Analiz / İsmail S. Gülümser
Günümüzde zihinleri meşgul eden çok şey olduğu için, yüksek değer yargısına dair öneriler yeterince ilgi görmüyor. Olayların önünü arkasını hesap eden sağduyu sahipleri etkisiz hale getirilince, cahiller önüne düştüğü kalabalığı istediği yönde sürüklüyor. Ufku dar insanlara mahkûm toplumlar, yaşananı sağlıklı değerlendiremiyor, dindar olduğunu iddia edenler bile, genel rüzgâra uymaktan kendini kurtaramıyor.
Değer yargıları tüketilen toplumlar
Kısa sürede istediğini elde etmeden başka kaygısı olmayanlar, toplumun geçici süre için verdiği yetkiyi sonuna kadar suistimal ediyor. Şeytana rahmet okutacak ortakların yardımıyla toplumdan adalet duygusunu çıkarıp atıyor. Parayla beslediği zaaflarının esiri görevlileri kullanarak, elini kirletmeden güçlü birliklere karşı karanlık planlar yapıp komplolar hazırlıyor. Makamı ele geçirmiş şeytani düşünce esiri zayıf karakterliler, toplum temsilcilerine tuzak kurup elindekini alıyor.
Toplumun sigortası olan kurumlar çökertildi
Toplumun ıslahı için ortaya konan tüm çabalar, bir menfaat şebekesi tarafından yıkılıp parçalandı. Evler huzur yuvası olmaktan çıktı, önde görünenler çocuklarına devletten nasıl para çalınacağını öğretti. Cami cemaatine “hırsız bizdense mahzuru yok” anlayışı telkin edildi. Din görevlileri, toplumsal kokuşmanın önüne geçmeyi bıraktı, hırsızları aklayacak mazeret arayışına girdi. Eğitim yuvaları üniversiteler haksızlığı meşrulaştırdı. Hukuk yandaşı koruyan, muhalifler için suç üreten bir aparata dönüştü.
Güvenlik birimleri suçluya arka çıkıp, suçsuza işkenceyle suç kabul ettirme gayreti içinde. Halk bir mafya örgütüne teslim edilirken, toplum önderleri aldığı avantalarla avunup yaşanan vahşete gözlerini kapattı. Nesiller içten çürütülürken, grup çıkarı korkusuna kapılan aklı başında insanlar seyretti. Hırsızlar, hilafet vaadiyle kandırdığı kitlelere ülke tapusunu üzerine geçirmeyi bile alkışlattı. Gençlik kim bilir kaç dönem, ahlaki değerleri yıkanların etkisinden kurtulamayacak.
Şiddet ve zulümle toplum hizaya getirildi
Geçmişin zulümle topluma yön verme anlayışı, dindar olduğu sanılan insanlar eliyle yeniden hortladı. Çıkarları için hak ve adaleti yok edenler her dönem farklı kesimlerin elindekini alarak halka boyun eğdirdi. Saltanat-debdebe içinde bir hayatı sürdürmek isteyen karanlık ruhlar, yönetim yetkisini kullanıp toplum kesimlerine sırayla şiddet uyguladı.
On yılı aşkın bir süredir gönüllüler, zulme göğüs gerip zalimin oyuncağı olmaktan kaçındı. Bugün ülkenin en güçlü muhalefet partisi hedefte. Kendi yolsuzluklarını örten tetikçi yargıçlar, muhalefetin kazandığı belediyelere el koymak için tuzaklar kuruyor. Karanlık odaklarla ortak hareket eden yöneticiler, devlet imkanlarıyla gerçekle örtüşmeyen yalan bilgi üretip geniş kitleleri aldatıyor. Yaptıkları ihaneti gizlerken, muhalifleri hainlikle suçlayıp tutuklatıyor. İlim yuvası yapması beklenenler, her köşeye yeni hapishaneler inşa edip başını kaldıranı hapsediyor.
Nazi dönemindeki haksızlıkların farklı versiyonu bugünün Türkiye’sinde yaşanıyor. “İtiraf” adı altında ortaya saçılan iftiralar ile hedef gösterilenler karalanıyor. Şiddetle hizaya getirilmek istenen mazlumların feryatları göğe yükselirken, zafer sarhoşluğuyla uyuşturulan yandaşlar kulaklarını tıkıyor. Hapishaneler ağzına kadar masumlarla dolup taşarken, kirli plan sahipleri ülkeyi kurtaran kahraman rolüne bürünüp caka satıyor.
Zulme karşı direncin arka planı
Vefatının sene-i devriyesinin yaşandığı şu günlerde Fethullah Gülen’in toplumun ruh dünyası üzerindeki etkileri konuşuldu. Onun öğütlerinden ders alanlar da olayları tefekkür süzgecinden geçirip ibadetle derinliklerini artırmaya yöneldi.
Kötülükte ısrarı sürdüren zalimlerle, hayatını toplum düşmanlığına adamış derin yapıların birlikte yürüttükleri kirli planlara karşı direndi. Toprağa kök salan ağaçlar gibi, onlar da iç derinlikleriyle mukavemet kazanıp hadiselere göğüs gerdiler. İzzetle yaşama devam etmek için, Müslümanlığı yüzeysel değil tüm içtenlikleriyle hayata geçirdiler. Yüce yaratıcı da onların istikrarına mükâfat olarak medeni dünyanın beğenisine mazhar etti.
Bu tavırları devam ettiği sürece onlar gittikleri her yerde küçük sulh adacıkları kuruyor, Allah’la bağlarını artırdıkları için önlerine çıkan engellere aldırmadan hedeflerine ilerliyorlar. Sürekli kendilerini yenilemek için kurdukları sohbet halkalarında düşünce dünyalarını sapmadan uzak tutuyorlar. Birlikte huşu içinde namazlar kılınıyor, müsait olduklarında toplu tesbihatlar yapılıyor. Gönül dünyası zengin olanların haşyeti dalga dalga diğerlerine doğru yayılıyor.
Her ibadetlerini Allah huzurunda hesap verme bilinciyle yaşayanların saffeti, katılanların samimi duygularını harekete geçiriyor. Şuurunda olmadıkları birçok davranışın, arka planındaki inceliğe vakıf olanlar kendine daha fazla çeki düzen veriyor. Dev saldırılara karşı ayakta kalmanın yolunun derin Müslümanlıktan geçtiğini görenler, kendilerini bir kez daha yenileyip önlerindeki işe odaklanıyor.
Doğru çabaların içinde yer alanlar, yaptıkları iyilikler yüzünden bir dönem alkış alırken bugün ithamla karşılaşmalarını yadırgamıyorlar. Aksine mağduriyetin onları gururdan uzaklaştırmak için yaşanmış olabileceğini düşünerek, yüce yaratıcıya karşı daha samimi duygularla bağlanıyorlar. Herkesin rağbet edip peşinde koştuğu hizmetlerin karalanmasına katlanıyor, ileride Allah’ın hoşnutluğuyla hepsinin çözüleceğine inanıyorlar.
Zor dönemlerin imtihanı
Şiddetli fırtınaların estiği dönemde herkes bu düşüncesini korumakta zorlanıyor, bazıları güçle her istediğini alanların şımarıklığına bakıp yaptığı hakkında kuşkuya düşebiliyor. Böylesi dönemlerde, kendini sürekli yenileyenler, iç derinlikleriyle etraflarına güzel örnekler sunanlar ayakta kalabilir. İradesini kullanıp bunları yeniden değerlendirirse, birlikteliğe zarar verecek adımdan kaçınır. İç disipliniyle bu türden telkinlere karşı koyanlar, korunurken bunda başarılı olamayanlar kirli havadan etkilenip sarsıntı yaşayabilir.
Samimi duygularla bağlanarak birlikte iş üretmeye alışmış insanlar, sadece dünya işlerine yoğunlaşıp kendi içine kapanırsa, başkalarının yönlendirmesine açık hale gelir. Bilgi kirliliğinin tesir alanına girenler, güven kaybıyla ara verirse hiç istemediği kesimlerin rüzgarına kendini kaptırabilir, pusulası olmayan gemi gibi farklı mecralara doğru sürüklenebilir.
Kültür Müslümanlığı ile zorlu engeller aşılmaz
Kullukta derinleşme kaygısı taşımayanlarla bugünün devasa problemleri aşılmaz. Donanıma sahip olmayı düşünmeyen, kültür Müslümanlığıyla yetinenlerin yaşanan büyük dramlarla baş etmesi tuzaklardan kaçınması gerçekten zordur, bugün birini geçse yarın bir diğerine takılabilir. Gerekli mukavemete sahip olmayanların, karanlık odaklarla birlikte yürütülen insanlık dışı vahşete karşı koyması beklenemez.
İnsan her gün ayrı bir şeytani düşünce üretip, araya fitne tohumu ekmek isteyenlere meyledeceği yerde, istikameti koruyan temel kaynaklarına yeniden yönelmeli. Dünyeviliği körükleyen sapkın düşünceler yerine, ahireti öne çıkaranlardan faydalanmalı. Yüce yaratıcıya yakınlaştıracak, dini daha derin duygularla yaşamayı temin edecek rehberlerin yönlendirmesine itimat etmeli. Hayalen sahabe meclislerinde gezinti yaptırarak hayatını düzene sokacakların yol göstericiliğine güvenmeli. Bunu yapabilenler, iç derinliklerini artıracağı için şeytanın hile ve tuzaklarına karşı dirençlerini koruyabilir.
Allah’tan uzaklaştıracaklara itibar etmeyen, dini daha samimi duygularla yaşamayı önerenlerle irtibatını güçlendirenlerin, fikir dünyası gelişir kalbi ve ruhi hayatı inkişaf eder. Her köşe başında farklı versiyonlarla kurulmuş kirli tuzaklar onların çizgisini bozamaz, zikzak çizmekten kaçınacağı için etrafa güven telkin eder.
Geçmişte olduğu gibi Allah’la bağını artırma gayreti içinde olanlara, onun yardımları yeniden akmaya başlar.
*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkul.org” sitesindeki yazısından faydalanıldı.