• Turkhane Logo

İsmail S. Gülümser’in yazısı: En temel değerleri yok sayan liderler toplumları çürütüyor

''Halk desteğini her an kaybetme riskiyle karşı karşıya olan bu yönetici grubu faydalı hizmetlerle rekabette öne geçmeyi düşünmedikleri için mevcut tüm birlikleri dağıtıp rakiplerini bir bir ortadan kaldırarak halkı kendine mecbur etme planı yapıyor.''

10:50 18 Şubat 2024 Pazar
İsmail S. Gülümser’in yazısı: En temel değerleri yok sayan liderler toplumları çürütüyor
''Halk desteğini her an kaybetme riskiyle karşı karşıya olan bu yönetici grubu faydalı hizmetlerle rekabette öne geçmeyi düşünmedikleri için mevcut tüm birlikleri dağıtıp rakiplerini bir bir ortadan kaldırarak halkı kendine mecbur etme planı yapıyor.''





İslam adına yola çıkmış siyasi oluşumlar, öne çıkmak isterken dini kavramları radikalizme açık şekilde yorumladı, çevrelerine toplanmış insanları yanlışa sevk etti ve büyük kusurlar işletti. Bazıları aşırılığa müsait bu yorumlardan etkilenirken, bir bölümü de onlara reaksiyon olarak doğan ‘ılımlı İslam’ gibi dayanaksız bir anlayışa sığındı, toplumdan iyilik ve güzelliğin uçup gitmesine göz yumdu elleri kolları bağlı oturmayı seçti.



Her ikisi de zaman zaman toplumları yanlışa sürükledi, halk olaylar karşısında nasıl tavır belirleyeceğini bilemedi. Halbuki dinin özünde aşırılığa yer yok, onu siyasi hedeflerine alet edenlerin topluma sundukları yorumların ve buna dayanarak yaptıkları eylemlerin çoğunun dinde karşılığı yok.



Dinden sapanın yanlıştan uzak kalması mümkün değil, hele bunlar önlerine konan gerçekleri ellerinin tersiyle itiyor, en temel din hükümleri hakkında yalan yanlış bilgilerle tavır belirliyorsa onların nerede duracağını kestirmek zor. Ancak fikrine güvenilenlerin korkup kenara çekildiği ortamlarda, din gibi aktarılan konuları araştırma gereği duymadan taklit edenler yüzünden kusurlu davranışlar yayılıyor, hatalar hızla artmaya devam ediyor.



Hamas’ın Yahudi vatandaşlara yaptığı vahşet, İsrail’in on binlerce masum Filistinliye karşı insanlık dışı uygulamasına sebep oldu, yöre halkı her şeyini kaybetti. Radikaller, kendi vatandaşlarının sonunu hazırlarken birileri de ılımlı yaklaşım derken bir topluluğun yok edilmesini izledi. Hamas gibi radikal yapılanmaların yıkıcı tahribatını ve despotların masum insanlara zarar vermesini önlemek için tedbir alınması şart. 



Saldırmayı başkasının hakkına tecavüzü cihat olarak görenlerin yaptığı acımasız eylemleri insaf ve izan sahibi kimse tasvip edemez. Bir gün merhamet temsilcisi rolüne soyunup ertesi gün muhataplarına en acımazsız ifadelerle saldıranların topluma kazandıracağı bir şey yoktur. Onlara güvenip yola çıkmayı düşünenler bu tutarsızlıkları görünce vazgeçer. Türkiye’de Aile çıkarlarını korumak isteyen bir yönetim, geçmişte herkese güven veren yaklaşımla ülke yönetiyordu onu terk etti, hak hukuk tanımaz bir anlayışı öne çıkarınca tüm itibarını yitirdi.



Geçmişte verdikleri şirinlik mesajlarının sahte olduğu, yönetimde kalmak için demokrat gibi davrandıkları ifade edildi. Zaten kuşkuyla yaklaşan kesimler haklı çıktıklarına düşünürken dindarlar arasında menfaat için kusurlu davranış işlenebilir kanaati yayıldı. Yanlışların hesabını vermekten kaçan yöneticiler gemiyi azıya aldı, her gün farklı bir yere saldırarak halk nazarında hatalarının üstünü örtmeye kalktı. Onların bu pervasız tutumu ülkeye çok şey kaybettirdi, bugün geniş toplum kesimleri hiçbir sebep yokken açlıkla boğuşur hale geldi.



Halk desteğini her an kaybetme riskiyle karşı karşıya olan bu yönetici grubu faydalı hizmetlerle rekabette öne geçmeyi düşünmedikleri için mevcut tüm birlikleri dağıtıp rakiplerini bir bir ortadan kaldırarak halkı kendine mecbur etme planı yapıyor. Yönetimde kalma uğruna savaştan medet umacak kadar insanlıktan uzaklaşmış bu anlayışın PKK arasına yerleştirdiği ajanlarla halkı öldürmekten kaçınmayacağı artık biliniyor. Seçim dönemlerinde yapılan saldırılarla hayatını kaybeden asker ve siviller bu hileli oyunun kurbanı.



Hiçbir alt yapısı olmadan eski Osmanlı hayalleri kuran bu topluluk Arap baharı dedikleri olaylara da müdahil oldu, İslam ülkelerinin çoğunda iç karışıklık çıkarıp toplumları birbirine düşürdü. Irak-Suriye-Libya gibi ülke vatandaşları onların kışkırtmasıyla düşman gruplara bölündü. Suriye’de tahrik ettiği iç savaş yüzünden milyonlarca insan evini yurdunu terk etti, yıllardan beri barakalarda sefil bir hayata mecbur kaldı.  Ukrayna işgalinde tüm medeni ülkeler mağdur yanında yer aldı onlar, ise savaşı fırsata çevirip ölenlerin kanından menfaat devşirecek kadar alçaldı.



NATO’da her olaya müdahil olmaya çalışırken bile, NATO’nun altını oyacak ilişkilere girdi güvenilmezliklerini kanıtladılar. Ülke F 35 projesinden çıkarıldı, geri teknoloji F16 uçakları verilmesinde bile tereddüt yaşandı.  



Dini anlayışta küçük sapmalarla işe başlayan bu siyasal oluşum hızla dini değerlerden uzaklaştı.



-Aşırılıkta sınır tanımayan Kuran ve sünnetle belirlenmiş dini kuralları kale almayan,



-Camileri parti çiftliğine dönüştüren, diyaneti kusurlarını örmede uydurma fetvalar için kullanan,



-Yıllarca dine hizmet etmişleri din dışı gibi gösterirken, mülklerini rüşvet verip toplum önderlerini susturan.



Hiçbir birikimi olmadan öne geçip konu uzmanlarını kendi fikirlerini dikte ettiren, devlet kasasını bir dükkân gibi idare edeyim derken ülkeyi iflasa sürükleyen, eğitimde temel değerlerin önemine inanmadığı için yeni nesillerin yok olup gidişini seyreden, seçilmiş biri olduğu vehmine kapılıp halkı parya gibi gören, üniversitelerin içini boşaltıp akademiyi bitiren, farklılıklardan rahatsız olan gruplar içine ayrılık tohumları ekip birliktelikleri dağıtan…. (Bunları çoğaltabilirsiniz) sapkın bir yönetici grubu ülkeyi esir aldı toplumu eritip tüketiyor.



Televizyon ekranlarında her gün halka tepeden bakan, buyruklarla toplumu yönlendirmeye çalışan yöneticilerin, iğrenilecek davranışları, tüm birliktelikleri dağıtmak için ortaya koydukları insanlık ve insafla bağdaşmayacak temiz vicdanlarda yara açan merhamet yoksunu konuşmaları, depremde her şeyini kaybetmiş insanların çaresizliğini bile suistimal edip siyasi çıkar elde etmeye çalışan acımasız açıklamaları en çok dine zarar verdi. Dindarlara saygı duyan geniş kitleler bu uygulamalar karşısında ciddi tereddüde düştü bazıları kusuru dinde arar hale geldi. Onlara bakıp dinin temel esaslarında bir kusur aramak yanlış, siyasal İslam’ın kabahatini dine yıkmak doğru olmaz.



-İslam hiçbir dönem toplum düzenini bozacak davranışlara izin vermemişken onlar, halkı etraflarında toplayacak bir marifet ortaya koymadan gerektiğinde toplumu düşman kamplarına bölerek destek almayı düşündü.



-Din toplumları ıslah edip onlar arasında huzurun temini için gönderilmişken onlar, halk arasına fitne tohumları ekmekte can ve mal güvenliğini tehdit edip arkalarında toplamakta beis görmedi.



-Din saygıya davet ederken onlar, saygısız tavır ve hakaretlerle başkalarını ezip güç devşirmekten kaçınmadı.



-Din birleştirici olmayı öğütlerken onlar, ayrışmalar üzerinden ayakta kalma yolu aradı.  İslam peygamberi (SAV) herkesle diyalogu öğütlemişken onlar, herkesle bağı kopardı güç gösterisi uğruna toplumla arasına mesafe koydu.



Din herkesin konumuna saygıyı emrederken onlar, saygı ve sevgiyi öldürüp düşmanlaştırdı. Saygıyı hak eden bir dini eritip kimsenin saygı duymayacağı bir hale getirmek için çabaladı. Kuşku ve ithamları temizleyecek davranışlar yerine onlar eylemleriyle din içini boşalttı ön yargıları pekiştirdiler. Kuran ve sünnetle sınırları belirlenmiş bir çerçeveyi kabul etmedikleri için din dedi ve en çok dine zarar verdiler. Güçle başları döndü hakkı savunma iddiasıyla ortaya çıktı haksızlığın peşine düştü çeşitli zulümler işlediler. En küçük bir reaksiyonda öfkelerine hâkim olamadı tepkisel davranışlarla dinin adını kirlettiler. Kusurlara olgunlukla katlanıp telafi yolu aramaları gerekirken onlar, en küçük bir tepkiye katlanmadı hakaretlerle muhataplarını susturdu.



Radikalliğe hazır bu anlayıştakiler yüzünden Anadolu’nun müşfik, toplumu kucaklayan din anlayışı uçup gitti, onun yerine aşırılık ve taşkınlıktan beslenen herkese saldırmaya hazır, hırsla her yeri ele geçirmeye çalışan, gaspı caiz gören sapık bir din anlayışı yöneticilerden halka doğru yayıldı. Büyük gazete köşelerini tutmuş yazar kılıklı insanlar devletin kirli dehlizlerinde üretilmiş yönlendirme amaçlı bilgileri sıkılmadan halka aktardı. Prof. titri olanlar, topluma gerçekleri aktaracakları yerde makam uğruna mafyatik bir iktidarın işlediği suçları masum gösterme çabasına girdi. Her türlü kirli işe bulaşmış ve gırtlağına kadar çamura saplanmış bir yapıyı temiz göstermek zordu. Bir yerde kapatılan delik diğer yerde patladı, onu saklamak isterken daha büyük gedikler açıldı.



Dinin getirdiği sınırları kendi için dar görenlerin nerede duracağını kestirmek zor onlar, bir gün hırsızlıkla öne geçmeye çalışırken bir diğer gün uyuşturucu ticaretiyle köşe dönmeyi planlayabiliyor. Cevheri Güven son videosunda, dini temsil iddiasındaki bir parti bürokratlarının uyuşturucu ticaretini ortaya çıkardı. Siyasi hedefi için kirli işlere cevaz verenlerin, mafya ile ortaklık kurduğu polis kuryesiyle uyuşturucu dağıttığı anlaşılıyor.



Son günlerde din kisvesi altında kadınların cazibesini kullanıp bazılarını ağına düşüren ve uygunsuz görüntülerini kaydedip onlar üzerinde sulta kurmaya çalışan bir grubun yaptıklarıyla ilgili belgeseller yayınlandı. Dinin en mahrem saydığı konular üzerinden güç devşirmeye çalışan bu grubun ağına kimlerin düştüğü bilinmiyor. Cübbeli Ahmet gibi her gün halka nasihatle yön verenlerin bile adının karıştığı, arşivde kendilerine ve aile bireylerine ait görüntülerin yayılmasından korkan siyasilerin operasyonda ele geçen arşivi imha ettirdiği düşünülüyor.



Doğru başlamış başarı ivmesi yakalamış hızla yükselmekte olan bir ülke, yanlış din yorumuyla hukuk güvenliğini yok eden yöneticileri yüzünden batmayla karşı karşıya kaldı. Ukrayna savaşından sonra despotik rejimlerdeki kaynakları için doğru adres arayan yatırımcılar Türkiye’yi hiç gündeme almadı, en çok sermaye girişine ihtiyaç duyulduğu şu günlerde, yatırım patlaması yaşaması gereken ülkeye tek kuruş girmedi, fırsatını bulan kaçtı.



İslam karşıtlarının onu itibarsızlaştırmak için özel gayretine ihtiyaç yok, başta Türkiye olmak üzere İslam toplumlarına yön verenler, radikal din yorumlarıyla onlar adına bu misyonu üstlenmiş başarıyla yürütüyor. Attıkları adımlarla Müslümana güvenilmez anlayışını adeta herkese ilan ediyor. Birgün demokrasi havarisi kesilip herkese ders verirken diğer gün tüm demokratik değerleri ayaklar altına alıyor. Katil olmakla darbeye destekle itham ettiği liderlerden para koparmak için kapı kapı dolaşıp el etek öperek tekrar dostluk kurmaya çalışıyor. Tüm dünya, menfaat hesapları dışında hiçbir değer yargısı olmayan bu bayağı anlayıştaki yöneticileri ibretle izliyor.



Fethullah Gülen Hocaefendi’nin herkul.org sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.



İsmail S. Gülümser

Son güncelleme: 10:50 18.02.2024
SIRADAKİ HABER
Sayfa Başı