• Turkhane Logo

"Virüsün içindeki mânâya bir bakış"

"İnanmış bir insan bilir ki kâinatta cereyan eden hiçbir hadise başıboş ve tesadüfî değildir. Her hadise de inanan insanlar için ayrı ayrı pek çok mânâlar, mesajlar vardır."

19:20 22 Nisan 2020 Çarşamba
"İnanmış bir insan bilir ki kâinatta cereyan eden hiçbir hadise başıboş ve tesadüfî değildir. Her hadise de inanan insanlar için ayrı ayrı pek çok mânâlar, mesajlar vardır."

Yazar Ali Akpınarın makalesi şöyle;

‘’Bir kitabullah-ı âzamdır serâser kâinat,

Hangi harfi yoklasan mânâsı hep Allah çıkar’’


(Recaizade Mahmut Ekrem)

4 aydır Dünya’nın en önemli gündemi koronavirüs oldu.120 nanometre çapında olan yüzbin tanesi bir araya gelse yaklaşık 1cm büyüklüğe ulaşan bu çok küçük varlık; din,dil,ırk,renk ve hatta zengin, fakir ayırt etmeden bütün insanlığın korkulu rüyası haline geldi. Çıkış sebebi her ne kadar yarasa,yılan ve hatta Çinli bilim insanlarının son raporuna göre Pangolinler olduğu söylense de şu değişmez bir hakikattır ki; musibet ve belaların -ister deprem, ister sel, ister yangın ve isterse salgın hastalıklar olsun- ilâhî bir ikâz olarak değerlendirilmesi mümince bir bakış açısının gereğidir.

İnanmış bir insan bilir ki kâinatta cereyan eden hiçbir hadise başıboş ve tesadüfî değildir. Her hadise de inanan insanlar için ayrı ayrı pek çok mânâlar, mesajlar vardır. Her insan bu mânâ ve mesajları hemen kavrayamayabilir. Hadiselerin dış yüzüne bakarak sebeplere takılır, iç yüzüne ve perde arkasına bakmak çoğu zaman aklına bile gelmez. Az çok kavrayan insan da sadece kendi acizliği nisbetinde, kendi bakış açısının sınırlılığı ölçüsünde idrak edebilir. Halbuki Allah’ın her bir hadisede nihaî bir gayesi ve pek çok maslahatları olduğu aşikârdır. Nasıl ki Kur’ân’ı Kerim, Allah-u Teâlâ’nın Kelâm sıfatından gelen bir kitap olduğu gibi, Kâinat da Kudret ve İrade sıfatından gelen bir kitaptır. Baştan sona kelime kelime, cümle cümle, sayfa sayfa her parçasıyla okunmaya hazır beklemektedir. Kâinatın her sayfasına hikmet nazarıyla bakan, eşya ve hadiselerin bir dili olduğunu kavrar, onlardan gerekli ders ve ikâzları alır.

Üstad hazretleri kâinat kitabını doğru okumanın; önce insanı doğru okumadan geçtiğini teyit sadedin de: ’’Kâinat büyük bir insan; insan da küçük bir kâinattır’’der. Öyleyse insan mahiyeti itibariyle kâinatın küçük bir numunesi, fihristi hükmündedir denebilir. Bu itibarla nasıl insan mekânızmasına dışarıdan; fıtratına aykırı, onun tâbiatını bozacak, vücud dengesini alt üst edecek zararlı, sağlıksız olan birşey verilse bedenen ve ruhen sarsıntı geçirir, yatağa düşer belki de ölümüne sebep olur, aynen öyle de ‘büyük bir insan olan şu kâinat mekânızmasına’ Allah’ın koyduğu kanunlardan sapmalar yaşandığında, ’sünnetullah’ denilen tekvini emirlere uyulmadığında, ahlâksızlık, hayasızlık, fuhşiyat ile fıtrat bozulunca, haksızlık, adaletsizlik, zulüm ile kâinatın mizan terazisi kırılınca bunun neticesinde de kâinat farklı farklı afet ve felâketler ile sarsıntı yaşar. Bu da, ayetin de işaretiyle: ’’Bir de öyle fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şamil olur’’ 1 buyurulur. Demek ki bu hadise bize şunu gösteriyor; başta insan kendine, sonra da hegemonyası altında bulunan insanlara zulmü, acımasızlığı, vahşiliği o denli artmış olmalı ki, dünya çapında herkes bu bela ve musibete dûçar kalmış oluyor.

Gözle görülemeyecek kadar küçük bir varlıkla koca koca ekonomiler sarsıldı, insanlar eve kapandı, ülkeler titredi, dize geldi. Üstad hazretleri, bu cismi küçük cürmü büyük varlıklara işareten şöyle der ; ’’…bir karınca bir Firavunu, bir sinek bir Nemrud’u, bir mikrop bir cebbarı o intisap kuvvetiyle mağlûp edebildiği gibi,nohut tanesi küçüklüğünde bir çekirdek dahi, dağ gibi heybetli bir çam ağacını omuzunda taşıyabilir’’ 2.Bir yönü bu olmakla birlikte, bambaşka bir yönünün de; bir takım güzelliklerin, doğumların, değişimlerin de olabileceğini şu ifadelerle dile getirir Asrın Mütefekkiri :’’Fırtına, zelzele, veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok mânevî çiçeklerin inkişâfı vardır. Tohumlar gibi neşv ü nemasız kalan birçok istidat çekirdekleri, zahirî çirkin görünen hadiseler yüzünden sümbüllenip güzelleşir. Güya umum inkılâplar ve küllî tahavvüller, birer manevî yağmurdur’’ 3 der.

Evet Nemrudları, Firavunları deviren küçük cisimler, aciz, cahil ve zalim insanlara der ki; haddini bil, ölüm var ahiret var, hesap var mizan var unutma…

Toprağın altındaki, dev ağaçları taşıyan çekirdeklerde der ki; benim gibi sende sebeplere riayet et, toprağa değ başını, Allah’a tevekkül et, teslim ol ve sabret…bak baharda nasıl sümbüllenip meyveler açacak gör…

 Dipnotlar:

1) Enfâl Suresi,25

2) 2.Şuâ,2.Makam

3) 18.Söz,2.Nokta       

                                              

                                                                                                                                                     

  

Son güncelleme: 19:20 22.04.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı