• Turkhane Logo

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Yüksek insani değerleri koruyanlar inandırıcı olabilir

''Eski büyükler bize ulaşılması zor bir ufuk göstermiş olsalar da bugün onların izinden gidenler benzerini yapmaktan kaçınmayacak örnekler sergilemesi sahabeye benzemek için birbiriyle yarış etmesi ümit verici. İnançta derinleşenler, bağlı oldukları değerlerin önemini kavrayarak sıkıntılarla baş etmeyi denedikleri için başarıya namzet iken onlara güvenmeyenler, suç girdaplarında boğulup gitti.''

10:00 10 Mart 2024 Pazar
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Yüksek insani değerleri koruyanlar inandırıcı olabilir
''Eski büyükler bize ulaşılması zor bir ufuk göstermiş olsalar da bugün onların izinden gidenler benzerini yapmaktan kaçınmayacak örnekler sergilemesi sahabeye benzemek için birbiriyle yarış etmesi ümit verici. İnançta derinleşenler, bağlı oldukları değerlerin önemini kavrayarak sıkıntılarla baş etmeyi denedikleri için başarıya namzet iken onlara güvenmeyenler, suç girdaplarında boğulup gitti.''





İslam peygamberi (SAV) ve etrafında toplanan yol arkadaşları, davasına omuz vereceklerine, inandığı değerleri koruma uğruna ölümü göze alacaklarına söz vererek(biatle) işe başladılar. Birbirleriyle o kadar sıkı kenetlendi birbirleri için öyle özveride bulundular ki aralarındaki bağ kardeşten daha ileri düzeye ulaştı.



Dini koruyup kollamak için atılan bu ilk adım oldukça önemsendi, bireylere ne tür bir işe kalkıştığı önceden hatırlatıldı. Çünkü muktedirler, samimi Müslümanların oluşturduğu birliğin ileride rahatlarını bozacağından endişe etti. 3-4 kişi ile toplandıkları dönemden itibaren onları engellemek için her yolu denediler. Yayıldığını gördüklerinde rahatsızlıkları giderek fazlalaştı, şiddet ve baskıyı artırdılar. Toplananları takip etti, işkenceyle ölüm tehdidiyle yıldırmaya çalıştılar. Pes etmeyeceğine söz veren bir avuç sahabe, bu vaadinden asla dönmedi, beldesinde yaşama şansı kalmayınca hicret önerisine uyup vatanını terk etti.    



Puta tapma geleneğinden gelenler, içlerindeki tüm putları yıkınca yüce yaratıcıya gönülden bağlandı onun, dışında destek arayışından kurtuldu. İnandıkları değerler yüzünden kendi beldelerinde rahatları bozulsa da vazgeçmeyi düşünmedi, aksine dinin kazandırdığı güzellikleri başkalarına ulaştırmak için didinip durdular. Kız çocukların diri diri gömüldüğü bir yerde onlar, dejenere olmuş birbirini yiyen topluluklarda sulhu yaymak için dağıldılar. Bazılarında kabul gördü bazılarında ise ölüm tehditleriyle karşılaştı ama inançlarındaki derinlikle geri dönmeyi düşünmedi, bütün engelleri aşarak imkanlarını insanlığın geleceği için harcadılar. Daha sonra zorbalığın olduğu yerden hicret dini bir disipline dönüştü.



Sahabeler, rahatı terk edip, başka beldelerde sıfırdan hayata başlamak zorunda kalsalar da



-Değerlerinden taviz vermedikleri kolaycılığa kaçıp hak-hukuk çiğnemedikleri,



-Birikimlerinin gasp edilmesine katlandıkları için inandırıcı oldular.



Türkiye’de gücü eline geçirmiş despot bir yönetim iktidarda, aynen geçmişte sahabeye yapıldığı gibi, bugünküler de hapis tehdidiyle hicrete mecbur ettikleri insanların malına çöktü, şirketlerine el koydu.  



Samimi müminlere toplumda ayrıcalık kazandıran;



-Doğruluk-dürüstlük-yalan ve hileden uzak durma,



-Haram/helal ve kul hakkını gözetme,



-Saygı/sevgi-kimseyi hor görmeme,



-Adil davranma-zayıfları koruyup kollama,



-Sabır/sebat-hakkına razı olup başkasının hakkına tecavüz etmeme. gibi tüm ahlaki ilkeleri gereksiz fantazi gibi gören, halkı birbirine bağlayan bağları koparan bu anlayış hak gaspını meşrulaştırdı.



Frenleri patlamış bir kamyon gibi yok edilen değerler yüzünden toplum, hızla uçuruma doğru sürüklendi.



Ahlaki değerleri yıkmayı planlayan kirli ortaklar, bu görevi dindarlara ihale edip kenara çekildi.



-Hazreti Ömer adaletinden bahsedenler, adaleti yok etti masumların hakkına tecavüze çanak tuttu.



-Peygamber (SAV) ahlakından bahsedenler, toplumda tüm ahlak ilkelerinin çiğnenmesine zemin hazırladı.



-Dürüstlük vaadiyle iktidara gelenler, rakiplerine tuzak kurmayı toplumu kandırmayı marifet gibi gördü.



Rüşveti, devlet malını çalmayı engelleme sözü verenler, çalmadan öne geçilmeyeceğini düşündü halkı soydu.



Suçlardan aklanmak için inandığı tüm değerleri terk eden zayıf karakterliler, topluma bir şey kazandıramaz. Ahlaki kuralları koruyarak sorun çözmek mümkünken, ilk engelde dinin temel prensiplerini çiğneyenler faydalı iş üretmez. Kendi ve çocuklarının geleceği için ülkeyi ateşe atan, yıldızı parlayan bir ülkeyi kurduğu kirli ortaklıklar yüzünden değer kaybı yaşatanların verebileceği hiçbir şey yok.



Geçmişin hak erleri yüksek özellikleriyle günümüzü aydınlatırken, bugünün yöneticileri devletin tüm imkanları ellerinde olmasına rağmen kendilerine teslim edilmiş halkı menfaat hesapları yüzünden karanlık içine itti. Dünyanın geleceğine katkı sunabilecek, demokratik değerlerle İslam toplumlarına rol model olabilecek bir ülke onların çıkar hesapları yüzünden uçup gitti. Yerine her alanda iflasların yaşandığı, yöneticilerin hiçbir kusurunu düzeltme imkânı olmayan bir Ortadoğu rejimi kuruldu.



Onlarla yükselmesi beklenen toplum alçaldıkça alçaldı, halk giderek yozlaştı. Komiserler pavyon işletti, uyuşturucu ticareti yaptı, hırsızlığa aracılık etti. Hukukçular, maaşla olmayacak kirli servet için yasadışı emirlere kılıf uydurma yarışına girdi, hak gaspına alet oldu. Partililer eski iddialarını unuttu çeşme akarken kovayı doldurma derdine düştü. Devlet görevlileri hırsızlara arka çıkmak için kılıktan kılığa girdi. Karanlık ilişkilerle sürdürmeye çalıştıkları ortakları zayıf hissettiğinde kelle almak için tetikte bekliyor. Güvensizlik üzerine kurulu yapıda herkes bir diğer için dosya oluşturup yıkıcı hamleye hazırlanıyor.



Dinin davranış kalıplarını belirleyenlerle, bugün dindar olduğunu iddia edenlerin uygulamaları arasındaki uçurum giderek büyüyor.



-Onlar, mali imkânları olmadığı halde iç derinlikleriyle halkı yükseltti. Bugünküler, ellerindeki onca imkana rağmen doyumsuzluk içinde toplumun mallarına saldırmaktan ülke geleceğini düşünme fırsatı bulamadı.



-Onların, her anı yüce yaratıcıya hesap verme duygusuyla geçtiği için günümüzde de tesirleri devam etti. Bugünküler hayatı dünyadan ibaret gördü, köşe dönme hesabıyla oturup kalktı, gönüllere hitabı düşünmedi.  



-Onlar, gece ibadetleriyle içlerini düzeltti kendini öne çıkarmadan gönül zenginliğiyle halka katkı sundu. Büyük iddialarla öne çıkan yöneticiler, halka tepeden baktı, onlardaki tüm manevi zenginliği alıp götürdü.



-Hayatını inandığı değerlere bağlı olarak geçirenler, gerektiğinde imkânsızlık içinde yaşamaya katlandı. Bugünküler elindeki en küçük bir imkânı kaybetmemek için her türlü suça bulaştı.  



-Onlar, maneviyatı öne çıkarıp toplumun iç derinliği için çaba harcadı. Bugünküler, her şeyi paradan ibaret gördü hırsızlıkla güç elde edince tesirlerinin artacağını sandı.



Çekim gücü yüksek insanlar, mükemmel davranışlarıyla hala yol göstermeye devam ederken, bugünün yöneticileri paçalarını kurtarma derdine düştü, milyonların manen ve maddeten yok olup gitmesini izledi.



-Amr bin As, savaş sonrası dağıtılan ganimetleri bile almaktan kaçındı. Bugünün yöneticileri, kendilerine teslim edilen tüm ülke varlıklarını ganimet olarak gördü, her şeyi çalmaya hakkı olduğuna inandı,



-Ömrünü dini yüceltme uğruna harcamış Halit bin Velid, geride hiçbir mal bırakmadı. Hileli yolla toplum önüne geçenler, bir yüzükle başladıkları siyasette milyar dolarlık kişisel servete sahip oldu.



Kendi sığ anlayışlarına güvenip ona göre bir din yorumu yapanlar, maddi zenginlikle yükseleceğini sandı. Geçmiş büyüklerin tavır davranışlarındaki mükemmelliğin tesirini bilmeyenler, para ve güçle etkili olma peşine düştü. Büyüklerin herkes tarafından kabul edilecek duru yaşamlarını beğenmeyenler, şaşaa ve şatafatlı bir hayatla toplum üzerinde iz bırakmaya kalktı.



Eski büyükler bize ulaşılması zor bir ufuk göstermiş olsalar da bugün onların izinden gidenler benzerini yapmaktan kaçınmayacak örnekler sergilemesi sahabeye benzemek için birbiriyle yarış etmesi ümit verici. İnançta derinleşenler, bağlı oldukları değerlerin önemini kavrayarak sıkıntılarla baş etmeyi denedikleri için başarıya namzet iken onlara güvenmeyenler, suç girdaplarında boğulup gitti.



Geçmiş büyüklere özenenler ileride kazandıkları iyi hasletlerle dünyanın geleceğini aydınlatırken, mafyayı özenen onlar gibi kısa yoldan sonuç için türlü suçlara bulaşanlar toplumu uçuruma sürükledi. Ramazan’a girdiğimiz şu günlerde halk efendimize ait sünnetleri diriltmek için koştururken, bugünün yöneticilerinin iktidarda kalma uğruna halkın maneviyatının eriyip kaybolmasını seyretti.



İmkânı olan gönüllüler, işleri bozulması pahasına yurtlar yuvalar okullar açmak için parasını harcamıştı, bugünün muktedirleri onların ürettiği hizmetlere hiç emek sarf etmeden konmak için bir darbe senaryosu planladı, yüzbinlere varan masum insanın ürettiği hizmetleri elinden alıp oğlunun vakfına aktardı. Nereden geldiği belli olmayan kasalar dolusu parayla toplum vicdanını satın almayı düşleyenler yakında yanıldığını fark edecek.



Gönüllüler, hırsıza aldırmadan dar imkânla yurt dışına çıktı, yeteneğini kullanıp sıfırdan iş kurduktan sonra;



-Medyacılar, bütün değer yargılarını tüketmiş basının açtığı boşluğu doldurmaya başladı.



-Hukukçular, tek adam rejiminin kuklası haline gelmiş hukuk birimlerini AHİM kararlarıyla ablukaya aldı.



-Tüm varlıkları çalınan esnaflar, kurdukları yeni işletmelerle ayakta kaldı, Türkiye’ye destek konumuna ulaştı.



Geri bırakılmış ülkenin tekrar hak ettiği yere kavuşması, yıkılıp yok edilen demokratik değerlerin yeniden diriltilmesi için yurt dışındaki yüksek donanımlı insanların kurduğu sivil toplum oluşumları kolları sıvadı. 



Mekke’nin Medine’deki düzene karşı duramadığı gibi, gönüllülerin azmine günün despotları da direnemeyecek.



Hizmet erleri, yaptıkları fedakarlıkla gönüllerde taht kurarken, bugünün yöneticileri hırsızlıklarıyla anılacak. 



*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkul.org” sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.



İsmail S. Gülümser

Son güncelleme: 10:00 10.03.2024
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı