• Turkhane Logo

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Zulümden kaçanlar, insanlığa hizmet yarışına hazırlanıyor

''2013'ten beri aşamalı olarak insan hakları ellerinden alınanlar ayrılmış olsa da, özellikle 15 Temmuz'dan sonra yaşanan ağır işkence ve zulümden kaçarak ülkeyi terk etmek durumunda kalanlar şimdilerde gittikleri yerlerde yeni hayır kapılarının açılmasına vesile olacaklarının işaretleri geliyor.''

10:00 01 Kasım 2022 Salı
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Zulümden kaçanlar, insanlığa hizmet yarışına hazırlanıyor
''2013'ten beri aşamalı olarak insan hakları ellerinden alınanlar ayrılmış olsa da, özellikle 15 Temmuz'dan sonra yaşanan ağır işkence ve zulümden kaçarak ülkeyi terk etmek durumunda kalanlar şimdilerde gittikleri yerlerde yeni hayır kapılarının açılmasına vesile olacaklarının işaretleri geliyor.''





İnsan tabiatında faaliyet esastır, durağanlığa ise hiç yer yoktur. Kendi rahat ve konforlarından fedakârlık yapanlar, bu enerjileri ile hep başkalarına faydalı olmaya çalışırken, heyecanını kaybedenler düşünce duruluğunu korumada zorlanır. Tembelliği tercih edip bulundukları beldenin dar kalıpları dışına çıkamayanlar, sahip oldukları değerleri muhafaza edemeyeceğinden iç dürtülerine mağlup olur birbiriyle boğuşup dururlar. 



Dinde durağanlıktan korunma yollarından biri de hicrettir. İnsani zaaflarının esiri bir grubun yönetimi altında kötülüğün adeta kol gezdiği bir beldede küçük bir azınlık haline gelen Hz. Peygamber (SAV), ve arkadaşları, yanlışa ‘dur’ demeye çalışınca düşman ilan edilerek toplum dışına itilmek istenmiş. Alışkanlıklarını terk etmek, konumlarını kaybetmek istemeyen devrin güç sahiplerince, çeşitli zulüm ve işkencelere maruz bırakılmış. Kur’an, bağlılarından yaşanmaz hale gelen şehri terk edip kazandıkları ahlak anlayışını sürdürebilecekleri beldelere gitmelerini öğütlemiş. Onlar da hayat hakkı tanınmayan memleketlerinden ayrılıp etrafa dağılınca, yaşamlarındaki güzelliklerle gittikleri yerde seçkin konuma gelmişler.  



İnsanların bunaldıkları yeri terk etmesiyle ortaya çıkan bu faaliyet, bir süre sonra yeni açılımlara sebep olduğu, iyiliklerin bu sayede dalga dalga etrafa yayıldığı görülünce, hicreti bir görev kabul edip yola düşenler artmış. Bu emri alan insanlar, iyilik ve güzelliklerin yayılması için aylar sürecek zahmet-meşakkat ve tehlikelerle dolu yolculuklara katlanmış, o günün imkânları ile gidebildikleri yerlere kadar ulaşıp sahip oldukları değerleri taşımış.  Bu anlayışa göre, bireylerden kendi kişisel beklentilerinden fedakârlık yaparak olumlu davranışları dünyanın her yerine aktarmak için dağılmaları bekleniyor. Hâlbuki insanların büyük çoğunluğu evini terk etmek istemediğinden, kurulu düzenini bozup hayatını değiştirme zahmetine katlanamıyor.



Toplumun kendi dertleriyle boğuştuğu 80 li yıllarda, ülkeye hizmetin engellenmek istendiğini fark eden Fethullah Gülen Hocaefendi, çevresinde toplanmış küçük bir azınlığı hicret kavramıyla yeniden buluşturdu ve zamanla onu bir insanlığa hizmet projesi haline getirdi. Onun çağrısına uyan, verdiği yüksek motivasyondan etkilenen yüzlerce insan, ellerinde yeterli imkân olmadan dünyanın değişik yerlerine gittiler. Kişisel hevesleri peşine düşmeden, yıllarca zorluklarla mücadele ettikleri için, örnek davranışlarıyla medeni dünya dâhil her yerde kendilerini kabul ettirdi, bulundukları toplumda yer edindiler.



Buna karşılık, dini temsil etme iddiasıyla ortaya çıkan bir siyasi oluşum, ele geçirdiği güçle iç gıcıklayıcı arzularını frenlemekte zorlanınca, bütün değer yargılarını terk etti, çevreleriyle birlikte ahlak dışı suçlara bulaştılar. 



-Önde görünen insanların çaldıkları paraları çocuklarıyla nasıl sıfırladıkları,



-Varoşlardan çıkmış insanların gemiciklerle IŞID petrolünü pazarlayıp köşe döndükleri,



-Ülke gençliğini mahvetme pahasına, bahis oyunları ve uyuşturucu ticaretinden ballı kazanç elde ettikleri,



-Kirli mafya örgütleriyle ortaklığa girip adam öldürdükleri, içkili pavyonlarda âlemlere zemin hazırladıkları,



-Kalkınma görüntüsü oluşturacak yol köprü baraj ihalelerini hileli yöntemlerle paylaştıkları,



-Özelleştirme-imar planı vb ile yılların birikimi yetim hakkı ülke varlıklarını aralarında bölüştükleri ortaya çıktı. Onları savunmaya, günahlarını temizlemeye çalışan fetvacı hocalar da dini bu eylemlere göre eğip büktüler.     



Son dönemde, hırsızlıklarına ortak olmayı reddeden herkese yaptıkları gibi, gönüllerin saf ve duru halini kendi varlıkları için tehdit olarak gören bu suç örgütü, hileli yöntemlerle devlet gücünü ele geçirdi. Daha iyilerini yaparak olumlu faaliyetleri geliştirmek mümkün olduğu halde, kıskaçlık histerisi içinde üretmeden faydalı bir şey ortaya koymadan, medeni dünyanın alkışladığı, milyonlara hizmet vere kurumları yalan ve iftiraları ile dağıtılıp parçalayarak hırsla onların elindekini almaya kendini kaptırdı;



-Olumlu davranış kazandıran eğitim yuvalarını yıktı, yüz binlerce genci sokağa atıp ruhi çöküntüye terk etti,



-Dünya standartlarında etik yayın yapan medyayı susturdu,  basını ahlaki kaygısı olmayanlarla paylaştı,



-Faydalı hizmet üreten kurumlar bedeni zaaflarını aşamamışların elinde harcandı, kötülüğüyle anılır hale geldi,



-Alanında başarıyla faaliyet yapan büyük firmalar, konuyu bilmeyenlere teslim edildi sermayeler eriyip yok oldu,



-Ülkemizden başlayarak dünyanın her yerine yardım ulaştıran kurumlar dağıtıldı, mağdurlar sahipsiz bırakıldı.



-Parayla kandırabildikleri ülke yönetimlerini, olumlu hizmet üreten kurumları kapatmaya zorladılar.   



Cehaleti ortadan kaldırıp, insani duyguları geliştirmek için çaba harcayan bir iyilik damarını, devlet gücüyle yok etmeye çalıştı, yöre halklarına yapılan insani destekleri kestiler.



Çalıntı paralar ve zorbalıkla sahip oldukları medyada, yaptıkları kirli propagandalarla hayatlarını topluma hizmete adamış insanları şeytanlaştırdılar.



-Ülkenin en ilkeli gazetesine abone olanlar, bu gruptaki medya kuruluşlarını yöneten ve çalışanlar,



-İmkânsızlıktan köyüne hapsolmuş fakir halkın çocuklarına, burs vererek onlara yukarı tırmanma fırsatı sunanlar,



-Kermes yapan, kurban toplayan, yardım ve bağışlarıyla muhtaçlara yardım yolları arayanlar,



-Üst düzey eğitim veren dershane-okul-yurt açarak, ülkede cehaleti önlemek için çırpınıp duranlar,



-Gerekenlere finans desteğiyle, sürdürülebilir bir rekabet ortamı sağlayan bankacılar, hatta para yatıranlar,



-Olumlu davranış kazandırma amaçlı organizasyonlara katılarak, kötülükten uzak kalmayı başarmış memurlar gibi toplumun yüz akı yüz binlerce masumu yasadışı yolla fişleyip en temel insan haklarını ellerinden aldılar.



Kendilerine boyun eğmeyenlerin, mallarına el koydu, tutuklattı, aile yuvalarını dağıttılar.



Ülke yaşanmaz hale gelince Gülen, geçmişte kendi iradeleri ile hicreti tercih edenlere yaptığı gibi, hayat hakkı elinden alınanlara da yurt dışına çıkıp bu zulüm çemberinden kurtulmayı önerdi. Kötülerle uzlaşıp ülkenin kaynaklarına ortak olmak varken, onun tavsiyesine uyan on binlerce insan, konumlarını terk edip ülkeden kaçtı, dünyanın farklı coğrafyalarına dağılarak, farklı ülkelere sığındı.



Elindeki bütün imkânları alınmış bu insanların, moral ve dayanışmalarını yok etmek için, fesat şebekeleri sürekli bilgi kirliliği oluşturup aradaki bağları kırmaya çalışsa da, gönüllüler yeni yerlerde yaşadıkları vefasızlığa takılıp kalmadı, hem ekilen fitne tohumlarına mukavemet etti, hem de ayakta kalmanın yollarını arayıp buldular.



Kuran’dan aldıkları mesajla sıfırdan başlayarak, dilini kültürünü bilmedikleri yerlerde yeniden düzen kurmak zorunda kaldılar.



-Önce gittikleri yerlerde hayatlarını devam ettirecek yollar arayıp buldular.



-Ardından taşıdıkları insanlık mesajlarını toplumla paylaşmanın çaresini aramaya yöneldiler.



-Karşılarına çıkan hiçbir engele aldırmadan sabırla üzerlerine düşen görevi yaptılar.



Dayanılması zor problemlerle boğuşmak mecburiyetinde kalsalar da niyet duruluğunu koruyanlar, önlerine çıkan engelleri dayanışmaların cılızlığına aldırmadan birbirlerine verdikleri küçük desteklerle aştılar.  



Yaptıkları olumlu işlerde heyecanlarını canlı tutup, faaliyetlerinde süreklilik sağlamak için; gıybetten uzak durdu aralarındaki kardeşlik anlayışını korudular, manevi beslenmelerini sürdürüp bıkkınlığa düşmeden yüksek motivasyonla hizmete devam etmeye çalıştılar. Yeni alanlara yapacakları açılımlarla, hep hareket halinde olup hicretin bereketinden yararlanacak şekilde davranış sergilediler.



2013’ten beri aşamalı olarak insan hakları ellerinden alınanlar ayrılmış olsa da, özellikle 15 Temmuz’dan sonra yaşanan ağır işkence ve zulümden kaçarak ülkeyi terk etmek durumunda kalanlar şimdilerde gittikleri yerlerde yeni hayır kapılarının açılmasına vesile olacaklarının işaretleri geliyor. İradi hicretle dünyada geniş bir bölgeye insanlık mesajlarını taşımış olanlara, mecburiyetten oralara gidenler eklenince hemen her beldede hatırı sayılacak düzeyde Türk komüniteleri oluşmaya ve gittikleri yerlere entegre olup açılacak yeni hizmet alanlarını desteklemeye başladılar. Güzel günler zulümden kaçarak ülkeyi terk etmek zorunda kalanların hicretine yapışık olarak gelecek. Musibetten korunmak için yer değiştirenler oralara gitmekle görünüşte kendilerini kurtardılar, ama gittikleri yerler için yeni kurtuluş reçeteleri olacaklar. İlerleyen zaman diliminde farklı faaliyet alanlarında yapacakları yeni aktivitelerle daha geniş bir çevrenin gönlünü kazanacak, onlarla birlikte iyilik duygusunu geliştirecek yeni yol ve yöntemlerle medeni dünyaya katkı sunacaklar. Vefat ederek hedefe ulaşamayanlar da bu mükâfattan pay alacak.  



Olumlu hedefler peşindeki insanlar, faydalı hizmetler üretmek için mücadele ederken, kendini nefsin istek ve arzularına salmışlar, frenleri kopmuş araçlar gibi kötülükten kötülüğe koşturuyor. Propaganda araçlarıyla yaptıkları tüm çirkinlikleri örtmeye çalışsalar da, her gün bir yerdeki yamanın dikişleri patlıyor. Vatandaşların kokuşmuşluğa alışması için sürekli aynı türden haberlerle medya büyüsü altında tutuyorlar ama yaşananlar toplumun gözünden kaçmıyor hafızalara kaydediliyor. Kimi korkudan ses çıkaramazken, kimi de avuçlarını ovuşturup hırsızlık sırasının kendine gelmesini umuyor. Kötülüğü, çalma isteğini yaydıkları halde her gün farklı bir grubu olta atıp suç halkalarını genişletmeye çalışıyorlar.



Dindarından karşı görüşlüsüne kadar, hemen her kesimden insan ülkenin içine düştüğü duruma menfaat devşirme hesaplarıyla gözlerini kapatırken, toplumun içten içe çürümesi karşısında neredeyse kimsenin sesi çıkmıyor. Kötülüğün vatandaşları esir aldığı bir ortamda Gülen etrafında toplanan on binlerce insanın büyük acılara katlaması pahasına onları yanlıştan uzak tutmak, kurulan tuzaklardan korumak için çırpınıp duruyor.



*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkül.org” sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.



İsmail S. Gülümser / Aktif Haber

Son güncelleme: 10:00 01.11.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı