Analiz / İsmail S Gülümser
Tarih boyunca toplumlara doğruyu gösterme görevi üstlenen bütün rehberler ciddi sınavlardan geçti, etrafları büyük sarsıntılar yaşadı. İnsanlığa yararlı hizmet yapanlar, ceberut yönetimlerin dizgini ele geçirdiği dönemde, zulüm ve işkenceye maruz kaldı.
Faydalı çabaların önüne çıkan engeller
Faydalı amaç için bir araya gelmiş insanların çabaları, çoğu zaman menfaat çarkına zarar verdiği vehmine kapılanlar tarafından engellendi. Gücü ele geçirenler, kıskançlık histerisi içinde yapılanları yıkmaya koyuldu, zorbaların baskısıyla bunalan insanlar, kimi zaman ölümü göze aldı.
Hiç hak etmedikleri bir şiddetle karşılaşanlar, eğer buna zihnen hazırlıklı değilse tsunamiyi andıran fırtınalar karşısında direncini korumakta zorlandı. Nitekim Mekkelilerin zulmü karşısında hicrete mecbur olan İslam peygamberi (SAV) mesajını kabul edenleri yaşayacakları konusunda önceden uyarmıştı.
Allah’ın inayetiyle gelişip büyüdüğüne inandığınız hizmetlerin de hep böyle devam edeceğini düşünmek hiç musibete maruz kalmayacağını zannetmek imtihan dünyasının gerçekleriyle örtüşmez. Çünkü şeytan tabiatlı olanlar, melek gibi insanların çoğalmasından hoşlanmaz. Zaaflarının esiri idareciler, uzun emek ve gayretlerle üretilen insani çabaları kendi varlıklarına tehdit olarak görüp yıkmaya kalkabilir.
Musibetlerle sınananlar
Halkı iyiliğe davet eden bütün büyüklerin başına gelmiş bela ve musibetlerle, belli bir aşamadan sonra gönüllüler de karşılaşabilir, zaman zaman herkes belli sınavlardan geçebilir. Adanmışlıkla çevreye yayılan insanlar, hiç beklemedikleri bir anda önlerine çıkan engelleri aşarak yeni donanım kazanmaya zorlanabilir.
Dünyanın geleceğini aydınlatma dışında bir derdi olmayanlar, bazen temelsiz suçlamalara muhatap olabilir. Üstad’ın dediği gibi hayırlı işlere musallat olan bir şebeke yapılanları yıkıp ortaklarıyla paylaşmaya kalkabilir. Herkesin takdir ettiği hizmetler, suç işleme özgürlüğünü kısıtlayacağını düşünenler tarafından hedefe konabilir. Onları toplum düşmanı gibi gösterip şeytanlaştıranlar, en temel haklarını hatta yaşam hakkını bile fütursuzca almaya kalkabilir.
Dindar görüntüsüyle kimseye kötülük yapmayacağını sandığınız insanlar, şer odaklarının planlarına alet olup, ülkenin kılcallarına kadar yayılmış iyilik merkezlerini bozup dağıtabilir. Mallarını insanlık hizmetine sunanların bile mülküne el koyup, canına kastedenler çıkabilir. Malıyla canıyla imtihan olanlar, kayıpların ahirette verileceğine inandığı için ayakta kalır.
Musibete direnme gücü
Böyle zaman dilimlerinde iç donanım çok önemlidir, eğer insan zorluklarla karşılaşacağını önceden bilirse, ani fırtınalarda direncini koruyabilir. Problemli dönemleri düşünerek hazırlananlar, engel önüne çıktığında kısa süreli tereddüt yaşasa da üstesinden gelir. Ruhi donanımını ihmal edenler ise, aşılmaz gibi görünen sorunlarda mağlubiyet hissine kapılıp yaptıkları hakkında şüpheye düşebilir.
Musibete dayanım gücü zayıf olanlar, bazen kader planında başlarına gelen problemden dolayı suçlu armaya yönelebilir çevresini, hatta Allah’ı sorgulamaya kalkabilir. Oysa her birey yaşanan olayda kendine has kusurları görüp ders çıkarması onun yararınadır. Farklı istişare grubunda olanlar, gelecekte benzer sorunların önüne geçmek için yapılanları kritiğe tabi tutabilir. Ancak bunlar başkasına suç isnat etmeden yapılırsa, sıkı dayanışma ağlarına güç katar.
Geçmişi sorgulayan sosyal medya yazışmaları ise dayanışmaya hizmet etmez. Tenkit ve suçlamayla ayrılık tohumu ekmenin kimseye yararı yoktur. Acelecilikle hissi hareket edenler, sorun çözmek isterken tartışma ortamı oluşturup yeni küskünlere yol açabilir. Hataları yüzüne vuranlar, muhatabını nefsi müdafaaya iter, olumlu iş yapayım derken onlardaki savunma refleksini harekete geçirir. İlahi yardımların artarak devamı, olayları soğukkanlılıkla göğüslenip birlikteliği korumayla mümkündür.
Üstelik yaşanan problem ilk değil
70’li yıllarda başlayan hizmetler, 80’e kadar çok büyük engellerle karşılaştı. O dönemde faaliyete katılanlar, olaylara direnme gücü kazandı. 1992 yılına kadar Özal’ın oluşturduğu özgürlük ortamında kısmen rahatlama yaşansa da yine şer odaklarının baskısı sürdü. Giderek gelişen hizmetlere sahip çıkanlar, birçok engeli aşma mecburiyetinde kaldı.
92’den 97’ye kadar, tedirginlik içinde bazen frene basılarak yürütülen çabalara katılanlar da yaptıklarının her an sorgulanabileceğini hesap ederek zorluklara kendini hazırladı. Nitekim 28 Şubat sürecinde çok ciddi sıkıntılar yaşandı. Bunu önceden tahmin eden Hocaefendi tedavi için gittiği ABD’den dönmeyerek karanlık odakların planını bozdu. Ecevit’i ikna edemeyenler, hayırlı hizmetleri tüketme projelerini uygulayamadı ve o tarihten itibaren faaliyetler giderek gelişti.
Takdir ve alkışlar yerini düşmanlığa bırakırsa
Önce koalisyon, sonra müspet görünümlü iktidarın ilk yıllarında hizmetin cazibesi geniş kitleleri etkiledi. Hep takdirle karşılaşmanın verdiği rahatlık ortamında yetişenler, ağır imtihanların gelebileceğini aklına bile getirmedi. Hizmet lehine gelişen genel havadan etkilenen ve hissi bağlarla katılanların bir kısmı, yeterince direnç kazanmadan faaliyette yer aldığı için engellerde telaşa kapılması muhtemeldi.
Bu yüzden zevk ve lezzetle yürüttükleri en insani çabaların, art niyetliler tarafından engellenmesini bazıları ciddi şaşkınlıkla karşıladı. Gittikleri yolun zevkleri yanında bir kısım zorluklarının olabileceğini hesap etmeyen, küçük bir grup kısa fasılalı da olsa tereddüt yaşadı.
Terörist damgası vurularak yüzbinlerce insanın hayatı bir anda allak bullak edildi, on binlercesinin işi aşı malı mülkü elinden alınıp toplum dışına itildi. Tutuklanan, hapis tehdidiyle yurt dışına kaçmak zorunda kalanların çoğu direndi ve engelleri aşmanın yolunu arayıp buldu. Yaklaşık 10 yıldan beri hapishaneler gönüllülerin gürül gürül ibadet etme, kitap okuyup maddi-manevi donanımlarını artırma mekânına dönüştü.
Bütün bunları önceden tahmin eden Hocaefendi, sesini duyurabildiği herkese, sıkıntılı dönemi aşacak ölçüde donanım kazandırmak için uğraştı. Yakın çevresinden başlayarak ulaşabildiğine gelen fırtınan büyüklüğünü hatırlattı baş etme usullerini öğretti
Öngörüsü sayesinde, ülkede bütün faaliyetlerin kapsına kilit vurulmuş olsa bile, gönüllüler yurt dışında yeniden hizmet üretme fırsatı yakaladı. Üst düzey donanıma sahip çok geniş bir kadro gittikleri yerlerde yeni yollar arayıp buldu.
Zulme rağmen dayanışmanın gücü
Yaşadıkları ağır imtihanlardan henüz yeni kurtulmuş insanlar, yüce yaratıcıya olan güvenlerini hiç kaybetmedi. Görevlerini yapmaları halinde ilahi desteğin bir gün mutlaka geleceği ümidiyle hareket etti.
Gönüllüler arasındaki dayanışma ağları en güçlü şirketlerden bile ileri. Bugüne kadar tek başlarına üstesinden gelemeyecekleri dev problemlerin altına girdi, kimsenin cesaret edemediği engelleri aştılar. Henüz kendi sorunlarını çözemeyenler bile, başkalarını derdine çare olmak için çaba sarf etti. Baskıların dayanılmaz boyuta ulaştığı anda, ellerinde avuçlarında olanı paylaşmaktan kaçınmadılar.
Takip altında olanlar, hapse düşüp ailesi geçim darlığı yaşayanlara, karınca kaderince yardım götürmek için tutuklanmayı bile göze aldılar. Saldırılardan kendini kurtaramamış her bireye ulaşma yolu arandı. Küçük destekle katkı sunulanlar, soruna kısmı çözüm bulunmasıyla hiç olmazsa zorunlu ihtiyaçlarını giderdi.
Hayata sıfırdan başlamak zorunda kalan on binlerce gönüllü, kazandığı bu motivasyonla yıllardır süren zulüm ve işkenceye katlanıyor, şartların el verdiği ölçüde önüne konan hizmeti sürdürüyor.
*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkul.org” sitesindeki yazısından faydalanıldı.