• Turkhane Logo

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Suça bulaşmamışlar ancak dayanışmayla ülkeyi uçurumdan kurtarabilirler

''Türkiye’de çok farklı kesimlerden insanlar bugünkü yönetiminin baskısı altında ya bizzat acı çekiyor veya acı çekenlere müdahale edememenin verdiği vicdan azabıyla kıvranıyor.''

10:00 28 Şubat 2023 Salı
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Suça bulaşmamışlar ancak dayanışmayla ülkeyi uçurumdan kurtarabilirler
''Türkiye’de çok farklı kesimlerden insanlar bugünkü yönetiminin baskısı altında ya bizzat acı çekiyor veya acı çekenlere müdahale edememenin verdiği vicdan azabıyla kıvranıyor.''





Türkiye’nin 10 ilinde büyük yıkımlara yol açan çok şiddetli depremler yaşandı ve artıcıları devam ediyor. Bilim adamlarının tüm uyarılarına rağmen rant peşinde koşan gözünü para hırsı bürümüş siyasiler ve onların etrafında kümelenmiş müteahhitlerin yaptıkları binalar yerle bir oldu. Şu güne kadar 45 bin kişinin öldüğü bilgisi aktarıldı, sayının yüz bini aşabileceği söyleniyor. Bölgede iktidarın imar aflarıyla yasal hale gelen on binlerce bina deprem şartlarına uygun olmadığı için yıkıldı, birçoğu güçlendirme olmadan kullanılamayacak.



Yaşanan büyük afette siyasilerin duyarsızlığı bölge insanını çileden çıkardı. 20 günden beri hala bazı yerlere yeterli çadır ulaştırılamadı, günler geçmesine rağmen gıda ve barınma gibi ihtiyaçlar karşılanamadı. İnsanlar soğuktan korunmak için hasar görmüş evlerine girmek zorunda kaldı, gelen artçı sarsıntılarla yıkılan yeni binalar ve altında kalan vatandaşların olduğu haberleri içimizi sızlatıyor.



Yöneticiler, yaşananlardan kendilerini hiç sorumlu hissetmedikleri gibi azıcık şikâyet edenleri insana yakışmayacak tehdit ve hakaretlerle susturuyor. Kendilerini dev aynasında gören bir siyasi ekip devletin bütün imkanları ellerindeyken en basit bir problemi bile çözemiyor ve acısını toplumdan çıkarmaya çalışıyor. Deprem acıları sarılmamışken hala devlet mekanizmalarında, her bir toplum kesiminin nasıl eritilip yok edileceği planı yapılıyor.



-Türkiye’de çok farklı kesimlerden insanlar bugünkü yönetiminin baskısı altında ya bizzat acı çekiyor veya acı çekenlere müdahale edememenin verdiği vicdan azabıyla kıvranıyor,



-Tüm hakları gasp edilenleri savunmaya kalkanları ertesi günü çarşaf çarşaf gazetelerde terörist ilan ediliyor,



-Devlet kesesinden beslenen milyonu aşkın trolün saldırıları, medyanın itibar suikastından korkanlar, en tabii insan haklarını bile destekleyemiyor, karşı çıkarlarsa silindir gibi ezileceğini düşünüyor.



Binaları yapan firmalardan parti desteği olmayan bazı müteahhitleri topladıkları haberleri yapıldı. Anlaşılan bir kısmını günah keçisi ilan edecek halkta suçlular cezalandırılıyor kanaati oluşturup toplumun öfkesini yatıştıracaklar, delil yetersizliğinden birçoğunun sessizce salıverildiğini öğreneceğiz. Tablo, 1999 depreminin ardından yaşananların aynen tekrarlanacağının habercisi, bir süre sonra yüzbinlerce vatandaşın iktidarın bina kusurlarına göz yumması sonucu, belediye ve inşaat firmalarının ihmalinin ya da daha çok kazanma hırsının kurbanı olduğu unutulacak.



İktidarda kalmayı bütün insani değerlerin önüne geçirmiş bir siyasi grup, insan hayatı ile oynamaya devam ediyor. Yüzbinlerce insanın evi iş makinalarıyla yıkılıp aileler oturdukları yerden göçe zorlandı deprem bölgesindeki halka insanlık dramı yaşatıldı. Yıllardan beri Kürt kökenli vatandaşlar yapılan insanlık dışı muameleye katlanmak zorunda kaldı.



Kendilerine muhalefet eden bir sosyal gruba mensup, yüzbinleri aşkın insanın aralarındaki dayanışmayı yıkıp boyun eğdirmek için soykırım uyguladı, en temel insan halklarını elinden alıp toplumda şeytanlaştırdılar. On binlercesi yıllardan beri hapiste süründürüldü, bir o kadarı yurt dışında hayata sıfırdan başlamak zorunda kaldı. 10 yılı aşkın süredir Cemaat mensupları yapılan işkence ve zulümlere tahammül etti.



Şimdi de seçim kazanma uğruna deprem mağdurları üzerinde tepiniyorlar, depremden zarar görenleri tehditlerle seslerini kesti mağduriyetleri paylaşmasını yasakladılar. Başını az kaldıranı susturuyor, beceriksizliklerini örtmek için halk arasına korku salıyorlar.



Bütçesi olmayan hükümet, seçim kazanmak ve görüntüyü kurtarmak için kolları sıvadı, bundan sonrasını tahmin etmek zor değil. Yine bilim adamlarının önerileriyle iktidardakilerin para ve rant hesapları çatışacak, belli süre uyarılar dikkate alınıp zarar görmeyecek bina yapmaya çalışsalar da halkın imkansızlığını çözemedikleri için gelen acil taleplere iktidar mensuplarının rüşvet alma hırsı eklenecek ve geçmişten hiç ders almadan devlet kaynaklarını sonun kadar sömürüp halkı özensiz binalara kısa sürede doldurma telaşıyla hareket edecekler.



Konu uzmanları ve deprem mağdurlarının görüş ve düşüncelerinden çok, kendi siyasi rant hesaplarına göre hızla yeni konutlar yapacak, güvenli olup olmadığına bakmadan halka en kısa sürede başını sokacak bir yer verip onların şikayetlerini kesmekle yetinecekler. Yanlışa itiraz edecekleri haklardan mahrum etmekle tehdit edip susturacak, kusur ve hataları seslendirmeye kalkanlara izin vermeyecek, sadece kendi önceliklerine göre yeni şehir planları yaparak halkı kandırmaya çalışacaklar. Masum kendi parti mensuplarını, rejimi değiştirmek için geçici bir süreliğine, hırsızlık ve yolsuzluk yaptıklarına, kötülüğün temsilcisi kesimlerle ortak olduklarına inandırmaya devam edecek, buna mecbur kalındığını anlatıp dinin temel kurallarına aykırı yanlışlara itirazları önleyecekler.



Baştan sona kire bulaşmış bu grup devlet örgütünü suç aparatı haline getireli uzun zaman oldu, ancak hala parti temsilcileri bize bir şey olmaz düşüncesiyle adım adım gelen kötülük dalgasını görmezden geliyorlar. Şimdi sıra siyasi partilere geldi deprem gerekçesi arakasına saklanıp onları ağır hakaretler içeren sözlerle sindirme politikasına başladılar. Yakın zamanda bir bahaneyle büyük muhalif parti liderlerini terörist ilan ederlerse, onları mensuplarıyla birlikte şeytanlaştıracak argümanlar üretirlerse şaşırmayız, çünkü hep aynı taktikle ilerliyorlar.



Zulüm çemberi her geçen gün daralıyor, bugün nefes alma fırsatı bulanlar önümüzdeki günlerde bir bahane uydurup bu fırsatların ellerinden alınacağı endişesini taşıyor. Toplumda az çok aklı eren herkes kendilerine terörist ilan edilme sırasının ne zaman geleceğini merak ediyor. Propaganda aygıtları ile her kesimin bir diğerini savunmasını engelleyecek argümanlar üreterek yol alıyorlar.



Büyük bir kesim terörist ilan edilenlerin hiç suçlarının olmadığının ya farkında değildi ya da kendi dünya görüşlerine alan açıldığını düşünerek yapılanlara karşı çıkmamayı tercih etmişti, hatta bir kısmı yangına körükle gitmişti. Saha temizliği sırasının yavaş yavaş kendilerine doğru geldiğini görenler yaklaşan tehlikenin yeni farkına vardılar. Muhalefet partileri karşılarında hala bir devlet olduğunu düşünerek rahat hareket ediyor, örgütlü suç şebekesi topun yönünü onlara çevirdiği zaman işleri kolay olmayacak.



Çünkü çok güçlü bağlara sahip cesaretiyle bilinen Kürt kökenli vatandaşlar, yapılan vahşet karşısında kimseye derdini anlatamadı. Birbirleriyle sıkı kenetlenmiş cemaat mensupları dayanışmayla olaylara göğüslenmeye çalışsa da devletin tüm karanlık birimlerini arkasına almış bir suç şebekesine ülke içinde tek başına mukavemet edemedi, büyük bir bölümü yurt dışına kaçarak kendini korumaya aldı. Şer odakları bu seçimi kazanmak için her türlü kötülüğü işlemeye hazır, zarar vermeye azmetmişler karşısında en güçlü toplum kesimlerinin direnmekte zorlandığı bir ortamda, aralarında çok zayıf dayanışma bağları olan partililerin topyekûn bir şeytanlaştırmaya direnmesi oldukça zor olabilir.



Ülkeye büyük bir cisim yaklaşıyor, dünyadan dışlanma korkusu olmasa çoktan İran’daki gibi bir yönetime geçtiklerini ilan edeceklerdi. Ancak onların yaşadıklarından ders çıkardıkları için diğer ülkelerin kabullenmekte zorlanacağı bu hedefe aşamalı olarak gitmeyi tercih ediyorlar. Amaçlarının bütün dayanışma gruplarını dağıtıp tek başlarına ülke kaynaklarını diledikleri gibi üzerlerine geçirmek olduğunu artık herkes biliyor. Suç örgütleriyle konsorsiyum oluşturarak, devletin bütün mekanizmalarını kontrolüne almış bu şebeke ile hiçbir mağdur grubun tek başına mücadele şansı yok, yanlışlara top yekûn karşı durulursa bu kötüler ordusundan kurtulma mümkündür.



İktidarın şeytanlaştırmasına muhatap olmuş kesimlerden uzak durma muhalefeti yutulacak lokma olmaktan kurtaramaz. Onlarla ortak olmayı kabul etmemiş tüm kesimler birbirleri hakkında geçmişten gelen korku ve kaygılarını bir kenara bırakmazlarsa ülkeyi işgale hazırlanan bu ekipten toplumu kurtarma şansı da uçup gidebilir. Büyük siyasi partiler benlik davasından vaz geçip hiçbir mağduru ayırmadan ortak harekete geçmezlerse bölüp parçalamakla yutan bu suç örgütünün ekmeğine yağ sürmüş olur.



-Cemaatle aynı karede görünmemek,



-Kürt kökenlileri destekliyor dedirmemek,



-X partisi mensuplarına mesafeli durmak… için bir araya gelemeyenler oyunun aparatına dönüşür kötülüğün ülkeyi esir almasına hizmet eder.   



Bir diğer yandan, elde ettikleri ekonomik ve yetki gücü ne kadar büyük olursa olsun ortaya koyacakları engeller aşılmaz değil. Bu kirli topluluğun çoğu para, makam ve kadın gibi zaaflar etrafında bir aya gelmiş suçlulardan oluşuyor, her biri diğerine muhtaç. Bu aynı zamanda onların en büyük zaafı, çünkü beraber hareket eden doyumsuz şebekelerin ekmekleri kesildiği anda kime ne yapacağını kestirmek zor. Her biri diğerlerinin kendini ne zaman terk edeceğini bilmiyor ve bu korku ile herkes muhatapları hakkında delil biriktiriyor.



Bunun için muhalefet parti mensupları şimdiden önlem almalı, kimsenin toplum önünde itibarsızlaştırılmasın izin vermemeli. Demokrasinin ülke insanı için çok değerli olduğuna inanan insanlar ne yapılacağını çok iyi planlayıp mağdur kesimlere el uzatmalı, dünya görüşlerine takılmadan birlikte hareket etmeli, onların desteğini alarak bu örgütlü yapıyla ortak mücadele yolları geliştirmelidir.



İsmail S. Gülümser

Son güncelleme: 10:00 28.02.2023
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı