• Turkhane Logo

"Özelleştirme ve Toki ihaleleriyle kıyılar, ormanlar, kültür varlıkları, kupon araziler yağmalanıyor

"TOKİ’nin kuruluş amacı dar gelirlilere ulaşılabilir fiyattan barınma olanağı sağlamak iken Erdoğan yönetimiyle, AKP’nin siyasi hedefleri için para üretme ve çevresinde kuracağı yeni zenginler grubuna para aktarma aracına dönüşmüştür."

16:16 29 Ocak 2019 Salı
"TOKİ’nin kuruluş amacı dar gelirlilere ulaşılabilir fiyattan barınma olanağı sağlamak iken Erdoğan yönetimiyle, AKP’nin siyasi hedefleri için para üretme ve çevresinde kuracağı yeni zenginler grubuna para aktarma aracına dönüşmüştür."

İsmail S. Gülümser/Aktif Haber

İktidar partisi 2002 yılında göreve geldikten sonra yaptığı ilk icraatlardan biri Toplu Konut İdaresiyle(TOKİ) ilgili düzenlemeler oldu. Çok sayıda düzenleme ile kurumu ülkenin tüm kaynaklarını kimseye hesap vermeden kullanabileceği yetkilerle donattılar. Kurumu devlet kaynaklarını kanunsuz yollarla kullanan bir mafya örgütü gibi çalıştırıyorlar. Başta İstanbul olmak üzere ülke genelinde rantı yüksek arazileri merkezde kurdukları örgütle diledikleri gibi bölüşüyorlar.

TOKİ ye belediyelere danışmadan kamuya ait araziler üzerine her türlü imar planı yapma, bölgedeki emsal değerleri artırma, yapılaşma yoğunluğunu değiştirme yetkisi verdiler, başbakanlıkta yapılan pazarlıklarla kişiye özel inşaat izinleri dağıtıyorlar.


Tüm ülkede arsa ve konut üretiminde yetkileri TOKİ ye devrederek arsa politikalarında bu kurum etkin bir konuma getiriyorlar. Kooperatiflere verilen kredi desteklerini kaldırıyor, ülke genelinde konut üretimine başlıyor ve kurumu konut üretiminde tekel haline getiriyorlar. Tanınan ayrıcalıklar sonucu siyasiler imar planlarındaki tüm ilkeleri çiğniyor, şehir planlarıyla diledikleri gibi oynayarak kurum aracılığıyla şehir rantlarını istedikleri gibi paylaşıyorlar.

İSTANBUL’DA KURDUKLARI SUÇ ÖRGÜTÜNÜ TOKİ’YE TAŞIDILAR

TOKİ’nin kuruluş amacı dar gelirlilere ulaşılabilir fiyattan barınma olanağı sağlamak iken Erdoğan yönetiminde kurum amacından saptırılmış, AKP’nin siyasi hedefleri için para üretme ve çevresinde kuracağı yeni zenginler grubuna para aktarma aracına dönüşmüştür.

Daha iktidara geldikleri ilk yıllardan itibaren TOKİ nin başına İstanbul belediyesinde kurdukları KİPTAŞ taki yolsuzluk ekibinden birini getirmesiyle uzun süre üzerinde çalışılmış art niyetli özel plan yaptıkları anlaşılmaktadır.

Bu ekibin özelliği;

-Erdoğan’ın en yakın sırdaşları olması,

-İstanbul’un bütün rant alanlarını bilmesi,

-Rant üretim-kullanım ve paylaşımında deneyimlerine güvenilmesiydi.

Kurulan örgütün hedefi TOKİ aracılığıyla İstanbul belediyesinde yaptıkları yolsuzlukları ülke geneline yaymak oldu.

Göreve gelir gelmez tüm mevzuatı tarandı ve kurum adeta bir mafya örgütü gibi kimseye hesap vermeden her türlü işlemi yapacağı yetkilerle donatılar ve devlet denetiminden kaçıracak şekilde düzenlemeler yaptılar.

DEVLET MALLARINI YAĞMALAMAK İÇİN TOKİ YENİDEN YAPILANDIRILDI

TOKİ aracılığıyla kamu mallarının yağmalanması için önce kurum başbakanlığa bağlandı.

Alt gelir gruplarını ve yoksulları kira öder gibi taksitlerle ev sahibi yapmak bahanesiyle TOKİ yi yeniden yapılandırılıp devlet mallarını sınırsız kullanacak şekilde yetkiler verdiler.

2002 de, TOKİ’nin görev alanları, turizmden, küçük sanayi işletmelerine, eğitimden, sağlığa kadar genişletildi.

2003 de TOKİ’ye,

-Konut sektörü ile ilgili şirketler kurmak veya şirketlere ortak olmak,

-Yurt içinde ya da yurt dışında doğrudan ya da iştirakleri aracılığı ile konut uygulamaları yapmak,

-Kaynak sağlayarak kâr amaçlı projeler geliştirmek gibi faaliyet hakkı verildi.

2003 yılından itibaren tüm inşaat ihaleleri Erdoğan’ın bilgisi dâhilinde yürütüldü ikili görüşmelerle pay alındı.

2004 te Arsa Ofisinin görevleri TOKİ’ye devredildi. Böylece TOKİ;

-Her türlü kamu kaynaklarını kullanan,

-Hemen her alanda yatırım yapan,

-Devlet kaynaklarıyla ticaret yapan dev bir şirket haline getirildi.

Yolsuzlukları mali denetimden kaçırmak için TOKİ Sayıştay denetimi ve İhale Kanunu kapsamından çıkarıldı.

2004 te TOKİ ye gecekondu dönüşümünde kamulaştırma ve imar planı yapma yetkisi verildi.

2005 te yıpranan tarihi ve kültür varlıklarında yapılacak tasarruflar hakkındaki yetki TOKİ ye aktarıldı.

2007 de gecekondu önlemeyle ilgili tüm yetkiler TOKİ ye devredildi.

TOKİ nin iş ve işlemleri ihale kanunun kapsamından çıkarılmasından sonra, bütçeden ödenek gerektirmeyen “gelir getirici-kaynak geliştirme-hâsılat paylaşımı” projeleriyle kamunun çok değerli arazileri örgüt tarafından kılıfına uydurulmuş işlemlerle çok düşük bedellerle gizli ortaklara satılması planlandı.

Hazineye ait araziler bağlı oldukları Bakan ve Maliye Bakanının teklifi ve Başbakanın onayı ile bedelsiz olarak TOKİ’ye devredilmesine imkân tanındı.

TOKİ adeta yatırımcı bakanlık çapında devasa güce sahip bir kamu kurumu (şirket) olarak ticari faaliyete başladı, devlet kaynaklarını dilediği gibi harcayarak çok büyük ekonomik kaynakları yönetmeye başladı. 2B arazilerine dönük yapılan yasal düzenlemelerle bu arazilerin yabancılara satılmasının önü açıldı TOKİ burada da kullanıldı.   

DÜZENLEMELERDEN SONRA KAMU MALLARINI YAĞMALAYACAK ADIMLAR ATILDI

Kimseye hesap verme zorunluluğu olmayan TOKİ ye tüm hazine arazilerini devrettiler.

-Emlak bankasının 3,5 milyon metre karelik 360 arsası,

-Arasa ofisinin 65 milyon metrekarelik 4 binden fazla arsası,

-Maliye bakanlığı ilk 5 yıllık dönemde verdiği hazinenin 20 milyon metrekare arsası dahil devletin tüm birimlerindeki çok değerli arsalar TOKİ ye devredildi.   

İlk 5 yıl içinde bedelsiz olarak devredilen arazi toplamı 117 milyon metrekareye ulaştı.

Hazineye ait araziler üzerinde hiçbir kuruma hesap vermeden dilediği gibi kullanmaya başladılar.

2003 yılından itibaren yapılan ihalelerde arsalarının 29 milyon metrekaresi emsallerinden çok düşük bedellerle üçüncü şahıslara satılarak aradaki farkın Erdoğan’ın çevresinde kurduğu yeni zenginler grubuyla paylaşıldığı ortaya çıktı.

Bu amaçla birkaç yöntem kullanıldı;

-Arsa fiyatları olduğunun çok altında değerlerle satılmış gibi gösterildi,

(Ataşehir’de 2 bin konutluk 110 milyon değerindeki TOKİ arsası 58 milyona satılmış devletin zararı 52 milyon)

-Müteahhitle daire karşılığı anlaşmalarda alınacak daire oranı piyasanın çok altından belirlendi,

(Arsa payı %60-70 ler civarında olan bir bölgede arsa payı %25 kabul edilerek devlet %35-45 hak kaybına uğratıldı)

-Gizli anlaşmalarla devletten çalınan paralar müteahhitlerle Erdoğan örgütü arasında pay edildi.

-TOKİ kuruluşu olan Emlak GYO’nun kasasında 370 milyondan fazla para varken sırf farkın rant olarak bölüşülmesi amacıyla inşaatları kendi yapma yerine müteahhide verdiği ortaya çıktı.

2003 den itibaren kentsel dönüşüm projelerini yürütme işi TOKİ verilerek İstanbul Ataköy, Ataşehir, Bahçeşehir’deki ticari arsa ve konutlar, Ankara Bilkent, İzmir Mavişehir ve diğer büyük şehirlerdeki değerli araziler bu örgüt tarafından yönetilmeye başlandı.

TOKİ o kadar büyük kaynağı hesap vermeden kullanmış ki rakamlar dudak uçuklatıyor.  Yatırım maliyeti 35 milyara yaklaşan 3000 ayrı ihale gerçekleştirilmiş ve iş yapan yandaş firmalara 19 milyar TL. hak ediş ödenmiş. Gelir paylaşımı projelerinden devletin kazanç elde etmesi planlanırken o projeler içinde devlet kasasından yaklaşık 3 milyar hak ediş bedeli ödendiği anlaşılıyor.

Ülke genelinde 382 bin konut satmış, devletin en değerli arazileri yandaşlara peşkeş çekilirken varlıklılar için hasılat paylaşımı yöntemiyle yapılan 83.404 konuttan 4.7 milyar para tahsil edilmiştir. Bu grup için ödenen 3 milyarı düşerseniz devlet eliyle en değerli araziler üzerinde yapılan konutlardan bu güne kadar devlet sadece 1,7 milyar kazanmış.

Erdoğan İstanbul’dan taşıdığı yolsuzluk ekibiyle mütevazi bir kuruluş olan TOKİ yi dev bir ekonomik rant aracına dönüştürdü. Sakın bu bir beceri gibi anlaşılmasın yapılan kamu arsalarını örtülü anlaşmalarla istediği kişilere peşkeş çekerken elde edilen paylarla parasal güç elde ettiler.

Devletin bedelsiz arsalarını gizli pazarlıklarla düşük fiyatlarla satıldı gösterip, Özellikle İstanbul için inşaat maliyetlerine en çok tesir eden arsa payını kendi çevresiyle paylaşarak yasadışı yollarla hem çevresinde yeni bir zenginler grubu oluşturdu, hem de dilediği kadar pay alarak siyasi hedefleri için korkunç kaynaklar hazırladı.

Kamuya ait araziler TOKİ tarafından gelir paylaşımı adıyla satılmış ilk 10 yılda müteahhitlerle yaklaşık 25 milyarlık iş yapılmış üstünden partiye ya da şahıslarına kontrol imkânı olmayan paylar edinilmiş.  Torunlar-İhlas-Akmerkez GYO nun da aralarında olduğu 30 GYO devlet imkanlarıyla kazanılan geliri paylaşmışlar ve 2013 yılında 40 milyarlık devasa büyüklüğe ulaşmışlar. Bunlardan biri olan ve TOKİ ye bağlı Emlak konutun yaptığı 25 milyarlık ticari faaliyette Erdoğan’ın hasılat payının ne olduğu bilinmiyor. Ancak İstanbul’da emsal değerlerle oynayarak elde ettikleri haksız kazancın boyutları ortaya çıkıyor.

SADECE İSTANBUL’DAKİ 76 BÜYÜK PROJEDE PAYLAŞILAN HAKSIZ KAZANÇ 240 MİLYAR

Erdoğan “biz şehrin kıymetini bilemedik şehre ihanet ettik hala ihanet ediyoruz” sözleriyle ne kastettiği iki yıl sonra TOKİ uzmanlarınca hazırlanan özel dosyada ortaya çıktı. 2018 de Cumhuriyet gazetesinin haberine göre:

TOKİ uzmanları İstanbul’dan seçilen 76 büyük projeyi masaya yatırmış ve İstanbul belediyesi, TOKİ, Kültür Bakanlığı, Çevre bakanlıklarının devreye girmesiyle yapılan değişiklikler sonucu elde edilen rantları ortaya çıkarmışlar.

Bu projeler yoluyla dünyanın hiçbir yerinde görülmedik büyüklükteki yolsuzluk yapıldığını toplamda 12,4 milyon metre kare fazla inşaat hakkı verilerek 240 milyar liralık haksız kazanç sağlandığını, 30 tane Marmaray veya 15 tane  3. Köprü yapacak büyüklükte rant elde edildiğini tespit etmişler. İBB yaptıklarının hukuki olduğunu savunsa da TOKİ uzmanları ve Erdoğan’ın itirafları her şeyi açıklıyor.

Ataşehir’de şehrin silüetini değiştiren 135 gökdelenden 129 u AKP döneminde yapılmış, bunların hepsinde doğrudan veya dolaylı yoldan Erdoğan’ın onayı olduğu belirlenmiş. Ayrıcalıklı imar haklarıyla plan disiplininden uzaklaşılarak kentin geri dönülmez şekilde tahrip edildiği, şehrin planlı bir kent olma şansını kaybettiği, iktidarın kent bütününde yaşanan problemleri görmezden geldiğini aktarmışlar.

 2007 yılında Erdoğan’ın okul arkadaşına İstanbul’un deprem toplanma alanı olan Ali Samiyen stadyumu verilmiş, burada inşa edilen Torunlar Center projesinin 87 bin metre kare olan inşaat hakkı kaçak yollarla normalden dört kat fazla inşaat yapılarak 340 bin metre kareye çıkarılmış ve korkunç kazançlar elde edilmiş.

Kadıköy’deki meteoroloji alanı 2005 te yapılan imar değişikliği ile yüksek yoğunluklu konut alanı ilan edilmiş ve 40 bin metre kare olan inşaat hakkı normalden 4 kat fazla artırılarak 149 bin metrekareye çıkarılmış. Kadıköy’ün rüzgârını kesen 45 katlı 4 gökdelen ile Erdoğan’ın yakın dostu Taşyapı inşaata milyarca liralık haksız kazanç sağlanmış.

Maslak’ta Hattat holdingin Diamond of İstanbul adlı projesinde 63 bin metrekarelik yere normalden 2,5 kat fazla artırılarak 170 bin metrekare inşaat yapıldığı için önce mühürlenmiş, sonra Kadir Topbaş’ın evinin yanındaki arsaları zorla satın alması istenerek rüşvetle milyarlarca liralık kazanca göz yumulmuş.

2006 da İBB tarafından yapılan imar değişikliği ile Dubai’li Emar şirketinin Çamlıca’da yaptığı binaların inşaat hakkı 4 kat artırılarak 198 bin metrekareden 800 bin metrekareye çıkarılmış aradaki milyarlık rant bölüşülmüş.

Ağaoğlu’nun Ayazağa’da yaptığı Maslak 1453 projesi 2011 de imar planında kentsel donatı alanı olarak gösterilip 498 bin metrekare olan hakkı 3 kat artırılarak 1,6 milyon metrekareye çıkarılmış ve milyarlık haksız kazanç elde edilmiş.

TOKİ uzmanlarının raporunda bunun gibi 76 dev projenin hepsinde emsal değerin çok üzerinde inşaat hakkı verilerek AKP döneminde İstanbul’un nasıl talan edildiği açıkça ortaya konulmuş.

Mustafa Sönmez; Erdoğan’ı İstanbul belediye başkanlığından Cumhurbaşkanlığına taşıyan ve ülkede despotik bir liderlikle hegemonyasını kurmasına yol açan büyük mali gücün arkasında öncelikle İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde devlete ait arazileri fütursuzca kullanarak elde ettiği rantların olduğunu aktarmış. Ağaoğlu’nun ses kaydında olduğu gibi müteahhitler Erdoğan’ın kestiği cezayı nakit ya bağış adı altında ödeyerek işini haletmiş. İstanbul’un her yerindeki yüksek binalarda TOKİ-Emlak konut vb GYO lara ait logolar rant sisteminin saklanamayan boyutları olarak ortada duruyor.

ŞEHİR MERKEZLERİNDEKİ KUPON ARAZİLER YAĞMALANIYOR

Arsası kıymetli; okullar, kamuya ait fabrikalar, üniversiteler, askeri kışlalar vb birçok kamu bina ve arazisi önce TOKİ ye devredildi, kurumun sınırsız serbestliğinden yararlanarak 3 şahıslara satılmaya başlandı. Ali Samiyen stadyum’u çok uygun şartlarda Erdoğan’ın arkadaşı Torunlar gruba verildi emsal değeriyle oynanarak milyarlık rant elde edildi.

2011 de İstanbul’un en mutena semti Etiler’de Akmerkez’e bitişik konumdaki Etiler Lisesi, Levent kız meslek lisesi, Etiler Turizm meslek lisesinin olduğu Arsa değeri 600 milyon dolarlık 38 dönümlük arazi bedelsiz alışveriş merkezi ve lüks konut yapmak üzere önce TOKİ ye devredildi, sonra firmalara aktarıldı. İstanbul’da bunun gibi rantı yüksek 22 okulun daha TOKİ verileceği bildirildi.

2013 de 17-25 Aralık dosyalarında Erdoğan’ın oğlunun ortağı olduğu Bosphorus firmasına satılması için yapılan gizli pazarlıkları ortaya çıkan, 1 milyar dolar değerindeki 32 dönümlük Etiler polis okulu arazisi 2014 te bakanlar kurulu kararıyla riskli alan ilan edilip belediyeye verildi.  Ardından TOKİ ye aktarılarak hasılat paylaşım yöntemiyle turizm amaçlı bina yapılacağı açıklandı.

2016 yılında Tekirdağ’ın en güzel yerinin inşaat şirketlerine peşkeş çekildiği haberi basında yer aldı. Belediyeye bilgi vermeden valilik marifetiyle Çorlu merkezde 5 mahallenin imar planında olan hazineye ait 113 hektarlık(3,5 milyon metrekarelik)  alanın TOKİ ye bedelsiz verildiği ve Tekirdağ çevre yolundaki 835 hektarlık toplu konut alanının TOKİ tarafından kullanılacağı 82 dönümlük askeri hastane, kolordu karargahı ve içindeki 15 binanın devri için çalışıldığı, tarıma elverişli 1. Sınıf alanların rant uğruna yağmalandığı vurgulandı.

TOKİ tüm şehirlerdeki stadyumları yenileme kararı alıyor biraz kurcalayınca arkasında yine şehir merkezlerindeki arsa değeri yüksek eski statların rantının peşinde oldukları anlaşılıyor. Ali Samiyen stadyumunda Torunlar center yükseliyor. Diyarbakır’da imar değişikliği yapılarak şehir merkezindeki stadyum alışveriş merkezine dönüşüyor. Gaziantep Kamil Ocak stadyumuda 800 milyon kazanç getirecek AVM projesi yapılıyor.

İktidarın merkezden verdiği kararlarla illerde istediği gibi rant oyunları oynadığı ve partililere yeni rant alanları açtığı ortaya çıktı. Daha 2009 yıllarında bile TOKİ aracılığıyla oluşturulan yeni rant bölgelerinin haritaları yayınlanmaya başladı.

2018 yılında Ankara’dan Rize’ye kadar 33 ilde TOKİ ye ait satışa çıkarılan 45 bin konutun dar gelirlilerin ödeme gücünün üzerinde olduğu ortaya çıkıyor.

Zenginler için hâsılat paylaşımı usulüyle yapılan işlemler yüksek denetleme kurulunca incelendiğinde, Erdoğan’ın belediyeden getirdiği örgüt tarafından yürütülen, hiçbir devlet memurunun cesaret edemeyeceği ekonomik değeri çok yüksek ölçekte kamu zararına yol açan usulsüzlükler belirlendi. Hazırlanan rapor saklandığı gibi rapora dayalı olarak başbakanlık teftiş kurulunca yapılan soruşturma da hasıraltı edildi. Konuyu takip eden KİT komisyonundaki milletvekillerine TOKİ tarafından çay yolunda uygun ödeme şartlarıyla 500 bin lira değerinde konutlar 150 bin liraya verilerek yani rüşvetle araştırılması engellendi.

Erdoğan’dan habersiz şehir merkezindeki kupon arazileri satan başkan görevden alınarak rant için nerler yapabileceklerini ortaya koyuyorlar.

KIYILAR YAĞMALANIYOR

2016 yılında İstanbul’un en doğal plajının bulunduğu Ataköy sahilinin nasıl yağmalandığı basına düşüyor. Düzensiz şehirleşmeyle sahil kirletilerek halkın o bölgeden uzaklaşması sağlanıyor. Ardından gözlerden uzak kalan Emlakbank’a ait 412 bin metrekarelik bölge TOKİ ye devrinden sonra üzerinde binden fazla ağaç gizlice kesilerek üzerine Bakırköy’ün siluetini değiştirecek beton kuleler dikiliyor. Eminönü’nden Avcılar’a kadar şehrin tek doğal sahili de yağmalanıyor.

Kesilen ağaçlar arasında 7 si 100 yaşını geçmiş anıt niteliğindeki Sakız-ladin-Dişbudak-meşe-ıhlamur-sedir-kestane-çınarların olduğu belirlenmiş.

2008 de sahilin 249 bin metrekarelik kısmı ihaleden 2 hafta önce kurulan SİNPAŞ a 850 milyona satılıyor.

2009 da sahilin 11 bin metrekarelik bölümünü 65 milyona Bosphorus firması satın alıyor

2010 da sahilin 59 bin metrekarelik kısmın işletim hakkı 6 milyondan 49 yıllığına ihaleden 12 gün önce kurulan Çelbican AŞ ye veriliyor

Sahilde kıyı kenar çizgisi kuralı çiğnenerek yapılacak binalar denize daha da yaklaştırılıp haksız kazanç sağlanıyor.

Projenin gecikmesi karşısında Bakan Bayraktar’ın 17-25 Aralık’taki ses kayıtlarında “çuvalla para aldık önlerini kesmeyelim” dediği usule aykırı işlemler için zorluk çıkarılmamasını istediği ortaya çıkıyor.

2014 da mahkeme deniz kıyısı devletin tasarrufundadır özel mülkiyet olamaz kullanıma kapatılamaz kıyı kanunun göre 100 metre yakınına inşaat yapılamaz kararı vererek TOKİ’nin konuşmada geçen Özyazıcı’larla ilgili ihalesini iptal ediyor. Bütün olanlara rağmen SİNPAŞ dâhil firmalar inşaatları sürdürüyor. 50 metrelik zorunlu sahil bantı ayırmadıkları halde önce mahkeme kararına uyulmuyor, sonra Danıştay’dan mahkeme kararı için yetkisizlik kararı çıkarılıyor ve bölge halkının onca mücadelesine rağmen yağma önlenemiyor. Sahilde 16 katlı yalı evleri yapılıyor ve her bir daire 3,5 milyon liradan satışa çıkarılıyor.

Sahilde 125 bin metrekarelik alanda Katar’lıların metrekaresi 7-8 bin dolardan satılacak inşaatları hızla devam ediyor. 60 bin metrekarelik alanda rezidans, ofis ve AVM den oluşan Blumur projesinin inşaatları sürüyor.

Akdeniz’in en güzel koyları Erdoğan ve ailesi saraylar yandaşlara tatil köyleri yapmak üzere dağıtılıyor, Trabzon limanı Albayraklar’a İzmir Limanı Cengiz holdinge verilerek liman ticaretleri yandaşların kontrolüne aktarılıyor.

KANAL İSTANBUL RANTLARI

Mart 2018 de Hazal Ocak’ın haberine göre Erdoğan’ın kanal İstanbul’da ısrar etmesinin daha ÇED raporu hazırlanmadan proje uygulama alanlarını açıklamasının sebebi çevresindeki rantı hemen paraya dönüştürmek olduğu ortaya çıktı.

Küçükçekmece gölünden başlayıp Sazlıdere, Dursunköy, Baklalı, ve Terkos gölü yakınından geçip Karadeniz’e açılacak 45 km uzunluğundaki kanalın çevresindeki konut projelerini gösteren haritayı internete koyarak el altından pazarlıklara başladı.

Ulaştırma bakanlığı kanal İstanbul projesini çevre bakanlığına gönderiyor. Ancak proje yeni açıklanmışken konu hakkında Babacan Holding gibi önceden bilgilendirilen bazı yandaş firmaların 6 yıldan beri bölgede arsa topladığı ortaya çıktı. Firmanın bölgede 600 bin metrekareden fazla arsa topladığı şu anda topladığı arsaların fiyatını yüzde 3.200 arttığı,  yapılan spekülatif çalışma sonucu yaklaşık 10 milyarlık bir rant elde edileceği aktarıldı.

Arsa toplayan firmanın Atatürk havalimanı karşısında ve Esenyurt’ta E5 üzerinde lokasyon avantajını kullanarak birkaç milyar değerinde birkaç bin bina yapmakta olduğu, Emlak konut GYO nun kanal İstanbul çevresindeki 23 bin konutluk 4,6 milyon metrekare arsası için Katarlı yatırımcılarla yandaş firmaların ortak proje yapmak üzere görüştükleri duyuluyor. Aynı bölgede diğer bazı yandaşların da 500 dönüm civarında arsa topladıkları anlaşıyor. Daha proje onaylanmadan o bölgede 2010 yılında 6 liradan toplanan arazilerin şimdi 600 liraya kadar yükseldiği artışın yüzde 3200 olduğu görülüyor.

KORULAR VE ORMANLAR TALAN EDİLİYOR

AKP başta İstanbul olmak üzere şehirlerin tüm doğal güzelliklerini yüksek rant bedelleri alarak tüketiyor. Kentsel dönüşüm adı altında TOKİ kullanılarak şehir merkezlerindeki ormanlık alanlar, mesire alanları, koruluklar rant karşılığı yüksek katlı binalara dönüştürülerek yüksek paylar alınıyor.

Çevresi yeşillendirilmiş şehir merkezindeki Askeri birlikler(Beşiktaş-Şile-Çekmeköy’deki yüzlerce dönüm askeri araziyi TOKİ imara açıyor), fabrikalar(Manisa’daki Sümerbank fabrikası arazisi gibi), üniversiteler(Marmara üniversitesi Fikirtepe kampusu gibi) şehir dışına taşınırken arazilerine yüksek yoğunluklu bina yapımına izni verilerek merkezdeki ağaçlık alanlar ranta teslim ediliyor.

Şehir merkezlerinde yol-köprü-baraj-havalimanı inşaatları için binlerce ağaç kesilirken yerine dikim yapılmadığı için şehirlerin nefes boruları tıkanıyor. Çıkarılan imar affıyla orman alanlarındaki imara aykırı kaçak bölmeler meşrulaştırılarak kazanılan büyük rantların üstü örtülüyor.

Kentsel dönüşüm ya da kültür ve turizm varlıklarının yeniden kazandırılması gibi farklı bahaneler arakasına saklanarak kıyılar turizm bölgeleri, ormanlar ve kültür varlıklarının çevresinde kamu yararı gözetilmeden yüksek katlı rezidanslar, konutlar iş merkezleri yapılarak rant uğruna tüm değerli varlıkların çevresi talan ediliyor.

RANTI YÜKSEK ARAZİLER KENTSEL DÖNÜŞÜM KILIFIYLA DAR GELİRLİNİN ELİNDEN ALINIYOR

AKP iktidarı TOKİ ye verilen sınırsız yetkiyi kullanarak şehir merkezlerindeki dar gelirlilerin yaşam alanları üzerinde istediği gibi oynuyor. Onları şehir dışında yaptığı ulaşımı problemli yerleşim alanlarına taşınmaya zorlarken ellerindeki değerli arazileri yandaşlar arasında pay ediyor.

Kentsel dönüşüm projelerinin çoğu AKP li yeni zenginler grubunun rantı yüksek rezidanslar, iş merkezleri oteller vb karlı yatırımları için peşkeş çekiliyor binlerce metrekare arsalar tek kalemde birleştirilip büyük yatırımcılara verilerek fakirlerin sırtından kendilerine milyarlık kazançlar elde ediyorlar.

Harita kadastro mühendisleri odası İstanbul şubesinin raporuna göre; Türkiye’deki kentsel dönüşüm uygulamalarının çok büyük sorunları var.

-Dönüşüm için seçilen alanlar hiçbir ön araştırma yapılmadan sadece partililerin rant paylaşımına göre belirleniyor.

-Şehrin dokusu halkın yaşam biçimi hiç dikkate alınmadan şehrin genel yapısına aykırı binalar dikiliyor

-Yer seçiminden çevre düzenlemesine kadar yaşayacakların ihtiyaçları hiç dikkate alınmıyor.

-Genel görünümü korunamayan alt yapısı eksik sürekliliği sağlanamayan adeta bir kullanımlık gibi düşünülüyor

-Bazı bölgelerde mevcut şehir dokusu komple yıkılarak yerine şehre uyumsuz yeni inşaatlar yapılıyor

-Dönüşümün taraflarını mağdur edecek çok sayıda problem var ve kimsenin kararlara itiraz hakkı bulunmuyor

-Genelde rantı yüksek araziler fakirin elinden alınıp üst gelir grubunun hizmetine sunuluyor.

-Yıpranan kent dokularını koruma adına yapılan işlemler toplumun sosyo-ekonomik durumunu dikkate almadan daha çok spekülatif kazanç merkezli yürütülüyor.

-Bazı yerlerde vatandaşın oturduğu yerde yapılan yeni evleri vatandaşa daha yüksek bedellerle satarak onların sırtından kendi keselerine kaynak aktarılıyor.

-Kentsel dönüşümde vatandaşlar hem kendi evinden oluyor, hem şehir dışındaki evine uzun dönem ek ödemeler yapmak zorunda bırakılıyor.

-Dar gelirlilerin karar vericilere ulaşma şansı olmadığı için kentsel dönüşüm uygulamaları daha çok güçlülerin kendi aralarındaki pazarlıklarla yürütülüyor ve daima dar gelirliler mağdur oluyor.

Bütün bu tespitler illerde yaşanıyor ve TOKİ yi bir rant aktarım aracına dönüştüren AKP iktidarı kentsel dönüşüm projelerinde derdini anlatma yolları olmayan fakir halkı kandıracak birçok uygulama yapıyor.

Adana İnşaat Mühendisleri odası başkanı Nazmi Biçer şehirde kentsel dönüşümün rantın yüksek olduğu nehir ve göl kenarındaki bölgelerde başladığını, şehir plancılarına danışılmadan sosyal etkileri hesaba katılmadan çalışmaların yürütüldüğünü, kent bütünlüğünün dikkate alınmadığını, yeni yapıların sağlıklı olmadığını aktarıyor.

Sulukule’de oturan vatandaşlar konutlara taşınırken onların yaşam biçimlerinin hiç dikkate alınmadığını, ortaya çıkan sosyolojik ve psikolojik sorunların göz ardı edildiğini, evini işyeri gibi kullananları ya da iş yerine yakın bölgelerde oturanları göçe zorlayarak iş yaşamlarını tehlikeye atıldığını anlatıyor.

1972 yılında TOKİ nin kuranlardan biri olan şehircilik uzmanı Prof Dr Ruşen Keleş 2012 yılında kurum hakkında söyledikleri çok dikkat çekici. Kentsel dönüşüm projeleri kurumun elinde toprakların değerini değiştirip rant elde etmek için yapılıyor. Toplu konutta daha çok belediyelerle bazen anlaşıyor bazen anlaşmaya gerek duymadan kentsel dönüşüm adı altında merkezi direktiflerle yerelde rant projeleri yürütülüyor.

Samsun Canik’te AKP li belediyece kentsel dönüşüm kapsamında imara açılan dere yatağına yapıldığı için 5 i çocuk 9 vatandaşın sele kapılıp ölümüne yol açan Kuzey Yıldız TOKİ konutlarına ait arsanın 2007 yılında vatandaştan çok ucuza alıp 15 katı fazla kazançla satan AKP li belediye başkanı Osman Genç ve akrabalarıyla Canik belediye başkan yardımcısı Selçuk Kemeröz’ün akrabalarına ait olduğu anlaşılıyor. Vatandaştan 400 liraya alınan arazilerin el değiştirip iz kaybettirilerek TOKİ ye 2012 yılında 4.700 TL ye satıldığı gazete manşetlerinde yer alıyor.

TOKİ YÜKSEK GELİRİ GRUPLARIYLA İLGİLENİYOR DAR GELİRLİLERİN KONUT SORUNLARI AZALMIYOR ARTIYOR

Konut yapımında TOKİ genelde iki yöntem uygulamaktadır.

-Kamu arsalarında, orta ve alt gelir grupları için geliştirdiği projelerle ihaleler açılması ve yükleniciler tarafından yapılan konutları uzun vadeli ödeme planlarıyla satılması,

-Hâsılat (gelir) paylaşımı yoluyla konut üretimi. TOKİ bu işi kendisi doğrudan ya da yine kendi kuruluşu olan Emlak Konut GYO A.Ş. aracılığıyla, arsalar kendisine ait olmak üzere yapmaktadır.

DPT ve TÜİK verilerine göre Türkiye’nin ivedi konut gereksinmesi 2,5 milyon birimdir. Konut edinmek için desteğe ihtiyacı olan dar gelirli oranı yüzde 40-50 düzeyindedir. Ayrılan kaynaklarla nüfusun ancak yüzde 10’u için uygun ödeme koşullarında konut üretilirken devletin desteğine ihtiyacı olan kesimlerin mülk veya kiralık konut edinmeleri için sağlanan herhangi bir katkıdan söz etmek mümkün değildir.

Çoğunluğu teşkil eden gruplar için her yıl yaklaşık 400,000 konut üretilmesi gereken ülkemizde ancak yarısı üretilmekte inşaat işini tekeline alan TOKİ dar gelirlilerin bu sorununa yoğunlaşacağı yerde daha çok sabit geliri olan orta ve üst gelir grubunun ödeyeceği konutlar yapmaktadır.

İlk yıllardan itibaren TOKİ ve EMLAK GYO nun ihale ettiği

-19 katrilyonluk işin 11 katrilyonluk kısmı zenginleri için yapılacak kar amaçlı konutlara kaydırılırken

-6 katrilyonluk bölümü vatandaşlar için ülke çapında yapılacak 250 bin TOKİ konutunun yapımına ayrıldı.
Piyasa koşullarında üretilen konut fiyatları mevcut gelir dağılımı ve ihtiyaç sahipleri açısından yüksektir. TOKİ’nin kooperatiflere kredi vermeyi durdurması, birçok kentte yeterli miktarda arsa üretilememesi ve hazine arsalarının TOKİ’ye devredilirken, TOKİ’nin yıllık ihtiyacın ancak yüzde 10’u kadar konut üretebiliyor olması, konut piyasasında düşük ve orta gelir grubuna ait kişilerin büyük bölümünün konut edinmek için desteğe olan gereksinimleri sürmektedir.

Son beş yılda TOKİ gerçekleştirdiği konutlar, altyapı yatırımları, lüks konutlara verilen ağırlık, yoksullara kalitesiz konut yapılması, ağırlıkla siyasi iktidara yakın sermaye gruplarına verilen büyük bütçeli işler, denetimden muaf tutulması, tarifsiz ve sınırsız yetkiyle donatılması, yarattığı haksız rekabet ve benzeri nedenlerle çok tartışılan bir kurum durumundadır.

AKP iktidarı ülkede gelişmenin inovasyonla yeni değer üretmekle sağlayacağı yerde ekonomiyi sadece İnşaatlardan elde edilen yüksek rantlarla sürdürmeye çalışmaktadır. Ülkenin tüm varlıklarını satıp rantlarla ülke geleceğini ipotek ederek hazine arazileri üzerinden yüksek ölçekli kazanç elde etmeye soyunmuştur.

TOKİ nin iyi yönetilemediği için devlet kaynakları tüketerek yaptığı ticarette kar edeceği yerde zarar eden kuruma dönüştüğü anlatılıyor. CHP li Aykut Erdoğdu arsa payının düşük inşaat masrafının yüksek gösterilerek sadece 7 projede devlet zararının 770 milyon olduğunu aktarıyor. Plansız yapılan faaliyetlerden dolayı 2009 yılından bu yana TOKİ nin yüklenicilere 150 milyondan fazla tazminat ödediği ortaya çıkıyor,
 
 

Son güncelleme: 16:16 29.01.2019
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı