• Turkhane Logo

"Sünnete uymanın önemi"

"Bilmeden, tanımadan birini sevmek, ona karşı muhabbet duymak akıldan ne kadar uzak ise; âlemleri yararan Rabbimizi bilmeden, sevmek de o kadar eksik ve muhaldir."

18:39 21 Nisan 2020 Salı
"Bilmeden, tanımadan birini sevmek, ona karşı muhabbet duymak akıldan ne kadar uzak ise; âlemleri yararan Rabbimizi bilmeden, sevmek de o kadar eksik ve muhaldir."



Yazar Ali Akpınarın makalesi şöyle;

Rabbimizi tam manasıyla bilebilmek için şüphesiz ki O’nu en iyi bilen ve bildiren biri olmalı. Bütün peygamberlerin ümmetlerine müjdesini, muştusunu verdiği Hz. Muhammed (asm) “numune-i imtisal” olarak göndermiştir.


Allah (cc) onun nurunu, Hz. Adem’den (as) önce yaratmış; ki Hz. Adem (as) onu şefaatçi yaparak Allah’a yalvarmıştır. Hz. Adem’in (as) “Muhammed hürmetine beni affet” demesine mukabil, Rabbimiz “Sen Muhammed’i nereden biliyorsun?” diye sorunca, Hz. Adem (as) “Ben Cennetin kapısında ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedun Resûlullah’ yazdığını gördüm. İsmi, İsm-i Şerifinin yanında bulunan biri Senin katında kıymetine ulaşılamayacak biri olmalıdır” şeklinde mukabelede bulunmuştur.

Bu itibarla Allah’ın katında böyle bir kıymete sahip birisi elbette ki O’nu herkesten çok bilen bir zât olmalıdır. Ancak öyle bir zât, Rabbimizi bize lâyıkıyla tanıttırabilir, sevdirebilir.

İşte bu zâtın ve onun yolunun (Sünnet-i Seniyye) ne kadar önemli olduğunu Rabbim şu âyeti ile bize bidiriyor: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Âl-i İmran: 31) Rabbimiz kendi marifetine ve muhabbetine giden yolun ancak ve ancak Resulüne (asm) ittiba ile olacağını kesin bir dille ilân ediyor. Yani Efendimizi (asm) tanıyıp, bildiğimiz ölçüde onu seveceğiz. Sünnetine ittiba ettiğimiz ölçüde de Rabbimizin rızasını, hoşnutluğunu kazacanacağız. Birbirinden ayrılmaz bir bütün gibi; “Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa, Resulüne (asm) ittiba edilecek. İttiba edilmezse netice veriyor ki Allah’a muhabbetiniz yoktur.” Ona ittiba etmek ve itaat etmek Cenabı-Hakk’ın rızasını kazanmanın en kestirme yoludur.

Bugün her şeyden daha çok o Rehberi (asm) tanımaya, bilmeye, sünnetine ittiba etmeye muhtacız. Neden “bugün” dedim; zira bugün her asırdan daha beter bir durumla karşı karşıyayız. Hakkın tutup kaldırılmadığı, Kur’ân’ın dilden kalbe yol bulamadığı bir zamandayız. Yanlışın doğru, haramın helâl addedildiği zamanı sanki Efendimiz (asm) asırlar öncesinden görerek bu zamanda sünnete uymanın önemini şu ifadelerle bizim dikkatimize sunmuştur: “Fesad-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir.”

O halde onu sımsıkı tutmaya gayret edelim, hayatımıza hayat kılalım. Onun yoluna dilbeste olalım. Ancak bu takdirde hem bizim çehremiz hem de İslâmın çehresi değişecektir.

Kaynak: Yeni Asya

Son güncelleme: 18:39 21.04.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı