• Turkhane Logo

İsmail S. Gülümser'in yazısı: Şiddet kıskacıyla ülkeleri esir almaya çalışanlar

"Şer ittifakı kirli hedeflerine ulaşmak için dümeni zaaflarıyla esir aldığı birine teslim ederek hukuk dışı işlemlerle masum insanlara soykırımı sürdürüyor."

20:50 21 Mart 2022 Pazartesi
İsmail S. Gülümser'in yazısı: Şiddet kıskacıyla ülkeleri esir almaya çalışanlar
"Şer ittifakı kirli hedeflerine ulaşmak için dümeni zaaflarıyla esir aldığı birine teslim ederek hukuk dışı işlemlerle masum insanlara soykırımı sürdürüyor."


Demokrasiden uzak ülkeler hedefine koyduklarını yok etmekten kaçınmayan despotlar tarafından yönetiliyor.

Boyunduruğu kabullenmeyen uyanmış bir toplumu, kolayca yönlendiremeyeceğini düşünen yöneticiler:


-Gelişmeye dönük hedefi olan idealist insanlardan pek hoşlanmıyor.
-Eğitimle ufku açılmış, çizdikleri kalıpların dışına çıkanları kendi gelecekleri için tehdit olarak görüyor.
-Ahlak dışı emirlerine uymayacakları köleleştiremedikleri için varlıklarından rahatsızlık duyuyor. Bu yüzden eğitimli insanları eritip bitirerek ya da beğenmediği yönetimleri zorla değiştirerek kendine bağlıyor.

Rusya, eski Sovyetler birliğini yeniden kurma hayaliyle yaşayan bir KGB ekibi yönetiminde maceradan maceraya sürükleniyor. Başarısız Afganistan deneyimden sonra Ermenistan, Gürcistan, Çeçenistan, Kırım, Azerbaycan saldırıları derken, bugünlerde Avrupa sınırında bir ülke olan Ukrayna’yı direndiği için tanklarla yıkıp yok ediyor.

Türkiye de her muhalifini kirli senaryoyla bitirmeye çalışan adı yolsuzluklara karışmış bir çeteye teslim oldu.

Kin ve nefret hislerinin mağlubu böyle bir grup, ayrım gözetmeden yüz binlere ulaşan masuma kapsamlı bir soykırımı sürdürüyor. Hırsızlılıklara göz yummayan hâkim, savcı ve polisleri cezalandırıp terbiye etmeye çalışıyorlar.

Devlet aparatı kullanılarak; hayatında hiç suça bulaşmamış insanlar kaçırılıyor. İşkenceler, sebepsiz tutuklamalar, maddi ve psikolojik baskılar, kurtulma vaadiyle imzalatılan iftiralara dayalı düzmece suçlarla verilen cezalar hız kesmeden devam ediyor. Ülkenin iyi yetişmiş en donanımlı kadroları zulme boyun eğinceye kadar yaşlı ağır hasta, yeni doğum yapmış bebekli bayan demeden hapishane köşelerinde çürütülüyor. Bu vahşet ortamından kurtulmak isteyenler denizde nehirde boğulmayı göze alıp ülkeden kaçıyor.

Daha kolay yönetebilecekleri eğitimsiz toplum arayanlar niyetlerini gizleyecek mazeret üretmeyi ihmal etmiyor:

-Gerçek hedeflerini saklayarak, yaptıkları her kötülüğe bir kılıf uyduruyor.  
-Tüm ahlak kurallarını yok sayıp propaganda makinaları medyanın yalan ve iftiralarıyla herkesi karalıyor.
-Saldırganlıktan başka marifeti olmayan düzeysiz konuşmacıları gizlenemeyen kusurlarını örtmede kullanıyor.
-Savaş hiledir sözünü yaşamın her alanına yayıyor, ciddiyetten uzak senaryolarla iktidarını sağlamlaştırıyor.
-Dürüst görüntü arkasında gece gündüz aldatmaya kafa yoruyor, pusuya yatıp herkese tuzaklar kuruyor.
-İkballeri için ülkenin tüm varlıklarını tüketiyor, halkı yoksullukla kendilerine muhtaç hale getiriyorlar.

Asya steplerinden başlayarak Afrika’nın siyahîlerine kadar köy-kasaba-varoş demeden el uzatılması gereken mağdur beldelere hiç çekinmeden giden, orada bölgenin en gözde eğitim faaliyeti işletmesine ön ayak olup, eğitim yoluyla fakir halka hayata tutunma yollarını öğreten, yanlıştan ve zevk peşinde koşmaktan kaçınarak dünyanın geleceğine olumlu katkı sunacak her projede yer alanlar sayesinde;

-Toplumun alt katmanından gelen insanlar eziklik duygusundan kurtulup yukarı tırmanma şansı bulmuştu.
-Değerler eğitiminden uzak bölgeler medeni ülkelerin değerleriyle tanışıp gelişmişti.
-Kısa bir eğitim sürecinden geçenler kendileri gibi mağdur ve mazlumun elinden tutmak için dünyaya dağılmıştı.
-Dünya, din-dil-ırk farkı gözetmeksizin herkese saygılı, ortak değerlerle sahip, ufku geniş bireyler kazanmıştı.
-Birbiriyle yıllarca boğuşmuş kesimler, sağlıklı karakter yapılı bireylerin desteğiyle kardeşlikle buluşmuştu.
-Halklar arasında kin ve nefret hisleri yok edilirken, yerini sevgi ve dostluk köprüleri doldurmuştu.
-Başarısızlığa mahkûm kesimlerin yeniden başarıyla tanışıp yükselmeye başladığını tüm dünya görmüştü. Yani baskıcı yönetimler altında eğitimden uzak tutularak uyuşturulmuş ve kolayca kötü emellere alet edilmiş kalabalıklar aldıkları destekle yeniden uyanmıştı.

Daha iyiye ulaşma gayreti etrafında bir araya gelmiş, geniş kesimlerin katılımıyla başarıya ulaşma şansı artırılmış, insanlığın kalkınması için dünyaya örnek gösterilecek ölçekte böyle bir eğitim projesi ile Türkiye insani gelişmişlik ve yaşam endeksi göstergelerinde yükselişe geçmişti. Eğitimdeki yükseliş her alana tesir etmiş 2000’li yıllardan sonra ülkenin kalkınma hızı yükselmişti.
 
Şimdi sahte senaryolarla oluşturdukları kurgu terör yaftasıyla;

-Anadolu insanının duruluğunu dünyaya taşımak için dört bir yana dağılmış masum eğitim gönüllülerini,
-Farklı yörelerde her anlayıştan cehalete mahkûm kesimleri elinden tutup yukarı kaldıran hizmet erlerini,
-Ahlaki çöküntü içindeki bölgelerde verdikleri eğitimle yeni nesilleri yüksek değerlerle tanıştıranları,
-Küçük ölçekli işlerle yetinmek zorunda bırakılanları, düzeyli iş ve hedeflerle buluşturup dünyaya kazandıranları,
-Yerel dayanışma ağlarıyla birikimlerini birleştirip insanlığın kaderini değiştirecek projeler yürüten diyergam insanları hapse tıkmak için azılı katilleri çıkarıyor, yetmediği yerde yüzlerce yeni hapishane inşasına girişiyorlar.

Yaptığı zulmü meşru gören bir azınlık hayatını insanlık hizmetine adamış, yıllarca ülkesinde fedakârlık yaptıktan sonra hicret önerisi geldiğinde hiç tereddüt etmeden işlerini kaybetme pahasına gösterilen her ülkeye gitmekten çekinmemiş, beldesinin en çok sevilen ve sayılan insanlarını etkisizleştirmek için türlü yollar deniyor.  

Gençlerin eğitimi için size ihtiyaç var denilince varını yoğunu terk etmiş binlerce insan ülkede azılı canilere bile reva görülmeyen zulümlere maruz kalıyor. Eğitimle bir sorunlarının olmadığı iddiasıyla önce aileleri mali külfetten kurtarma bahanesiyle dershaneleri sonra gerekçesiz okul-yurt ve evleri kapatarak yüz binlerce donanımlı kadroyu terörle suçluyorlar.

Heykeli dikilmesi gerekenleri ülkede kapsamlı bir cadı avına tabi tutuyorlar.

-Eğer dünyayı insanı değerlerle buluşturmak için hoşgörüyü öne çıkarıyorsanız,
-Toplumu geliştirmek için eğitim verilen yerlerde çalışmış ya da faydalanmışsanız,
-Malınızı toplumun gelişmesi için harcamış, insanlığa faydalı hizmet alanları açmışsanız,
-Geri kalmış bölgelere el uzatmış bölge halkın gelişmesine katkı sunmuşsanız, siz iktidar nezdinde eğitimle toplumu geliştirmeye çalıştığınız için suçlusunuz, canilere reva görülmeyecek her türlü zulmü hak ediyorsunuz.  

Yüz binlerce masuma yapılan zulmün asıl sebebi yasadışı işlere onay vermemeleri olduğu halde, bunu gözden kaçırıp onları medeni dünyanın alkışladığı ve kucak açtığı bu olumlu hizmet ve çabalarından dolayı suçluyor, faaliyete katılanları cezalandırıyorlar.

Eğitimle bulundukları toplumun;

-Duygu ve düşünce istikametini koruyup geliştirmek için çaba harcayanlar kenara çekilince,
-Açtıkları eğitim kurumları kapatılıp, idealist insanlar yaptıkları özverilerden dolayı suçlu ilan edilince,
-Aşıladıkları ümitle bireysel ve toplumsal özgüveni geliştiren onların ufuklarını açanlar toplumdan dışlanınca,  
-Ülkede toplumsal dayanışma bozuldu, herkes bencilce sadece kendini düşünmeye sevk edildi. Yüksek değerlere sahip erdemli insanların tutuklandığı yerde toplumsal bütünlük zarar gördü, ülke ekonomi dâhil her alanda yeniden gerileme başladı.  

Kamplaşmadan medet uman bir yönetici grubu, farklı kesimlerinin bir araya getiren barış ortamını bozdu;

-Yakın döneme kadar birbiriyle uzlaşmış kesimler yeniden birbirinden koptu,
-Gelişme yolunda hızla ilerleyen ülke yeniden fakirlik kıskacına yakalandı. Bütün enerjisini iktidarını koruma hesaplarına harcayan tutucu bir anlayış yönetimindeki ülke 2012’den bu yana hızla kan kaybetmeye başladı.   

Olumlu hizmetlerin zaaflarının mağlubu kesimler tarafından yok edilmesi seyredilince, dünyanın parmakla gösterdiği birbiriyle kenetlenmiş dayanışma içindeki örnek ülkenin yerini sevgiden uzak birbirine düşman topluluklar aldı.

Şimdi satılık kalemler dâhil bir kesim iktidarın nimetlerinden faydalanıp lüks ve debdebe içinde hayat sürerken:  

-Halkın her gün daha da fakirleşmesi normal gibi gösteriliyor.  
-Çeşitli mafya örgütleri devletten desteklenerek muhalifleri cebir ve şiddetle teslim alıyor.
-Tüm ahlaki ve insani değerler yok edilip toplumda saygı ve sevgi hisleri ortadan kaldırılıyor.
-Basit bahanelerle toplum ayrıştırılıp barış ve huzur ortamı iktidar mensuplarınca kasten bozuluyor.
Yetki kullananlar kenara çekilip yaşanan maddi manevi suçun sorumluluğunu başkasına atmaya devam ediyor.
Öğrenme seferberliğiyle kalkınmanın motoru haline gelmiş bir topluluğun tırnaklarıyla oluşturduğu kaynaklar:
-Kıskançlık krizine yakalanmış böyle bir siyasi gurup tarafından kurutulurken,
-Toplumun geçmişle olan tüm bağlarına düşman kesimler işlenen zulme açıktan katkı sunuyor,
-Bazıları ileride hayvani özgürlüklerini kısıtlar vehmiyle ahlaki değerleri geliştirenlere yapılanı sinsice alkışlıyor. Bir kısmı da geçmişte demokrasi vaat ettiği dönemde iktidarı desteklediği için bugün işlenen her kötülükte cemaatin payı olduğuna söyleyip yaşanan zulmü hak ettikleri nakaratını tekrarlıyor. Ülkenin maddi-manevi gelişiminde rolü olanların koro halinde eleştirilmesi halkta da olumlu hizmetler hakkında tereddüde yol açıyor.

Olaylara sağduyu ile yaklaşması iktidar borazanı medya aracılığı ile engellenen, her gün bir diğerine kin ve nefret duyması istenen toplum da direncini yitiriyor, kötülüğün her yere yayılması karşısında sessizliği yanlışı onayladığı şeklinde algılanıyor. Gönüllülerin cahillik-bölünmüşlük-fakirlikle mücadele için ürettiği projeler engellenip kazandırdıkları olumlu rüzgâr kesilince, ülke her konuda küçülüyor ve içine kapanmaya başlıyor. Şer ittifakı kirli hedeflerine ulaşmak için dümeni zaaflarıyla esir aldığı birine teslim ederek hukuk dışı işlemlerle masum insanlara soykırımı sürdürüyor.   
 
*Prof. Alpaslan Tuğrul’un KaranlıktakiAydınlık teki yazısından faydalanılmıştır.

İsmail S. Gülümser / Aktif Haber

Son güncelleme: 20:50 21.03.2022
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı