• Turkhane Logo

Kasım Süleymani'nin öldürülmesinde durum berabere mi?

"İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanı General Kasım Süleymani, 3 Ocak'ta Bağdat Havaalanı yakınlarında ABD tarafından öldürüldü. Efsanevi bir liderdi ve dini lider Ali Hamaney'den sonra İran'ın en güçlü ikinci aktörü olarak kabul ediliyordu."

18:36 10 Ocak 2020 Cuma
Kasım Süleymani'nin öldürülmesinde durum berabere mi?
"İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanı General Kasım Süleymani, 3 Ocak'ta Bağdat Havaalanı yakınlarında ABD tarafından öldürüldü. Efsanevi bir liderdi ve dini lider Ali Hamaney'den sonra İran'ın en güçlü ikinci aktörü olarak kabul ediliyordu."



Türkiye’nin eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakışın Ahvaldeki analizi şöyle;



Selefi kadar başarılı olup olmayacağına bakılmaksızın, yerine derhal, eski yardımcısı Tuğgeneral İsmail Kani atandı. İran kendini işine adamış üst düzey askeri personelden yoksun değil. Cenazesinin de gösterdiği gibi, çok az asker onun gibi özlenecek ve ardından yas tutulacak. Süleymani; Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen başta olmak üzere bölgenin en önemli oyuncularından biriydi.

Pek çok gözlemci, suikastın bölgede yeni sorunlara yol açmasından korkuyordu. Neyse ki şimdiye kadar böyle bir şey olmadı.

Suikastın ardından yaşanan olaylar, İranın kesinlikle orantılı olarak misilleme yapacağını tahmin eden pek çok kişiyi şaşırttı. Çünkü tahminlerinin yanlış olduğu ortaya çıktı. Misilleme neredeyse ani oldu. İran, 8 Ocakın erken saatlerinde Iraktaki çeşitli Amerikan askeri üslerine füze saldırısı düzenledi.

Şaşırtıcı tarafı ise Irak başbakanlık ofisinin, İrandan ABD güçlerine yönelik bir füze saldırısının yakında gerçekleşeceğini bildiren resmi bir sözlü mesaj aldıklarını ve mesajı ABDye ilettikleri yönünde bir açıklama yapmaları oldu.

Yani Tahran, ABD’ye krizi daha fazla tırmandırmak istemediğini, ancak iç kamuoyunu tatmin etmek için bir şeyler yapmaları gerektiği yönünde bir mesaj vermek istemişti.

Mesajı alan Trump da, her zamanki tehdit söylemlerinden saparak krizi tırmandırmak istemediği izlenimi verdi. Uluslararası ilişkiler analistleri, Trumpın nispeten uzlaşmacı tonunu görünce oldukça şaşırdılar.

Bu krizin sonuçları da beklenenden farklıydı: Süleymani suikastından önce İranlılar hükümete karşı hoşnutsuzluklarını dile getirmek için büyük şehirlerin sokaklarında gösteriler yapıyordu. Suikast bu eğilimi tersine çevirdi, insanların günlük sorunlarını unutmalarına ve Amerikan politikasına karşı yeniden birleşmelerine yol açtı.

Benzer bir eğilim ABDde somut olarak görüldü. Trumpın önümüzdeki seçimlerde popülaritesini artırmak için Süleymani’nin öldürülmesini onayladığı yönünde spekülasyonlar vardı, ancak çeşitli ABD şehirlerinde yapılan gösteriler Amerikalıların bu eyleme karşı olduğunu kanıtladı.  Dahası, ABD yasaları bu tür operasyonların yabancı ülkelerde yürütülmesi için Kongre onayının gerekli olduğunu öngörmektedir. Kongre’nin Demokrat üyeleri, Süleymaninin Trump’ın görevden alma sürecinde öldürülmesini, Başkan’ın ABD yasalarını çiğnemesinin yeni bir kanıtı olarak kullanabilirler.

Irak, Süleymaninin öldürülmesine tepki gösteren ilk ülke oldu. Irak Parlamentosu, Şii üyelerinin oylarıyla ABD güçlerini sınır dışı etme kararı aldı. Karar hükümet için bağlayıcı olmamakla birlikte, Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi de ABD güçlerini Iraktan ayrılmaya davet etti. Bağdattaki son karışıklıklarla birlikte, bu durum Iraktaki Amerikan askeri varlığında yeni bir tedirginliğe neden olabilir.

Irak Parlamentosu’nda kabul edilen kararda diğer yabancı askeri birliklerin geri çekilmesi ibaresi de yer aldı. Bu, Irakın kuzeyindeki Kürt Özerk Bölgesinde konuşlanmış Türk askeri müfrezesine bir gönderme olabilir.

İran birkaç yıl önce asimetrik savaş doktrinini kabul etti. Bu zarar verme potansiyeline sahip olmasına karşın, bir süper güç ile cephe çatışmasından kaçınılacağı anlamına geliyordu.

Herkes İranın öyle ya da böyle ABDye yönelik bir misilleme yapmasını bekliyordu, ancak herhangi bir misilleme de krizin daha da tırmanması yönünde atılmış bir adımdır. Gerginlik devam ederse, İranın bundan zaferle çıkması beklenemez. Her iki taraf da bu gerginliğin sonuçlarına katlanacak. Ancak Amerikalılar İranlılar kadar zorluklara karşı dirençli değiller, bu yüzden Amerikalılar artan gerilimden daha fazla etkilenecektir.

Ölçülü misilleme eylemi; İran’ın, ABD’ye veya ABD’nin Körfez bölgesindeki Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi müttefiklerinin çıkarlarına zarar verme potansiyeline sahip olduğunu gösterdi. Yani iki taraf arasında beraberlik olduğunu düşünebiliriz. Bu koşullarda en iyi senaryo; işi burada bırakmak ve gerilimi daha fazla tırmandırmamak olur.

Kaynak: Ahval

Son güncelleme: 18:36 10.01.2020
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı