• Turkhane Logo

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Ünsiyet ve ülfete kurban edilen Ramazanlar

''Ramazan’ın bitmek üzere olduğu şu günlerin bereketinden daha fazla istifade etmek için samimi dua ve yakarışlar ona yönelmeli, gösterişle yapılan eylemlerden uzak durmalı, büyük bir sabır ve azim içinde öndeki tüm engelleri aşmaya gayret edilmelidir.''

08:50 09 Nisan 2023 Pazar
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Ünsiyet ve ülfete kurban edilen Ramazanlar
''Ramazan’ın bitmek üzere olduğu şu günlerin bereketinden daha fazla istifade etmek için samimi dua ve yakarışlar ona yönelmeli, gösterişle yapılan eylemlerden uzak durmalı, büyük bir sabır ve azim içinde öndeki tüm engelleri aşmaya gayret edilmelidir.''





Ünsiyet alışma anlamına gelen bir kelimedir; ülfet de en hayati konuların bir süre sonra bayağılaşması ve tesirsiz hale gelmesi şeklinde tanımlanabilir. İnsan ilişkilerinde birini kendine yakın hissetme çok önemlidir, güvendiğiniz içten ve ünsiyetle yaklaştığınız biriyle her şeyi paylaşacak kadar vefalı dostluklar kurulabilir. 



Tasavvufta ünsiyet, insanın dünyevi bağlardan sıyrılıp Allah dışında her şeyden uzaklaşarak, bütün benliğiyle ona dayanması ve kalbinin onun sevgisiyle dolu olması, onun huzurunda olmanın haşyetiyle sükûnete ermesidir. Böyle biri mukaddes bir zata kendini kaptırmanın heyecanı içinde kalbi aşk ve şevkle dolup taşar.  



Dünyayı elinin tersiyle iten biri, eğer iyi bir amaç belirleyip onun peşine düşerek emek ve gayrete devam ederse, bir süre sonra daha ulvi duyguların önü açılır. Servet düşkünlüğünü bayağılık olarak görür, bütün kapasitesini sadece evine ve çoluk çocuğuna hasretme sığlığından kurtulur, çok daha yüksek hedeflere ulaşmak isterken sıradan insanlara ayak bağı olan birçok geçici sevgi ve muhabbetten uzaklaşır.



Artık dünyaya ait nimetler onun gözünde küçülür ve değersizleşir. O eşya ve hadiselere çok farklı bir perspektiften bakar, başkaları için asla vazgeçilmez gibi görünen alışkanlıklar onlar için çok basit meşguliyetler haline döner, çoğu için en büyük lezzet vesilesi olan dünyevi hazlar onu Allah’tan uzaklaştıramaz. Bu anlayışa sahip olanın iç zenginliği dışına yansır, bütün tavır ve hareketlerinde büyük bir olgunluk akmaya başlar.



Ancak geçici zevk ve menfaatlerden vazgeçmeden yüksek duygularla beslenen hedeflere kilitlenmek kolay değildir. Bu sonuçlar dünya adına en değerli gördüğü şeyleri terk etmeye hazır olmakla ve cazibesine kapıldığı bağlardan kurtulmakla mümkün olabilir. Varmak istediği yüksek hedeflere tam yönelen birinin önünü tıkayan bütün kapılar açılır, her şeyiyle amacının sevdalısı haline gelir.



Bütün bu aşamalar çok büyük bir irade ile hedefine koyduğu yere varmak için bıkmadan usanmadan çalışmayı; düşünce dünyasını devamlı kontrol ederek korumayı gerektirir. O kendini her an cezbetmeye hazır bekleyen zevklerden uzak durmak için hiçbir dönem laubaliliğe girmemeli, her an yüce hedefi uğruna bütün his ve duygularıyla bu amacına ulaşmak için çaba göstermelidir.



Derdi dünya olanların,



-Sanki ebedi burada kalacak gibi kendini kaptıranlar.



-Basit oyun ve eğlenceler uğruna çevresine faydalı olma yollarına kapıları kapatanların bunu anlaması zordur.



Buranın uzun bir yolculukta geçici olarak konaklanılan bir yer olduğunu unutanlar, etrafındaki hazlara takılı kalır.



Sâri bir hastalık gibi tüm insanların peşine takıldığı basit zevkler dünyanın geleceğine fayda sağlamaktan uzaktır.



-Kendini dünyaya bağlayan his ve duygulara gönlünü kaptıranlar yaratılış gayesinden kopar.



-Sanki hiç terk etmeyecek gibi etrafındaki eğlencelerle hayatını geçirenler, gerçek lezzetleri tadamaz.



-Kalıcı zevkler varken geçici zevkler peşinde koşanlar sevgiyi yanlış yerde kullanmaktan korunamaz.



-Gerçekten yakın olmaları gereken yeri bilemeyenler, hayal kırıklığı yaşamaktan emin olamaz.



Dindar olsalar bile,



-İbadetler gaflet içinde geçer.



-Zevkle yapılması gereken şeyler alışkanlığa kurban edilir, isteksizce işlenir hale gelir.



-En heyecan verici şeylerde ruh kaybolduğu için matlaşır.



Camiler cemaatle dolduğu halde devamlıları çok önemli kusur ve kabahatler işlemekten kaçınmazlar.



Namazların-oruçların hiçbirinde gerçekten tam Yüce yaratıcıya yönelme ihtiyacı hissetmeyenler,



-Söyledikleriyle yaptıkları birbiriyle çelişmeye başlar.



-Kime karşı söz verdiğini unutup bütün iddialarının tersini yapar.



-Her gün ezberlediği tekrarlayıp durduğu şeylerin farkında değildir.



-Ağzından çıkan dua ve ibadetlerin gereğini yapamaz ve dinin en hayati emirlerine ya unutur ya başkaldırır. 



Böyle biri, çok iyi bildiğini sandığı dinin bütün değer yargılarıyla çelişki içinde olduğunu göremez.



İnandığı halde en temel değerleri kolayca terk edebilen;



-Ahlaki ve etik ilkeleri yok sayıp, kendine göre bir din yorumuyla yaptıklarına kılıf uyduran,



-Oruçla iliklerine kadar açlığı hissettiği halde, diğerlerinin aç ve susuz kalmasından ızdırap duymayan,



-Başkasının, organize hizmet üretmesinden rahatsız olup en yararlı faaliyetleri engelleyen,



-Aynı amaç etrafında bir araya gelmiş insanları sırf kendi etrafında toplanmadıkları için yok etmeye çalışan oldukça sapık bir din anlayışı ortaya çıkar.



İddialarının aksine:



-Allah’ın değerli gördüğü şeyleri şahsi çıkarlarına destek vermedikleri zaman yakıp yıkmaktan kaçınmaz.



-Onun adını duyurmak için samimane hizmet eden kurum ve kuruluşları kapatır.



-Sahip olmadığı her şeye büyük bir kıskançlıkla yaklaşır ve gasp etmek için türlü entrikalar çevirir.



İçini doldurarak yapacağı faaliyetlerin zevk ve heyecanından mahrum olacağı için:



-En faydalı işlerinde bile inandırıcılığını kaybeder ve hiçbirinden beklenen sonuçları alamaz.



-Hakkını vermeden isteksizce yaptığı işler bir süre sonra yürütülemez hale gelir.



Halbuki ünsiyeti yaptığı işlerde hep çıtayı yükseltecek yönde değerlendirenler.



-Dünyevi hazlarla tatmin olma peşinde koşturmaz.



-Hiçbir şeye yüzeysel yaklaşmaz ve geçiştirmeyle yetinmeyi düşünmez.



-Şekli davranışlara takılıp kalmaz yaptığı her işi içtenlikle sürdürmeye çalışır.



Bütün eylem ve faaliyetlerinde, ciddi bir arka plan zenginliği olduğundan daha inandırıcı olurlar.



Gerçekten toplumu yüksek değerlerle buluşturma kaygısı taşıyanlar güncel engellere takılmamalı,



-Birilerinin maddi imkanlarıyla etraflarında terör estirmeleri onları hiç korkutmamalı,



-Elde ettiği güçle başı dönmüş herkesin elindeki almaya çalışanların yaptıkları onları ürkütmemeli,



-Çok ihtişamlı görünenlerin rüzgârın önündeki yapraklar gibi savrulmasının an meselesi olduğu unutulmamalı…



Yüce yaratıcının, yapılan her iyiliğin karşılığını vereceğine inanlar olarak, içtenlikle yapılan hizmetlerin hiçbirinin aksamayacağını, bugün olmazsa yarın topluma fitne tohumları ekenlerin yıkılıp gideceğini hatırdan çıkarmamalı.



Yüksek duygulara sahip olanlar birçoğunun kendini kaptırdığı siyasetin kirli hile ve dolaplarından uzak durmalı,



-Dünyevi ve kişisel beklentilerden çok, insanlığın geleceğine olumlu katkı yolları aranıp bulunmalı,



-Makam mevki peşinde koşma, mal mülk biriktirme gibi basit hesaplara takılmaktan kurtulmalı,



-Dünyanın çekici gibi görünen güzelliklerine kendini kaptırmamalı,



-Şahsıyla ilgili konularda mevcut imkanlarla kanaat ederken insanlık için hep daha iyisini talep etmeli,



Kendiyle birlikte çevrenin yüksek değerlerle donatılması için,  



-Her ortamda insanlara geleceği aydınlatacak değerler anlatılmalı,



-Toplumun dikkatleri geçici hevesler yerine kalıcı hizmetlere yönlendirilmeli,



-Bütün himmet ve gayretler insanlığın faydasına olacak işler üzerinde toplanmalı 



Sohbet ortamlarından eğitim kurumlarına kadar her yerde katılımcılara bu değerler işlenmelidir.



Bu anlayışta olanlar:



-En zor dönemde bile ellerini gevşetmeyi düşünmez.



-Ortaya atılan hile ve tuzaklardan kendilerini korumasını bilir.



-Asıl hedefini asla kaybetmeden, şartların ağırlığına aldırmadan birlik içinde yol devam ederler.   



Böyle güçlü bir iradeye sahip olanların iç dünyalarında çok hızlı gelişmeler olur, birçoğunun uzun emek ve gayretlerle ulaştıkları hedefe kısa yoldan varacak yollar bulabilirler.



Ramazan’ın bitmek üzere olduğu şu günlerin bereketinden daha fazla istifade etmek için samimi dua ve yakarışlar ona yönelmeli, gösterişle yapılan eylemlerden uzak durmalı, büyük bir sabır ve azim içinde öndeki tüm engelleri aşmaya gayret edilmelidir. Oruçla dünyadan kısmen de olsa el etek çekmişken;



-Hiç olmazsa bu ayda kalpten dünyaya ait şeyleri söküp atarak içini ahiret heyecanıyla doldurmalı,



-İradeyi kullanıp ibadet ve namazları daha bir şuur içinde yerine getirmeye çalışmalı,  



-Ağzından çıkan duaları içiten hissederek ifade yolları aranmalı,



-Kimin huzurunda durduğunu kime yalvarıp yakardığını hatırdan çıkarmamalı,



Söylenen sözler yapılan dua ve ibadetler kalbin tercümanı haline gelmeli.



-Yapılacak ibadetlerde daha derinlik kazandırmalı ki hem topluma hem yüce yaratıcıya samimiyet gösterilsin.



-Oruçla vücuda olgunluk kazandırıldığı gibi davranış bütünlüğü korunmalı ki toplumda uyanışa vesile olunsun.



Açlıkla aczi tam idrak etmenin getirdiği olgunluk tam yansıtılmalı ki, din daha doğru temsil edilsin.



*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkul.org” sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.



İsmail S. Gülümser

Son güncelleme: 08:50 09.04.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı