• Turkhane Logo

"Seçim kararı 15 Temmuz 2016'da alındı!.."

Gazeteci-Yazar Ahmet Nesin, bugünkü köşe yazısında AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şehit cenazeleri sonrasında gündeme sıkça gelmeye başlayan erken seçime ilişkin bir yazı kaleme aldı.

10:36 27 Ocak 2018 Cumartesi
Gazeteci-Yazar Ahmet Nesin, bugünkü köşe yazısında AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şehit cenazeleri sonrasında gündeme sıkça gelmeye başlayan erken seçime ilişkin bir yazı kaleme aldı.

Erdoğan 1 Kasım seçimlerinden sonra tekrar düşüşe geçtiğinin farkına vardığını belirten Gazeteci-Yazar Ahmet Nesin, bu gerekçeyle Afrine harekat yaptırdığını belirtti. Seçim kararının Erdoğan tarafından 15 Temmuz 2016da alındığını yazan Nesin, bunun yine erken seçim için yapıldığını ancak işe yaramayacağını iddia etti.

Artı Gerçekteki köşe yazısında Ahmet Nesin, şunları kayıtlara geçirdi;

69 gündür Antalya L Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan HDP eski PM üyesi Muhittin Kayanın evi Efrin gerekçesiyle gözaltına alınması için basıldı. Kayanın tutuklu olduğunu öğrenen polis Bilgimiz yoktu savcının kararıyla geldik dedi. Bu haber, Recep Tayyip Erdoğan hükümeti iktidara geldiğinden beri yaşadığımız olayların tamamının bir özeti esasında. Burada önemli olan arkadaşımızın tutuklu olması ve onu bilmeyen polisin evini basması değil. Burada önemli olan tutuklu olan birisinin Barış adına mesaj yazdığını ihbar eden sistem ve onu incelemeden evinin aranmasına izin veren savcılık. Gazeteciliğimin 4 küsur yılını adliye ve sıkıyönetim muhabiri olarak geçiren ben, sahte savcılık yapmaya kalkışsam, böyle bir hata yapmam. Dikkat ederseniz hiçbir sahte doktor yada başka meslekten kişiler öyle 1-2 yılda yakalanmazlar. En az sahtecilik yapan aşağı yukarı 5 yıl yapar. Hele öğretmenleri yakalamak olanaksıza yakındır.

Bunu neden anlattım, çünkü kendisini başkan yada Afrin savaşıyla beraber padişah zanneden Erdoğan da hem Türkiyeye, hem de dünyaya aynı oyunu oynuyor. Birincisi diplomasını göstermeyerek bunu gerçekleştiriyor. Ama daha da önemlisi Afrinde Kürtlere karşı açtığı savaşta, kendisini haklı çıkarmak için aynı zamanda IŞİDe karşı da mücadele ettiğini söylüyor. Bu arada yabancı dil bildiğini kanıtlamak için de YPGye VAY Pİ  Cİ diyor, esasında VAY VAY Kİ VAY diyor ama sanırım Amerikan aksanıyla konuştuğundan biz öyle anlıyoruz. Erdoğan IŞİDe karşı da savaştığını söylüyor ama ortada bir gerçek var ki, IŞİD ortaya çıktığından beri girmediği yada bence giremediği tek yer Afrin. Yani orada IŞİD yok.

IŞİD yok ama Erdoğanın beraber savaştığı ve hem tartıştığı hem de çoğu zaman sıkışınca Erdoğanı yarı yolda bırakan ÖSOnun IŞİDden hiçbir farkı yok. Adlarının IŞİD olmaması onların şeriatçı olmasını engellemiyor. Zaten Erdoğan da bu savaşa Fetih Suresiyle girmedi mi.

Dün sevgili Celal Başlangıçın yazısını okuduğumda bunca deneyimin boşuna olmadığını iyice anladım. Celal yazısında Erdoğanın 2 kez elini asker tabutuna koyarak 2. imamlık yaptığını ve bu konuşmalardan sonra erken seçim kararı aldığını ve daha birinci 2. imamlığında bunu Cumhuriyet Gazetesine analiz olarak yazdığından bahsetmiş.

Celal Başlangıç bu yıl gazetecilikte 44. yılına girdi, ben de 40. yılımdayım. Onunki neredeyse beşik kertmesi gibi. Bunca deneyim bize 2 şeyi sağlamış, ileriyi görebilmek ve bunu hep dürüstçe yazmak.

Celalin yazısını okurken 15 Temmuz 2016 gününe gittim. Kadıköyde arkadaşlarımla yemekteydim ve bana Avrupa yakasına geçemeyeceğimi, köprünün kapatıldığını söylediler. Derken 10-15 dakika geçmedi ki Ankarada f 16ların alçaktan uçuşa geçtiği haberi geldi. CNN açıktı ve hemen Ankaraya bağlandılar, Abdülkadir Selvinin suratı çizgisiz dosya kağıdı gibi olmuştu.

Ben 15 dakika daha bekledim ve 2 tweet attım: Havada darbe kokusu var ve Erken seçim hazırlıkları başladı. Diyeceksiniz ki darbe erken seçim getirir mi, evet darbe önce bir iç savaş hazırlığının parçasıdır, darbeyi yapan yada darbeden faydalanan iç savaşı çıkartır ki, arkasından Ey halkım, bize demokrasi lazım, onu da ancak ben getiririm desin ve arkasından savaşın rantını arkasına alarak seçime gitsin.

Erdoğan bu iç savaşı darbeden önce çıkarttı ve hezimete uğradığı 7 Haziran seçimlerinden 5 ay sonra, yani 1 Kasımda tekrar iktidara geldi. Ancak bu kez ilginç bişey oldu, mecliste MHPyi de arkasına alarak tek adamlık yasasını çıkarttı ama anketler seçimler için iyi sinyaller vermedi.

Referandumda çıkan sonuç tartışılır ama birçok Erdoğan yalakası gazetecinin aksine ben hep bu kadar başa baş gitmesinin nedeninin Kürt oyları olduğunu savundum. Kürt illerinde evlerinden edilen 1,5 milyona yakın Kürt oy verememiş olabilir, bu onların Erdoğana oy verdiği anlamına gelmez ama batıda Kürtlerin ağırlıklı olduğu yerlere baktığımızda HAYIR oylarının nasıl da yükseldiğini görürsünüz. Bunları bölge bölge yazacağım bir gün.

Erdoğan batıda kendisine gelen Kürt oylarını yavaş yavaş kaybetmeye başladı. Yapılan anketler bişeyi daha gösterdi ki, o da Barzaninin Irakta yaptığı Kürt referandumuna karıştı ve tavır aldı. Oysa Barzani taraftarları Erdoğana oy veren kesim. O oylar yavaş yavaş kaybedildi, adresleri olmayan Kürtlerin yerini başka Kürtler almaya başladı. Diğerleri de adreslerini belirleyip, yüksek seçim kuruluna bildirdiğinde çok daha farklı bir sonuç çıkacak.

Erdoğan içsavaşın biyere kadar işe yaradığını ama 1 Kasım seçimlerinden sonra tekrar düşüşe geçtiğinin fena halde farkında ve bu yüzden Afrine girdi. Bunu yine erken seçim için yaptı ama işe yarar mı, hiç sanmıyorum, kalan bir parçacık Kürt oyunu da kaybetti bence Erdoğan. Anlayacağınız, cami avlusunda elini koyduğu tabut ve içinde yatan asker işe yaramayacak, ölümler Erdoğanın sonunu hızlandıracak, sadece Erdoğan hükümdar olsun diye açılan savaşta insanlar, çocuklar, kadınlar, gençler öldükleriyle kalacaklar.

 

Son güncelleme: 10:36 27.01.2018
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı