• Turkhane Logo

Tüm iddianameler tek merkezden

Emniyet'te hazırlanan copy-paste formu 81 ilde iddianameye dönüşüyor.

12:08 06 Haziran 2017 Salı
Tüm iddianameler tek merkezden
Emniyet'te hazırlanan copy-paste formu 81 ilde iddianameye dönüşüyor.

Yazılan iddianamelerin hukuksuzluk sorunu

Cemaate yönelik PDY adı altında yapılan soruşturmalarda iddianameler yazıldıkça hukukun nasıl ayaklar altına alındığı gün yüzüne çıkmaktadır. İddianamelerin neredeyse hepsinde aynı temalar işlenerek hukuksuzluklar sıradanlaştırılmaya çalışılmaktadır. 

Yazılan iddianamelerin hepsinde ortak bir dil kullanılmaktadır. Dışardan bağımsız bir hukukçuya inceleme fırsatı verilse, işin hukuksuzluk kısmını bir kenara bırakırsak en iyi niyetle bu iddianamelerin hepsinin aynı savcı tarafından düzenlendiğini düşünecektir. Çünkü tüm iddianamelerde aynı yöntem kullanılarak, sayfalarca cemaatin geçmişi ve yapısı sanki bir örgüt yapısıymış gibi anlatıldıktan sonra, en sonada hiçbir somut gerekçe eklemeden şüphelilerin bu örgüt mensubu olduğu anlaşılmıştır diyerek cezalandırılmaları istenmektedir.

Oysaki hakimler gibi C.Savcıları da bağımsız olmalıdır ve hukuk içerisinde kalarak eldeki delillere göre şüpheliler hakkında hem lehe hem alehe araştırma yapıp ona göre bir karar vermelidiler. Ancak ne yazık ki delilden yola çıkılarak hareket edilmeyip, tek elden hazırlanan sözde örgüt metni iddianamenin üst kısmına kopyalanarak, aşağı tarafada yine listeler halinde savcılıklara gelen isimler itina ile yerleştirilmektedir.

Hukuka göre suç sayılmayan ancak şimdilerde revaçta olan; sendika üyeliği, banka hesabı gibi durumlar ortaya çıkıncada iddianamenin deliller kısmına bu hususların eklenmesi ihmal edilmemektedir. Ülkenin değişik yerlerinde görev yapan, birbirini tanımayan ve bağımsız!! çalışan savcıların, bir yıl öncesine kadar olmayan ancak her nasılsa bir gecede ortaya çıkan sözde terör örgütü iddianamelerini birbirleriyle aynı şekil ve içerikte hazırlamaları her savcının hukuka ve kanunlara harfiyen uymasından değil, talimatın tek merkezden gelmesi ve iddianameye dönüştürülen polis fezlekelerinin tek elden hazırlanması ile alakalı bir durumdur.

Doğrunun tek olmasına karşılık yanlış her zaman birden fazladır. Sınavlarda bile şıkların birisi doğru diğerleri yanlış olur. Öğrencilerin kopye çektikleri de yaptıkları aynı doğrulardan değil aynı yanlışlardan anlaşılır.

Aynı bunun gibi tüm iddianamelerde aynı yanlış ve hukuksuzlukların yapılması aynı yerden kopye çekildiğnin, daha doğrusu kopyanin aynı yerden verildiğinin açık göstergesidir.

Örgüt olarak tanımlanan ve tarihi anlatılan cemaat yapısı, bu ülkede ne tek cemaat olma özelliğine sahip ne de eylemleri yeni ortaya çıkmış gizli veya suç sayılabilecek eylemlerdir. Ancak amaç bu grubu terör örgütü ilan etmek olduğundan ve yargı camiasında bu amaca gönüllü ya da gönülsüz hizmet eden hakim savcılar bulunduğundan, ortaya hukuk garabeti denilebilecek bu iddianameler çıkmaktadır. İddianamede, cemaatin lideri olan Gülenin dini sohbetler yaparak insanlara bir şeyler anlatması ve sohbetlerin videoya çekilmesi, etrafına sempatizanlarını toplayarak, onlara fikirlerini aşılaması ve etrafındakiler ile beraber örgütü kurması olarak anlatılmıştır.

Ancak dini duyguların nasıl istismar edildiği, hangi kendi fikirlerinin kime nasıl empoze edildiği açıklanmamıştır. Yani din eksenli yapılan sohbetler, insanlara Allahı ve Peygamberi anlatmak ve dinleyiciler arasında genç nüfusun çoğunlukta olması suç sayılmış ve terör örgütü olarak adlandırılmıştır. Yapılan bu sohbetlerden etkilenen bazı insanların okul, yurt, pansiyon, dershane gibi kurumların açılması ve bu kurumlarda gençlerin ahlaklı şekilde yetişmesi için maddi olarak yardımda bulunup hayırseverlik yapması ise himmet adı altında örgüte yardım sağlamak olarak nitelendirilmiş ve yardım yapanda, toplayan da terörist ilan edilmiştir.

Bu şekilde insanların parası ile kurulan yurt, dershane ve kolejlere, imkanı olmayan, anadolunun kırsal kesiminden gelen fakir öğrencilerin alınması ve sayılarının fazla olması, örgüt faaliyeti olarak değerlendirilmiş ve örgüte öncülük edebilecek ve zamanla kadrolarında yer alabilecek zeki kişileri yetiştirmek olarak anlatılmıştır.

Oysaki dinin temelinde de bizim kültürümüzde fakire ve ihtiyaç sahibine yardım edip fırsat vermek esastır. Tüm cemaatlerde ve hatta STKlarda bu usül hep uygulanagelmiştir ve uygulanmaya devam etmektedir. Dershanelerde, kolejlerde öğrencilerin konsantrasyonlarını artırmak ve verimli ders çalışmalarını sağlamak için düzenlenen piknik ve diğer sosyal aktiviteler örgüte insan kazandırma adı altında tanımlanmıştır. Bir diğer örgüt faaliyeti sayılan unsur ise öğrencilerin aynı evlerde kalması ve açılan evler gösterilmiştir.

Oysa ki bu yöntem cemaatllerin ortak amacı olan; insanlara dini anlatma, dindar ve ahlaklı bir nesil yetiştirmek için tüm cemaatlerin başvurduğu bir yöntemdir. Özellikle farklı illerde üniversiteyi kazanan öğrencilerin ailelerinden uzakta olması ve denetlenmelerinin zor olması nedeniyle zararlı ve kötü ortamlara girmemeleri ve kendilerini iyi yetiştirebilmeleri için ev başvurulan bir yöntemdir.

Ancak sadece genç neslin düzgün yetişmesi için diğer her cemaat gibi yapılan bu faaliyet sanki sözde örgüte adam yetiştiren hücre evleriymiş gibi anlatılıp suç unsurları arasında sayılmıştır. Işık evi olarak adlandırılan bu evlere ve evlerde kalan öğrencilere, burs veren, kurban bağışı yapan, erzak yardımı yapan esnaflar da örgüte finansman sağlamak ve yardım etmekle suçlanıp terör örgötü üyesi olarak adlandırılmışlardır.

Bu  ve benzeri bir çok faaliyet sanki terör faaliyetiymiş gibi anlatılıp insanlar hakkında terör suçundan iddianameler düzenlenmektedir.iddianamelerde sayılan bu unsurları suç unsuru kabul edecek olursak, ülkedeki tüm cemaat, tarikat, sivil toplum kuruluşu, dernek ve vakıf kalmayacak ve hepsi terör örgütü ilan edilecektir.

İddianamede Gülen cemaatinin örgüt olduğunun 2014 ile 2016 yılları arasında MGK toplantılarında alınan bir çok kararla ortaya çıktığına işaret edilmiştir. Ancak Anayasada açıkça belirtildiği üzere MGK kararları sadece tavsiye niteliğinde olup hiç bir bağlayıcılığı yoktur.

Kaldı ki hükümetin bu tavsiyeye uyması durumunda bile, herhangi bir grubu terör örgütü ilan etme yetkisi bulunmamaktadır.

Örgütün varlığına sadece mahkemeler karar verebilirler. Bu konuda da henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmamaktadır. Aksi düşünüldüğünde hükümet istediği her grubu çoğunluğuna dayanarak terör örgütü ilan edebilir.

Mesela muhalefet partisinin yaptığı bir sokak eylemini gerekçe göstererek o partiyi ve üyelerini terör örgütü ilan edebilecektir ki, bu hukuk devleti ile bağdaşmaz ve dünyanın hiç bir yerinde böyle bir yöntem yoktur. Tüm iddianamelerde bu hususlar matbu olarak anlatıldıktan sonra 15/07/2016 tarihinde yapılan ve başarısız olan darbe girişimi ön plana çıkartılarak örgütün silahlı olduğu anlaşılmıştır denilmekte ve silahlı terör örgütü üyeliğinden insanlar suçlanmaktadır.

Yine bu kısımda da aynı yönteme başvurularak; darbe gecesi
yaşanan olaylar genişçe anlatılıp tahribatın boyutu gösterilmekte, hiç bir hukuki dayanağı olmadan darbenin faili olarak Gülen cemaati ilan edilmektedir. Ardından da bu cemaatle uzaktan yakından kimin alakası varsa hepsine terörist damgası vurulmaktadır. Darbenin henüz tam olarak çözülmediği,faillerinin tam olarak delilleriyle ortaya çıkarılmadığı gerçeğini saklamak için de darbe nedeniyle oluşturulan mağduriyetler ön plana çıkarılmaktadır.

Bu durum rasgele yapılmamakta yine gelen talimat gereği yapılmaktadır. Talimatı veren irade bu işin sinyanleri darbe gecesi verilmiştir. Henüz hiç bir darbe şüphelisi yakalanmadan devletin en yetkili kişileri darbenin faalini belirlemiş medyada o yönde açıklamalar yapılmıştır. Sonrasında ise hep aynı yönde hareket edilmiş ve yargıya da aynı yönde talimatlar verilmiştir. Ancak gerçeklerin ortaya çıkmaması için yapılan her türlü baskı, oluşturulan tüm korku ortamları ve yargının bir kılıç gibi kullanılmasına rağmen, hukuksuzluğun boyutlarının çok yukarılara ulaşması ve vicdanın yalan söyleyememesi nedeniyle gerçekler her gün biraz daha anlaşılmakta ve insanlar özgürce konuşamasalar bile hal dilleriyle gerçekleri ortaya çıkarmaktadırlar.

Doğrunun ve adaletin er geç ortaya çıkma ve tecelli etmesi gibi huyları vardır. 

Son güncelleme: 12:08 06.06.2017
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı