar çok kişi, somut delil olmadan soruşturuluyor?
Terör suçunun tanımı neden uluslararası standartlara uyumlu hale getirilmiyor?
ByLock, sendika üyeliği, okul kaydı gibi faaliyetlerin suçlama konusu yapılmasının gerekçesi nedir?
AİHM kararları neden uygulanmıyor?
Gözaltı ve tutuklamalar neden siyasi görüş veya algılanan aidiyete göre yapılıyor?
Türkiye’nin bu sorulara ne yanıt vereceği merak ediliyor.
MEKTUBUN ORJİNALİ: https://spcommreports.ohchr.org/TMResultsBase/DownLoadPublicCommunicationFile?gId=30317







