• Turkhane Logo

M.Nedim Hazar yazdı: Ey Kavmim!

'Ahmet Altan “Ey Kavmim” başlıklı enfes yazıyı Yeni Yüzyıl gazetesinde 6 Haziran 1996’da bir köşe yazısı olarak yayınlıyor'

00:14 21 Ağustos 2020 Cuma
M.Nedim Hazar yazdı: Ey Kavmim!
'Ahmet Altan “Ey Kavmim” başlıklı enfes yazıyı Yeni Yüzyıl gazetesinde 6 Haziran 1996’da bir köşe yazısı olarak yayınlıyor'

M.Nedim Hazarın KaranlıktakiAydınlıkte yayınlanan makalesi şöyle:

Entelektüel çabasında olmaya gayret gösteren gençliğin en enteresan problematiklerinden biridir “Ey Kavmim” meselesi. Dünkü yazımda alıntısını yaptığım yazı muhteşemdir. Ancak her kim bu metinden bir alıntı yapsa anında tartışma patlak verir:

Bu yazı Ahmet Altan’a mı ait, yoksa Halil Cibran’ın bir şiiri mi?


Koskoca internet deryasında bu tartışmanın neticesine dair sağlıklı bir bilgiye ulaşmak maalesef mümkün değildir. 

Genelde internetten alıntı yaparken kaynağı sorgulamayan bir kuşağın ahfadı olduğumuz için kısa süre içerisinde tartışma arada kaynar gider. 

Peki işin aslı nedir?

Bugün bu tartışmayı bitirelim Allah’ın izniyle…

Yazı her ne kadar üslup itibarıyla buram buram Ahmet Altan koksa da, genelde verilen örnekler ve serzenişi itibarıyla meşhur göç edebiyatının piri Halil Cibran’ın satırlarını da çağrıştırır. 

Şimdi filmi biraz geriye saralım ama çok geriye değil…

Birkaç yıl öncesine.. 

Malum olduğu üzere 15 Temmuz bahane edilerek yüzlerce gazeteci gözaltına alındı ve çoğuna ceza verildi. 

Bunlardan en meşhur olan ve Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı gibi isimlerin de yargılandığı mahkemedeyiz. 

Avukatlar savunma yapıyorlar ve Ahmet Turan Alkan Usta’nın avukatı savunmasında “Ey Kavmim”den alıntı yapıyor. Salonda bulunan Mustafa Ünal gibi entelektüel gazeteciler genç avukatın referans verirken Halil Cibran demesine adabınca itiraz ediyorlar. “Emin misiniz?” diye soruyor Ünal. 

Mahkeme heyetinin derdi elbette başka ve teröristlikle suçladığı insanlar entelektüel bir kaynak tartışmasına girişiyorlar. 

Ali Bulaç usta, “Evet Cibran’ın olması lazım” diyor. Karayeğen de itiraz ediyor. Zira o Ahmet Altan’ın koğuş arkadaşı. 

Söz hakkı Ahmet Turan Hoca’ya gelince o da aynı metinden alıntı yapıyor ama isim zikretmiyor. 

Herkes hücresine dönüyor akşam olunca. 

İbrahim (Karayeğen) Ahmet Altan’ın “Mahkeme nasıl geçti?” sorusuna “isminiz geçti” diyor. Ahmet Altan merak edince meseleyi özetliyor. 

Altan serzenişle şöyle diyor, “Elbette ben yazdım kardeşim ama kimse inanmıyor nedense!”

Ahmet turan Hoca’nın genç avukatı sonradan bir görüş gününde aynı soruyu ziyaret ettiği Ahmet  Altan’a soruyor ve aynı cevabı alıyor. 

Evet hakikat böyle. 

Ahmet Altan “Ey Kavmim” başlıklı enfes yazıyı Yeni Yüzyıl gazetesinde 6 Haziran 1996’da bir köşe yazısı olarak yayınlıyor

Aynı yazı kısa süre sonra Karanlıkta Sabah Kuşları isimli deneme kitabının 48. Sayfasında yayınlanıyor.

Altan, gazeteci Sevinç Özarslan ile 2006 yılında Zaman Gazetesi Cumartesi için verdiği mülakatta da aynı şeyi söylüyor: 

Sevinç soruyor: 

“Bir yılda okurlarınız için sürpriz iki yazı yazdınız. İkisi de Ramazan Bayramı’nda yayınlandı. Size bu yazıları kim yazdırdı?”

Cevap şöyle: 

“Daha önce de “Ey Kavmim” diye bir yazı yazdım. Bazı camilerde okunmuştu bu yazı. Benim yeni bulduğum fikirler değil bunlar. Ben birdenbire hidayete ermedim.”


Mesele bundan ibaret. 

Bu tür meselelerin nasıl yayıldığını göstermesi açısından tuhaf bir ayrıntı vermek isterim. Milliyet Gazetesi’nden Melih Aşık yıllar sonra yazı yayınlanmış, kitap piyasaya çıkmış, bu röportajlar yayınlandıktan filan sonra 29 Aralık 2013’te “Ey Kavmim”i köşesinde şiir olarak yayınlıyor ve şiirin Halil Cibran’a ait olduğunu yazıyor. 

İhtimal ki Ahmet Altan ya Aşık’ı okumuyor ya da yalanlamaya tenezzül etmiyor bilemiyorum.

Ama Ey Kavmim meselesinin hakikati böyle yani. 

Ey Kavmim, dinlemezsin biliyorum ama belki artık bu tartışmayı bitirirsin en azından. 

Kaynak: KaranlıktakiAydınlık



AHMET ALTANA SAYGIYLA... 

EY KAVMİM...

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvin.

Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın. Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını, Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına. Tanrı’ya yakarır ama firavunlara taparsın. Musa Kızıldenizi açsa önünde, sen o denizden geçmezsin.

Ey kavmim… Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Korkarsın kendinden olmayan herkesten. Ve sen kendinden bile korkarsın. Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın. Hazreti İsa’yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın. Gündüzleri Maria Magdalena’yı ‘fahişe’ diye taşlar, geceleri koynuna girmeye çabalarsın. Zebur’u, Tevrat’ı, İncil’i, Kuran’ı bilirsin. Hazreti Davud için üzülür ama Golyat’ı tutarsın.

Ey kavmim… Sen ki peygamberlerinin dediklerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin. Ama sen kendi acına da yabancısın. Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin. Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın. Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin. Ve nefret edersin dilencilerden. Utancı bilir ama utanmazsın. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen.

Ey kavmim… Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın. Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın. Örümcek olsan Hazreti Muhammed’in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin. Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin. Hazreti Hüseyin’in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın. Muaviye’ye kızar ama ayaklanmazsın. Hazreti Ömer’i bıçaklayan ele sen bıçak olursun.

Ey kavmim… Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Ölülerine dönüp de bakmazsın. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin. Ama arkana baktığın için taş kesileceksin. Ve sen kendine bile ağlamayacaksın. Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin. Musa önünde Kızıldeniz’i açsa o denizden geçemezsin. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın.

Ey kavmim… Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

 

Son güncelleme: 00:14 21.08.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı